..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Zaman dostluğu güçlendirir, aşkı zayıflatır. -La Bruyere
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Erotik > Ömer Faruk Hüsmüllü




19 Aralık 2019
Dilsiz Fahişe - 3  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Orospu denilmesine neden kızıyorsun?


:IEC:
     Kendini yılkı atı gibi hissetmiştin yıllardır. Onlar yaşlandıkları ve artık bir işe yaramadıkları için doğaya bırakılıyorlardı; soğukla ve yırtıcı hayvanlarla yaptıkları mücadeleleri kazanırlarsa sağ kalıyorlardı, tabii aksi olduğunda da ölüm kaçınılmazdı. Sen bir yılkı atı gibi yaşlı değildin, işe yaramaz da değildin; ancak atılmıştın, bir yuvanın korunağından yoksundun. O yüzden kendini yılkı atı gibi hissetmiş olabilir misin?
     
     Yataktan fırlayıp ayağa kalkıyorsun. Az önceki gördüklerin rüya mıydı, gerçek miydi? Yoksa hepsi bir sinema filmi miydi? Aslında yaşadıklarının hiçbiri belki de hayatın kendi değildi; olsa olsa bir kâbustu. Evet, düpedüz bir kâbustu ve sen günlerdir/yıllardır bu korkunç hayalin görüntüsüne bakıyordun.
     “Orospu” demeselerdi sifonu çekmezdin. Sana orospu denilmesine çok kızıyorsun da nedense fahişe denilmesine aynı tepkiyi göstermiyorsun. Oysa bu sözcüklerin ikisi de aynı anlamda değil mi? Fahişe de orospu da bedenini satmıyor mu? Halk arasında bedenini satanlar orospu iken, elit tabakada bedenini satanlar neden fahişe olarak adlandırılıyor? Sen elit tabakadan olmadığın için mi orospusun?
     “Para karşılığı cinsel ilişkiye giren seks işçisi” olarak orospuyu yani fahişeliği tanımlayanlar, bu konuya sanki daha iyimser bir yaklaşımda bulunmuyorlar mı? Bunların fahişeliği bir meslek olarak kabul ettikleri belli, üstelik fahişelik çoğunun nazarında dünyanın en eski mesleği. Daha sevimli hale getirmek için “yosma” diyenler bile var. Tabii “ahlâksız ve hayâsız, namusunu korumayan, fuhuş/zina yapan, erkeklerin cinsel zevklerine para karşılığı hizmet eden, kötü yola düşmüş kadın “ diyenler de tam tersi bir görüşte. Pekiyi, “hayat kadını” diyenler acaba ne anlatmak neye işaret etmek istiyorlar?
     Yıllar öncesine gidiyorsun...
     Herkes ona Abla diyordu. Gerçek adını bilen de soran da yoktu. O, eski bir fahişeydi ve hem seni hem de daha dört kadını pazarlıyordu. Onu tanıdıktan birkaç gün sonra çalıştırdığı kızları yani seni ve dört kadını evine davet etmişti. O günkü konuşmasındaki şu sözleri hiç unutmadın:
     “-Hayat, tilkidir; biz insanlar ise tavuk. Tilkinin çevikliği, uyanıklığı ve zekasıyla insanınki aynı olabilir mi? Tilki, tavukları kümeste ya da bir köşede sıkıştırırsa hemencecik işlerini bitirir. Sizler, bu tilki ile mücadele etmek için gerekli olan silahlara sahipsiniz. Nedir silahlarınız? Para ve güzelliğiniz. Yerinde ve zamanında bunları kullanmasını bilirseniz öldüremeseniz bile hiç olmazsa tilkinin size yaklaşmasını engelleyebilirsiniz.”
     Böylesi bir hayatın neden oldu? Bu sorunun cevabı aslında çok uzun, özetlemek de biraz zor. Buna rağmen hayat hikayenin satır başları geliyor aklına sırayla:
     Annenin evlendiği o adam, sana babalık hiç yapmadı. İlk yıllarda onun için senin varlığınla yokluğun birdi. Onun umurunda bile değildin. Seninle hemen hemen hiç konuşmazdı.
     Yıllar böyle geçti.
     Yaşın on beşe geldiğinde boyun büyüyüp serpilmiştin, öyle ki dikleşen göğüslerinin fark edilmesinden utanıyordun. Lise birinci sınıfa başlamıştın. Derslerinde başarılıydın, okuyup iyi meslek sahibi olmak istiyordun. Okuldan gelir gelmez odana kapanıp ertesi günkü derslerine hazırlanıyor, boş zaman bulursan da roman okuyordun. Fazla boş zamanın da yoktu aslında; çünkü mutfak işlerinde ve ev temizliğinde annene yardım da ediyordun. Arada sırada bir şeyler de yazıyordun okuduğun romanlardan gelen ilhamla.
     Bir gün okuldan eve geldiğinde Hüseyin Usta ile karşılaştın. Tabii şaşırdın. Nasıl şaşırmayacaktın? O bu saatte hep işte olurdu ve eve gelmezdi. Annene seslendin, cevap alamadın. Hüseyin Usta, annenin alışverişe gittiğini, geç geleceğini söyledi ve:
     -Git üstünü değiştir gel, sonra da biraz konuşalım, dedi.
(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın erotik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dilsiz Fahişe - 7
Dilsiz Fahişe
Dilsiz Fahişe - 5
Dilsiz Fahişe - 4
Dilsiz Fahişe - 6
Dilsiz Fahişe - 2

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Küçücük Hikâyeler - 2
Deliden Mektup Var
Acayip Bir Hikaye
Bir Murat Dört Surat
Korona Hikayeleri - 8
Küçük Hikâyeler - 1
Senin Hikayen
Bir Ölünün Günlüğü - 8 Son Bölüm
Prostat
Bir Ölünün Günlüğü - 7

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Siyasi Taşlama: Neşezâde - 2 [Şiir]
Siyasi Taşlama: Karamsarzâde [Şiir]
Kusurî"den Tırtıklama [Şiir]
Zam Zam Zam... [Şiir]
Tırtıklama (Kazak Abdal'dan) [Şiir]
Yoklar ve Varlar [Şiir]
İstanbul,sana Âşık Bu Kul [Şiir]
Âşık Dertli"den Tırtıklama [Şiir]
Namuslu Karaborsacı [Şiir]
Dostlarım [Şiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım. İddiasız iki romanım var. Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öğretmeniyim. Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var. Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.