"İnsanların bazen neye güldüklerini anlamak güçtür." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Penceremden görünen Şu dar sokak.... Gün boyu Yorgun ayaklar gelir geçer / onlarca (Keşke benim ayaklarım da yorgun olabilseydi.) Bazen de telâşlı / coşkulu ayaklar. (Keşke benim ayaklarım da coşkulu olabilseydi.) Yılların yorgunluğu Yüzlerin aynasında yansımış Yaşlı yüzler görürüm bu sokakta, Tenler buruşmuş / saçlar ağarmış. Henüz ömrünün kuşluğunda Çocuklar görürüm / gülleri tomurcuk (Sekizinde – on’unda ancak var) Kanları kaynayan Gençler de geçer zaman zaman Kabına sığmayan su gibi / taşkın. Omuzlarında hayal kırıklıkları Dudaklarında sevda türküleri, Kızları nazlı - Elif gibi - Delikanlıları Karacaoğlan kadar çapkın. Sabah erken işe giden Akşamı / yorgun göğüsleyen Bedenler görürüm. Kiminin elinde ekmek Kiminin elinde çanta, Kimbilir / çantalarda kahır Belki biraz da hüzün yüklü. Tanıdık yüzler görünce Gözlerim aydınlanır simalarında. İçimdeki kuş Çıkıp kafesinden Konar / gülen yüzlerin dudaklarına, Kederlerimden kurtulurum o zaman. Bu dar sokakla günüm tükenir Bu sokakla pencereme iner akşam. Ama bilmem Bu sokağın insanlarından hiçbirinin dünyasını. Her günden ne beklerler? Ellerine ne geçer? Çeşmelerinden ne akar? Ne dolar kaplarına? İşte öylesine Bakar dururum bu dar sokağa / penceremden Başkaları özgürce kanat çırparken Ben / dört duvar arasında Ve / sokağa bakan pencerede / yalnız Hem de yıllarca / bir başıma. Bütün dünyam bu dar sokak Ve bu sokaktan geçen insanlar. Onlar benim farkımda olmasalar Duymasalar / görmeseler de beni Ben onlarla avunurum. Açar / soldururum umut çiçeklerimi Kiminin yüzüne gülücüğümü Kiminin ellerine sıcaklığımı Kiminin ayaklarına / adımlarımı kondururum. Bu sokakta gördüğüm insanların her biri; Henüz okumadığım, Yalnızca adını bildiğim kitaplar, Ayak basmadığım topraklar gibi. Ne yer / ne içer her biri Kim / kime sevdalı Hangisi / hangi vefasızın peşinden gider Kim / kime küfreder kızınca, Şu genç adam Kimin koynunda uyur geceleri diye Düşünmekten yorulurum. Kınamayın dostlar! Başka ne yapabilirim Toprağa çakılmış bir telefon direği gibiyse kaderim? Bir gün / penceremden, Hiç ayak basmadığım Bu sokağı görememekten korkuyorum. Yok başka bir eğlencem, Yıllardır / bu sokakla Bu sokağın insanlarıyla avunuyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |