..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Güzellik her yerde karşılaşılan bir konuktur. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




9 Mayıs 2021
Dört Durumla Ancak Teoloji 11  
Bayram Kaya
Ortamda mal paylaşımlı bir köleci süreç olmadan çevrenin etkisi içindeki Güneş, çevredeki kuru otları tutuşturuyor diye ilksel atalar öte dünyada cayır-cayır yanmanın teolojisini ortaya koyamazdılar. Cayır-cayır yanmanın ortam tahriki, ezen ezilenler hesaplaşması içinde, öte dünya algısına bağlam yapılacaktı


:GAI:
Çevrenin kuantum düzleme göre çok çok kısıtlı bir üssel açılımı vardı. Ama çevre yine de kendi olgu ve olaylarının, kendi üssel açılımlarıyla; yeni eylemlerin girişmesine sahne oluyordu. Bu açılımların içinde kısıtlı ve belirsizle olan eşanlı süreçler vardı.

Çevre içerenle olgu ve olaylar içinde üs seli belirsizler vardı. Üsteli olaylar birbirine dönüşen enerjiden kaynaklı olgu ve olaylar olmakla işlerge ya da tahrik kuvvetiydiler.

Tahrik kuvveti çevrenin baskı basınç etkisiydiler. Çevrenin baskı basınç etkisi de kolektif işlerge kuvvet nedenle, kolektif tahrik gücüydü.

Tahrik gücü üssel belirsizler içinde vardı. Kolektif işlerge gücü (kolektif motor tahrik gücü) ilk sel dönem içinde yoktu. Bu nedenle ortam içinde kendi kendisine kendi eylemini başlatacak olan tahrik gücü imgeler, groteski anlayışlara dönüşen mana anlayışıydılar.

Demek ki ilksel dönem içindeki groteski anlayış, köleci sistem gibi kurban sunusu ve öte dünya anlayışı olan teoloji değildi. Aksine üssel tahrik gücü, kişideki groteski imgeydi. Groteski imge kişiyi harekete geçiren sanallıktı.

Ve bu groteski sanallık kolektif tahrik gücünün olmadığı dönemlerde, kişi tahrikli bu imgeler; özne nesnel neden yerine konan bir "eylem-neden" olmanın gücüydüler.

Kolektif kuvvetin olduğu günümüz konjonktür elliği içinde yine çevrenin bize uçma tahriki veren bir çevre etkisi vardır. Çevrenin uçma tahriki veren bu kuvveti, artık teolojik anlama olmayıp kolektif işlerge kuvvet içinde kolektif kapasite ve kolektif akıl ile uçağa, piste vs.ye dönüşecekti.

Groteskilik, çevresel etkiyle insanın akıl oyunlarıydı. Kendi üssel açılımını veren bir ortam içinde, groteskilik kendi belirme koşullarını bulursa işte o zaman groteskilik; teolojiyle ve Yüce Tanrı anlayışına, öte dünya fikrine dönüşecek olan bir özne eylemselidirler.

İlk sel atalar teolojikti, dediğimiz zaman; teolojik söylemini bugünkü anlamıyla geçmişe gönderiyoruz demektir. Bu da geçmişe hiç açıklama getirmez. Geçmişteki anlamı çok farklı olan teolojin anlayış, bugünkü teolojik anlam ile eşleşir. Bu nedenle bugünün teoloji söylemi "geçmişin teolojisini anlaşılmaz" kılar.

Tıpkı "yaratılma" söylemi gibi. Eski anlatım ve yazımlarda "yaratılma" söylemi sadece ve sadece yerin gökten ayrılması ile "bir ayrıştırma" anlamını bir de "ad verme" anlamını ifade ediyordu.

Yer ve gök te bugünkü anlamıyla yer ve gök söylemi değildi. O güne kadar tanımayıp avladığı grup; şimdi üreten ilişki ve üreten temaslarıyla karşısına çıkıyordu. İlk temaslar içinde onlardan üreten ilişki önemleriyle; gördükleri işlerin önemiyle bahsedilmektedir.

Temas grupları söylenilirken aşağı gruplar (yer de oturan gruplar, yer grupları) ile yukarı gruplar (gök toprakların grupları, gök topraklarda oturan gruplar) diye bahsediliyordu. Daha sonrada bunlara birer isim veriliyordu. İlk sözlü yazılı kaynaklar "yaratılmayı" söylemekle geçmişin ittifak eden somut ilişkilerini birbirinden ayrıştırıyordu.

Tekrarlarsam ilk sel atalar ilerleyen süreçte "üreten kolektif yapıların özne nesnel kapasiteyle giriştiler. Bu nedenle ilk sel atalar önceden beri doğa içinde karşılaştıkları çevrenin tahrikti üssel belirsizlerini kolektif işlerge kuvveti ile şimdiki anlamla teolojiye kaçmadan belirli kılacaktılar.

Geçmişin teolojisi üreten ilişki içinde işlerge bir kolektif kuvvetle hem de üreten kolektif kuvvetle karşılaşacaktı. Geçmişin groteski-canlıcı teoloji anlayışı üreten bir kolektif kuvvet ile giriştikten sonra anlayışlar anlatışlar da değişecekti.

İlk sel dönem içinde uygulamaya dönüşemeyen "uçmak" gibi kısıtlı üssel teolojik durumun belirsizleri bir yanıyla şimdiki kolektif tahrik kuvvetinin; kolektif kapasitesiyle uçak, pist gibi gerçekliğine dönüştü. Diğer yanıyla şimdiki özelleşen mülk kavramcı söylem içinde de teoloji harama, helale ve öte dünya anlayışlı teolojilere dönüşecekti.

İlk sel teolojiyi oluşan söylem ve anlamlar, neden sel süreçleri bilmiyordu. İlk sellerin neden sel oluşu bilmemeleri yüzünden nedeni kendilerinden başlatıyorlardı. Kendilerini baz almakla çevrelerinde olup biteni söylüyorlardı.

İlk sel atalar kendilerinden dış dünyaya doğru başlattıkları nedence söylem, anlam ve eylemleri de groteski bir erekle belirtip kendi tahrik eylemlerini başlatıyordular.

Teoloji bu nedenle kişi erekliydi. Teoloji neden sel eylem olmak yerine, erekli söylemlere yanılgı kaynağı oluyordu.

İlk sel dönemdeki teolojik yorum, dünyanın ve evrenin yorumu olmayıp; çevreye olan yönelimlerini kendisine göre kendisinden başlatmakla çevreyi anlaşılır ve eğlenceli kılan groteski söylemdi. Kendi erekli bir söylemdi.

Oysa dış dünyanın erek sel olmayan ve ilk sel atalardan bağımsız bir girişme ve gelişmesi vardı. Dış dünyanın dış dünyaya göre açıklanacak bağıntılar olmakla, ilk sel atalardan bağımsız bir davranışı vardı (teolojisi olmalıydı).

Teoloji bu tür eylemli erek sel nedenle ayakları olmayan yaşama, çevrenin üssel etki ile verdiği imgelerden ötürü ayaksız kişilere maraton koşusunu vaat eden bir kategorize edicindi.

Oysa ilk sel teoloji kişinin, uçma imgeli hevesine (kişinin pozitifliğine dek), kişinin metafiziğine dek uygulamaya dönüşemeyen eksiklerini, yapabilirliğe tamamlayan umut, öngörü ve vaatti.

Bu haliyle ilk sel dönemli teoloji kolektif kuvvet öncesinin açıklamasıydı. Oysa şimdiki teolojik söylemler de özel mülk sahipli anlayışı temel almakla, kolektif işlergeli kuvvet içindeki kolektif işlergeyi teolojiye atfeden söylem ve anlatımlardı.

İlk sel dönem teolojisi kişide groteski anlama üzerine oturan tahrik gücü oldu. Oysa kolektif süreç içindeki teoloji de kolektif işlergeli (kolektif tahrikle olan) kolektif organize oluşun üzerine oturup, kolektif tahrik gücü gibi davrandı.

İlk sel kişi çevresindeki havanın bir kaldırma kuvveti olsa bile (dış neden) teoloji, havada uçan bir tüy görüntüsünü, havada uçan bir yaprak görüntüsünü uçak gibi "enerji dönüşümlü (işlerge) imgeyi", hiç bir zaman gerçeğe dönüşemeyecekti.

Neden? İlk sel dönem içinde kolektif tahrik gücünün olmaması nedenden ötürüydü. Nasıl çevrede uçma belirlisi var diye her fizyoloji kanat çıkaramıyorsa; çevrede teolojik baskı ve basınç var diye de, kolektif ortamıyla oluşamayan süreç içinde ilk sel atalar sunu yapan bir teolojiyi ortaya koyamazdılar.

Ortamda mal paylaşımlı bir köleci süreç olmadan çevrenin etkisi içindeki Güneş, çevredeki kuru otları tutuşturuyor diye ilksel atalar öte dünyada cayır-cayır yanmanın teolojisini ortaya koyamazdılar. Cayır-cayır yanmanın ortam tahriki, ezen ezilenler hesaplaşması içinde, öte dünya algısına bağlam yapılacaktı

Tahriki bir eylemi başlatma isteği nedenle tekkeyi kendisine çevre edinen teolojin tutumlu bir derviş te uçmak istese de uçamazdı. Çünkü dervişin anlamasına göre "dervişin uçması için" dervişin "teoloji gücü dervişe uçma izin vermeliydi".

Oysa siz makro dünyada "işlerge bir kuvvet yasaları fiziğini bildiğiniz ve ona uygun davrandığınızda" öznel amaçlı işler yaparken toplum bilinci dışında izin alacağınız bir dış kuvvet yoktu.

İşte uçak bugün bu anlayış nedenle ortam içindeydi. Dervişe göre teoloji isterse derviş uçardı! Teoloji istemezse derviş uçamayacaktı! Teolojinin mantığı bu tür kişi canlıcılıktı. Güncel uygarlığa göre toplum bilinci uçmak isterse uçardı. Toplum teolojisinin mantığı kolektif işlerge kuvveti olan kolektif kapasiteye göreydi.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölçü 2
Ölçü 1
Ölçü 4
Hemcinslerin Tarihi 11
Hemcinslerin Tarihi 14
Hemcinslerin Tarihi 4
Ölçü 3
Hemcinslerin Tarihi 6
Hemcinslerin Tarihi 12
Hemcinslerin Tarihi 13

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bildin mi? III [Şiir]
Ayrılık Nedir? [Şiir]
Bildin mi? [Şiir]
Bildin mi? II [Şiir]
Bülbülü Öldürmek [Şiir]
Hata Yapmak [Şiir]
Asuman [Şiir]
Ne Devletsun Ne Devletlu [Şiir]
Köle 2 [Şiir]
İçimizdeki Yabancı [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Emekli eğitimci. 1950 Mucur / Kırşehir doğumlu.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.