Başka dillerle ilgili hiçbir şey bilmeyenler, kendi dilleriyle ilgili de hiçbir şey bilmiyorlar. -Goethe |
|
||||||||||
|
Ruhun şadolsun.Geçmişi anlatıp yadederken senden bahsetmemek olmazdı.Çünkü çocukluğumuza damga vuran aile büyüklerindendin.Tarihin akışını baştan başa irdelemek gerekmiyor.Aynı anneden olmamanıza rağmen Dedem ile sergilediğiniz kardeşlik bugün gıpta ile bakılacak bir realite.Herkese nasip olmuyor bu zamanda.Yokluk sahipsizlik ile sınanmış bir çocukluk ve gençlik.Babasızlık.. Anılarımda hakkında kötü bir söz söylendiğini hatırlamıyorum.Kendine has tepkilerle daima mütevazi ve samimi idin.Özellikle ailenin civarda yardım etmediği hane yok gibi idi.Gençliğin de doğru yerde gösterdiğin cesaret her zaman anlatılmıştır bizlere.Abini asla geçmemek için daima doğru hareket tarzı ..Dedem aşağıdan evinden çıktığında ayağa kalkıp onu beklemen misafir etmen onun sözünün üstüne tonlamada bile olsa çıkmaman çok güzel bir edep ve kardeşlik idi.Galiba işin içinde gürültü ve çıkar olmayınca insanlar gerçekden sevebilir ve saygıyı gösterebilir. Diyarbakır.Üniversite sınavına hazırlanma ve Sen bir Un Fabrikasında emekli olmana rağmen çalışıyorsun..Amcam ayrılmış ev kurmuş..Her öğün bir şey eksik..Her öğün Mustafa amcaya koş..Tencere getir,Kaşık getir,bardak getir..Hep aynı saatte..on yedi suları..Çünkü birazdan Fabrikaya işe gideceksin..Kapıyı çalıyorum açıyorsun..Amca Tencere-Amca kaşık-amca Tuz—sonrası hep aynı soru ne eksik ne fazla..’’Ne zaman gideceksin?Aynı Cevap ‘’Yarın amca… Her yarının saat onyedisi amcam bırakmıyor gitmemi ,ama eksiklerde bitmiyor..Koş Mustafa amcaya…Nihayetinde üçüncü gün kapıyı çalıyorum.. -Hani sen bugün trenle gidecektin…Tühhhhhh senin sufatına..üç gündür beni kandırıyorsun seni öpüyorum anneye babaya selam söylüyorum, diğer gün yine burdasın..Sen bir yalancısın..Seni babana şikayet edeceğim…Terbiyesiz..al tuzu gözüm seni görmesin..Haaa ister git ister gitme artık sormuyorum’’Kapıyı yüzüme çarpma…. Nenem ‘’Musto ben ölüyorum…..’’ bir değil beş değil hergün aynı laf…..Artık orda da sabrın kalmıyor…’’Valla Hemida ben diyorum ölme,ama bu işin tadı kaçtı..İster öl ister ölme yeter daaaa….’’’ Tabi bizim büyükler haydut..Almışlar Aydın dayıyı aralarına…Ağapınarı…Dedemin evinde..Aydın dayım kızdıkça dışarı fırlıyor senin cama dayanıyor…’’Dayiiii…..Dayiiii…. yine bana karışıyorlar…Bir-iki –üç….Açıyorsun Camı…’’Ulaa Haydut nedir, ha dayiii de dayiiii… Daha anlatabileceğim birçok örnek var ama burda kesiyorum…En son rahatsızlığında bizleri her gördüğünde gözlerinin dolmasını içlenmeni asla unutmadım.Cocuklarına çok örnek bir baba idin.Eşine karşı çok anlayışlı ve mütevazi idin..Asla ağzından kötü bir cümle duymadım.Ünlü Sol elini anlatırlardı… Ruhun şad olsun.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Servet Alkan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |