En tatlı sevinçler, en hiddetli kederler sevgidedir. -Pearl Bailey |
|
||||||||||
|
Gençlik yıllarında illaki biri düştü yüreğinize... Siz de dinlediniz, o Orhan Gencebay'ın Ferdi Tayfur'un, Müslüm Babanın acılı Adana'dan, pul biberden, hatta isot dan daha acı şarkılarını... Yüreğinize kazıdığınız sevdiğinizin ismini unutamadınız mutlaka iki kadeh de parlatırken eşiniz dostunuz ile... Eğer ki aşk acısına dayanmak da zorlanıyorsanız; kim zorlanmıyor ki? Bol bol çiğ köfte yiyin hem de çok acılı... Çiğ Köftenin acısı belki aşkınızın acısını bastırır da unutursunuz, geçici bir müddet bile olsa... Kafa dağıtıcı şeyler yapmaya çalışın... Balık tutmaya gidin mesela hafta sonları, ama sakın yakaladığınız balıklar ile aşkınızı müzakere etmeye kalkmayın... Siyasi partilerin mitinglerine katılın bol bol. Siyasi görüşünüz hiç önemli değil, ister solcu olun, ister sağcı. Oraya gittiğinizde de gırtlağınız patlayıncaya kadar bağırın çağırın. Bu bağırıp çağırışlarınızdan öyle halsiz düşersiniz ki az da olsa aşkınızın acısını unutursunuz... İki üç arkadaş gidin bir meyhaneye ya da pavyona, yiyin için bol bol zıkkımlanın, sonrada hesap ödemeden, kalkıp gitmeye bakın, tabi ki garsonlar ve çalışanlar sizi bu şekilde salıvermeyecekler. Aralarına alıp da yer misin yemez misin iki şıklı sorusunu size durmadan soracaklardır. Burada yemez misin diye sorulduğunda yemem deme şansınızda olmayacaktır. Tabi her bir tarafınız yamulacak, kafanızı patlatacaklar, gözünüz moraracak, onların da acısı yüzünden, aşk acısını da unutacaksınız. Nasıl akıllar bendeki de? Hayatınıza renk katmaya, değişik şeyler yapmaya gayret edin unutmak için. Metro'ya bineceksiniz, mesela tam tren geliyorken, raylara atlayın sonra hemen geri çıkın, ama bu hareketi çok hızlı yapmanız lazım ki ezilmeyesiniz... On katlı bir binanın tepesine çıkıp ''Atlarım ha aşağı deyin.'' aşağıya branda gerdikleri zaman da brandaya atlayıp sonra zafer işareti yapın, onlarda sizi bir güzel eşek sudan ya da ırmaktan gelene kadar dövsünler, dayak yerken de aşk acısı unutulur mutlaka... Elinize bir defter bir kalem alın, silgi olmasın ama yanınızda... Seni unutmak istiyorum Sühendan ya da bayansanız Seni unutmak istiyorum İsmail diye bir deftere yüz kere yazın. Ertesi gün bu yüz kereyi, yüz elliye çıkartın, sonra, iki yüze... Böyle böyle periyodik bir şekilde yazılarınızı arttırın... Yine de unutamadınız mı, bu benim dediklerimi yaptıktan sonra, işiniz zor be hemşehrim. O zaman da Ferdi Babanın ''Ya Benimsin ya toprağın.'' şarkısını söylemeye son hızla devam...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |