"Kirazlar ve dutların tadını çocuklar ve serçelerden sor." -Goethe |
|
||||||||||
|
Sahi okur muyuz, yoksa okuduğumuzu sanmakla mı meşgulüz? Okumak ciddi bir eylemdir ve de okulu yoktur. Keşke her birimiz hem iyi bir okur olup hem de beynimizi kendimize okul kılabilseydik. Ne güzel olurdu öyle değil mi? Düşününce herkesin yaptığı, yapabildiği basit bir eylem gibi geliyor bizlere ama bu ciddi bir yanılgıdır. Okumakla bakış açısı arasındaki bağ ise oldukça mühimdir bu yüzden de ilk önce okumanın nasıl olması gerektiğinden ve de kavram karmaşasından bahsetmek istedim. Kavramların manasını bilerek, bu işin ilminden gelerek okumak gerekir. Çoğu insan okumayı sevmiyor ne ilminden bahsediyorsun diyebilirsiniz bu bir bakıma doğrudur ama okuduğumuzu sanmazsak eğer bakış açımızın doğruluğu konusunda da ısrarcı olmaz, farklılıklara daha kolay saygı duyabiliriz. Farkındalık kazanmamız gereken asıl nokta budur. Bu hataya hepimiz düşüyoruz elbet. Sonra düşünüyorum ve diyorum ki: eğer iki kişiden biri aynı şeyi düşünüyorsa o zaman diğerine ne gerek var. Biz farklılıklarımızla güzeliz. Karşımızdakinin kötü bir davranışı bize aynı hatayı yapmamayı öğretiyor. Biz yine de bilinçli bir okur olup sağlıklı bir bakış açısı geliştirmeliyiz. Bunun için ne yapabiliriz diye düşünecek olursak eğer ilk örneği roman konusunda vermek isterim. Roman okumayı sevmenin bir yolu da roman incelemesi yapmak, yazarı ve tüm kitaplarını araştırıp anlamaya çalışmaktır. Göreceksiniz ki o zaman siz de orada onlarla yaşamış, onlarla ağlayıp gülmüş sonunda onlardan biri oluvermişsinizdir. Her bilim ve de sanat dalı farklı bakış açısı kazandırır. Ayrıca toplumsal sorunların çözümünde her biri de gereklidir. Tarih dersinde konular daha ziyade siyasi, askeri, kültürel boyutuyla verilir tarihi romanlar ise kahramanların psikolojisini o dönemin sosyolojisini yansıtarak o eksikliği güzelce tamamlar. Bu da işte Edebiyatın tamamlayıcı gücüdür. Bu nedenle de disiplinler arası düşünebilmek, sağlıklı düşünmenin en güzel yollarından biridir. Okumak sadece kitap okumaktan ibaret değil elbet. Kendimizi okumak erdemdir, kainatı okumaksa okumanın zirvesidir. Oysa bizler ne okuduğumuzu tam manasıyla idrak edemeyiz bazen çünkü kitle psikolojisi zekâmızı esir alır. Kalp rengimiz insanları değerlendirme biçimimizi, birikimimiz ise kavramları ne şekilde algıladığımızı belirler. Kavramlar arasındaki ince nüansları fark edemezsek okuduğumuzu da hakkıyla anlayamayız. Örneğin duygusal bir insan duygularıyla hareket edip karşısındakine zarar verebilir ama duyarlı biri için aynı şey söylenemez çünkü o genelde vicdanlı biridir. Ne yazık ki bu iki kavram toplumsal algıların da etkisiyle birbiri yerine kullanılır ve böylece kavram karmaşası doğar. Demek oluyor ki iyi bir okur olmak ya da sağlıklı düşünebilmek için sapla samanı ayırmak ve bu ayrımı yapabilmek için de farkındalık gerekir. Farkındalık moda bir kelime oldu son zamanlarda anlamını tam anlamıyla idrak edebilense nadir oysa farkındalık çift uçlu bir kavramdır bir ucu kendine yakınlaştırır diğer ucu ise dünyadan, sahte insanlardan uzaklaştırır. Gün gelir her şey bir illüzyondan ibaretmiş deriz. Peki ya gerçek? Seçimlerimizde gizlidir. Bu seçimleri yaparken de en başta belirttiğim kitlesel algılardan uzak, gerçek seçimler yapmamız gerekir. Nasıl yapacağız bunu? İmam-ı Gazâli ’’ cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder.’’ diyerek bu sorunun yanıtını aslında en güzel şekilde vermiştir. O hâlde seçimlerimizi yaparken derini ve özü görebilip kendimizi genel algı ve ön yargılardan uzak tutmalıyız. Seçimlerimiz mi? Nelerdir bir düşünelim: Kimi sevmeyi seçer kimi yargılamayı, kimi akledip sorgulamayı seçer, kimi kınamayı. Kimi kendine savcıdır kimi kendine avukat, kimi içini dışına taşırır kimi ise olmak istediği kişiliği çevresiyle yarıştırır. Kimi dünya hırsı içinde herkesle çarpışır, kimi ise anlamaya çalışır. Demem o ki cancağızım, neyi görürsen onu yazarsın satırlara, hayatına. Bakış açın kadarsın, bakış açımız kadarız unutma! Ardımızda bıraktığımız ne varsa o kadar yaşamışızdır esasında. İnsanın kaderini ve sonunu tercihleri belirler. O hâlde tercih senin. İster hayrı seç ister şerri. İster kolayı seç ister gayreti. Bakış açın ki hayatın süzgeci. Yeter ki sahte olma, rolleri geç Dedim ya karar senin, istediğini seç. Haydi seç !
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © GAYE DİLEK GEZER, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |