..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeşçesine...
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




20 Mayıs 2023
Kolektif Alan 49  
Bayram Kaya
Kimi ilahi grup temsilcileri sırayla yönetime gelseler de sırayı iç sinmeyip kolektif gücün kullanımını yitirmek istemiyorlardı. İlahi dönemin sonuna doğru bu türden vehimleri içinde olan ilahlar, güç zehirlenmesine uğradıkları bu vehimle "kolektif sahiplik" yerine "kişisi sahiplikle"; "kolektif gücü" tümden kendi ellerine geçirmeyi, yönetimlerini sürekli kılmayı düşündüler.


:CJB:
Kimi ilahi grup temsilcileri sırayla yönetime gelseler de sırayı iç sinmeyip kolektif gücün kullanımını yitirmek istemiyorlardı. İlahi dönemin sonuna doğru bu türden vehimleri içinde olan ilahlar, güç zehirlenmesine uğradıkları bu vehimle "kolektif sahiplik" yerine "kişisi sahiplikle"; "kolektif gücü" tümden kendi ellerine geçirmeyi, yönetimlerini sürekli kılmayı düşündüler.

Kolektif sahiplik olgusu içindeki düşünce kişisi sahipliğe doğru parçalanıyordu (indirgeniyordu). Kişisi mülk sahipliği demek; kolektif iradeyi ve kolektif yapabilirliği ve yaptırabilir ligi ele geçirmek demekti.

Bütün planlar ve hayaller kolektif sahiplik içine açılacak olan "mülkün sahipliği" düşüncesi üzerineydi. Mülkün sahipliği düşüncesi üzerine kurgulanan mülk sahibi söylem ve eylemleri bu anlama uygun olarak açılan yeni alanın içinde söze, fiiliyata dönüşecekti.

İlahlardaki güç zehirlenmesi tamaha ve kibre neden olmuştu. Tamah da kişisi mülk sahipliğine sebep olmuştu. Artık kolektif mülkiyete karşı, “kişisi mülkiyetin tamahı ortaya çıkacaktı (aç gözlülük, doymak bilmezlik ortaya çıkacaktı). Kâr, kazanç, ticaret hırsının eli kulağındaydı.

Birikimli kolektif kapasite birilerine aslan payı yapılmakla; mülk sahibinden mülksüzlere doğru alan akışı oluşmuştu. Mülk sahibinden mülksüzlere doğru olan alan akışlı dalga hareketi mülk sahibi ve yoksulların zenginlik fakirlik fantezili imgeleriyle modüle edilir.

Kolektif değerler sistemi yerine mülk sahibi kişilerin baskı basınçları oluşuyordu. Bu baskı ve basıncın inanç ve iman ekseni içinde “kader ağlarını örüyordu”. İnanç ve iman mülk sahipliğini sürdürüp meşru kılacak tarzı oluşma doğrultusunda geliştiriliyordu. Mülk sahibinin rızk verme keyfiyeti lütuftu. Takdir eden lütuf süreci sefalete doğru kaydırdıkça köleler yarın çalışamayacak kadar kötü beslenir oldular.

İşte köleci alan akışlı söylemse dalgalanma içinde köleci yardımlaşma, acıma, merhamet gibi duyguların geliştiği duygu sellerde köleci edimler doğdu. Sadaka, acıma, merhamet hissi iki yüzlü biçimde, kişileri kendi muhtaçlığına boyun eğdirmenin baskısı ve köleci yapının geriye etkimesi olarak ortaya konmuştu.

Eğer kişi komşu mağaradaki hemcinsini avlamamışsa; hiçbir avcı hemcinsimiz, komşusuna şefkat olsun diyen, sadaka olsun diyen, merhamet olsun diyen nedenle ona avdan bir parça et götürmez. Çünkü mağara yaşamı içinde; kesikli, sürekli olur durumla tüketilenden fazla av yapma işi hep istisnadır da ondan.

Ve yine mağara yaşamı içinde tüketilenden fazlasının “üretim” koşulu da yoktur. Kolektif alan içinde tüketilenden fazlayı üretme koşulu köleci sistemin mülk sahipleri eliyle yardıma, sadakaya dönüşmüştü.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölçü 2
Ölçü 1
Ölçü 4
Hemcinslerin Tarihi 11
Hemcinslerin Tarihi 14
Hemcinslerin Tarihi 4
Ölçü 3
Hemcinslerin Tarihi 6
Hemcinslerin Tarihi 12
Hemcinslerin Tarihi 13

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bildin mi? III [Şiir]
Ayrılık Nedir? [Şiir]
Bildin mi? [Şiir]
Bildin mi? II [Şiir]
Bülbülü Öldürmek [Şiir]
Hata Yapmak [Şiir]
Asuman [Şiir]
Ne Devletsun Ne Devletlu [Şiir]
Köle 2 [Şiir]
İçimizdeki Yabancı [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Emekli eğitimci. 1950 Mucur / Kırşehir doğumlu.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.