Takvimlerin 25 Mayýs Çarþamba’ yý, saatlerin 01.15 ‘ i gösterdiði anda, 1940’ lý yýllardan beri, Milliyetçi-dindar her nesil gençliðinin önderi olan “Üstâd” larý, uzun süredir baðlý olduðu yataðýndan doðrulur ve kýsýk sesiyle ; “ Demek böyle ölünüyormuþ” der ve rûhunu teslim eder.
Devir, karanlýk 12 Eylül rejiminin devam ettiði bir devirdir. Türkiye’ nin yönetimi, hâlâ Kenan Evren’ in merhametsiz ve demir eldivenli ellerindedir. Hatta öyle ki, þâyet üstâd vefât etmeyip, hasta yataðýndan ayaða kalkmýþ olsa idi, o yaþýnda hemen, demir parmaklýklar ardýna gönderilecekti. Þöyle ki;
Üstâd; 1968 senesinde, “Vatan Haini Deðil-Büyük Vatan Dostu Vahidüddin” isimli kitabýný yayýmlar. Kitap mevcudu, piyasada tükenirken, hükümet kararý ile toplatýlacak ve hakkýnda takibat baþlatýlacaktýr. Suçu büyüktür Necip Fazýl’ ýn. Zira, olacak iþ deðildi, kitabýnda, resmi tarih tezinin aksine, Kurtuluþ Savaþý’ný, Sultan Vahdettin’in baþlattýðýný yazýyordu
Aleyhinde açýlan dava sürerken, bilirkiþi heyetinin 1971 yýlýnda, vereceði bir rapor ile Necip Fazýl’de beraat eder.
Beraat kararý 1972 yýlýnda temyiz edilir ve 1973’te yeniden mahkumiyet kararý çýkar.
1974’te çýkarýlan Af Kanunu ile,mahkumiyet düþer..
Kitap, 1975 yýlýnda yeniden basýlýr; ama yazarý hakkýnda tekrar takibat baþlatýlýr.
1976 senesinde üçüncü baskýsý yapýlan kitap hakkýnda, 1977’ de yeniden toplatma kararý alýnýp, yazarý hakkýnda takibata geçilir.
1979’da üçüncü , 1980 yýlýnda dördüncü defa teþkil edilecek bilirkiþi heyetleri, kitapta suç unsuru bulunmadýðý yönünde rapor verdilerse de, 12 Eylül darbesinden hemen sonra, hakkýndaki mahkumiyet kararý, 1982 yýlýnda Yargýtay tarafýndan tasdik edilecektir. Ayný günlerde Adli Týp Kurumu, Necip Fazýl’ýn Anayasa’da öngörülen cezanýn affý þartlarýný haiz olduðu yönünde dönemin Milli Güvenlik Konseyi Baþkaný Kenan Evren’e bir rapor verecekti.
Kenan Evren, Necip Fazýl’ý affetmeyecekti; aksine, “Atatürk’ ün aziz hatýrasýna“ yayýn yoluyla,hakâret edildiði gerekçesi ile, verilen cezanýn hemen infazý yönünde ilgili mercilere talimat verecekti. Necip Fazýl, 1983 yýlýnda, 79 yaþýnda, hapse girmesine az bir zaman kala, son padiþah Vahdettin’i savunduðu için mahkum olarak vefat etti. Ölmese, bir de yataðýndan çýksa, hemen cezaevine gönderilecekti.
Üstâd’ ýn cenaze namazý, hatýrladýðým kadarý ile, ikindin namazýný müteakip, Fatih Camii’ nde kýlýnacaktý.
O tarihte, görev yaptýðým kamu kurumunda, konjonktür gereði, her hangi bir makamdan izin almadan, birkaç arkadaþým ile kalktýk camii mekânýna geldik. Mekân, tam anlamýyla bir mahþerî manzara arzediyordu.
Nasýl bir tesadüf, daha doðrusu tevafuktu ki, musallaya Üstâdýn dýþýnda, yüksek rütbeli bir emekli askerin de tabutu uzanmýþtý.
Cenaze namazlarý kýlýndý ve bir anda askeri bando Chopin’ in “ cenaze marþý” ný çalmaya baþladý ve askerler tabutu omuzlayýp, ardýnda az bir insan ile camii avlusundan çýkýp kabristana doðru giderken, Üstâd’ýn tabutu, onbinlerce kiþilik dev bir koronun “ tekbirleri” ile omuzlar üzerine alýnýyordu. Hatta, caddede bekleyen cenaze arabasýna dahi verilmeden, uzun süre eller üzerinde taþýnacak ve sonrasýnda Eyüp Sultan’ daki kabrinde topraða verilecekti.
Edirnekapý’ ya geldiðimizde polis bizlerin de aralarýnda bulunduðu bir gençlik kitlesini çembere aldý . Aramýzdan bazý kiþileri alýp götürdü. Bayaðý büyük bir kitleyi de uzun süre orada beklettikten sonra, tekrar cenaze konvoyunun gittiði istikametin zýddýnda geldiðimiz yöne doðru gitmemizi isteyerek serbest býraktý.
Üstâdý saygý, sevgi, hasret, rahmet, muhabbet ile yâdediyoruz.
Aziz ruhuna el fatihâ…
https://ferahnak.wordpress.com/2020/05/25/ustad-37-sene-once-bu-gun-hak-ka-yurumustu/