..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir sanatçı başarısız olamaz; sanatçı olabilmek bir başarıdır. -Charles Horton Cooley
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Erotik > Ömer Faruk Hüsmüllü




21 Aralık 2019
Dilsiz Fahişe - 5  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Tacizci iyice azıttı...


:AJBB:



Ders çalışman imkansızdı, gözlerin okusa da aklında hiçbir şey kalmıyordu, ellerin yazsa da yazdıklarının hiçbir anlamı yoktu. Odanın ışığını kapatıp yatıp uyumayı denedin. Olmadı olmadı... Saatler sonra dalar gibi oldun, ama birazdan sıçrayarak yatakta doğruldun; çünkü kendini lav püskürten bir yanardağın kraterine düşerken görmüştün. Saatlerce uyanık kaldın ve sonunda uyudun, ama sabah oluncaya kadar üç kere kâbus görerek uyandın. Birinde fil büyüklüğünde bir canavar seni kovalıyordu, diğerinde çamurlu pis bir suyun içinde boğulmak üzereydin ve en sonuncuda da Hüseyin Usta senin üzerine bir bidon benzin döküp ateşe veriyordu.

Okula gittin. Girdiğin sınavların ikisi de kötü geçti. İyi geçseydi, bu bir mucize olurdu. Çalışmadan, uykusuz ve darmadağın olmuş psikolojik bir benlikle başka türlüsü olamazdı. Okulda iken, olanları annene söyleyip söylememe konusunu düşündün. Defalarca söylemeye karar verip defalarca da bundan vazgeçtin. Nihai kararın: Söylememek...

Sonraki günlerde de bu adam her fırsatta seni taciz etti. Zordaydın ve şartlar giderek daha da zorlaşıyordu. Kendine yakın bulduğun bir arkadaşın vardı: Aynur. Ona açıldın. Her şeyi anlattın. Sen anlattıkça Aynur'un yüzü şekilden şekle giriyor; hayret, tiksinti ve korku tüm çehresini sarıyordu. Daha sonra da sinirden gülme krizine tutuluyordu... Gülmesi bitince:

-Güldüğüm için beni yanlış anlama. Seni dinlerken sinirlerim bozuldu. Benim sana tavsiyem, o adamın yaptıklarını annene mutlaka söyle. Öyle ya, belki hatta belki de değil mutlaka annen, bir çözüm bulur, dedi.

Arkadaşının tavsiyesi üzerine olanları annene anlattın. Seni can kulağı ile değil, lütfen dinledi ve dedi ki:

-Eskiden bizi gözetlerdin, şimdi buna bir de iftira ekledin. Ayıp ayıp! O adama çamur atma! Nankörlük yapma! O adam seni doyuruyor, giydiriyor, barındırıyor, okutuyor; buna karşılık sen ne yapıyorsun? İftira atıyorsun! Ben o adamla çok mutluyum, sen bunu hazmedemiyorsun. Yani kısacası bizim mutluluğumuzu kıskanıyorsun.

Bu sözleri duyunca annene artık tek bir kelime bile söylememeye karar verdin. Ne desen faydasızdı, boşunaydı. Nasıl olsa o, seni suçlamaya devam edecekti. Soluk yüzün kızardı, başın öne eğildi ve adeta kaçarak annenden uzaklaştın.

Sonraki günlerde de tacizler artarak devam etti. Annen senin anlattıklarını ona söylemiş olmalı ki işi iyice azıttı. Sanki sana, “ben güçlüyüm, her istediğimi yaparım.” mesajını vermek istiyor gibi geldi.

Bu evdeki yaşam alanının giderek daraldığını fark ediyordun. Daha ne kadar dayanabilecektin? İsyan etmek istiyordun; yüreğin soğuyor, duyguların çürüyüp kokuşuyordu. Değirmen taşında öğütülmüş, küçücük parçalara bölünmüştün; üstelik her parçan acı içinde kıvranıyordu. Bir çıkış aramaya çalıştın. Mutlaka iyi ya da kötü, huzura ya da felakete giden bir çıkış bir kurtuluş yolu vardır; yeter ki bu yaşananlar sonlansındı.

Bu insanlar yani annen ve o adam senin hayatını çirkinleştiriyorlar, mahvediyorlar; onları hayatından çıkaramazsan, sonunda sen de onlara benzeyecektin yani çirkinleşecektin. Bunu biliyordun da onları hayatından nasıl çıkaracağını bilemiyordun. Evet, ama nasıl nasıl?

Birkaç gün sonra bu sorunun cevabı verilmiş oldu.

O gece yemekte içki vardı. Annen ve Hüseyin Usta, hem yiyor hem de kadeh tokuşturuyorlardı. Sen ödevlerin olduğunu söyleyip karnını doyurduktan sonra sofradan kalkmak istediğinde ertesi günün Cumartesi olduğunu hatırlatıp oturman için ısrar ettiler. Annen o gece ne yapıp edip seni o adamın yanına oturtmuştu. Hatta bir ara sana içki teklifinde bile bulundu. Ne oluyordu, neler olacaktı? Kafanın içinde bunlara benzer sorular dolaşıp duruyordu. Annen seni bu adama peşkeş çekmek istemiş olabilir miydi?

O gece annen çok içti, içtikçe sana yönelik bakışları bir acayip oldu. Seni kızı olarak değil de, hiç sevmediği kayınvalidesi olarak görmüş olabilir miydi? Babaannenin adını taşımış olman onda bu çağrışımı yaptırmış olmasın! Öyleydi. Evet, öyle olduğundan emindin ve sen, şimdi o adamla beraber annenden de tiksinti duymaya başlamıştın.

Gecenin ilerleyen bir saatinde annen masada sızdı kaldı. Hüseyin Usta onu uyandırıp yatak odasına götürdü. Sen de bu fırsattan istifade edip odana gittin ve kapını kilitledin. Ya o adam gelirse, kapıyı kırarsa ne yaparım diye korkuyordun. Nitekim az sonra bir el kapının koluna asıldı, kilitli olduğunu anlayınca kapıya vurdu. Bir şeyler de söylüyordu dili dolaşarak...

Birkaç kere daha kapıya vurduktan sonra küfür ederek oradan ayrıldı. Yaklaşık iki saat içeriden gelen tabak, bardak, çatal, kaşık ve öksürük seslerini duydun. Sesler kesilince, Hüseyin Usta'nın da yatmaya gittiğini anladın. Hatta kapıdan çıkıp, gidip gitmediğine bakmak istedin bir ara, fakat sonra vaz geçtin.

Pencerenin yanına oturup perdeyi araladın, az da olsa gökyüzü görülebiliyordu. Karanlık kubbede yıldızlar vardı fakat ay yoktu. Camı açtın, dışarıdan gelen sesleri dinledin. Hayret gelen ses değil sessizlikti. Bu sessizlik seni sakinleştirdi.

(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın erotik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dilsiz Fahişe - 7
Dilsiz Fahişe
Dilsiz Fahişe - 4
Dilsiz Fahişe - 3
Dilsiz Fahişe - 6
Dilsiz Fahişe - 2

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Küçücük Hikâyeler - 2
Deliden Mektup Var
Acayip Bir Hikaye
Bir Murat Dört Surat
Korona Hikayeleri - 8
Küçük Hikâyeler - 1
Senin Hikayen
Bir Ölünün Günlüğü - 8 Son Bölüm
Prostat
Bir Ölünün Günlüğü - 7

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Siyasi Taşlama: Neşezâde - 2 [Şiir]
Siyasi Taşlama: Karamsarzâde [Şiir]
Kusurî"den Tırtıklama [Şiir]
Zam Zam Zam... [Şiir]
Tırtıklama (Kazak Abdal'dan) [Şiir]
Yoklar ve Varlar [Şiir]
İstanbul,sana Âşık Bu Kul [Şiir]
Âşık Dertli"den Tırtıklama [Şiir]
Namuslu Karaborsacı [Şiir]
Dostlarım [Şiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım. İddiasız iki romanım var. Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öğretmeniyim. Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var. Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.