Gerçeği arayan bir insan, öncelikle her şeyden gücü yettiğince kuşku duymalıdır. -Descartes |
|
||||||||||
|
Bugün kullanılan android telefon kolektif birim zamanlı kolektif yetenekle ortaya konmaktadır. Kişisi yetenekle kullanılıyor. Kişiler, kişisi yetenek ile eşitlenmiyordu. Aksine ortalama ve soyut bir kolektif yetenek ekseninde olmakla, kişinin ihtiyacına, yeteneğine göre tüketen bir pay almasında eşleşiyordu. Doğanın beşinci kuvvetinin toplumsal kapasite, toplumsal yetenek, toplumsal akıl ve toplumsam devinmeli alan açma olduğunu bilip, düşünüp; bellemedikçe; bu kuvveti anlamak olanaklı değildir. Beşinci kuvvet doğa içinde ama doğaya doğrudan bir etki değildi. Doğanın uzay zaman dokusu içinde kolektif yapı üzerinde çevrim etki alanı açma, olmakla; bambaşka bir uzay zamanın kesikli süreklisiydi. İşte bunlar kolektif eşitliğin şartlarıydı. Kolektif eşitliği bileşen kolektif kuvvet sağlıyordu. Kolektif kuvvet olmadan, kişiler sadece tekil durumlu yetenek ve kabiliyetti. Kişisi tekil durumlu yetenek içinde, bileşimden kaynaklı bileşim toplamından fazlası olan özellik yoktu. Örnek olarak söylersek bir sosyal kuvvet alanı 30 kişiden oluşsun. Bileşimi veren nüfus, bileşimin sayısal nitelikle olan bileşim yanıdır. Oysa bu bileşim tekil durumlar içinde olmayan, hukuk, kültür, dil, totem alan, kolektif kuvvet, kolektif birim zaman gibi yepyeni özellik durumlarıyla; bileşime bağlı, bileşimle ortaya konan, bileşimin sayısal niteliği veren toplamdan, çok daha fazlası olandır. Hiç bir kişisi başarı ve kişisi yeteneğin kendi gerisinde kolektif kuvvet; kolektif kuvvet birikimli geçmiş miras ile bileşimin özelliği olmadan insanlık Aya ‘gidemez. Genomu bilip çözemez. Atomu parçalayıp, kuantum fiziğini ortaya koyamaz. Açlık ve beslenme; tehdit ve savunma, üreme ve yavru bakımı; günlük eylem ve dinlenme; alana yayılma ve barınma alanlarına çekilme; gereksinimler üzerinde kesikli süreklilik; yeniden ve yeniden sağlatma ve güvence; depo enerji ve çevrim, hastalık ve sağaltma; bilmezlik ve eğitim gibi kolektif kuvvet içinde kişilerle eşleşme denkliği olan süredurumlar her bir kolektif alan açmanın kolektif kuvvet etkileridirler. Bunlar hem alan ve alan etkisini verirler. Hem de kuvvet etkisi ve alan yönünü oluşurlar. Açlık ve beslenme alan yönüyse; açlığın bastırılmasına ve beslenmenin gerçekleşmesine engel olan her durum alan yönüne ters durumdur. Kolektif alan içinde açlığın giderilmesi gibi alan etkili gereksinmeler herkesle eşit olan bir durumdu. Ancak bu eşitlik; acıkma, acıkmayı sağlama eşitliği dışında, acıkan her kesin için bir kilo, iki kilo veya beş kilo besin tüketeceği öngörüsüyle olan bir eşitlik değildi. Burada soyut bir ortalamada doğan kişisi emeğin, herkesin yeteneğine ve ihtiyacına göre beslenmesi dediğimiz yeni bir kolektif alan açma durumuyla, vardı. Bu tutum kolektif bir tarihi geçmişin şartlarını taşımakla kolektif eşitliğin kolektif kuvvetidir. Kolektif eşitlik herkesle eşit olanak olan gereksinme durumun korunmasıyla kesikli sürekli olan bir kolektif kuvvetti. Zorunlu durumla olanak ve gereksinme olan hayatın alan etkileri niceli sağlama ve enerji harcanması olukla farklı farklı olması kaçınılmazdı. Doğanın ortaya koyduğu zorunlu olanak durumla kolektif yapının ortaya koyduğu olanak durum olan sağlatmanın farklı durumlar olduğu gözetilmelidir. Doğanın zorunlu ve olanak durumu verili temel düzlemdir. Oysa kolektif alanın sağlatan olanak durumu bileşen kolektif kuvvet etkisiyle bir kontrol ve düzenlemedir. Temel ve verili gereksinimlerin karşılanması, kişisiyse; kişisel bilinçtir. Kolektif eylemse, kolektif bilinci oluşur. Kişideki kolektif bilinç, kolektif alan etkisidir. Kolektif alanlı, kolektif kuvvetler üzerinde bileşen kişisi yetenekler; bu temel eşleşmenin eşitliği üzerindeki açılan alanlarda kişinin yetenek ve ihtiyacına göre tüketmekle var olur. Bu var oluş birinin diğerine baskı ve basıncını veren sadakalaşma, tahakküm asla değildir. Kolektif eşitlik; kişisi yetenek ve başarı olmadığı nedenle, “geri etkimeli kolektif kuvvetten doğan” eşitlikti. Kolektif alan varsa etkisi de vardı Yani kolektif eşitlik kolektif etkiydi. Üreten; tüketen; geçmişi kolektif miras olmaktan doğan katılımla eşitlikti. Şimdiki hal içinde olup ta “geçmişin geri etkimeli kolektif mirası ile davranmayan” ne Einstein vardı, Ne Niels Bohr vardı. Kolektif alan temel gereksinmeler üzerinde herkesin yeteneğine ve ihtiyacına göre olanak alandı. Şimdiki hal içinde olup ta geçmişin geri etkimeli kolektif mirasını tekrar tekrar ortaya koyan hiç bir kişi yoktu. Hiç bir güncel devlet yoktu. Geri etkimeli kolektif kuvvet ile sarmal ve ağ gözü gelişme girişme içinde olmakla akış içindeyiz. İşte kolektif kuvvet buydu. Kolektif etki buydu. Kolektif etki, tekil kişi ile değil, iş adamıyla, hür teşebbüsle, yatırımcı iş bitirici taşeronla, finansmanla vs. değil kolektif kolektif alanlı kolektif kuvvet olmasıylaydı. Kolektif kuvvet içinde finansman zaten kolektif depo enerjiydi. Depo enerji ile teknik ve teknolojileri üretim sahasına koymak ve uygulamak ta zaten kolektif yetenekti, Siz kolektif kuvveti kimi kişilerle eşletip o kişileri yatırımcı, iş bitirici gibi söylemler eşliğinde kolektif alanın belirleyici iradesi yaparsanız kolektif bilincinize ve kolektif sisteme yabancılaşırsınız. Bu tarz söylemler sömürüyü meşru eden söylemlerdir. Sömüren hiçbir finansör, müteahhitlik dediğimiz kolektif yükleniciler veya kolektif güçle üstleniciler; kolektif kuvvet kaynaklı depo enerji ve teknik teknolojileri olan kolektif yeteneği kullanmadan sistemi enfekte edemezdi. Müteahhitlik hizmetleri dediğimiz kolektif yüklenicilik, ya da kolektif üstleniciler; ne o tekniklerin ve teknolojilerin bilicisi bulucusuydu. Ne de o teknik, teknoloji ve bilişsel durumlar kolektif bir boş zaman oluşturmadan kişinin kendi kapasiteli uygulayıcı oldukları kapasiteydi. Kişinin kolektif kullanım üzerinde kolektife katılımı olan, kişisi bir kolektif donanım ve yeteneği vardı. Bu kolektif donanımlı kolektif katılım organizesi herkeste ortak olandı. Burası temel ve esas olandı. Alan, alan etkisi, teknik ve teknolojiler, donanım, bilgi ve buluşlar, kapasite vs. hepsi kişinin değil kolektif alanın ortaya koyduğu kullanım ve tüketimlerdi. Derenin kuşu, kolektif alan içinde kolektif üretimle ortaya konuyordu. Derenin taşı ancak kolektif alan içinde kolektif kuvvet ve kolektif yeteneğin ortaya koyduğu teknik ve teknolojilerden oluşuyordu. Bir sömürü ve yabancılaştırma enstrümanı olukla söylenen finansmancı oluş ta, yatıran da, yatırılan da, iş bitiren de bu sayılanların tümü de kolektif güçtü. Kolektif etki ile kolektif alanı oluşuyordu. Kolektif etkiden ileri geliyordu. Bunlar kolektif olukla kolektif alan içinde devir alınmakla ve kolektif süreçlerle sürüp gidiyordu. Kolektif alan içinde kolektif mirası tıpkı güneş gibi, tıpkı rüzgâr etkisi gibi tıpkı hava gibi herkese aynı ve mutlak olan benzer etkiydi. Ama herkes; mutlak olan bu etkiyi, farklı kullanımıyla, farklı tüketim yapmasıyla, kendi yeteneğine ve kendi ihtiyacına göre; ama mutlaka yararlanır, pay alır katılımcı bir sağlama yapması ile tüm bunlar olası olacaktır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |