Sanat doğaya eklenmiş insandır. -Bacon |
|
||||||||||
|
Günümüze kadar gelen hikâyattan anladığımıza göre; II. Mahmud devrinde, ne zaman, nerede, nasıl konuşulması gerektiğine dair, o zamanın âdâb-ı muaşeret kâideleri, günümüzün görgü kurallarına pek de eyvallah etmeyip, kafasına göre takılıp konuşan bir meczûbun varlığını biliyoruz. Bu efendinin münasebetsizliğinin şöhreti İstanbul’da öylesine yayılıp, şöhret bulmuştur ki; Sultan Mahmud dahi, ona bigâne kalamaz ve etrafındakilere, onun bir şekilde huzuruna getirilmesini ister. Emir üzere, efendiyi huzura getirirler. Padişah ile arasında bayağı uzun bir sohbet başlamış ama bu sohbet sırasında Sultan Mahmud, adamda hiçbir münasebetsizlik emaresi göremediği gibi, aksine son derecede saygılı ve mâkul bir karakter gözlemler ve sohbet sona erdiğinde, ona bir kese altın ihsan edip, kendisini huzurdan uğurlar. Gel zaman, git zaman, günlerden bir gün Padişah, faytonuyla Cağaloğlu yokuşunu çıkarken; Mehmed Efendi arabacıya seslenir: - Hünkara arzım vardır, bildiriniz. Sultan Mahmud bu sesi hemen tanır ve, " Herhalde önemli bir mâruzatı var" diye düşünür ve arabacıya durmasını söyler. Mehmed Efendi’ yi selamlar selamlamaz, efendi gayet sakin bir şekilde Padişâha; - Padişahım; zurna çalmasını bilir misiniz? - Hayır, bilmem, - Bendeniz de bilmem efendim. - Öyle mi? Diye cevaplar Padişah, Fakat tam bu sırada fayton yokuş aşağı geri geri kaymaya başlamıştır. Mehmed Efendi devam eder: - Evet efendimiz! Bursa’da halamın damadının bir yaşlı teyzezadesi vardır? - Eee!? - O da zurna çalmasını bilmez efendim. - -Ya!.. - Vallahi efendimiz, hatta.. Der demez, Sultan Mahmud dayanamaz ve bağırır: - Çekin şu Münasebetsiz Mehmed Efendi’yi yolumdan, yoksa ya ben bayılacağım; yahut atlar, der ve oradan ayrılır. Durup dururken bu hikâyenin nereden aklıma geldiğini sorarsanız; günümüzde de, İstanbul’ un en işlek mahallelerinden birinin, tam da bu münasebetsiz ayarında, bir muhtarı olduğu haberleri dilden dile dolaşıyor. Hatta öyle davranışları varmış ki; kendisinin bir mahalle muhtarı olduğunu unutup, hemen hemen her gün, sanki Türkiye’ yi yöneten bir devlet başkanı zannedecek kadar bilincini kaybedip, beyanatlar veriyor, gösteriler yapıyor , mahalle hudutları içinde taş üstüne taş koymazken, lafla iç ve dış politika üzerine, yüksek perdeden ahkâm kesiyormuş. Mahallenin İmamı’ na gıcık olurken, sık sık şehrin en popüler kilise ve havralarındaki papaz ve hahamları ile al takke ver külah muhabbetlerine girer imiş. Kendisinin bu tavırlarına, şehrin en üst kamu yöneticileri dahi , matrak bir zat diye gülüp geçiyorlarmış. Bu tavırlar, onun âsâbatını daha da fazla bir şiddetle geriyormuş. İstiyormuş ki; mahalle sâkinlerinin verdiği oylarla geldiği makamdan, kendisini idarî bir kararla alsınlar ve bunun kazandıracağı mağduriyet şöhretiyle, ilk seçimlerde, Türkiye’ nin genel muhtarlığına aday olsun ve sonra ohhh keka. Bakmış bir türlü olmuyor; şimdilerde, türbe kenarlarında yaptığı , faullu ofsaytlardan, rövaşatalardan, alacağı kırmızı karta bağlamış bütün umutlarını… Salih Zeki Çavdaroğlu 31 Mayıs 2020 https://ferahnak.wordpress.com/2020/05/31/munasebetsiz-muhtar-efendi/
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |