..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bildiðim tek þey, ben bir Marksist deðilim. -Karl Marx
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Tarihsel Olaylar > Salih Zeki Çavdaroðlu




21 Kasým 2023
Mukaddes Kitabýmýz’daki Âyetler ile Tarihî Veriler Iþýðýnda: Türkiye’de Yahudicilik Hareketleri  
Salih Zeki Çavdaroðlu
Tarih boyunca Yahudilerin Osmanlý ile Cumhuriyet dönemindeki faaliyetleri hakkýnda bir inceleme denemesi...


:GDD:

Ýsrail terör devletinin Gazze halkýna karþý 7 Ekim tarihinde baþlattýðý “soykýrým” hýz kesmeden, hâlen bütün yoðunluðu ile sürüyor.
Türkiyemiz ve birkaç ülke dýþýnda, ABD þemsiyesi altýndaki, hatta, Amerikan muhalifi, dünyanýn sözde en geliþmiþ ülkeleri baþta olmak üzere, neredeyse bütün dünya devletleri bir macera filminin heyecanýyla kayýtsýz ve sessiz bir þekilde bu katliamý seyretmekteler.
Ýsrail’in Baþbakaný Netenyahu baþta olmak üzere; Türkiye hariç, neredeyse dünyanýn birçok önemli devlet yetkilileri, âdetâ dünya kamuoyuna meydan okurcasýna, katliam faaliyetlerinin Gazze’yi haritadan silene kadar devam edeceðini büyük bir utanmazlýk ve cesaret ile haykýrmaya devam ediyor.
Kur’ an-ý Kerim’in bir çok âyet-i kerimelerinde Yahudi’nin karakteristik inkârcý vasýflarýndan bahsedildiðini görmekteyiz.
Yahudiler’in yeryüzünde ortaya çýkýþlarýnýn anlatýldýðý metinlerden birinde þu ifadeyi görmekteyiz.
“ Sözlüklerde ‘Ubr/‘Abr ve Benî ‘Ýbr/‘Abr isimli kabilelerden ve Nûh’un oðlu Sâm’ýn torunlarýndan olan ‘Âber (Eber) adlý bir kiþiden bahsedilmekte, ‘ibrî veya ‘ibrânî ise “yahudilerin dili / Ýbrânîce (Ýbrâniyye)” þeklinde açýklanmaktadýr. (1)
Yahudi kelimesinin kökeninin ise, Yahudilerce, tanrýlarýnýn has ismi olarak nitelendirdikleri “Yhvn” dan geldiði kabul edilmektedir.
Yahudiler’in ortak kabulüne göre, “Yhvh” in taþýdýðý anlamýn karþýlýðý, esas itibariyle, bir þimþek ve fýrtýna tanrýsý olduðu, ayrýca inen ve vurup deviren anlamlarýna da geldiði bir inançtýr.
Yahudilerce bu gün kutsal kitap olarak kabul edilen ve insan eliyle tahrif edilmiþ bir metin olduðu da bilinen “Tevrat”ta; aslolan dünya hayatýdýr. Ölüm sonrasýnda, âhiret hayatý diye bir mevhum söz konusu deðildir. Kitaplarýnda; tanrýlarýnýn emirlerini yerine getiren insanlarýn, alacaðý mükâfatlarýn, sadece bu dünyada kazanacaklarý þan, þöhret ve servet gibi deðerler olduðundan söz edilmekte, ölüm sonrasý diye bir hayat söz konusu edilmemektedir.
Netice itibariyle; bütün inançlarý bu dünya hayatý ile öylesine sýnýrlýdýr ki; dini terminolojilerinde, ölüm sonrasýnda bir ilâhi adalet hesaplaþmasý gibi herhangi bir söyleme de hiç rastlanmaz.
Uluslararasý literatürde; “Semitizm” olarak adlandýrýlan ve “Yahudicilik” anlamýna gelen bu terim, etimolojik kökeni itibariyle, Yahudi soyundan gelen, saf bir nesil, “sâmi ýrk” mânâsýný taþýmaktadýr.
Semitizm’in, bugünkü dünya konjoktürü içindeki karþýlýðý ise, tam anlamýyla, bir Yahudi ulus devleti olduðudur.
Recai Yahyaoðlu’ nun “Yahudi Psikolojisi” isimli kitabýnda, Ali Bulaç’tan iktibas ettiði þu satýrlar yazýlýdýr :
“ BARIÞ ÝSTEMEYEN BÝR MÝLLET
… Ýsrail’ i korkutan en büyük etken, barýþ ihtimalinin belirmesi, barýþa zorlanmasý.Barýþ demek, Ýsrail’ in kendi aslî topraklarý üzerinde yüzde 22’ lik bölümde dahi, Filistinliler’ in varlýðýný tanýmasý, yayýlma stratejilerinden vazgeçmesi demektir.
Dýþa yaydýðý etkili propagandaya raðmen, Siyonist Ýsraillilerin bilinç altlarýnda ‘Halksýz toprak, topraksýz ulus’ fikri yatar. Onlara göre Filistin topraklarý üzerinde yaþayan bir halk yok. Filistinliler halk filan deðil; insan bile deðiller…” (2)
Yazar tam da, yýllar öncesinden yaptýðý bir kehânetle, Ýsrail’in 7 Ekim 2023 günü, Filistin halkýna karþý baþlatacaðý tarihin en zâlim ve vahim soykýrým harekâtý tarif ediliyor sanki..
MS. 70 yýlýndan 1948 yýlýna kadar, yeryüzünün doðudan batýya bütün coðrafyalarýnda nifak ve çatýþma üreten bu kalleþ ve zâlim millet, Türkiye olarak bizim topraklarýmýzda, özellikle de, 1492’de Ýspanya’dan sürülmelerinden sonra, kabul gördüðü Osmanlý topraklarýnda en büyük entrika ve ihanetlere imzalarýný atmýþlardýr.
Saðlýklý tarihî kayýtlardaki verilere göre, kadim Yahudi tarihin MÖ.175 yýllarýndan itibaren baþlatýldýðýný görüyoruz. O tarihlerde, Kudüs Yahudilerinin lideri, Jason isimli bir kiþidir ve þehri âdetâ bir Yunan beldesine dönüþtürmüþtür.
1492’ de, son Ýslâm devleti Gýrnata Ahmerîleri’nin çöküþü ile birlikte, Yahudileri hedef alan bir ferman çýkarýlarak, dinlerinden dönmeyenlerin Ýspanya’ dan kovulmalarýna dair bir karar alýnýr.
Dinlerinden dönüp, Hýristiyan olmayan 50.000 civarýnda Yahudi ise, katledilir.
16. yüzyýlýn ilk yarýsý biterken, Ýspanya, Portekiz Ýngiltere, Fransa, Ýsveç, Norveç, Danimarka ve Belçika ve Rusya, Yahudiler’ in ülkelerinde ikâmet etmelerini yasaklayan müþterek bir karar alýrlar.
Ýngiltere bu yasaðý, bir asýr sonra, 1657 yýlýnda kaldýracaktýr.
Dinlerinden dönmeyen Yahudiler, Sultan Ýkinci Beyazýt’ ýn gönderdiði resmî davet mektubu ile kalabalýk sayýlarda Ýmparatorluðunun, baþta Ýstanbul olmak üzere, Ýstanbul, Saraybosna, Selanik, Bursa, Aydýn, Tokat ve Amasya, Kudüs, Þam ve Mýsýr’a gelerek ikâmete Osmanlý’dan önce de, gerek Selanik ve gerekse Balkanlar’ýn diðer þehirlerinde, az da olsa Yahudi nüfusun olduðu bilinmekte ise de; yahudilerin burada yoðunlaþmasý, onlarýn 15.yüzyýlda Ýspanya’ dan kovulmalarý sonucunda özellikle Selanik’ teki iskânlarý ile burasý bir Yahudi þehri haline gelecektir.
19.yüzyýlda Avrupa’da, Yahudi karþýtý hareketler baþlamadan önce 18.yüzyýlda “Hasidim Hareketi” olarak adlandýrýlan faaliyetlerin sonucunda, bazý Yahudi gruplarý kitleleler halinde Filistin’e akýn etmeye baþlayacaklardýr.
Prof. Dr. Teoman Duralý’nýn kaleme aldýðý, 'Yeniçað Avrupa Medeniyetinden Çaðdaþ Ýngiliz Yahudi Medeniyetine' (3) baþlýðý altýnda yayýmladýðý kitabýnda,“Batý Medeniyeti” olarak tarif edilen, ütopik hedefin, aslýnda “Ýngiliz-Yahudi” iþbirliði sonucunun ortaya çýkardýðý ütopik bir literatür olduðunu anlatmaktadýr.
O devirdeki Yahudi dinî liderlerinden Zvi Kischer (1795 –1874),1836 yýlýnda Rothschild’lerden, Kudüs’ün satýn alýnmasý için, Mýsýr ve Suriye Valisi Mehmet Ali Paþa nezdinde talepte bulunulmasýný istese de, kendisinden olumlu bir cevap alamayacaktý.
Filistine yerleþen Yahudilere destek amacýyla, Ýstanbul’daki ‘Va’ad ha-Pekidim’ isimli kurum gibi, baþta Amsterdan olmak üzere, Avrupa’nýn bazý þehirlerinde oluþturulan kuruluþlar eliyle, Filistin’ deki Yahudilere ulaþtýrýlmak üzere,“haluka” adý altýnda yardýmlar toplanmaktaydý.
Dr. R. Abdullah Þami, “Din Devleti Ýsrail” isimli kitabýnda, Ýsrail-Filistin ilþkisini þu örnekle anlatmaktadýr:
“Ýsrailli düþünür Amnon Rubinstein, þu görüþleri dile getirir: ‘ 19.yüzyýlýn sonlarýnda ortaya çýkan milliyetçi Yahudi uyanýþýný besleyen iki önemli faktör vardýr: Siyon’a dönüþ ve asimilasyonu red düþüncesi. Yahudileri Filistin topraklarýna göç etmeye yönelten ilk etken, Siyon’ a dönüþ idealidir…” (4)
Osmanlý devleti ve sonrasýnda Türkiye Cumhuriyeti’ndeki Yahudi elitleri, saray ve merkezi hükümet ile olan iliþkilerini her zaman, çok sýcak ve samimi bir hava içinde yürüteceklerdir.
Bunlarýn içinde en popüler kiþi olan Haim Naum (1873-1950), Ýkinci Meþrutiyet’ in ilânýndan sonra, Yahudi toplumunun Hahambaþýlýðý görevine getirilmiþ, Cumhuriyet’in kuruluþundan sonra da, Lozan görüþmelerinde Ýsmet Paþa’nýn müþaviri olarak, Türk hey’etinin temsilcisisýfatýyla bir misyon üstlenecektir.
1854 tarihindeki Kýrým Harbi zamanýnda; Sultan Abdülmecid, çok sayýda Yahudi göçmeni Ýstanbul topraklarýna kabul edecekti.
Sultan Abdülhamid Han’ýn saltanat yýllarýnýn baþlarý olan 1870’li yýllarda ise, Osmanlý Devleti, bir Yahudi topluluðun, Kafkasya’dan gelerek Kars, Ardahan ve Batum’a yerleþmelerek, Osmanlý devletinden sýðýnma talep edecekler ve devlet onlarý, Aydýn taraflarýnda bir bölgeye yerleþtirecekti.
Osmanlý topraklarýna kabul edilen Yahudiler, kýsa zamanda devletin Maliye iþlerinde önemli mevkîler elde ettiler ve özellikle de “Mültezim” lik görevi ile büyük þehirler ve limanlarda, devlet adýna vergi toplama görevini yerine getirmeye baþladýlar.
Osmanlý ile Rusya arasýndaki 93 Harbi (24 Nis 1877 – 3 Mar 1878) sonrasýnda, devrin emperyal gücü olan sömürgeci Ýngiltere, kendi Ortadoðu yönetim politikasýna en rasyonel þekilde hizmet edeceðini düþünerek, Yahudilerin âcil olarak Filistin’ e yerleþtirilmeleri projesini gündeme getirecekti.
Bu proje Osmanlý yönetimince, baþta,insanî açýdan mâkul görülmüþse de, arkasýnda bir takým hesaplar olduðu sezinlenmiþ ve Yahudilerin Filistin topraklarýna yerleþtirilmelerine olumsuz bakýlmaya baþlanmýþtýr.
1891 yýlýnda Rusya’dan çýkan bir grup Yahudi’nin, Ýstanbul’a gelip Galata taraflarýna yerleþme talepleri Sultan Abdülhamit tarafýndan kuþku ile karþýlanacak ve mezkûr mahalde müsait bir boþ saha bulunmadýðý gerekçesiyle reddedilecekti.
Ancak, buna raðmen ayný yýl içinde Yahudiler’in, Filistin bölgesinden toprak satýn almaya baþlamalarý ile birlikte, orada Müslümanlar ile Yahudiler arasýnda yer yer çatýþmalar yaþanmaya baþlayacaktý.
Tarihler 18 Temmuz 1896’ yý gösterirken, Yahudilerce “ Ruhani babamýz” olarak adlandýrýlan Teodor Herzl, Paris’te ünlü Banker Edmond Benjamin James de Rothschild (d.19 Aðustos 1845 –ö. 2 Kasým 1934)i ziyaret edecek ve Filistin topraklarýný Osmanlý Padiþahý’ ndan satýn alýnmasý için önemli bir meblað talep edecekti. Ancak Rotschild bu isteði yerine getirmeyecekti.
Bunun üzerine Teodor Herzl, Sultan Abdülhamid’e yakýnlýðý ile bilinen Yahudi asýllý Prof.Arminius Vamberi aracýlýðýyla temas kurar ve 19 Mayýs 1901 tarihinde Sultan ile görüþme imkânýný bulursa da, Padiþahý ikna edemez.
Yýl 1897’ dir; Birinci Dünya Siyonist Kongresi, Ýsviçre’nin Basel þehrinde toplanýr.
“ Herzl, kongrenin ilk gecesi Basel’ de kaldýðý otelin balkonuna çýkýp, sigarasýndan derin bir nefes çekti ve kendi kendine mýrýldandý:
‘ Bugün Ýsrail’i kurdum. Bunu þimdi yüksek sesle söylersem herkes bana güler.Ama 5 yýl ya da en geç 50 yýl içerisinde haklýlýðýmý görecekler!..”
…Tarih 1948’dir; yani Theodor Herzl’in Basel’ de bir kâhin gibi ilân ettiði tarihten tam 50 yýl sonra, Ýsrail devleti kurulacaktý. (4)
Daha sonraki zamanlarda Yahudi cemaatinin baþýna geçen Herzl’in haleflerinin hiçbiri, Sultan Abdülhamid’i ikna edemeyecektir.
Ancak; 1909 yýlýndaki Ýkinci Meþrutiyet hareketi ile Devlet yönetimini ele geçiren Ýttihatçý kadro, erken Cumhuriyet devrinde Diyanet Ýþleri Baþkaný olacak olan Elmalýlý Hamdi (Yazýr) Efendi , Abdülhamid’in ‘Hal‘ fetvasýnýn ilk taslaðýný kaleme alacaktý. Bu fetvada, Sultan’ýn aleyhinde, hiç de gerçek olmayan, tezvirat ve iftiralar yer alýyordu.
Böylesine bir otorite yoksunluðu ile kargaþanýn olduðu ortam, Ýstanbul’daki Siyonist mihraklar için bulunmaz bir nimet idi. Ýlk olarak, Anglo Levantine Banking Company (Ýngiliz Levanten Bankacýlýk Anonim Þirketi) Müdürü Viktor Jacobson öncülüðünde, Siyonist mahiyetteki propaganda amacýyla, Ýbranice La Mevaser ve Fransýzca Le Jeune Turc isimli gazeteleri yayýmlamaya baþladýlar.
Ancak kýsa bir zaman sonra, Ýttihat ve Terakki’nin Dâhiliye Nâzýrý Talat Bey, Siyonist grubun niyetlerini iyi okuyarak, onlar hakkýnda Sultan Abdülhamid dönemindeki kýsýtlama ve yasaklarýn aynen uygulanmasýný sürdürecekti.
Burada bir parantez açarak,“Siyonizm”in tanýmý ve hedeflerine kýsaca göz atmak herhalde uygun olacaktýr.
Yahudi asýllý yazar Giladz Atzmon’un kaleme aldýðý, “Göçebe Kimlik” isimli kitabýn,”Siyonizm: Küresel Bir Að” baþlýklý bölümünde yazar; “ Siyonizm, bazý bilginlerin öne sürdüðü gibi, Filistin topraklarýna ilgi duyan kolonyal (sömürgeci) bir hareket deðildir. Siyonizm, aslýnda üçüncü kategori mensuplarýnýn, eþine az rastlanýr bir kabileci dayanýþmasýndan beslenen küresel bir harekettir. Siyonist olmak demek,bir kimsenin Yahudi kimliðini her þeyin önüne koymasý demektir.” Bir tesbitte bulunur.(5)
Tarihçi- Yazar Cevat Rifat Atilhan’(1892- 04.02.1967) ýn, Sebilürreþad dergisinde, çeþitli tarihlerde kaleme aldýðý makalelerde, sýk sýk, Osmanlý Devleti’nin yýkýlýþýnda, Yahudiler’in, birinci derece etkilerinin olduðundan söz eder.
Atlihan’ýn tesbitlerine göre, baþta Ýngiltere bankalarý olmak üzere Avrupa’nýn bazý önemli bankalarýnýn da, Hollanda Yahudileri tarafýndan kurulduklarý belirtilmektedir.
Bankacýlýk sektöründeki çek,senet gibi “kýymetli kâðýtlar” olarak tanýmlanan sanal deðerler de, Atlihan’a göre, Yahudi bankacýlar tarafýndan hayata geçirilmiþlerdi.
Cumhuriyet döneminde Türk-Yahudi iliþkilerine baktýðýmýzda; bunun baþlangýç noktasýnýn Lozan Konferansý’nda Ýsmet Ýnönü tarafýndan baþlatýldýðýný görüyoruz.
Lozan’ a giden heyette Haim Nahum “müþavir” statüsündedir.. Heyetin “Birinci Murahhas Üyesi” Ýsmet Paþa ile oldukça teklifsiz ve samimi bir iliþki içindedir. Çünkü Paþa’ nýn topçu okulu’ ndan Fransýzca hocasýdýr.
1922 yýlýnda Türkiye Yahudileri’nin hahambaþý olan Haim Naum, Türkiye’ deki misyonunu tamamladýktan sonra, 1925’ te Mýsýr’a gider ve bu sefer Kahire’nin Hahambaþýsý olur, orada hemen Filistin ile ilgilenmeye baþlar ve ömrünün sonuna kadar orada bir Yahudi devleti kurulmasý için var gücüyle çalýþýr.
Ayný dönemde Emanuel Karasu (1862–1934), (Emmanuel Carasso) isimli avukat olan Sefarad Yahudisi, Ýkinci Meþrutiyet devrinin önemli simasý Talat Paþa ile gayetle samimi bir dostluðu vardý. Selanik’ te Risorta Masonik Locasý’ ný kurdu ve Ýttihat Terakki Cemiyeti üyeliðine kabul edildi.
Hukuk eðitimi aldýktan sonra Selanik'te avukatlýk mesleðini devam ettiren Karasu, Osmanlý Devletinde masonik faaliyetlerin lideri oldu. Selanik'teki Makedonya Risorta Masonik Locasý'ný kurdu, bu ve diðer bazý gizli cemiyetler, aralarýnda Talat Paþa'nýn da bulunduðu Jön Türkler'in duygudaþlarý arasýnda bir buluþma yeri olacaktý.
Cumhuriyet’in ilanýnýn hemen sonrasýnda, Lozan Anlaþmasý ile,Türkiye sýnýrlarý içinde kalan azýnlýklara hak ve imtiyazlar tanýnýrken, Türk Yahudi cemaati bu haklardan feragat ettiklerini resmen beyan edeceklerdi.Hükümet kararý ile, savaþ yýllarýnda ülke dýþýna çýkan Yahudilerin, þahsi beyanlarý üzerine, Türkiye’ye geri dönebilmeleri mümkün hale getirilecekti. Bu hususta, Mustafa Kemal, 2 Þubat 1923’te Ýzmir’deki bir konferansta, Yahudi toplumu hakkýnda þunlarý söyleyecektir:
"Egemen öðe olan Türklerle kader birliði etmiþ bazý sadýk öðelerimiz vardýr ki özellikle Museviler, bu ulusa ve bu yurda baðlýlýklarýný kanýtladýklarýndan þimdiye kadar refah içinde yaþam geçirmiþlerdir ve bundan böyle refah ve mutluluk içinde yaþayacaklardýr”
"Bugün içimizde bulunan Hýristiyan, Musevi vatandaþlar, mukadderat ve talihlerini Türk milletine vicdani arzularýyla baðladýktan sonra kendilerine yan gözle, yabancý gözüyle bakmak, medeni Türk milletinin asil ahlakýndan beklenebilir mi?”
Türkiye, 1930’lu ve 40’lý yýllarda, Nazi yönetiminin kendilerine uyguladýklarý soykýrýmdan kaçan, Avrupalý Yahudilerýn sýðýnacaðý emin bir ülke olacaktýr. Ýngiliz ve Rus asýllý Amerikalý tarihçi Stanford Jay Shaw (d.5 Mayýs 1930, Minnesota – ö.16 Aralýk 2006, Ankara), Türkiye’nin, Nazilerden kaçan 100.000 Yahudi’ye sýðýnma hakkýný tanýdýðýný iddia eder.
1934 yýlýndaki Yahudilere karþý Trakya’ da baþlayan þiddet olaylarý, onlarýn, Filistin’e göçünü hýzlandýrdý ve artýrdý. 1951 sonrasýnda,Türkiye’den Ýsrail’e göç nisbeten azaldýysa da uzun yýllar hiç bitmeyecekti. 1955’e gelindiðinde ise; Ýsrail’e göç edenlerin Yahudilerin %10’u Türkiye’ye geri dönecektiler.
Türkiye II. Dünya Savaþý sürecinde, Nazi Almanyasý ile iyi iliþkiler geliþtirmesi, Türk Yahudiler açýsýnda büyük tedirginlikler yaþatsa da, Ýnönü Hükümeti, Almanya ve müttefiklerinin savaþý kaybedeceðini anladýðýnda, savaþta tarafsýzlýk kararý alýr ve bu karar Türkiye Yahudilerini oldukça rahatlatýr. 1944 yýlýna gelindiðinde, Adolf Hitler’in nasyonal sosyalist hükümeti yýkýlma safhasýndadýr. Bu durum karþýsýnda Türk Hükümeti, Balkan Yahudileri için yapmakta olduðu yardýmlarý daha da artýracaktý. Avrupa'daki binlerce Yahudi’nin, Filistin topraklarýna geçiþleri saðlandý.
Ýsmet Ýnönü’nün; devlet baþkaný sýfatýyla yönettiði Türkiye, 1939 yýlýndan itibaren ABD’ nin sadýk bir müttefiki olmasýnýn verdiði mecburiyetten dolayý, kurulan bu Ýsrail Devleti’ ni tanýyan ilk ülke olacaktýr.
Ancak; ‘ da Trakya bölgesinde yaþanan antiseminist gösteriler ve uygulamaya konan varlýk vergisiyle Yahudilerin devlete olan güveni, bir de, 1946'da, CHP'nin yeni baþbakaný Recep Peker'in antisemitizm için "20. Yüzyýlýn yüz karasýdýr!" beyâný ile iyiden iyiye sarsýlacaktý.
14 Mayýs 1948'de Ýsrail devletinin kurulacak ve bunu tanýyan Müslüman ülke Türkiye olacaktý. Hemen akabinde baþlayan, Arap-Ýsrail Savaþý karþýsýnda her ne kadar Türkiye hükûmeti tarafsýz kalmýþsa da, Türk kamuoyu ve basýn Araplarýn yanýnda yer alacaktý.
1949' da Baþbakan Þemsettin Günaltay, o zamana kadar olan Ýsrail'e direkt geçiþ yasaðýný kaldýrdý. 20. yüzyýlda Türkiye'de iki yüz bin Yahudi vardý, bu sayý 1950'lerde kýrk bine düþtü.
14 Mayýs 1950’de iktidar olan, Demokrat Parti döneminde Türkiye Yahudilerinin huzuru, 6-7 Eylül 1956’ da olaylarý ile bozulacaktý. Kýbrýs meselesi’nde Yunanistan ile sürtüþen Türkiye’de sadece Rumlar ile deðil, ayný zamanda Ermeni ve Yahudiler’ e karþý da oldukça yoðun bir protesto hareketleri baþladý. Rumlar ile birlikte, Ermeni ve Yahudi azýnlýklarýn da büyük oranda Türkiye’yi terkederek anavatanlarýna kaçacaklardý.
Bu ortamda 10.000 Yahudi’nin Türkiye’yi terk ettiðine þâhit olacaktýk.


Salih Zeki Çavdaroðlu
19 Kasým 2023



1 Saime Leyla Gürkan, “ ÝBRÂNÝLER”,Türkiye Diyanet Vakfi Ýslam Ansiklopedisi,

2 Dr. Recai YAHYAOÐLU, “Yahudi Psikolojisi” Nesil Yayýn, Ýstanbul, Temmuz 2010, s.126

3 Dr.R.Abdullah Þami, “Din Devleti Ýsrail” Ýlke Yayýncýlýk, Ýstanbul,1.Baský,Eylül 2002,s.17

4 Malike Bileydi KOÇ, “Atatürk’ün Vatandaþlýk Anlayýþý Ve Günümüzde Yahudiler “, Atatürk Araþtýrma Merkezi Dergisi, Kasým 2012, Cilt XXVIII - Sayý 84

5 a.g.e.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn tarihsel olaylar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tarih Boyunca Türkçemiz’ E ‘sadeleþtirme’ Adýna Yapýlan Ýhanetler ve Bunun Sonuçlarý
1923’ Te Okullarda Türk Mûsýkîsi Öðretimi Yasaklanmýþtý!..
Türkiye’ Nin 'Batýlýlaþtýrýlma 'Projesi Kapsamýnda Radyo’ Nun Misyonu Neydi?
Ziya Gökalp
Türkiye" de "Müzik Inkýlâbý" Nýn Gerçekleþmemesini, "" Bunu Karþý Devrimciler Engelledi "" Tezi Bir Çaresizliðin Ýtirafýdýr
Ayasofya' Nýn Müze Olarak Kullanýlmasý Bir Mülkiyet Hakký Ýhlalidir
Osmanlýca’ Nýn Tüketiliþi Dilimizi Tarzanca’ Ya Çevirdi
Türkiye’ de Yargý 27 Mayýs Darbesi Ýle Birlikte Bir Anda Guguk’ A Dönüþtü ve Meydana Gelen Hasar Bir Daha Asla Tam Anlamýyla Giderilemedi…
Ziya Gökalp’' In Musýki Ýnkýlâbý Günlerinde Kendinden Menkul Müzikologluðu
Sultanü'þ Þuara Necip Fazýl’a Dair Hatýrlayabildiklerimiz…

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yazdýklarý Ýle Yaþadýklarý Aykýrý Bir Sanat ve Edebiyat Adamý
Cumhuriyetimizin Kuruluþ Felsefesi
Türkiye’ Nin Önüne Konmuþ ‘batýlýlaþma’ Hedefinin Ne Kadar Yanlýþ Bir Hedef Olduðunu Artýk Anlamamýz Gerektiði Günlerdeyiz
Chp Ne Kadar Solcu Ya da Sosyal Demokrat; Daha Doðrusu Bu Ýddialarý Ne Kadar Doðru?
Emperyalist Dünyanýn Himayesindeki Piyanist Yine Sara Nöbetlerinde
Cinuçen Tanrýkorur
Türkiye’nin Siyaset Kroniði Piyanocusu Gene Hariçten Lied Okuyor!
27 Mayýs 1960 Darbesini Öncesi ve Sonrasýnda Sýcaðý Sýcaðýna Yaþamýþtýk
Münasebetsiz Muhtar Efendi
Ülke Olarak Yýllardýr Sosyal Þizofrenlerimizle Uðraþýyoruz…

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Vefatýnýn 67. Yýlýnda Ziya Osman Saba’ Yý Rahmetle Anýyoruz... [Þiir]
Ýki Bedene Tek Ruh [Þiir]
Adý Konulmamýþ Duygular [Þiir]
Aþk Bir Terennüm Ýse [Þiir]
Hayal Bazan Gerçeði Aþar [Þiir]
Sensizlik Beyitleri [Þiir]
Yaðmuru Beklerken [Þiir]
Her Þey Geçmiþte Kaldý [Þiir]
Vesvese [Þiir]
"" Mâzi Kalbimde Yaradýr "" [Þiir]


Salih Zeki Çavdaroðlu kimdir?

Otuz yýldan fazla bir süredir Geleneksel Türk Musýkisi eðitimi aldým. Üsküdar Musýki Cemiyeti' nde 20 yýl korist - solist olarak görev yaptým. Bu güz Türk Musýkisi üzerine makaleler yazýyorum. (bkz. www. musikidergisi. com)

Etkilendiði Yazarlar:
N.Fazýl , C.Meriç, B.Ayvazoðlu,


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.