Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. -Cervantes |
|
||||||||||
|
Düşmanı düşmana kırdırmak gibisi var mıdır? En güzeli. Bizim metruk da hep bu işlerin peşinde giderken başına hep daha büyük belalar açtı durdu şimdiye dek. Bakalım bu sefer başarabilecek miyim diye düşünüp duruyor şu anda. Vlad hayaletin yanına geldi ve saçını okşadı. ‘’ Ben de bir zamanlar birilerine güvendim, tüm hatalarıma tüm kötülüklerime rağmen güvendim ve yine bunlara rağmen beni ben olarak kabullenecek sandım, çünkü bana öyle söylemişti. Ama olmadı. Ben bana yapılanı sana yapmayacağım, seninle bir işim yok ve aslında sana ne olursa olsun müteşekkirim. ‘’ dedi. Yanına oturdu. Kenara fırlattığı sigaradan 2 tane ağzına koydu ve ikisi birden yandı. Birini hayalete uzattı. ‘’ Kimin malını kime ikram ediyorsa artık dallama ‘’ diye geçirdi içinden hayalet, ama dışa söylemedi. Vlad anlamış gibi pis pis baktı ama bir şey demedi. Sigarayı aldı ve dertli dertli içmeye başladı. Vlad ise keyifliydi. Yangın bulundukları yerden itibaren genişleyen bir çember gibi etrafa yayılıyordu. Ateşler sanki cehennemden çağrılıp gelmiş gibi hırsla yanıyor, yanıp tutuşturdukları yerlerden de cehennem azapları gören fanilerin acı dolu çığlıkları yankılanıyordu. ‘’ Hadi gidelim ‘’ dedi Vlad. ‘’ Gidelim ‘’ dedi hayalet ve yolculukları başladı. Kimsesizler mezarlığına doğru. Onlar kimsesizler mezarlığına projekte olurken, kimsesizler mezarlığından kaçan ruhlar da her biri ayrı bir yere dağılmış korkunç şeyler yapmak, insanları katletmek ve içlerinde kalan kötülükleri dışarıya saçmakla meşgullerdi. Tabi büyük çoğunluğu. Ölümü mahzun olarak gerçekleşenlerin hayaletleri, yine mahzun olarak ya bir köşeye sinmiş ağlıyor, ya sevdiklerini; görüp bakmaya, öpüp koklamaya doyamadıkları yakınlarını izliyorlardı. Canlı bomba olarak kendini patlatan bir terörist şimdide hayalet olarak kendini parçalara ayırıp insanların içine garez olarak giriyor, onlara düşmanlarını, sevmediği model insanları öldürtüyordu. Cinsiyet değiştirip kadın olmuş ve aileden daha yaşarken aforoz edilmiş birinin hayaleti akrabalarını birbirine düşürüp öldürtmekle meşguldü. Yaşarken karıncayı incitmemiş bir kız çocuğu öldüğünden beri biriktirdiği nefreti katilinden ve sonrada ona görünüş olarak benzeyen her adamdan tek tek intikam alarak çıkartıyordu. Hastalık saçmayı keşfedeni de vardı, insanların içine girip sapır sapır intihar ettireni de. Temas ettiği yiyeceği içeceği zehirleyebileni de vardı, gece öğrenci yurtlarına dadanıp çocukları korkutanı da. Sapıklık yapanlar bile vardı. Banyo yapan kadınları izleyenler, gece uykusunda kabus olup tecavüz edenler. Kimsesizler mezarlığında bulunması son derece olağan olan, kimsenin insandan saymayacağı bu iğrenç ruhlar çok büyük nefretleri uyandırıyordu. Elebaşları ise şehrin en yüksek gökdeleninin tepesinde oturmuş şehri izliyordu. Artık dehşet saçması için, canlara kıyması için parmağını bile kıpırdatması gerekmiyordu. Ölmeden önce bu konuda özellikle de yakalanmamak adına hep dikkatli hareket etmiş ve yakalanmamıştı da. Sadece kurbanlarının intikamına maruz kalmıştı. Materyalist zihniyetle yaşayan biri olarak kendi ölümüne yakın bir zamanda ancak paranormal gerçekliklerle karşılaşmış, sonra da kendisinin ölümden sonraki varlığını önce şaşkınlıkla sonra ise memnuniyetle benimsemişti. En azından cehennem yoktu, ara sıra ya varsa diyip kaygılandığı türden bir cehennem en azından. Elinde kocaman, işaret parmağı kadar uzun bir iğne vardı. Keyifle oynuyordu onunla bunları düşünürken. Birden tüm görüşü kayboldu ve boşlukta öylece savrulmaya başladı. Birisi ya da bir şey onu almış götürüyordu. Birisi ya da bir şey canlı bomba hayaletini de kaptı yaka paça, sapıklık yapanları da, çoluğu çocuğu korkutanı da, akrabalarını birbirine kırdıranı da. Hepsini her birini, birisi yada bir şey kaptı ve sürükleye sürükleye götürdü. Sessiz bir köşede ağlayan ya da mahzun olanların bu kadar tartaklandığını söyleyemeyiz tabi. Tüm hengameler bittiğinde kimsesizler mezarlığının kaçak tüm hayaletleri kendilerini gerisin geri mezarlarının başında, yanlarında onları zapt eden güçlü ve karanlık bir ruhun yanında buldular. İki tanesi hariç. Birisi iğneci seri katil, diğeri ise küçük kız… Katil Vlad’ ın ayaklarının dibine getirilmişti, küçük kız ise bulunamamıştı Vlad’ ın tebaası tarafından. Henüz… Vlad adamlarının başarılı operasyonu ile gururlu gururlu gülümserken ayaklarına kapandırılmış kadının başını seviyordu. ‘’ Şimdi infaz zamanı ‘’ diye fısıldadı bıyıklarının altındaki ince dudaklarının ve sivri dişlerinin arasından. Sessizlik yerini iğrenç bir uğultuya bıraktı…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Erdem İlker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |