Hiçbir şey insan kadar yükselemez ve alçalamaz. -Hölderlin |
|
||||||||||
|
Güler yüzle karşılar mihmanlarını doğa Dağların kucağında dalar sonsuz uykuya Serenatlar söylüyor gökte bulutlar suya Ayrılıklar birikir bir hüzün heybesinde Düne dair kederler yankılanır sesinde Efsunlu cilvesini şehrayinler kıskanır Madur dağına çıkan, kendini gökte sanır Güzel insanlar göçtü binip de atlarına Kuşlar da heves etti billur kanatlarına Suların şırıltısı sonsuzluk bestesidir Göklerde yankılanan aydınlığın sesidir Fidanlı seher vakti uykusundan uyanır Minarelerden ezan yüreklere dayanır Derin uykularıma girer yemyeşil düşler Hicranıma ilaçtır hayat dolu gülüşler Harmantepe’de yere gül yağmurları düşer Nedamet kazanında umudun aşı pişer Kahvadüzü’nden seyret şehirlerin hasını Kemençenin nağmesi siler yürek pasını Güneşli kıyamdadır Kacalak eteğinde Gurbetçiler hasreti taşıyor yüreğinde Ağzındadır aslanın ekmek Köprübaşı’nda Her gün bir yara alır yoksulluk savaşında Gurbete düşenlerin gam dolar gözlerine Hüznün payı karışır ateşten sözlerine Yoluna revan olmuş içimde deli taylar Ahşabın gölgesinde can çekişir saraylar Hüzünle dostluğumuz asırlarca sürecek Bu şehir yüreklerden nice güller derecek Senden yadigâr bana saçlarımdaki aklar Yolların kavşağında sana koşar ayaklar Tasayı ve elemi gönlünden dışarı at!... Taze bir başlangıçtır Çifteköprü’de hayat Yaralı gönüllerin titrerken dudakları Gündoğan’da seyreyle kıpkızıl şafakları Tespih tanesi gibi dağılır hatıralar… Gurbette sıla hüznü yürekleri yaralar Lâzutlar tarlalarda büyür kehribar gibi Şirin Köprübaşı’nda her mevsim bahar gibi Beklemek ateşten kor, yüreğim intizarda Güneşin yangınına şahit ol Akpınar’da Köprübaşı’nda doğa rengârenk kanaviçe Sabaha selam durur Göneşera’da gece Hasretin şavkı vurur hüzünlü bakışlara Ev sahipliği yaptın nice ağır kışlara Köprübaşı mehtapla sırlarını paylaşır Umutları, yarının ufuklarına taşır Recep Yazıcıoğlu bu topraklarda doğdu Merhum Adnan Kahveci makûs talihi boğdu Bu patika yollardan nice yolcular geçti Kimi ekmek derdinde, kimi Rahman’a göçtü Gurbette gözyaşlarım yastığı ıslatıyor Zamana yenik kalbim senin için atıyor Eşsiz güzelliğini gül yüzünden tanırdım Gölgem senin peşinden yürüyecek sanırdım Hasretin içimde kor, kalbim yine telaşlı Senden uzaklardayım şimdi gözlerim yaşlı Mutluluk senin olsun, acıyı bölüşelim Karlı dağları aşıp baharda görüşelim Senin vasfeylemede eksik kalır her yorum Son uykumu dizinde uyumak istiyorum Anka kuşu misali küllerinden doğacak Köprübaşı kükreyip karanlığı boğacak!... M. NİHAT MALKOÇ
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |