Her devrim yokolup gidiyor ve peşinden yalnızca yeni bir bürokrasinin artıklarını bırakıyor. -Kafka |
|
||||||||||
|
Bir şeyleri kırıp dökmek kolay ;neden kırıp döktüklerimizi tamir etmek için ufak da olsa bir çaba göstermiyoruz? İnsanoğlunun en iyi yaptığı işlerin başında gelir, kırıp dökmek; lakin tamir etmek için çabalamaya gelince ,aman orada yılan var kaçalım, moduna girmeyi tercih eder. Kırılıp dökülen ve tamir edilmeyi bekleyenlerin başında şüphesiz, kalp gelmektedir. O kadar çok zevk alınıyor ki kalp kırmaktan, kırılan kalbin sahibinin nasıl bir hal alacağı bir an olsun düşünülmez. Düşünsek, kırılmalardan ziyade tamir etmek için uğraşlara girmek olmaz; ama biz ne yapıyoruz, her daim bir yerlerde birilerinin bir şeylerini kırıp dökmenin peşinde koşma yolunda yürümeyi tercih ediyoruz. İlk önce kalple başlar kırılmalar, hayaller ve umutlar onu takip eder, bahsettiğim bu üç sebeple kırılmaların ardı arkası kesilmez. Kabuk bağlaması için kanayan yaraların, umut veren en güzel sözlerle merhem olmamız icap etmektedir. Tamir yoluna girmediğimiz takdirde, insanların hayata karşı olumsuz bakışlar sergilemesinde en önemli sebep olmaktan geri kalmayız. İşin her zaman kolay olanı ile uğraşmaya değil; faydalı olacağına inandığımız zor kısmında başarıya ulaşma fikri kafamızda canlı tutulmalıdır. Hayatımızda hiçbir zaman karşımızdakilerin üzüleceği ,kendimizi sevindireceğinin bilincinde olduğumuz güzelliklere yer verilmemelidir. Yani kırıp dökmekten ziyade, yapılması gereken en önemli şeyde kırılan kalplerin onarılmasında bir an bile düşünmeden ilk adımı atmanın çabası gösterilmelidir. Bizler bahsetmekte olduğum yola girmekte geç kalmamız halinde, çevremizdekilerin de bir ömür geç kalmasına ön ayak olacağımız, göz önünde bir gerçektir. Her daim yapmamız lazım gelen en güzel şeyi yapmakla yükümlü olduğumuz hissine varmak, bizim için en doğru olanıdır. İnsanoğlu bu yükümlülüğün bilincine varmaz, etrafında yer alan her şeyi kırıp dökmeye devam ederse ;dönüşü olmayan bir yola girdiğinin farkına bile varmayacaktır. Hayatında telafisi imkansız hataların, yeri doldurulamayan boşlukların gerçekliği göz önünde bulundurulmalıdır. Biz bu olanlara göz ucu ile bakar, önemsemez tavırlar takınmaya devam edersek; hiç kimse bizim varlığımızın farkında olmayacaktır. Onun için diyorum ki; etrafımızda birilerinin yer alıp bizim bir şeyler için gayret gösterdiğini görmek istiyorsak, ilk önce etrafımızda kırık dökük her ne varsa onarmaya başlamamız gerekmektedir. Bahsetmekte olduğum tamirata, yanımızda bulunup bizleri yalnızlığa terk etmeyen dostlarımızın kırık kalplerinden başlanmalıdır. Burada büyüklerimizin yeri geldiğinde lazım olacağını düşünerek söylemiş olduğu, altından bile değerli olduğuna inandığım yarım elma gönül alma sözü devreye girmektedir. Bu güzel söz kalplerinde bir enkaz yarattığımız dostlarımız için dillendirilmiş, yapılması gereken her şeyi anlatan, derin manalar barındıran bir sözdür. Kolay olanla uğraşmayı değil, zamanımızın bizi güçlendirmesi amacı ile zorluklarla baş etmekle harcamamız icap ettiği anlayışında olunmalıdır. İnsanoğlunun yapması gereken attığı bir tek adımla kırılıp dökülen her ne varsa, onların tamiri için çabaladığını gösterme yolunda yürümeye başladığını göstermesi gerekmektedir. Atmış olduğu bir adımın etrafında, olumsuz işlerle uğraşanları peşinden sürükleyerek kırılmaların büyük ölçüde azalacağının önemli bir göstergesidir. Yapılması gereken, her daim yarım elma gönül alma sözü insanoğluna yol gösteren bir pusula olduğu fikrine zihinlerimizde yer verilmelidir. Kırılmaların sonlandırılması için en güzel olanı, tamirat yolunda yürümek tek tercihimiz olmalıdır. Yaptığımız yanlış tercihlerimiz yüzünden etrafımızda boşlukların meydana gelmesine müsaade edilmemelidir. Atacağımız yanlış bir adımda hesaplarımız karışır, evdeki hesap çarşıya uymaz. Bizden öncekilerin de söylemiş olduğu gibi çarşıya pirince giderken evdeki bulgurdan olacağımız aşikar. Üzerimize düşen görevlerin başında gelen kırılmaların sonlanması yolunda yürümekten vazgeçmemektir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |