Edebiyat yaþamýn öncüsüdür, onu öykünmez, ona istediði biçimi verir. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Hüseyin Usta'nýn bu isteði seni þaþýrtmýþtý. Nasýl þaþýrmayacaktýn? Öyle ya, bugüne kadar seninle beþ dakika bile konuþmayan bir kiþiden böyle bir istek geliyordu. Odana gidip çantaný býraktýn, okul formaný çýkarýp ev kýyafetlerini giyip salona geçtin. O, üçlü kanepede oturuyordu, sen de onun karþýsýndaki koltuða oturdun. Eliyle yanýndaki minder koltuðuna vurarak: -Öyle uzakta kalma, gel buraya otur! Dedi. Sen, onu dinlemedin. Söyleyeceklerini buradan da duyabilirdin, o kadar yakýnda olmaya gerek yoktu. Onun için yerinde kalmakta ýsrar ettin. -Burasý iyi, dedin. Sana okulunla ve arkadaþlarýnla ilgili birkaç sýradan soru sordu; sen de kýsa kýsa cevapladýn bu sorularý. Bunlar mýydý konuþmak istediði konular? Yoksa baþka bir amacý mý vardý? Senin aðzýndan laf mý almaya çalýþýyordu? Olamazdý, çünkü senin bilip de onun bilmediði yani sýr sayýlabilecek bir þey yoktu. Annenle aranýn iyi olup olmadýðýný da sordu, ayný kýsa cevaplarý aldýktan sonra yerinden kalkýp senin koltuðunun arkasýna geçti. Ýçki kokan nefesini duyunca sarhoþ olduðunu anladýn. Eliyle saçlarýný okþamaya baþlayýnca irkildin, baþýný sertçe salladýn. Elini çekti. Olanlara bir anlam veremiyordun. Yýllar sonra bu adam, seni kendi kýzý gibi benimseyip sana karþý þefkat ve sevgi gösterisi mi yapýyordu? Ya da? Hayýr. Son aklýna gelen ihtimal olamazdý... Halbuki doðru olan iþte bu son ihtimalmiþ. Çünkü adam, biraz daha ileriye gitmiþti. Senin sol omzunu bir eliyle bastýrýrken diðer eliyle de sað göðsünü okþuyordu. Kaskatý kesildin, donup kaldýn; yerinden kýmýldayamýyordun. Adamýn zevk aldýðýnýn iþareti mýrýltý ve sesler de kulaðýna geliyordu ama ne söylediðini sen anlayamýyordun. Senin suskunluðun ona cesaret vermiþ olmalý ki bluzünün bir düðmesini çözdü, ikinci düðmesini de çözdü, nasýrlý sert eli cildine dokununca aniden yerinden sýçradýn ve koþarak odana gidip kapýyý kilitledin. Kapýnýn arkasýnda nefes nefese duruyordun, o da az sonra kapýyý vurmaya ve açmaný söylemeye baþladý. Kulaklarýný týkayýp kapýnýn yanýndan uzaklaþtýn, kendini çalýþma masandaki sandalyenin üzerine attýn. Kapýyý vurdu, vurdu... Küfür etti, etti... Olmadý. Yalvarmaya baþladý, yalvardý yalvardý... Ve sonunda daha ileriye gidemedi, sustu; komþularýn duyabileceðinden çekinmiþ olmalý. Sesler kesilince kendini yüzükoyun yataðýnýn üzerine býraktýn. Aðladýn, aðladýn... Dakikalarca. Yastýðýn gözyaþlarýndan ýslandý. Aðlaman bitince yataðýnýn üzerine baðdaþ kurup oturdun, gözlerini ellerinle sildin, yanaðýný ve boynunu da... Gözlerini odanýn içinde dolaþtýrmaya baþladýn. Odadaki bütün cisimler Hüseyin Usta'ya dönüþmüþtü... Gardolap, masa, sandalye, kitaplýðýn, perde, hatta kapý; her þey her þey... Bu Hüseyin Ustalardan biri pis pis sýrýtýyor, diðeri kahkaha atýyor, bir baþkasý parmaðý ile seni iþaret edip tehditler savuruyor, öteki üzerine doðru yürüyor, baþka biri aðzýndan köpükler saçarak küfür ediyordu... Onlarca Hüseyin Usta, onlarca... Tekrar yüzükoyun yataðýna kapaklanýp gözlerini kapattýn. Uzun bir süre öyle durdun. Sonra, gözlerimi nasýl açacaðým ya açtýðýmda gene o adamý görürsem kaygýsýna kapýldýn. Bu kaygý göz kapaklarýný daha da sýkmana yol açtý, öyle ki neredeyse kafandaki kas ve damarlar yýrtýlacaktý. Buna raðmen gözlerini açmadýn; ta ki annen eve gelinceye kadar. Annenin sesini duyunca gözlerini araladýn, ortalýk kararmýþtý; demek ki bir hayli zaman geçmiþ. Kalktýn yataktan, gözlerini ovuþturdun, elinle saçlarýný düzelttin, lambayý yaktýn, gardolabýn aynasýnda kendini seyrettin. Bu, sen deðildin bir baþkasýydý. Düzeltmiþ olmana raðmen daðýnýk saçlar, þiþmiþ ve kanlanmýþ gözler, morarmýþ bir alýn, çarpýlmýþ yanaklar ve hatta büyümüþ yassýlmýþ bir burun. Kapýnýn kilidini açýp dýþarý çýktýn. Anahtar sesini duyunca annen kapýyý kilitlediðini anlamýþtý. -Ne o, artýk odanýn kapýsýný da mý kilitlemeye baþladýn? Ne iþler çeviriyorsun içeride de buna gerek duyuyorsun? Neyse, haydi gel de sofrayý hazýrlamada bana yardým et, dedi. Sofrayý hazýrlayýp yemeðe oturduðunuzda baþýn önündeydi ama Hüseyin Usta'nýn devamlý seni izlediðini hissediyordun. Birkaç lokma atýþtýrýp odana gittin, ertesi gün iki dersten yazýlý yoklaman vardý ve çalýþmak zorundaydýn. Kitabý eline alýp okumaya çalýþtýn okuyamadýn, defterini açýp yazmaya uðraþtýn yazamadýn. Baþýný iki elinin arasýna alýp öylece durdun, durdun... (Devam edecek...)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |