İnsanın en iyi tarafı ürperebilmesidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Alın teri söyleminin kolektif bir geri bağlanım mesajı yoktu. Alın teri mülk sahibinin mülküne karşı çalışmaydı. Ve hiçbir nesnel karşılığı olmamakla mülk sahibinin takdirinde olan bir ödeme biçimiydi. Kolektif inşa oluşurken mülk ve mülk sahibi olmadığı için soyut bir alın teri kavramı da yoktu. Evet çalışırken terliyoruz da su içmek, dinlenmek dışında terin bir karşılığı yoktu. Ter, emek yerine kullanılır dersek bu iki kere salağa yatmak, cahilliği ikiye katlamak olur. Çünkü bu durum teri, emekle eşleştirilir. Oysa emek köleci bir dil kavramı olmayıp, kolektif bir dil kavramıdır. Karşılıklı olan kişisi transfer emeğe kolektif emek diyoruz. Dikkat ederseniz emekte karşılıklı emek var. Transfer emek var. Ve kolektiflik emeklerin kolektif bağlaçla kolektif anlamı var. Kolektif atıflar olmadan emek kavramı ortaya konamaz. Oysa alın teri ile eşleşen emek, işverenin parası; mülk sahibinin mülkü karşısındaki "emek durumuna indirgenir". Emeğin tarihselliği kalmaz. İşte siz bu kolektif emek kavramı olan anlamı olduğu gibi alın teri ile eşleştirmekle hem bilgiyi hem kolektif geçmişi karartıyorsunuz. Emeği, mülk karşısında ve mülk sahibi karşısındaki alın teriyle bilerek veya bilmeyerek aynılaştırıyorsunuz. Mülk sahibi zaten emek kavramının çağrışımlarını unutmanızı istiyor. Tıpkı rızk söylemiyle kolektif payınızı ve kolektif paydaşlığınızı unutturduğu gibi. Emek dendiğinde işverenin parası ya da mülk sahibinin mülkü karşısındaki “alın terini anlamanızı” istiyor. Burada kolektiflikten eser yoktur. Kısacası tarihsellik emek dediğiniz zaman kolektif alanı, transfer kişi emeklerini, kolektif bağlacı pay ve paydaşlığınızı çağrışırken; alın teri işverenin parasının, mülk sahibinin mülkü karşısındaki aczi yetinizi haklaşama gayretidir. Oysa emeğin zorunlu ve somut bir kolektif pay ve paydaşlık karşılığı vardır. Kolektif ise hiç kimsenin olmayan ve herkesle olan. Herkesle ortaya konandır. Tek başına hiç kimsenin kolektifliği ortaya koyması olanaklı değildir. Bu nedenle verili düzlem olan doğada hiçbir zaman emek yoktur. Dalda koparıp yediğiniz elmaya harcadığınız işe kimse emek diye, alın teri diye pay vermez. Dalda koparıp kolektif alana getirdiğiniz elma, size yavru bakımına karşılık oluyorsa işte bu emektir. İşte emeğin anlamı karşılıklı transfer emeklerden doğar. Değilse emek mülk karşılığında ortaya konmamıştır. Bu beş bin yıllık bir illüzyondur. Rızk söylemiyle, alın teri söylemiyle, mülk sahibinin takdiri söylemiyle kolektif olan kolektif pay ortada kalka. Kolektif payın, kolektifi paydaşlar olmanın, sinerjinin ve kolektif emeğin, geri bağlayıcılığı ortada kalkar. Bir nebi kendi öğretisi içinde mülk sahibine ya da işverene "Amelenin ücretini alnının teri kurumadan verin" der.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |