..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyada insandan çok aptal var. -Heinrich Heine
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Fantastik Roman > Osman Altýnbaþ




7 Kasým 2023
Taþlarýn Gölgesinde: Giriþ/ 1. Bölüm  
Osman Altýnbaþ
O ise arkadaþýnýn omuzuna hafif bir yumruk atmakla yetindi. Onlarýn binaya girmesiyle (üç uzun saçlý, fiziksel görünüþleri birbirine yakýn iri yapýlý, silahlar taþýyan…) handakilerin dedikodu kazaný, öncelikle yapýnýn kapýsýnýn yakýnýnda oturan aðzýndaki yaradan dolayý yamuk gibi görünen, savaþçýlarýn orklara karþý yaptýklarý þeklinde baþlayýp tekrarýnda bir diðer alt dudaðý þiþik ve içkiden pelteleþmiþ dilinde mola verip masadaki en son kiþinin dopdolu aðzýndan konuþtukça etrafa saçtýklarýnýn eþliðinde, onlarý alt etmeleri… þeklinde o tarafta son bulurken yolcu diðer masalara da atlýyordu.


:DJE:
GÝRÝÞ

“Tanrýlar mý? Pöh! Eskiden tanrýlar mý varmýþ diyorsun sen Chiraleya."
Yanýndaki civardaki güzel kýzlardan biri olan elf, bal dökülmüþ gibi saçlarýný narin eliyle mercan rengi gözünün önünden yana atarak;
“Evet tanrýlar… Sen de biliyorsun onlarýn var olduklarýný ama inanmýyorsun ya da umursamýyorsun. Babamýn bana anlattýðýna ve kitaplardan okuduklarýma göre hiyerarþi bakýmýndan en tepede tek bir tanrý varmýþ. Ondan daha aþaðý seviyede dört tanrý ve bunlardan güç yönünden daha düþük ya da yardýmcýlarý olan diðerleri…
En yüce olaný, bir boyut yaratmýþ ona da ‘Ölümlülerin Boyutu’ ismini vermiþ. Sorumlu olarak ta daha aþaðý seviyedeki diðer dördünü görevlendirmiþ. Þöyle de söyleyebiliriz; en yüksek tanrýnýn penceresinden bakarsak onlar bir nevi ölümlülerin bakýcýlarý ve kendilerinin yönünden bakarsak bizim patronlarýmýzmýþ. Ayný boyut içerisinde iç içe geçmiþ dört dünya oluþturmuþ ve her birinde ölümlüler: elfler, insanlar, cüceler ve kötücül yaratýmlar olacakmýþ onlara da ayrý ayrý dört tanrý hükmedecekmiþ." dedi zarif sesinden bir buket býrakarak.
“Yani daha önce biz ölümlüler birlikte tek bir yerde yaþamýyormuþuz,”
“Aynen öyle." ‘Daha önce’ ye ayrý bir vurguyla Chiraleya “Hiç duymamýþtýn herhalde ya da bir kulaðýndan girmiþ öbüründen çýkmýþ,” dedi esefle
“Çok sýkýcý bana bunlar. Ne bu böyle; yok tanrýlarmýþ, en yücesiymiþ, aþaðýsýymýþ, yok bakýcýymýþ, patronmuþ… Sen anlatmasan dinlemem bu kadar da… ‘Yine de leziz sesinden bir kaç dilim daha tatmazsam üzülürüm’ diye düþünerek Vertalle” Peki, yaþadýðým dünya nasýl oluþmuþ? ‘Üst seviye’ büyüklerimiz ve yazýlan kitaplarda ne diyor? Biliyorsun ben okumayý da, dinlemeyi de pek sevmem de ama senin sesin—“
Elf kýzý, yanýndakinin ilk söylediklerine kulak asmayarak; "Tanrýsal boyuta ait materyaller ölümlülerden birinin yani sadece insanlarýn yaþadýðý dünyasýna belli olanlarýn yardýmý sayesinde patronlardan biri olan Kötücül Yaratýmlarýn Tanrýsý Asdachen’ in bir planý doðrultusunda atýlmýþ. Bu—“
“Nasýl yani atýlmýþ? Bir su birikintisine taþ atar gibi mi? Hem niye bizim boyutumuza deðil de insanlarýn boyutu?”
“Nerden bileyim nasýl atýldýðýný kitapta öyle yazýyordu. Ýnsanlarýn boyutuna neden atýldýðýna dair açýklamayý da kitabýn Oldimardon adýndaki yazarý yazma gereði duymamýþ. Sabýrsýz olma dinle! Bu nesne ölümlülerin dünyasýnda yaprak þeklindeymiþ iç içe geçmiþ dört boyut arasýndaki kapýyý açan maymuncuk ya da anahtar gibiymiþ. Aralarýnda Asdachen’ in de bulunduðu dört tanrýnýn onlarýn üstündeki yüce olanýn emriyle oluþturulan anlaþma yüzünden bunlar boyutlar arasýnda gidemiyor ve güçlerini de birbirlerine karþý kullanamýyormuþ. Yani her biri kendi kýsmýndan sorumluymuþ ve diðerlerini de karýþamazmýþ.”
“Bu anlaþma bana üç güçlü ejderha arasýndaki olaný hatýrlattý. Hani kralýn yardýmcýsýnýn anlattýðý var ya… Ýþte Kýrmýzý doðuyu, Siyah batýyý ve Beyaz da güneyi sahiplenmiþ ya… Kendilerine göre kuzeye dokunmayacaklarmýþ falan filan…”
“Bak sen neler de biliyormuþsun. He o dediðinden. Asdachen ise kendi tarafýyla yetinmek istemiyormuþ ve diðerlerine de hükmetmek arzusundaymýþ ki bunu gerçekleþtirmek adýna gizli bir plan yaparak boyutlar arasýnda gidebilmek için bu ilahi nesnelerin insanlarýn dünyasýna gönderilmesini saðlamýþ.”
“Evet neden insanlara bu objenin ‘fýrlatýldýðýný’ anladým. Onlarda ifade ettiðin gibi sinsi ve içten pazarlýklý.” dedi alayla koyu yeþil gözlü elf.
Ýkili diðer emidia aðacýnýn gövdesine ulaþmýþlar ve köprüleri birleþtiren geçiþ noktasýndaki yuvarlak biçimde oluþturulmuþ bir nevi platformun korumalarýna dayanmýþ ve etrafý izliyorlardý. Minik bir rüzgar esintisi Chiraleya’ nýn saçlarýna dokunmuþ ve uç kýsýmlarý Vertalle’nin yüzünü öpmüþtü. Elf kýzý altýndaki köprülerde gezenlere bakarak;
“Tanrýlarýn bulunduðu yerde geçen süre onlarýn güç sayýlarýnýn birbirlerini dengelemesi ile oluþan evrelerden meydana geliyormuþ. Biz buna ‘zaman’ diyormuþuz öyle yazmýþ Oldimardon. Tabii burada zaman kavramý biraz daha farklýymýþ. Yani iki tanrý mücadele ederken geçen sürenin deðiþimi, ilerlemesi ya da gerilemesi güç kat sayýsý büyük olana baðlýymýþ. Kendisinden daha düþük olanýn ne tür bir harekette bulunabileceðini sahip olduðu kudretinin büyüklüðüne baðlý olarak ‘zaman’ ý ileri alarak çoðunlukla sezebiliyormuþ. Bu durum ona büyük oranda üstünlük saðlýyormuþ ancak güç kat sayýsý küçük olan rakibi diðer tanrýlarýn yardýmýyla derecesini yükseltip onu geçebilecek seviyeye eriþip avantajýný ortadan kaldýrabilirmiþ. Öte taraftan ona yardým edenler kudretli olanýn gazabýný göze almak zorundalarmýþ.”
“Dediklerini pek anlamadým açýkçasý da odaklandýðýmý da söyleyemem. ‘Saçlarýnýn yumuþak dokunuþunu düþünüyordum ben,’ diyemedi ve sözü tekrar kýza býraktý bakýþlarýyla.
“Ben de okuduklarýmdan pek bir þey anlamamýþtým ama yine de… Bu yazarýn yorumu ya da varsayýmý diyebiliriz. Öyle deðil mi sanki tanrýlarýn boyutuna gidip gelmiþ. Neyse… Devamýnda þöyle diyor ölümlüler boyutu hakkýnda: Bir su kabarcýðýnýn içinde dört tane küçük olanýn iç içe geçmesi gibiymiþ. Eðer bir gezgin… Tamam, sen gezginsin iþaret etme artýk. Boyutlar arasýnda dolaþýyorsun ve insanlarýnkinde þatodasýn, ayný konumda elflerinkinde ormandasýn, cücelerinkinde yer altý maðaralarýnda ve diðerinde ise iki ejderha mücadele ediyor.”
“Vay be… Ýki ejderhanýn kapýþmasýný izlemek baya heyecanlý olurdu. Tabii iki kýzýn kavgasýný seyretmeyi ayrý tutuyorum.” dedi hafif bir gülümseme ile muzipçe mercan gözlere bakarak
“Ejderha mý?” diye farklý bir narin ses aralarýna girdi.
“Moraffina! Hani sen evde olup annene yardým edecektin.” dedi Chiraleya
“Sýkýldým evde. Siz ikiniz ne yapýyorsunuz ne kaynatýyorsunuz?”
“Chiraleya bana yaþadýðýmýz dünyanýn nasýl oluþtuðunu okuduðu bir kitaptan sallýyordu pardon dilim þürçtü, anlatýyordu. O kadar evden çýkarken kendisine ‘böyle þeyler söyleme’ diye tembihlememe raðmen beni dinlemeyip yine kendi bildiðini okuyor, anlayamýyorum” dedi biraz da alaycý memnuniyetsizlikle Vertalle.
“Boþ yapmakta çýðýr açan elfin sahnesine hoþ geldiniz, çürük yumurta atmak serbest. Yani arkadaþýmýzýn þevkini kýrma bak ben yeni gelmeme raðmen… Ooo ne kadar heyecanlýymýþ. Aslýnda ben de merak ediyorum. Kimin kitabýymýþ diye.
Biliyorsunuz merkezdeki yanýmýzdaki emidia aðaçlarýnda ve diðerlerinde yani gövdelerinin içinde minik minik kütüphaneler var. Buradakine girip bakalým.”
Chiraleya, ufak sertlikte Vertalle nin omzuna dokunarak "Buna gerek yok Moraffina. Hepsini okudum ben.”
“Kesinlikle okumuþ olduðundan eminim. Biz dinlemeye devam edelim,” dedi Vertalle somurtkan ya da sýrýtan garip bir yüz ifadesiyle Moraffina’ya bakarak
"Kitapta okuduklarýmý aynen olmasa da yakýn bir ifadeyle anlatýyorum. Ýnsanlarýn boyutunda bir büyücü ve þaman konuþuyordu. ’Bu dört harita ve üstündeki dört yaprak… Þimdi ne yapacaðýz,’ dedi büyücü. Buna cevaben þaman da ‘Haritalar sen de kalsýn yapraklarý bana ver,’ diye iþaret etti. Onlarý alýr almaz dördünü de birbirine dokundurdu. Yapraklardan çýkan uzantýlar hepsini kenetleyerek birleþtirdi. Ardýndan ayrýlarak ve uzayarak tekrar birleþerek kenarlarý garip resimlerle ve desenlerle süslü bir kapý oluþtu. Hiç bekleme yapmadan þaman, büyücü Ansomal’ ý da alarak içeri girdi. Ýkisi ölümlülerin bilmediði sonsuz bir zihnin belleðinde zamandan (fanilerin inandýðý þekliyle) baðýmsýz bir yerde bulmuþlardý kendilerini. Alanda dýþ kýsýmlarýnda gravürler ve resimler bulunan, birbirleri arasýndaki uzaklýklarý ayný olan bir karenin köþelerine oturtulmuþ dört kuyu görünüyordu. Þaman ve Ansomal da bunun merkezindeydiler.”
“Moraffina, bana þuradan dört kabuk versene, belki biz de bir kapý yaparýz. Sonra içinden geçip kaybolup gideriz. Olda … Bilmem ne bunu uydurmuþ olmasýn.”
“Off Vertalle! Anlatmayacaðým bak. Hani beni dinleyecektin.”
“Ne yapayým, dayanamýyorum. Tamam müdahale etmeyeceðim.” dedi hafifçe gülerek
Moraffina ise düþüncelere dalmýþtý.
Onun halini gören Chiraleya; ‘Hey buraya dön!’ Nereye gittin öyle. Büyücü müydün þaman mýydýn doðru söyle!”
“Büyücü,”
“Karenin bir köþesindeki kuyudaki gravürlerde elflerin yani bizim resimlerimiz vardý ve boyutumuzu temsil ediyordu. Bu kuyunun doðrultusunda uzun sakallý, kýsa boylu, týknaz yaratýklarýn yani cücelerin boyutunu temsil eden bulunuyordu. Bizimkinin çaprazýnda bulunan köþedekinde ise insanlar için olan, dördüncü ise kötücül varlýklar içindi. Ansomal ve Þaman merkeze girdikleri anda bu kuyulardan ýþýk hüzmeleriyle beraber her birinden farklý renkte silindirimsi ýþýnlar çýkmýþ ve belli bir yükseklikte birbirleriyle birleþmiþlerdi. Kuyularýn yansýmasý ýþýnlarýn toplanmasýndan oluþan satýhta bulunuyor ve asýllarýnýn üst kýsmýyla yansýyanlarýnýn alt kýsmý birbirine bakýyordu.”
Vertalle tam bir þeyler söyleyecekken Moraffina onun ayaklarýna vurdu. Chiraleya anlatýmýna kapýlmýþ coþkun sel gibi devam ediyordu.
“Böylelikle onlarýn baþlangýcýndan çýkan silindirik ýþýnlarýn arasýnda dört tane boþluk oluþmuþtu. Bu ýþýnlardan hüzmeler ayrýlarak onlarý dolduruyor ve her aralýkta dört silindirin renginden bulaþmýþ kapýya benzer tasarýmlar meydana geliyordu. Farklý renklerdeki oluþan ýþýnlarýn içinde onlar tamamlandýktan sonra merkezinde ikisinin sabit olduðu bir küp oluþmuþtu. Daha sonra ana kuyulardan doðrusal, yatay, çapraz çizgiler uzatýlarak onlarýn ayný düzleminde yerde yansýmalarý oluþtu. Bu da ikisi arasýnda boþluðu meydana getirdi. Asýl kuyularla üstlerindeki kopyalarý arasýnda oluþan kapýlar ayný düzlemde aslý ile yerdeki kopyasý arasýna yansýyordu. Onlar, ilk olanlarýn boyutsal büyüklüðünden küçük birebir aynýlarý olup ayna þeklindelerdi. Karenin köþelerine yerleþtirilmiþ dördünün arka taraflarýndaki bölgelerde yaþam alanlarý görünüyordu. Bunlarý birbirinden ayýran geçitler iken içinde dönen girdaplarda aynalardý. Yani bunlar dört boyut arasýndaki kapýlardý ve her birinin yanýnda kadim yazýlar bulunuyordu. Elflerin yerdeki yansýmasý arasýnda oluþan kapýda Schunuddrix, cücelerinkinde Trouchall, insanlarýnkinde Paradruin ve diðerinde ise Phargath yazmaktaydý.
Asýl kuyulardan oluþan silindirik ýþýnlarýn meydana getirdiði kolonlarýn arasýndaki geçitlerde ise ‘Cypraqual’ kelimesi görünüyordu.”
“Schunuddrix, baya afilliymiþ bizim dünyanýn ismi. Bu isimleri kim yazmýþ acaba. Bu arada kelime hazineni biraz geliþtirmen lazým; arasýnda, arasýna, kopya, kuyu, boyut… Bunlarýn arasýnda geçti anlattýðýn. Eh anahtarý kelimeyi duydum. Benden bu kadar,”
“Nereye gidiyorsun Vertalle daha bitmedi ki. Hem bunlar bütünüyle benim kelimelerim ya da cümlelerim deðil, kitabý yazanýn elinden çýkmýþ olanlar. Hem—“
Muzip, bazen de sinir bozucu arkadaþlarý ikisini býrakmýþ onu aþaðýdaki köprünün birinden gören ve Chiraleya anlatýrken kendisine iþaret eden kara saçlý bir elf kýzýna koþmuþtu. Neyse ki Moraffina vardý. Ne de olsa iyi bir dinleyiciydi. Bakýþlarýyla sen devam et diyordu.
“Yani demek istediðim, büyücünün afallamýþ bir þekilde gördüðü bu oluþum yanýndaki kiþinin düþündüðü tasarýmdý. Ansomal hiç bir þeyin farkýnda olmayýp izlerken þaman deðiþim geçirmiþ ve tanrýnýn bir nevi tezahürüne dönüþmüþtü. Bu meydana gelen, temelde yüce tanrýnýn yaptýðý tasarýnýn benzeriydi ama Asdachen’in onlarýn arasýnda gerçekleþtirdiði sanal öte yandan ölümlüler arasýnda gerçek olandý. Tanrý, Cypraqual yazan kapýlardan giremiyordu ancak bu yapraklarýn boyut kapýlarýný açmasý sayesinde baþarmýþtý. Bu oluþum zamandan ve her hangi bir kuramdan baðýmsýz onlarýn aleminde Asdachen’ in düþüncesinin yansýmasýydý. Ölümlülerin kendi dünyalarýnda farzý mahal ‘düþ’ olarak bildiði durumu bizim tabirimizle yaþamýþtý. Ve açýlan kapýlardan dünyalar arasýnda geçiþler olmaya baþlýyordu. Tanrýnýn ilüzyon olarak gördüðü ancak büyücünün ve diðer yaratýmlarýn gerçek olarak yaþadýðý bu oluþum, onun diðer üçünden daha aþaðý seviyedeki olanlarýn yandaþlýk etmesiyle –yani yardýmlarýyla bu yanýlsamayý diðer üçünden gizlemiþti- meydana gelmiþti. Yüce Tanrý binanýn temelini atmýþ ve sahipleri arasýndaki sorunlar yapý yýkýlmadýðý sürece onun umurunda deðildi.”
Moraffina pür dikkat dinlemiþti.Bazý yerlerde kitabýn yazarýnýn ayný kelimeleri çok kullanmasýna takýlmýþtý o da."
“Büyücüye ne oldu peki?”
“Ansomal bu gördüklerinin hiç birini hatýrlamayacaktý. Büyücü, tanrýnýn düþünde bunun oluþmasýný ve giriþini saðlayan bir piyondu. Aslýnda yansýmasý olan Ansomal’ ýn yanýndaki tezahürü yapraklar olmasaydý bu yere giremezdi. Asdachen’ in yani sanal tasarýsý ölümlülerin boyutu için tamamen gerçekti. Þimdi Vertalle olsaydý burada diyecektim ki, gezgin ayný yerde ama artýk tek boyuttaydý.”
“Ben hala büyücüdeyim. Ne olduðunu anlamýþ deðilim daha,”
“Senin bu büyücü merakýnda… Ansomal uyandý. Gördükleri karþýsýnda þaþkýndý çünkü daha önce hiç görmediði uzun sakallý yaratýklar vardý etrafta. Ayaða kalkar kalkmaz gözüne bir þey çarptý. Yerde dört kristal yapraktan oluþan bir kolye vardý ve onu hemen cebine attý… Bütün ölümlüler birbirlerinin dünyalarýna geçiþ yapmaya baþlýyor ve bu durum Metamorfoz’ un baþlangýcýna tekabül ediyordu. Kötücül Yaratýklarýn Tanrýsýna yardým eden ya da etmeye zorlanan diþi bir ilahi varlýk ondan kaçmýþ ve ölümlüler için yýllar sürecek olan bu geçiþlerde büyücüye aþýk olmuþtu. Ancak onun ölümünü engelleyememiþti ki kendi kudreti bile buna mani olamamýþtý. Öyle hüzünlenmiþti ki ne yaptýðýný bilmiyordu. Ansomal’ ýn ona hediye ettiði yaprak þeklindeki kristallerin birleþimden olan kolyeyi fýrlatýp uzaklara attý. Diðer üç tanrý Asdachen’ in oyununu fark etmiþler ancak Metamorfoz sona ermiþ ve Cypraqual adýndaki þimdiki dünyamýz oluþmuþtu. Onlar bunu yapaný yakalamýþ ve kendisini de yanlarýna alarak ölümlüleri bir baþýna ya da baþýboþ da olabilir býrakýp gitmiþlerdi. Büyücünün ruhuna gelirsek; týpký diðer ýrklardan Metamorfoz sýrasýnda ölen kendileri gibi olanlarý ‘Ölüler Haný’ diye oluþturulan ölümlülerin göremediði bir yerdeydi.”
“Büyücüye üzüldüm de, kolyeye ne olmuþ. Ne de olsa mücevher de önemli.”
“Benim bu anlattýðým Metamorfozun yani eskilerin ‘Çok büyük bir deprem’ diye adlandýrdýðý olayýn olduðu zaman. Þimdi bu durumun üzerinden yüzyýllar geçmiþ, kolyemi kalýr.”
“Haklýsýn, hem nereye fýrlattýðý belli de deðil. Ya topraðýn altýnda bir yerlerde gömülüyse… Ayrýca sen bu okuduklarýna inandýn mý. Sanki—“
“Babamýn eskilerden duyup bana anlattýklarýyla örtüþtüðü yerler de var, çoðunlukla abartý da var. Ama bu yazar temelde bilinenleri kendi tarzýyla anlatmýþ."
“Neyse Chiraleya. Haydi bize gidelim. Ayrýca Vertalle de bir ders vermemiz lazým.”
“Yani seni kovan elflerin doðu batý diye ayrýlmýþ Diameld adýndaki yurduna, görme küresiyle bakmaktan kendini alamýyorsun öyle deðil mi Aizallane?” dedi Enpheriam adlý büyücü hiç bir duygu belirtmeksizin sesindeki öylesine bir tonla. Dünyanýn doðu tarafýndaki Kýrmýzý Ejderha Dacassyre’ nin kendisine göre hükmü altýndaki topraklarda bulunan kulelerinde büyücüler toplanmýþtý.
“Haklýsýn, beni sanatýmda kendi tercihlerimden dolayý yurdumun dýþýna atsalar da sonuçta oradakiler benim ýrkdaþlarým. Elbet o iki kral bozuntusuna gününü göstereceðim. Biz kimlerin ikisini yönettiðini biliyoruz,” dedi öfkesi sesinde yer edinerek Aizallane adýndaki diþi elf.
Ardýndan, baktýðý batý tarafýnýn sýnýrýna götürdü büyülü kelimeleri. Kürede görünen ise; Ormanlýk alanýn baþlangýcýnda üç kapkara ata binmiþ üç kara zýrhlý þekil belirdi. Atlarýn üstündekiler indikten sonra bir anda binekler eriyerek topraða karýþtý.
“Nereye gitti atlar? Bunlar da ne? Senin yurdunda ne iþleri var? Hangi ýrka mensup olduklarý da seçilemiyor? Bunlar—“
“Yeter Remond. Susta anlayalým!”
“Öylece ormana girdiler. Üç aðacýn deðiþen rengine bakýn. Ooo—“
“Þimdi elf okçular onlarý halleder.”
“Kýlýca bakýn üçe ayrýldý. Ve onlarý kararttýklarý aðaçlara sapladý. Bir hareketiyle tekrar kendine çekip silahlarý bütünleþtirdi."
“Bu nasýl olur o kadar ok atýlmasýna raðmen… Böyle nasýl durdurabilirler. “
“Hayýýýýýr!” diye baðýrdý Aizallane gördüklerinden sonra. Ýki büyücü ve o, küreye bakamaz oldular. Kara zýrhlýlar elflerin cesetlerini dýþý soyulmuþ üç kararmýþ aðaca fýrlatmýþtý.
Tekrar gözyaþlarýnýn arasýndan küreye baktýðýnda Aizallane daha da þaþkýnlýða büründü. Diðer ikisi de gördüklerine inanamaz bir þekilde nesneye bakýyorlardý. Elf cesetleri farklý bir biçimde üç karanýn ardýndan gidiyordu. Derilerinde garip çizimler vardý. Nitekim on tane cesetten birindeki çizimlerin kancalaþmýþ kýsmý alev alýrken…
“Yeter! Ejderha’ ya diðerinden çok daha büyük bir tehlikenin topraklarýnda olduðunu söylemeliyiz!
“Bizi izliyorlar farkýndasýnýz deðil mi?” dedi kara zýrhlýlardan elinde kýlýcý olan.
“Bu dünyadakilerin gücü sinek bile deðil bizim için. Onlarý boþ verin kolye çoktan harekete geçmiþ bile.”

1.BÖLÜM

BATI TOPRAKLARI/ CHRUBERGÝNE ÞEHRÝ

Chrubergine þehri; Batý’nýn en dikkat çeken noktalarýndan birisiydi hatta kimilerine göre en önemlisiydi. Burada demircilik çok ilerlemiþ, bunun yanýnda deðerli taþ iþçiliði de geliþme bakýmýndan olmasa da dünya ile kýyaslandýðýnda bir çok yere göre daha iyiydi. Cypraqual’ da, daðýnýk þekilde birbirinden baðýmsýz kendi çaplarýnda mücadele eden þövalye gruplarý bulunurken onlarýn kullandýklarý kýlýçlarýn, kalkanlarýn, ok uçlarýnýn temin edildiði yerlerin en baþýnda geliyordu. Dünyanýn diðer yerlerindeki nüfuzlu adamlarýn kýzlarý, hanýmlarý burada üretilen bileziklerin, gerdanlýklarýn, künyelerin, küpelerin, kolyelerin ve yüzüklerin en önemli alýcýlarýydý. Bu þehirde, iþçilik çok hünerliydi ve onlar dünyanýn neresinde olursa olsun adamlarýný, hizmetkarlarýný göndererek –ejderhalarýn ve yardakçýlarýnýn tehlike arz etmesine raðmen- yollar korkuyla yüklü olsa da zor þartlarda mücevherleri satýn alýyorlardý. Söylentilere göre Cypraqual’ ýn diðer sakinleriyle ilgilenmeyen Batý ve Doðu Krallýðý olarak ikiye ayrýlmýþ elflerin Doðusunun Kralý Wairacas’ ýn asi, söz dinlemez ve macera düþkünü; koyu kýzýl saçlý, gök mavisi gözlü, güzeller güzeli kýzý Ashlarante, babasýndan habersizce hizmetkarlarýný buraya göndererek bir kolye satýn almýþtý. Batý ile Doðu arasýnda casusluk yapan Waclonne adýndaki elfe göre, Prenses’ in bizzat kendisi bütün tehlikeleri göze alarak gitmiþti. Demircilik ve taþ iþçiliði, Batý’nýn sahibi olarak kendini gören Siyah Ejderha’nýn þehri kuþatma altýna almasýyla büyük oranda sekteye uðramýþtý…
Kentin sokaklarý dünyadaki en güçlü üç ejderha kendi aralarýnda anlaþmaya varýp ve kalanlarýn ne düþündüðünü umursamayýp seçtikleri bölgelerde hakimiyet kurmak adýna buralarý adamlarý, hizmetkarlarý… vasýtasý ile ele geçirme teþebbüsünde bulunmadan önce canlýlýkla doluydu. Çoðunluðu insanlardan oluþan bu yerleþim yerinde cüceler ve elfler de bulunuyordu ancak içlerinden bazýlarý bu liman þehrini dünyanýn kuzey kýyýlarýna gitmek adýna kullanýyordu. Ne her cüce birbirine benziyordu ne de elf. Cücelerden kimileri daðlarýn altýnda bulunmaktan memnunken bazýlarý da insanlarla ortak yaþamayý seviyordu. Büyük oranda elfler kendilerini dünyadan izole edip beraber yaþarken çok az bir kesimi ise farklý diyarlarda olmaktan ya da oralarda kalmaktan piþman deðildi. Sokaklardaki doluluk oraný, batý topraklarýný diðer ikisiyle yaptýðý anlaþmadan dolayý kendine mal eden Siyah Ejderha Tiscveria’ nýn hizmetkarlarýný burayý iþgal etme babýnda ikinci adamý vasýtasý ile yönlendirmesiyle çok azalmýþtý. Bu bölgedeki þehirler anlaþmanýn bir diðer üyesi Kýrmýzý Ejderha Dacassyre’ nin hükmü altýndaki doðu tarafýndaki etrafý duvarlarla çevrilmiþ yerler gibi deðildi ancak Siyah’ýn müdahalesi dedikodularýnýn yayýlmasýyla Chrubergine duvarlarla kendini çok kýsa zamanda yeterli saðlamlýkta olmasa da sýnýrlamýþtý. Þimdi o yüksek surlarýn ötesinde ejderhanýn adamlarý bulunuyor ve þehri kuþatma altýnda tutuyorlardý.
Bölgenin içindeki ruhsal hava mutsuzluk, endiþe ve korku yüklüyken soðuðun da verdiði his bunlarýn yandaþýydý adeta. Kýþ, kendini gösterme adýna adým adým batýya yaklaþýyordu. Kuru soðuk diye tabir edilen ayazýn bu gün hüküm sürdüðü þehirde yedi kiþilik ve üç kiþilik atlý grubu kentin doðusundaki harabelerden baðlý olduðu kasabaya doðru ilerliyordu. Üstlerinde kalýn zýrhlarla yürüyen yedi kiþilik atlý takýmýndan ikisi muhabbet ediyordu. Biraz, yaþadýklarý mücadeleden dolayý kýyafetlerinde aþýnma, yýpranma ve bazýlarýnda yýrtýlma dýþ görünüþlerinde bir süreliðine kiracý olmuþken öte yandan üzerlerinde de yorgunluk ev sahipliðine soyunuyordu.
“Bu kuþ konmaz kervan geçmez yýkýntýlarda ki orada huzursuz ruhlarýn cirit attýðý söylenirken aptal yaratýklarýn ne iþi vardý?” dedi bir tanesi
“Orklar ve beþ para etmez paralý askerler, sanki bir kaç tane kiandorda mý vardý tam seçemedim. Neden oradalardý bilmiyorum ama tahminimce bizi kuþatan pisliklerden ayrý olarak gezenlerdi bunlar. Birileri mi onlarý yönlendirdi ya da þehre giriþ için en zayýf nokta olarak harabeleri mi iþaret etti anlamadým. Neyse ki sýzýntýyý kapattýk.”
“Haklý olabilirsin kiandorlar konusunda. Düþüncesiz orklarý kim yönlendirecek baþka, tabii ki insanlardan biraz daha uzun ve de çoðunlukla çirkin ama bizim kadar akýllý olmayan yine de ona sahip olan… Evet þu yanýmýzda giden üç uzun saçlý gözü pek savaþçýlar sayesinde. Gerçekten ikisi de müthiþ kýlýç kullanabiliyorken diðeri, yüzü iri olan ise çok iþlevsel atýþlar yapabiliyor okla.”
“Aynen sana katýlýyorum Orminiel. Özellikle þu gri-mavi karýþýmý gözlü olaný. Cüssesini mütemadiyen orklarla savaþýrken çok yerinde kullandý. Ýnanamadým doðrusu yani bende mücadele ederken, ondaki kýlýç kullanma ve stratejik anlamda karar verip ona göre hareketlerini yönlendirerek yaratýklarýn kafalarýný uçuruþuna hayran kaldým gerçekten—“
“Ya diðerine ne demeli yeþil gözlü olaný var ya. Saçlarý diðer ikisine göre daha açýk ve biraz daha uzun ve de dalgalý olan yine de fiziksel anlamda diðer ikisinden geride olmasýna raðmen çevik hareketlerin eþliðinde, tam en suratsýzlarýndan biri beni yere düþürüp baltasýyla kafamý uçuracaðýnda hýzlýca kýlýcýyla ona dur diyerek silahýný indirip beni bitirecek koluna öyle bir atiklikle onu sapladý ki… Ýþe yaramazý sakatladýktan sonra ne de güzel biçmiþti.” dedi bir üçüncüsü bahsettiði savaþçýya þükran dolu ifadelerle bakarak.
“Tabii en uygun yerleri seçip arkadan zamanýnda ve isabetli atýþlar yaparak karþýlaþma esnasýnda düþmanýn tabiri caizse soluðunu kesecek nitelikle ölümcül yaralanmalara sebep olacak þekilde yayýný kullanan diðer savaþçýya da minnet duymalýyýz. Eminim ki onlar olmasaydý yedimiz de sað salim o yýkýntýlardan çýkamazdýk.”
“Peki bu üç cesur insanýn orklarýn burada olduðundan nasýl haberi olmuþ?”
“Gri mavi gözlü diðerinden daha iri olanýn yeþil gözlü ile arasýndaki geçen konuþmadan duyduðum kadarýyla bu bölgedeki komutan onlarý bilgilendirmiþ. Ona da harabelerde kýz kardeþi hasta olduðu için ona faydasý olan ve sýkýntýsýný geçici olarak ta olsa iyileþtiren bir otu aradýðýný söyleyen yýkýntýlarýn bulunduðu köyün sakinlerinden biri bu yaðmacý gruptan olan orklarý görmüþ. Hemen komutanýn adamlarýndan olan kuzenine haber vermiþ. ”
“Eh aradýklarý belayý onlara buldurmuþ olduk, söylentilere göre þu kuþatma zamanýnda tamamýyla þehrin savunmasýna oldukça yardýmlarý dokunan bu üç kahraman savaþçý sayesinde.”
“Sence ne konuþuyorlar bu deneyimsiz asker bozuntularý Marjuarane.” dedi bahsedilenlerden yeþil gözlü olaný.
“Bizi konuþuyorlar. Boþver onlarý, orklarý ve diðer beceriksizleri hallettik. Buradaki sýzýntýyý da kapatmýþ olduk.” dedi Marjuarane cevaben. Kalýn siyah deriden yapýlmýþ kýyafetinin iki yakasýný ayazdan korumak adýna yanaklarýna yapýþtýrýrken.
“Bir an önce donmadan buradan defolup gidelim. Diðerleri olan biteni bu kasabanýn sorumlusuna anlatýr. Atlar da iyice üþüdü zaten. Biraz daha gidersek bacaklarý buz olacak—“
“Gelin! Kasabamýzda biraz konaklayýn. Hem yoruldunuz hem de acýkmýþsýnýzdýr. Masraflar bizden. Gerçekten þu tehlikeli zamanda buralarý—“
“Uzatma asker! “ dedi yedi kiþinin baþý olan. Elleriyle üç savaþçýyý kasabadaki hana davet ederek o tarafa yöneldi.
“Hadi Marjuarane ve Nimali. Biraz dinlensek nasýl olur.” dedi sýrtýnda yayý olan.
“Peki Soriol, söylediðin gibi olsun ama bu handa görmek istediðini bulacaðýný pek sanmýyorum. Burasý küçük bir yer,” hýnzýrca gülümseyerek Nimali
“Çok komiksin dostum.Aç ve yorgunum þu an gözümde bile deðil barmen kýzlar,”
“Hadi ama Soriol. Sanki seni tanýmýyoruz,” diye göz kýrptý diðerine Marjuarane
“He he… Sizi ikna etmek zorunda deðilim. Benimle uðraþmaktan komutanýn el iþaretini görmüyorsunuz. Atlarýnýzdan inin ve sýcakla kavuþun diyor adeta.
Hanýn kapýsýndan girip diðerlerinin yanýna giderken Nimali, etrafa göz gezdirdi ve Soriola üzgünce dönerek ‘ Bu barmen erkekmiþ,” dedi.
O ise arkadaþýnýn omuzuna hafif bir yumruk atmakla yetindi. Onlarýn binaya girmesiyle (üç uzun saçlý, fiziksel görünüþleri birbirine yakýn iri yapýlý, silahlar taþýyan…) handakilerin dedikodu kazaný, öncelikle yapýnýn kapýsýnýn yakýnýnda oturan aðzýndaki yaradan dolayý yamuk gibi görünen, savaþçýlarýn orklara karþý yaptýklarý þeklinde baþlayýp tekrarýnda bir diðer alt dudaðý þiþik ve içkiden pelteleþmiþ dilinde mola verip masadaki en son kiþinin dopdolu aðzýndan konuþtukça etrafa saçtýklarýnýn eþliðinde, onlarý alt etmeleri… þeklinde o tarafta son bulurken yolcu diðer masalara da atlýyordu.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn fantastik roman kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Taþlarýn Gölgesinde: 5. Bölüm
Taþlarýn Gölgesinde: 6. Bölüm
Taþlarýn Gölgesinde: 2. Bölüm
Taþlarýn Gölgesinde: 4. Bölüm
Taþlarýn Gölgesinde: 8. Bölüm
Taþlarýn Gölgesinde: 3. Bölüm
Taþlarýn Gölgesinde: 7. Bölüm

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sökük: 3 [Þiir]
Bütün Dillerime Aykýrýsýn Sen [Þiir]
Bana Bir Sen Ismarlarsýn [Þiir]
Üç Yamalý Bohça [Þiir]
Sensin Yar [Þiir]
Gözyaþý Kýrýklarý [Þiir]
Kaygan Yol [Þiir]
Perde [Þiir]
Bað Bozumu [Þiir]
Gül (S) Açýmý Bahar Bir Buket Hüzün [Þiir]


Osman Altýnbaþ kimdir?




yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Osman Altýnbaþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.