..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kötü insan korkuya itaat eder, iyi insan sevgiye. -Aristoteles
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




6 Mayıs 2021
Dört Durumla Ancak Teoloji 9  
Bayram Kaya
Her olgu ve olayı veya bir düşünceyi, bir eylemi başlatmak demek "yeni bir üssel durumlu eylem alanı açmaktı". Her açılan eylem alanına "eş anlı bir zaman mekân ve zaman mekân boşluğu eşlik eder". Siz de eyleminize koşut olarak açılan bu zaman ve mekânda olmak zorundasınız.


:FBB:
Totemi yapı "sözlü yasaları olan, sözlü kuralları olan bir çevrime alandı". Totemi yapı totem söylemi diye anlaşılmakla teolojiydi. Ama kolektif sağlamayı örgütlenen yanıyla ve ortak sağlama olan yanıyla da somuttu, gerçekçiydi.

Totem yapı dış dünya içinde oluşan herhangi bir iç ve dış nedenli ve nedenini bilmedikleri dış dünya tepkilerini; yine kendilerine göre olan totem yasalara uyup uymamanın öfke ve memnuniyetine eşleştirebiliyorlardı. İşte bu totem yapının teolojik yanıydı.

Kolektif olan avcı toplayıcı totem yapı, ender de olsa kısmen bol av yaptıkları da oluyordu, toplayıcılık yaptıkları da oluyordu. Bu az biraz da olsa ortaya çıkan depo enerji kolektif yapı özelliğiyle ortaya çıkan depo enerjiydi. Ve bu depo enerji teolojik eşlettirmeleri için harcanabiliyordu.

Totem yapıların depo enerji içinde teolojiye yapılacakları harcama işini, dış dünyadaki tepkilerinin totem yasalara uyup uymayan öfke belirtisiyle veya memnuniyetiyle eşleştirebiliyordular. Yani teoloji sağlasan ve üreten kolektif yapılarla ete kemiğe bürünme olacaktı.

Totem yapı içindeki en az depo enerji dış dünyanın ortaya koyduğu nedenli iç ve dış tepkileri; nedenini bilmemekten ötürü neden sel olanı ölmüş atalarının ruhuna bağlayıp, teolojiyi ve sunu karşılamasını atalar ruhuyla eşleteceklerdi.

Bu canlıcı, groteski anlama; yavaş yavaş dıştan kendilerine doğru başlatılan süreçlerdi. Groteski ligi totem alan gibi kendileri dışındaki kolektif bir alandan, kendilerine doğru başlatıyorlardı. Burası kontrol edilebilir bir alandı.

Groteskilik kolektif alan etkisi üzerine bindiriliyordu Ya da groteskilik kolektif etki üzerine modüle ediliyordu. Çünkü kolektif etki içinde groteski teolojiye harcanacak enerji vardı. Atalar bir zamanlar kendileri gibi canlı kanlıydılar.

Atalar kendileri gibi besleniyorlardı. Atalar şimdi görünüş (don) değiştirmiş bitki, ağaç taş, böcek vs. olmakla kendisini gözetliyordu (canlıcı anlayış).

Atalar gelenek ve hafıza bırakmıştılar. Jenerasyon bu mirasa uyuyor ya da az uyuyor veya hiç uymuyor olmakla, jenerasyon ataların takibine takılıyorlardı. Takibe takılan duruma göre ölmüş atalar ruhunun kendilerine olan öfke ve memnuniyeti, jenerasyonda atalara yapılacak depo enerji sunularıyla; atalarında kendilerini koruyacağı anlamasına dönüşüyordu.

Totem alan içindeki kolektif ruhlu yeni jenerasyonun bu gibi groteski canlıcı anlayışları totem etkinin üzerine bindiriş yapılması demek; teolojiye gidecek belirsizle olan soyutlamaların; atalar ruhuna saygıyla belirmesiydi.

Teolojiye gidecek soyutlama yapacak özne-nesnelliğinin birinci yolu kıt da olsa sağlama yapan kolektif gücün azcık ta olsa depo enerji vermesiyle ortaya konuyordu. Teolojiye gidecek yolun ikincisi de üreten ilişkiydi. Üreten ilişki sosyal duygudaşlığı ete kemiğe büründüren teolojiyi her tür teoloji yapan amaçlılıktı.

Üreten ilişki, üretim hareketi nedenle "üreten ilahi iradeye" dönüştü. Üreten ilahi irade içinde biriken kolektif güç vardı. Üreten kolektif gücün zenginliği vardı. Üreten kolektif gücün kapasitesi vardı.

Bu teoloji kolektifti. Herkesin olana herkesle emek gücü ve üretilenle kullanım olup tüketilen üretim nesnelerini herkesle paylaşmaydı. Kolektif gücün kolektif zenginliği kolektif kapasitesi ve kolektif aklı vardı.

Kolektif süreçler otomatik çevrime olduğu zaman ve üreten ilişkiler kolektif yansıma ile kişi zihinlerine yansıdığı bir eyleme dönüşmekle o dönemin üreten koşullarına göre depo enerjiyi ve kolektif aklı üzerine alan kişi de adeta kolektif güç gibi davranır üretir oldu.

Kolektif gücü gerektiren tamamlama olacak yerde de ön ittifaklı ahit gibi köleci ahitle köleleri kullandı. Kolektif zenginliği kişisi servet kılma yansıması kişilerin kafasında istifham (soru) etti. İşte kolektif gücü özelleştiren bu süreçte teolojiye gidecek olan süreci oluşturacak parça bileşimin üçüncü özne-nesnelliğiydi.

Bu teolojiye eklenecek dördüncü parça bileşimli unsur olarak El mana anlayışı katılacaktı. El mana anlayışı içindeki kimi kişilerin mülk sahibi olmasıyla; mülksüzlerin, mülk sahibine olacak tasallutları (üssel alan açılımı) eklendi.

Mülk sahipleri; rızkı verilmeyenlere bol bol sabır tavsiye edip sabır diliyordular. Tevekkül edin diyorlardı. El 'e teslim olun diyorlarsa da bu tavsiye ve öğüdü dinleyenler içinde pek çok kişi uyarılara kulak asmıyordu.

Kulak asmayanlara karşı, El 'den gelen bu sesi duyanlar da vardı. Hem de çoklukla vardı. Böylece mülksüzlerin mülk sahibi El 'den yana olan tavırları eklendi (inanıcı, iman edici, amel edici ve köleci ahit sözleşmesi eklendi).

Mülksüzler içinde El mülküne karşı tasallut yapanlar vardı. El 'e karşı olanlara verilecek ceza ile El den yana olanlara verilen vaat, ödül de teolojiye eklenecek dördüncü özne nesnel mana anlayışıydı.

Böylece El mana anlayışını da canlıcı-groteski anlayışın üzerine eklendiler. Teoloji büyük oranda oldurdular. El 'e karşı olanlar; "ekmede dikmede yok El, yenende, içende mülk sahibi olukla ortak El" diyorlardı.

Sıcak soğuk, az çok gibi; görünenin görünmeyeni, delinin akıllısı gibi; birbirine dönüşen zıtlıklar kişide ve kolektif akıl içinde bu dünya ve öte dünya algısını da ortaya koyuyordu.

Yine çevrenin sararıp solması sonrasın da çevrenin yeniden dirilip al yeşil olması, gidenin geri gelmesi, kaybolanın ortaya çıkması gibi analojiler bu dünyayı ötesiyle birleştiren firari bir groteski soyutlama analojisine dönüştü.

Her olgu ve olayı veya bir düşünceyi, bir eylemi başlatmak demek "yeni bir üssel durumlu eylem alanı açmaktı". Her açılan eylem alanına "eş anlı bir zaman mekân ve zaman mekân boşluğu eşlik eder". Siz de eyleminize koşut olarak açılan bu zaman ve mekânda olmak zorundasınız.

Siz bu zaman mekân boşluğunun içini eylem söylem ve düşüncelerle doldurmakla bu zaman mekânı kendinize yakınsatır ve ıraksatırsınız. İşte gidenin geri dönmesi gibi, kaybolanın bulunması gibi batanın geri çıkması gibi analoji bu dünya ile öte dünyanın boşluklu zaman mekân alanını dolduracak groteski animizdi anlamalara dolgu malzemesiydiler.

Bu dünya ile ötesi arasındaki zaman mekân aralığı kuplaj alanlı boşluğunun içine bir de köleci sistem olgularının "üssel açılımlı hesaplaşma algıları da bindiriş edilince" teoloji ve metafizik bayrak açacaktı.

Eğer kolektif paylaşımla herkesin yeteneğine ve herkesin ihtiyacına göre bir ortaklaşma olan durumdan, zengin fakir; ezen ezilen olgu ve olayı çıkarıyorsanız; bunun üssel açılımı içinde bu dünyada da öte dünyada da yeni bir hesaplaşma eylem alanı ortaya çıkar.

Yumruk vurursanız kırılma gibi karşı koyma gibi, öfke gibi yeni eylem alanı açarsınız. Üssel durumlar açılmasına yok diyemezsiniz. Bu dünyanın ötesi bu dünyayı oluşan enerjinin tersi olan enerjidir. Tersten eylem alanı var edersiniz. Tersten var ettiğiniz eş anlı eylem alanı evrenle karşılaşır mısınız? Karşılaşmaz mısınız? Şimdilik cevabı yok.

Demek istemem şu. Bu dünya elektronlar dünyası. Elektronlar dünyası kuantum davranışlı var ve yok oluş, üsteliğidirler. Elektron olarak kaybolan, pozitron olarak eş anlı var olur. Pozitron davranışı enerji aynı şeyi zıt yönlü verir.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölçü 2
Ölçü 1
Ölçü 4
Hemcinslerin Tarihi 11
Hemcinslerin Tarihi 14
Hemcinslerin Tarihi 4
Ölçü 3
Hemcinslerin Tarihi 6
Hemcinslerin Tarihi 12
Hemcinslerin Tarihi 13

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bildin mi? III [Şiir]
Ayrılık Nedir? [Şiir]
Bildin mi? [Şiir]
Bildin mi? II [Şiir]
Bülbülü Öldürmek [Şiir]
Hata Yapmak [Şiir]
Asuman [Şiir]
Ne Devletsun Ne Devletlu [Şiir]
Köle 2 [Şiir]
İçimizdeki Yabancı [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Emekli eğitimci. 1950 Mucur / Kırşehir doğumlu.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.