Ýnsandaki Negatif Elektron Yüklü Güdüsel Ego: Her zaman ilk önce harekete geçme özelliðine sahip, tehlikeli bir düþünce biçimidir. Ýnsanýn bu yapýsý, herhangi bir eðitime gerek kalmadan kendiliðinden hýzlý ve hareketli olmasý, hayvani özünü tanýmlar.

Ýnsandaki Pozitif Elektron Yüklü Güdüsel Ego: Daha sakin, eðitim, bilgi, birikim, tecrübe ve bilimsel disiplinle harekete geçen düþüncedir. Ýnsanýn bu özelliði, felsefe denilen mantýk ve aklýn mevcut olduðu güdüdür. Tüm insanlar bu iki temel özellikten hangisinin esiri olarak hareket ettiðini ya da yaþadýðýný rahatlýkla ortaya koyabilir. Ancak kompleks denilen hastalýk yüzünden, her kiþi bu cesareti gösteremez.

Ýnsan ile hayvan arasýnda en ufak ortak özelliðin olmadýðýna inanan, milyarlarca insanýn varlýðýný biliyoruz. Ancak bu yanlýþ ve aptalca kanaatin oluþmasýnda, demokrasi dýþý maddiyatý tanrýlaþtýran feodalist ve kapitalist devlet yönetimlerinin eseri olduðunu da unutmamak gerekir. Çünkü sýnýrsýz ve haksýzca servete sahip olmak isteyen kiþiler, bazen direkt devlet yönetimini ele geçirerek, bu tür akýl dýþý anlayýþlarý empoze ederler. Bazende devleti yönetenleri para, makam karþýlýðý satýn alarak, bilimsel doðru bilgi ne varsa hepsini yozlaþtýrýp emellerine ulaþýrlar. Dikkat edilirse çoðu devlet yönetimleri, sürekli topluma devletin kutsal olduðunu kavratýrlar. Halbuki devletler; toplumlarýn ortak aklýnýn soyutlaþarak araçsallaþtýðý yapýyken kutsallaþtýrýlmasý, negatif elektron yüklü hayvani güdüsel düþüncenin bir dýþa vurumudur bu.

Para, Tanrý, devlet ve dinin kutsandýðý toplumlarda, çoðu bilgiler çarpýtýlarak öðretilirken doðru bilgi ve buluþlarý, yine egemen olan güçler doyumsuz tekçi canavar duygularý için kullanýrlar. Toplumun çoðunluðu bunu bilemez veya anlayamaz. Bu yüzden hayvan ile insanýn ortaklýðýný anlayacak zeka, bilgi ve düþünceden yoksun zavallýlar durumunda yaþatýlýrlar. Ýnsanýn geldiði bu noktada þunu rahatlýkla ifade edebiliriz ki, istisnalarýn dýþýnda her icat edilen bilim, sanat, edebiyat ve teknik, sýnýrsýz servet ve güce sahip olmak içindir. Dünya toplumlarýnýn %95'inde insanlýk tamamen yalan hikayeden ibarettir.

Gerçekten doðru, biyolojik pozitif elektron yüklü güdüler yükseltilse, canlý cansýz tüm varlýklarýn ortak özlerinin, atom altý kuantsal biyolojik kimyasal parçacýklarla mevcut olduðu rahatlýkla anlaþýlýr. Ortak öze sahip olan tüm canlý cansýz varlýklar, alt ve üst dinamik yapýyla birbirinden farklý þekil, duygu, koku, ses, renk, hareket vb. özelliklere sahip olduklarý halde, birbirlerinden baðýmsýz ya da kopuk deðiller. Hepsi hücresel yapýlarýnda biyolojik kimyasal atomik ölçülerine göre farklýlýklar kazanýrken, direkt dolaylý birbirine baðlýlýklarý sürekli devam eder.

Bunun diyalektik materyalist felsefedeki tanýmý; evren, doða ve canlý cansýz varlýklarýn birbirine baðlýlýklarý, sürekli deðiþim, zýtlarýn mücadelesi ve zýtlarýn birliði evrimselliðine dayanan dinamiksel gerçekliktir. Farklý þekillerde algýladýðýmýz ve kavramsallaþtýrdýðýmýz tüm canlý cansýz madde veya varlýklar, direkt endirekt birbirleriyle bütünleþirken, ayný zamanda ayrýþmayý da sürdürürler. Buna bilimsel felsefede sonsuz diyalektik dinamik yapýsallýk denir. Dinamiksel yapý çoðu varlýklarýn dýþ fiziksel özelliklerinde durmuþ olsa bile, çekirdek özlerinde hareketini devam ettirirler. Ýþte diyalektik tarihi materyalist düþünce, var oluþundan günümüze kadar doða, bitki, canlýlar ve insanýn, böyle bir ortak gerçekliðini hep anlatmaya çalýþtý.

Þu nokta akýldan çýkarýlmamalýdýr; evren, dünya, doða, canlý, cansýz varlýklarda devam eden sonsuz sürekli dönüþümsel dinamik, kendi içerisinde bazý hücreleri yok ederken kendisini yenilemeyi sürdürüp, ayný zamanda yeni kimyasal canlý hücreleri de var eder. Varlýklarýn alt ve üst dinamik yapýsý, sahip olduðu atomik parçacýklarýn özelliklerine göre deðiþip dönüþürler. Bunlarý dýþarýdan bakarak anlamak çoðu zaman mümkün deðil. Anlamanýn tek yolu, özel bilimsel laboratuvar ortamýdýr. Her maddenin özelliklerine göre, bazý atomik parçacýklar uzun süre hareketsiz uykuda kalsa da, daha sonra yeniden canlanabilme yeteneklerinin mevcut olduðunu da bilmek durumundayýz.

Doða, bitki ve canlý cansýz varlýklarýn yok oluþu ile var oluþlarý doðal kendi özgünlüðünde gerçekleþtiðinde, doða ve canlýlar için hiçbir sorun teþkil etmez. Dýþarýdan yapay ya da kasýtlý, bilinçsiz her türlü müdahale, atom parçacýklarý da dahil doðanýn dengesini bozacaðýndan, böyle bir durum tüm varlýklarýn sonu demektir. Aklý baþýnda olan hiçbir insan doðaya ve doðal yaþama müdahaleyi istemez, istememelidir de. Bugün çevreci (Greenpeace) aktivistler, bazý bilim insanlarý ve demokrat kesimlerin karýnca, bitki, kuþlar, solucanlar ve diðer tüm canlý varlýklarýn doðal þekilde korunmasýný istemeleri, insanlýðýn geleceði içindir. Bunlarýn ölümü demek insanlýðýn ölmesi demektir. Demek ki, sözde insanlýðýn huzuru için tanrýsal vb. kutsallýk yerine, insanlýðýn gerçek atasý olan canlýlar ve doðayý korumak, en büyük somut deðerdir. Tüm bu diyalektik baðlýlýk, insanlarýn bitki ve hayvanlarla akraba olduðunun bilimsel kanýtýdýr. Özet belirlemeden hareketle, madde, hayvan ve insanýn hem ortak yapýsýný hem de birbirinden ayrýlarak nasýl farklýlaþtýðýnýn tarihçesi þu diyalektik aþamalarla gerçekleþtiðini görüyoruz.

Doða, Madde, Hayvan ve Ýnsanýn Ortaklýðý: Bilindiði üzere dünyadaki tüm canlý cansýz varlýklarýn ortak temel taþlarý, kuantsal alt parçacýklar olan proton, nötron ve elektron gibi atomlardan oluþur. Hepsi birer canlý kimyasal dinamik güç olarak itme, çekme, deðiþim, dönüþüm, etkileþim içerisindedirler. Önce alt çekirdek yapýsýný oluþtururlar. Özetlenen aþama tamamlanýr tamamlanmaz, canlý cansýz varlýklar ilk hücresel þekillerini aldýktan sonra, üst yapýda mutasyon, popülasyon, evrim ve seleksiyonlarla karakterize oluþa doðru evrilirler. Böylece her varlýk renk, þekil, fizik, ses, koku, hareket, canlýlýk, cansýzlýk, statik, dinamik, duygu çeþitlenmesiyle birbirini desteklerken, ayný zamanda farklýlaþýrlar da. Bu aþamaya kadar hiçbir canlýnýn özel yapýsal forumundan bahsedilemez. Çünkü her þey yeni þekillenmekte. Materyalizmde; maddenin diyalektik evrimi denilirken buna, Metafizikçiler bu gerçekliði reddedip Tanrý demiþlerdir.

Ýnsanlar azýcýk mantýðýný kullanabilse, Tanrý denilen hayal ürününün atomik parçacýklar olduðunu rahatlýkla anlayacaklar. Ýnsanýn bu doðal maddesel ve hayvani ortak yapýsý, insan için bir ayýp, eksiklik olmadýðý gibi, tam tersine gerçek özüdür. Bu ortak tarihsel aþamalarla insan önce insanileþirken, daha sonra neden canavarlaþtýðýný anlayabilmek için þu basit yöntem yeterlidir. Genel kültürel açýdan felsefe, tarih, coðrafya, biyoloji ve birazcýk fizik bilmek kendimizi daha iyi tanýmamýza yardýmcý olmakta. Ýnsan bu bilinçle diðer varlýklar içerisinde evrimsel deðiþimini tamamladýktan sonra, ikili düzenle olumlu ve olumsuz karakterle yaþarken, yeniden insani özelliðini her gün zayýflatýp, mekaniksel robotlara dönüþtüðünün bilincinde olmasý, soyunun devamý içinde ciddi bir kaynaktýr.

Evren baþta olmak üzere dünya ve doðadaki tüm canlý cansýz varlýklar, kuantsal atomik parçacýklardaki alt ve üst dinamik yapýsal oluþumlarla 14.5 milyar yýlda tamamlandýðý belirtilir. Bu tanýmlama evren ve doðanýn yalnýzca þekil, özellik ve etkilerinin genel çerçevesidir. Yoksa doða ve varlýklardaki atomik hücresel deðiþimler son bulmadýðý gibi, her varlýk kendi doðallýðý içerisinde dinamik sürekliliðini devam ettirmekte. Bu deþim ve dönüþümle birlikte, dünyanýn canlý varlýklarýn yaþayabileceði konuma gelme zamaný ise, 5 milyar yýllýk evrimsellikte ancak gerçeklemiþtir.

Canlý varlýklar dünyaya tamamen uyum saðladýktan sonra, 65 milyon yýl içerisinde üst dinamik yapýlarýnda birbirlerinden ayrýþmaya baþlamýþlardýr. Bu dönemin ince ayrýntýsýna girmeden, memeli hayvanlar içerisinde insanýn yakýn atasý Hominidlerin Maymunlardan, Homo Hubilasýn Homindilerden, Homo Erektus'un Homo Hubilas'dan Homo Sapiens'in Homo Erektus ve diðerlerinden ayrýlýþlarýnýn temeli þu dinamiklere dayanýr.

Maymunlarýn fizik ve hücre yapýlarýnda mutasyon, popülasyon ve evrimsellik ilk önce baþlamýþ olsa bile, en belirgin deðiþim dönüþüm, isimleri sýralanan memelilerin “Beyin yapýsý ve içerisindeki hücrelerin çoðalarak aktifleþmesiyle gerçekleþmiþtir”.Tanrý ve dine tapanlarýn ifade ettikleri gibi, tanrý dünyayý, cansýz ve canlý varlýklarý altý günde yapýp yedinci günde dinlenmeye geçti hikayesi, tüm bilimsel kanýtlarla çürütülmüþtür. Bu tanrýsal deli saçmalýðýna en basit örnek, doðadaki en küçük bitkilerde dahil canlý türler ve insanýn biyolojik olarak büyüyüp çoðalmasý, bir yýlla baþlayýp milyon yýllarda mümkündür. Tanrý bütün bunlarý altý günde yaptý diyenler aslýnda buna inanmýyorlar. Sadece maddi egoist çýkarlarýný sürdürebilmek için kullandýklarý bir oyundur.

Bilindiði gibi evren ve dünyanýn oluþumu proton, nötron ve elektron gibi kimyasallarla hava, su, ateþ, toprakla tamamlandýktan sonra, bitkiler meydana gelmiþtir. Arkasýndan milyarlarca zaman içerisinde canlý türlerin ortaya çýktýðý ve ayrýþtýklarý görülür. Bu aþamada insan denen varlýktan kimse bahsedemez, çünkü insana benzer en ufak evrimsel somutlaþma henüz görülmemekte. Günümüzdeki çoðu insan, kendisinin doðayla ve hayvanlarla bu kadar gerçek, somut ortak baðý ve özelliklerinin olduðunu bilmedikleri için, dogmatik soyut tanrý ve dini safsatalarla para denen maddenin kölesi olarak yaþamayý insanileþmiþlik olarak biliyorlar. Ýleri ki sayfalarda her türlü imkan ve modernizme raðmen, insanýn para uðruna nasýl canavarlaþtýðýný, bilimsel kaynaklarla daha da somutlaþtýrýlacak.


Cemal Zöngür

KAYNAKLAR:
Ýsmet Gedik - Dom ve Toplum Facebook sayfasý.
Yuval Noah Hariri- Spiens.
Prof. Dr. Lauann Brezendine- Erkek Beyni.
Prof. Dr. Lauann Brezendine- Kadýn Beyni.
Rober E. Park- Ýnsanýn Doðasý.
Politzer- Felsefenin Temel Ýlkeleri.
Alfred Adler- Ýnsanýn Doðasý.
Karl Marks- Kapital 1,2,3 Cilt.
Eugene Enriquez- Sürüden Devlete.
David Eaglemenn- Beyin
Doðan Cüceloðlu- Ýnsanýn Davranýþý.