Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
Edebiyat, sözcüklerin ahengini ve de duygusunu sevgiyle ve de özgürce var etme sanatıdır. Edebiyat ruhun duygu sözcükleriyle dopingi, uyumu, doyumu ve de terapisidir. Bana bu tanımlamaları yaptıransa buz kesmiş bir havada çayımı yudumlarken duyduğum o ses oldu. Sevgi/li Edebiyatın sesiydi. Ne zaman canım sıkılsa kitaplara kaçardım çünkü onlar benim özümle buluştuğum gizil yanım, tüm dünyayı kucakladığım huzur ânımdı sıkıntılarımı onlarla dağıtırdım. Edebiyatın sevgiyle yoğrulan o tutku dolu his harmanında sevgiyle örülür, hüzün hüzün çözülürdüm. Gecenin dönemecinde ise duygu yüklü fon müzikleri eşliğinde şiirler okurdum. Şiirler yürekleri birleştirir, insanları birbirine sevdirir bilirdim. Hiç unutmam mahallemizin minik marketinde altmış beş yaşlarında sarı saçlı mavi gözlü, elma yanaklı bir teyzeyle tanışmıştım ve biz onunla o gün şiirle ağlamıştık. Evet evet yanlış okumadınız biz o gün onunla şiirin o melek kanatlarında duygudaş olmuştuk. Kadıncağız o gün oldukça dertliydi ve derdini de market sahibi Selma hanıma anlatıyordu. Böyle bir sohbetin üzerine denk gelmiş olmaktan ötürü aslında pek bir mahcup olmuştum. Selma hanım gülümseyerek ’’ çay alır mısın’’ diye sordu. Bense ’’ Çok teşekkür ederim, su alıp çıkacağım hemen. Sohbetinizi bölmeyim, siz devam edin lütfen, dememle birlikte kadın göz yaşlarına boğuldu ve neye uğradığımı şaşırdım. -Kızım sen sorun etme her zamanki hâlim. Kızımla para yüzünden aramız bozuldu, dedi. Para yüzünden mi? -Evet kızım, paraya bir türlü doyuramadım gözünü. Paramız olsa da vermesek haklı ama paramız yok’’ dedi. Aile arasındaki iletişimlere neden çıkarlar karışırdı doğrusu şaşkındım. Kızı evliymiş ve neden bize yardım etmiyorsunuz diyerek tavır koymuş. Selma hanım beni işaret ederek: ’’ Çok merhametli, baksana nasıl da üzüldü’’ dedi. Gözü yaşlı o güzel teyzeye dönerek ’’ sakın üzülmeyin teyzeciğim geçici bir sorundur hiç insan annesini aramaz mı? Olur böyle şeyler aile içinde, siz hiç üzülmeyin dayanamaz yakında arar sizi. Kendinizi de hiç yalnız hissetmeyin sakın, anneler başımızın tacıdır, dedim. Selma abla, çok güzel bir anne şiiri vardır öğretmenimizin, ben bu şiirini çok severim deyince kadıncağız merak etti. Şiirimi okursam kadın zaten yaralı, ağlardı kesin. Okuyup okumama konusunda kararsız kalmıştım. Çok ısrar edince kıramadım. Dinledi, içten dinledi ve ağladı sonra da bana sımsıkı sarıldı. İşte o gün şiirin bir ’’ üst dil’’ , şiirin aslında bir ’’ sevi dili’’ olduğunu bir kez daha anladım. İnsanlar daha ziyade duygularıyla etkilenir ve de ikna olurlar. Şiir bizlerin duygu bamteline, o en hassas yerine nasıl da güzel dokunuyordu. Şiir buna rağmen hak ettiği değeri görememiştir maalesef. Kadından şair olmaz şiir olur sözüne kanmayın siz. İlk şair ve yazarın bir kadın olduğunu Akad kralı Sargon’un kızı olup Sümer ülkesinde yaşadığını biliyor muydunuz? * Enheduanna (MÖ 2285 - MÖ 2250) Tarihte bilinen ilk kadın şair ve yazar, hatta bazı kaynaklara göre ilk şair ve yazardır. Sümerlerin aşk tanrıçası İnanna’ya yazdığı lirik şiirleriyle ünlüdür. Yazdığı şiiri okuduğumda geçmişte zaman yolculuğuna çıkmış oldum. Tarifsiz bir tarihi yolculuk. Tarih öylesine gizemli ve büyülü bir dünya ki aşklarla, şiirlerle de dolu tabii meraklısına. İşte size bu gizemli şiirden kısa bir bölüm: (Çeviri: Ayten Mutlu) ... Sen taşkın bir selsin dağlardan inen, Ah, her şeyden önce gelen, Ay tanrıçası İnanna, cennetin ve dünyanın tanrıçası! ateşin kıvılcımlar saçıyor ve sıçrıyor halkımın üzerine. Bir hayvana binmiş hanım, An sana üstünlük veriyor, kutsal buyruklar; ve sen işte böyle davranıyorsun. Bütün büyük ayinlerimizde sen varsın. ama kim anlayabiliyor ki seni gerçekten. O dönemlerden günümüze temalar çoğalsa da aslında şiirlerin mihenk taşı hiç değişmiyordu. Ana tema her daim sevgiydi. İnsanlarla Edebiyatın o ’’sevi dilinde’’ bütünleşmenin hazzı ise tarifsizdi. Meşgalemiz Edebiyat ise eğer sevgiyi ötelemek mümkün müdür? Aksine eşitlikçi ve ’’bizcil’ sevgi dolu bir selam, paylaşmaya dair nice nice güzellikler doğurur. Edebiyat da böyledir işte bambaşka dünyalarla buluşturur. Edebiyat insanlığa çok önemli bir misyon da yüklüyor peki bunun farkında mıyız? Bu eşsiz sihrin hikmetinde bizler tüm karanlıkları aydınlatıp nefretleri pekâlâ yok edebilir, sevgi ana kartlı Edebiyatla ve de edebimizle yaşama tutunabiliriz. Ah şiire, nesire tutulmak. Öz hikâyemizi yazmak üzere özgürlüğe kanat çırpmak... İşte o zaman gösteriş dolu bir başarı yerine insanların yaşamına dokunmayı yeğler, çevremizi huzurla var edebilirdik. Ne hakiki ve özde bir eylemdir ki bu insanı faydacı olmaya yöneltir. Yeter ki bunu bizler hakkıyla idrak edelim. Çok yönlü bir amaca hizmet eden , misyon yüklü ve de zengin bu dünyadan nasibimizi almak için gayret edelim. Ey SEVGİ/li Edebiyat Ey Edebiyat dünyamın farklı türleri, renkleri, İyi ki benim özel bir parçam oldunuz. Öyle özdeşleştik ki bu derinlikten kurtulmam artık mümkün değil çünkü bu ahenkten ve de iksirden uzaklaşırsam ruhum aşsız, aşksız ve de tutkusuz kalır bilirim, yapamam. Edebiyat çağırıyor bizi, şiir, deneme, öykü hepsi ama hepsi... Edebiyatın edebiyle, sevginin ahengiyle ve de dupduru bir his akışıyla seviyorum sizleri tıpkı Edebiyatın öğrettiği gibi. Bu duruluk simgesi çiçekler ise gönlünüze hediye. İşte bakınız Edebiyatın sevgiyi yüreklerinize hem de en doğalından geçirebilme gücü. Hissettiniz mi? GAYE/ce sevgiler. Saygılar. *Psikeart - Sayı 74, Psikeart Dergisi, syf. 61 Diğer kaynak için: www.sanatinrotasi.info/enheduanna-kimdir/ NOT1:Aslen Akadlı olup Sümerlere kral olan Sargon’ un büyük bir devlet kurması ve Akad kültürü ile Sümer kültürünü kaynaştırması için babasına yardım etmiş, NOT2: Enheduanna’nın varlığını haber veren ilk tarihi belge 1925 yılında Mezopotamya kazılarıyla ünlü arkeolog L.Woolley tarafından bulunur. 1995 yılında ise William W. Hallo ve J.A.Van Dijk adlı sümerologlar bulunan 50 tableti birleştirerek Enheduanna’ya ait bir şiiri tamamlamıştır.Bugün elimizde Enheduanna’dan kalan iki mühür, bir disk ve bazı tabletler vardır. Elde bulunan kalıntılar Pensilvanya Müzesi’nde sergilenmektedir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © GAYE DİLEK GEZER, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |