..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Þiir, duygularýn dilidir. -W. Winter
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Gerilim > Erdem Ýlker




27 Aralýk 2023
Gerçek  
GERÇEK

Erdem Ýlker


Kupasýný kahveyle doldurdu ve paketinden bir sigara çýkardý. Düzeltiyorum, bir sigara “daha” çýkardý çünkü bir öncekini daha söndürmemiþti bile ve yenisini onun ateþiyle yaktý. Ýlk dumaný sertçe çekti ve ellerini klavyenin üstüne koyar koymaz zihninde þimþekler çakmaya baþladý. Görüntülerle dolu bir tünelden geçiyordu sanki, ya da bilinç altýnýn derin sularýna olta atýyor ve her çekiþinde görüntüler çýkarýyordu. Hepsinde o vardý. Kanýn, keskin nesnelerin, korkunun haþerelerin ve soundtrack gibi susmayan çýðlýðýn haricinde deðiþmeyen tek þey oydu görüntülerde. Kýz… Angie… Baþlýðý attý… “GERÇEK”


:DDH:
GERÇEK

BÖLÜM : 1 RÜYA

Her zamanki gibi kolay oluyordu. Bilgisayarýn baþýna geçti ve kýzý düþünmeye
baþladý. ” Kimsenin yerinde olmak isteyeceðini sanmam” dedi içinden,
‘’kendi de pek bir hevesli baþýna gelecekleri bilmeden. ’’

Kupasýný kahveyle doldurdu ve paketinden bir sigara çýkardý. Düzeltiyorum, bir sigara “daha”
çýkardý çünkü bir öncekini daha söndürmemiþti bile ve yenisini onun ateþiyle yaktý. Ýlk dumaný
sertçe çekti ve ellerini klavyenin üstüne koyar koymaz zihninde þimþekler çakmaya
baþladý. Görüntülerle dolu bir tünelden geçiyordu sanki, ya da bilinç altýnýn derin sularýna olta
atýyor ve her çekiþinde görüntüler çýkarýyordu. Hepsinde o vardý. Kanýn, keskin
nesnelerin, korkunun haþerelerin ve soundtrack gibi susmayan çýðlýðýn haricinde deðiþmeyen
tek þey oydu görüntülerde. Kýz…
Angie…
Baþlýðý attý…

“GERÇEK”
En büyük yalanýn bile baþýna yada sonuna ‘’ bu bir gerçektir ‘’ yazarsanýz, bunun
gerçek olduðunu söylerseniz, inandýrýcý olmasa bile þüphe uyandýrýr.
“Ulan ya harbiden gerçekse?” þüphesi…

Bu bile yeterlidir bazen. Bir þeyler baþarmak için.

“Yaþayan Ölülerin Dönüþü” filminin baþýnda tüm olaylarýn gerçek olduðu söylenir. Yine
söylenene göre sadece özel isimler deðiþtirilmiþtir ve film sadece halký bilgilendirmek
için yapýlmýþtýr. Ordu süper asker çalýþmalarý için ölüleri diriltecek bir gaz
bulmuþtur. Kurþunlarla ölmeyen bir ordu yaratmak için çözüm arayan bilim adamlarýný
ifþa ediyordu bu film. Tabi bu bilgilendirmeyi çýplaklýk, pornografi ve her tür vahþet
sahnesini de kullanmaktan çekinmeyerek yapýyordu. Ama her ne kadar bunun gerçek
olamayacaðýný düþünseniz de baþýndaki o ibare o filmi her birine anlatýrken mutlaka
bahsedeceðiniz bir þey olur.


Bir hikâyede yazdýklarýnýzý, hikâyeyi gerçek yapabilmek. Ýþte önemli olan bu.
Bunlar yazan kiþinin sadece bir saniye içinde aklýndan gelen þeylerdir. Hikâyenin adýný
“gerçek” koyduðu andan itibaren paragrafýn baþýna geçene kadar süren düþünceler öbeði.

Gece insanlara ait bir zaman dilimi deðildir. Bu yüzden gece olduðu zaman insanlar
uyurlar. Uyumadan önce de dua etmeyi çoðu zaman unutmazlar. Çaresiz kaldýklarý her zaman
yaptýklarý gibi. Çünkü gece insanlara ait bir zaman dilimi deðildir.
Gece olduðu zaman tüm dünyanýn dominant ýrký olan insan “diðerlerine” göre hiçte
dominant deðildir. ”Diðerleri” gölgelerin içinde yaþayanlar, bu dünyadan baktýðýnýzda
göremediðimiz, oysa onlarýn dünyalarýndan görünen dünyamýzda; gece olduðunda dominant
olanlardýr. Gündüz ise onlar uyur ve dua ederler. Ettikleri dualar insanlarýn ölmemeleri
içindir. Ayný þey gibi. Bir insanýn can düþmanýnýn trafik kazasýndan ölmesini asla istemeyecek
olmasý gibi. Onu öldürme zevki kendine ait olmalýdýr. Silah, tercihe göre býçak veya tabanca
olmalýdýr ve hasmýnýn gözünün içine baka baka öldüren kiþi olmak ister insan. Can düþmaný pisi
pisine gitmemelidir.

Ýþte diðerleri de bu yüzden dua ederler ve doðal sebeplerle ölen bir çoðumuz için, aralarýnda
birçoðu üzülürler. ”keþke ben öldürseydim”

Sam paragrafý okudu. Uzun zamandýr yazdýðým en dandik giriþ oldu diye düþündü
Ýçinden ama bu konuda çok da seçim hakký yoktu.

Ghost Writer. Hayalet yazar ya da perde arkasýndaki yazar. Kendisi kitap yazamayacak olanlar için
kitap yazanlara böyle söylenir, sektör gibi bir þeydir aslýnda. Ama Sam’ in hikâyesini yazdýðý ‘’ þey ‘’
onu emri altýna alan ve onu mühürleyen ‘’ þey ‘’ hikâyesi pek bilinmeyen, ama artýk bilinsin isteyen bir
karanlýk varlýða aitti.

Paragrafý tekrar gözden geçirip tekrar beðenmedi ama yine de konuya girerken anlatmak istediði þeyi anlatmýþtý.
Gece olduðu zamanbelki de en iyisi dua edip uyumaktýr. Ne olacaðýný asla bilemeyiz öyle deðil mi? Bu dünyanýn
þekilsiz ve görünmez ruhlarý birden katliama susayýp kendilerine bir þekil vermeyi düþünebilirler. Belki gece
ettiðimiz dualar onlarý uzak tutabilir. Böyle þeylere inanmaktan nezarar gelir?
Aklýna gecenin bu saati Angie ’nin ne yaptýðý düþüncesi düþtü.

Saat 01:19

Bu aralar iþleri yoðundu, gergindi ve bu saatlerde uyumak üzeredir yada uyumuþtur diye
düþündü ama bir þekilde uyuduðuna emindi. Telefonunu doðru dürüst çeksin diye köþesine
koyduðu pencerenin pervazýndan aldý ve bir mesaj yazdý. ” Bu aralar yoðun olduðun için erken
uyuyorsun ve bu alýþýk olmasan da iyi, yoksa yorgun düþersin yapma öyle. Yemeðini düzgün
yemeyi de ihmal etme, hem zayýfsýn hem kilo verme derdindesin. Olmuyor böyle. Sana bir iyi
geceler öpücüðü ve dualarla 4’de melek yolluyorum. Ta ki sabah olana kadar baþýnda nöbet
tutacaklar ve onlar seni adýnla koruyacaklar Angie. Ýyi geceler ve tatlý rüyalar. ”
Mesaj yollandý ve bir müddet cevap gelmeyince Sam anladý. Hissettiði doðruydu, kýz
uyuyordu. Umarým güzel rüyalar görüyordur”dedi. ”Birazdan hayatýný kabusa döndüreceðim
çünkü” Sýrýttý kendi kendine…

* * *

Diðerleri özellikle bu dünya için bir anlam ifade eden kiþileri kendilerine hedef seçerler. Bunu
biliyorum çünkü bende onlardan birinin hedefiyim. Bu hikâyenin anlatýcýsý olarak þunu
söyleyebilirim ki onlar sizi hedeflerse, ya amaçlarý sizi öldürmek ve bunu mümkün olduðunca
kanlý yaparak son nefesinizi huzursuzca veriþinizi seyretmek, yada size bir þey
yaptýrmaktýr. Kendilerinin yapamadýðý yapmakta zorlandýðý ve sizin daha kolay
yapabileceðinizi düþündükleri bir þey yaptýrmak. Ýþte beni hedeflerinden biri yapan
özelliðimde bu. Anlatmak. Bazen onlarýn hikâyelerini anlatýyorum. Bunun için þanslýyým
ya tersi olsaydý, beni öldürmek istiyor olsalardý þu an bu hikâyeyi anlatamýyor
olabilirdim. Çünkü buna karar verdiklerinde artýk kaçýþýnýz yoktur…
Karanlýk köþeler, kuytular gece olduðu zaman þiþmeye, geniþlemeye ve nefes alýp vermeye
baþlar. Dikkatli kulak kesen herkes bunu duyabilir ama tavsiye etmem, duymaya çalýþmayýn. Bunu
duyanlar erkenden uyuyanlar ve yatmadan önce dua edenlerdir. Yaþayýp nefes alýp veren karanlýk
onlarýn,”diðerlerinin” kapýlarýdýr. Oradan buraya gelirler amaçlarý için…

Ve bu gece bu amaç Angie…

Bir sigara daha yaktý diðerinin sönmeye yüz tutan ateþiyle. Dumaný odasýnýn karanlýk köþesine
doðru üfledi. ”Orda olduðunuzu biliyorum Allah’ýn cezalarý” dedi. ” Cesur Hareket…
‘’Onlarý anlattýðým yeter’’ diye düþündü. Zaten daha fazla anlatmasý, açýklamasý; oluþturmaya
çalýþtýðý gizem olgusunu bozabilirdi. Artýk Angie ‘ ye geçmenin zamaný geldi.

“Saçmalýktan korku yaratmak”
diye içinde tekrarlayýp duruyordu. Gece aniden uyanýp yaný baþýnda bir yaratýk görmek
saçmadýr. Elinde baltasý ile duran ve tam olarak alnýnýn çatýsýna vurmak üzere olan birisini
uyanýp görmek. Bu diðerine göre biraz daha olasýdýr. Bu herkesin baþýna gelebilir…

O ESNADA ANGÝE ‘ NÝN EVÝ

Kýz uykusunda dönüp duruyordu. Rahatsýz bir rüya gördüðü çok belliydi. Gözleri sanki hafif
aralanmýþ gibiydi. Sanki açýlmak istiyorlardý. Açýlmak ve gördüðü kabustan uyanmak. Ama bir
baþka güçte gözleri kapalý tutmak istiyor gibiydi…
Sam ise ayný esnada hikâyesini yazýyordu…

Ofisteydi. Herkes gitmiþti. Sanki eli sopalý onlarca maganda ofise girmiþ ve her tarafý yakýp
yýkmýþ daðýtmýþ gibiydi. Bilgisayar ekranlarý paramparçaydý ve her adýmda ayaklarýnýn
altýnda ufalanan cam parçalarýnýn çýtýrtýlarýný duyuyordu. Ortalýkta boðuþma
izleri, duvarlarda kanlý týrnak izleri, vücudunda aðýr kanama olan birinin yerde
sürüklenmesiyle oluþmuþ olmasý muhtemel izler ve tekrar her tarafta cam kýrýklarý. Angie ne
olduðunu anlamýyordu. Tek istediði eve gitmek oldu. Eve gitmek ve buraya bir daha
gelmemek. Sanki daha önce orda hiç çalýþmamýþ gibi. Çýðlýk atmak istiyordu. Gördükleri ve
hissettiklerinin içinde yarattýðý sýkýþmýþlýk hissinden kurtulmak için iþe yarayabilecek bir þey
olabilirdi. Ama aðzý hareket ettiði halde, boðazýndaki yýrtýlma hissi bile canlandýðý halde sesi
çýkmýyordu. Tek yapabildiði gözlerini kapamak oldu.
Açtýðýnda evindeydi. Ofise olan her þey evine de olmuþ gibiydi. Tek eksik kan izleriydi. (Sam
bu satýrlarý yazarken ona ailesi ile ilgili kötü hisler hissettirmenin gereksiz olduðunu
düþündü)
Odasýna gitti. Her taraf daðýlmýþ, gardýrobu parçalanmýþ, eþyalarý didik, didik edilmiþ ve
kýyafetleri sanki pençelerle parçalanmýþtý. Yataðýnýn üstünde bir gazete kaðýdý vardý. Baþlýk
ürküttü.

“GELDÝLER,”

Gazeteyi elinde tutarken, kaðýttan aldýðý his gerçekten rahatsýz ediciydi. Sanki elini
yakýyormuþ gibi fýrlattý attý gazeteyi. O esnada aynada yüzünü gördü ve çýkmayan sesi, artýk
gýrtlaðýný yýrtarak bir infilak gibi patladý. Yüzü kurtlanmýþtý. Burnunun deliðinden ýslak
görünümlü þiþman bir kurt aþaðý sarkýyordu. Hatta alnýnda da bir sülük vardý. Aynada onu
gördüðü anda acýsýný hissetti ilk defa. Kanýný emerken verdiði iðrenç hisside.
Angie panikle yüzünü silkelemeye baþladý. Hatta tokatlar gibiydi. Burnundan sarkan sütümsü
renkli þiþman kurtçuðu da çekip almak istedi ama yaratýk kaygandý ve parmaklar bedenine
temas eder etmez burun deliðinden geri içeri kaçtý. ”Dýþarýda tehlike var” diye düþündü
kurtçuk. ”Oysa burada ne güzel et ve kan var ve ne güzel kokuyor” diye geçirdi içinden Angie ‘nin
genzine o boðum, boðum bedeni ile sürünürken.

Angie içten gýdýklanýyor gibi oluyordu ama gülmek yerine týrnaklarý ile kendi gýrtlaðýný
parçalayýp o kurtçuða ulaþmak ve onu yere atýp üstünde tepinmek istiyordu. Aynaya tekrar
bakmaya korkuyordu. Yüzündeki küçük kurtçuklardan ve sülükten kurtulmuþtu ama yine de bir
þeyler hareket ediyordu. Saçlarýnýn arasýnda, belki pireler…

Birden telefonu aklýna geldi tüm o kabusun ve gerçek dýþýlýðýn içinde…
Bunun bir rüya olduðunu fark etmiþti artýk. Ama yine de uyanamýyordu. Telefonunu
çýkardý. Sam’ in numarasýný buldu rehberden ve ara tuþuna bastý. Neden bunu yaptýðýný
bilmese de bir þekilde doðru olduðunu sanýyordu. Hatta emindi.
Bu arada lanet kurtçuk genzini diþliyordu neþeyle. Hatta”ne tatlý, pek lezzetli et ve kan emmeli
de emmeli” diye basit sözleri olan aptal bir þarký söylüyordu zihninden minik aðzý ile
kemirirken onun boyutu karþýsýnda etten duvar olan genzi.

Hat düþtü…

Sam daha “efendim” diyemeden Angie baðýrdý. ”Bir son ver buna, yalvarýrým bir son ver, artýk
dayanamýycam…”

Hat anýnda koptu…
Tatlý bir mýrýltý yükseldi o anda. Angie kabusun sona ermeye baþladýðýný anladý. Pusulanýn 4
yönünde ýþýklar yandý odasýnda. Tatlý mýrýltýnýn sesi biraz daha yükseldi. Sanki çok güzel
sesli(sonsuza dek þarkýlarýný dinlemek isteyeceðin kadar) kýz çocuklarý güzel bir ninni
söylüyordu. Bu kurtçuðun mýrýldandýðý “ne tatlý, pek lezzetli et ve kan, emmeli de emmeli”
þarkýsýndan çok daha sevimliydi.
Pusulanýn 4 yönünden yükselen ýþýk büyüdü ve büyüdü. Sanki dev bir güneþ gibi parladý son
olarak ve o tatlý þarký hala kulaðýndayken Angie gözlerini açtý. Artýk uyanmýþtý. Son hatýrladýðý
kabusla ilgili; isminin 4 yönden birden söylendiðiydi…

Angie
Angie
Angie
Angie

4 yönden adý ayný anda söylendi sanki ama 4 kere yanký yaptý.
Onu adýyla uðurlamýþlardý sanki…

* * *
Sam kupasýný tekrar artýk zift gibi olmuþ kahvesi ile doldurdu ve kahvenin bardaða
dolarken çýkardýðý sesi huþu ile dinledi. Yazdýðý ve kendisine fýsýldanan kabus sahnesini çok beðenmiþti
çünkü. Þimdi zihninde zorlama bir þekilde hikâyeye dahil ettiði kendini, hikâye içinde nasýl bir mantýða
oturtabileceðini düþünüyordu. Fazlada sürmedi. Angie bir keresinde ona “seninle konuþmak bana
iyi gelmiyor deðil, moralim kötüydü ama þimdi iyiyim, bak hem de ne çok þey öðreniyorum”
demiþ ve gülmüþtü. Hikâyede Angie kendisini þey olarak düþünüyor olabilirdi, þey…
Buldu.
Peter Pan ‘ da tipler uçmak için güzel bir yer ya da rahatlatýcý bir düþünce bulmak
zorundaydýlar. Belki de bilinç altýnda bu vardýr Angie ’in benimle ilgili.
Sýrýttý. ”Ben onun koruyucu meleðiyim”
Bir þeyleri yazmayý bu yüzden seviyordu. Yaratmak…

O ESNADA ANGÝE’NÝN EVÝ

Geçen saliselerle birlikte rüyasýnda gördükleri ile ilgili tüm anýlarý yerini hiçliðe
býraktý. Sadece gazeteyi hatýrlýyordu. “geldiler “
Telefonla ilgilide bir þeyler vardý. Tam olarak hatýrlamasa da. Saate bakmak için telefonuna
uzandý.

03:19

Birde mesaj vardý…

Gönderen : Sam
“Bu aralar yoðun olduðun için erken uyuyorsun ve bu alýþýk olmasan da iyi, yoksa yorgun
düþersin yapma böyle. Yemeðini düzgün yemeyi de ihmal etme, hem zayýfsýn hem kilo verme
derdindesin. Olmuyor böyle. Sana bir iyi geceler öpücüðü ve dualarla 4’de melek
yolluyorum. Ta ki sabah olana kadar baþýnda nöbet tutacaklar ve onlar seni adýnla
koruyacaklar. Angie. Ýyi geceler ve tatlý rüyalar. ”
“4 melek”

Iþýklarý hatýrladý. Her þey parça parçaydý sanki. Rüyayý tam olarak hatýrlayamayacaðýný
anladý. Sadece geriye býraktýðý kötü hissi ýþýklarý ve birde gazeteyi hatýrlýyordu.
“geldiler”

Mesaja cevap yazdý.

“berbat bir kabus görüyordum uyanmýþým ama hala toplayamadým. evet bu aralar yorgun
Oluyorum. Melekler için teþekkür ederim, gerçekten. Ýyi geceler”

Mesaj gitti…

Angie sabaha kadar uyumamaya karar verdi ve eline bir kitap aldý…
Önsöze baþladý.
Göz kapaklarý tekrar aðýrlaþmaya baþlamýþtý bile…

BÖLÜM 2 : KABUS

O gece gerçekten kendi kendine bir savaþ verdi. Sabah olup ta zaman geldiðinde erken
sayýlabilecek bir zamanda kalkacak ve iþe gidecekti. Ama ya gözleri?
Bir insanýn kendi kendiyle savaþýnda kazananda kaybedende kendisi olur. O zaman ne anlamý
kaldý savaþmanýn?
Angie sabaha kadar an be an daha da aðýrlaþan göz kapaklarý ve aklýndaki düþüncelerle
savaþtý. Uyumak istemiyordu ve güneþ doðduktan çok sonra bile uyanýk olduðuna göre savaþý
kazanmýþtý. Öyle mi?
Ya tüm gün boyunca çektiði yorgunluk ve baþ aðrýsý? Bu mudur zaferin ödülü? Hayýr, o savaþý
kazandý ve kaybetti. Berbat bir gün geçirdi. Bitmek bilmeyen problemler, laftan anlamayan
umarsýz cins insanlar, aklýnda dönüp duran düþünceler…

Bunlarý düþünürken boþ bir anýnda öðlen saatlerinde Sam’ i aramak istedi. Rehberden adýný
bulup tam arayacakken deja vu hissiyle doldu. Bu aný daha önce yaþamýþtým. Tabii ki daha
önce onu aramýþtý. Ama hiçbir zaman böyle hissetmemiþti ki?
Aradý ve bir müddet hafif neþeli sayýlabilecek bir konuþma oldu. Þimdi gerçekten de biraz daha
iyi hissediyordu kendini ama konuþma bittikten sonra bu his yerini git gide mide bulantýsýna
býraktý. Bir þey yememiþ, aksine devamlý bir þeyler içmiþti. Sütsüz þekersiz bok gibi kahve, ama bolca…


* * *
Sam evde yazdýðý yazýyý iþ yerine de getirmiþ burada da yazmaya devam etmek istiyordu. Boþ
zamanlarýnda.

Kabuslarda ilerleyen, kabus gibi bir hikâye. Vakit buldukça parça parça cümleler ekliyordu ve
son rötuþlardan sonra aþaðý yukarý þuna benzer bir þeyler yazdý…
Ertesi gün daha da kötü olacaktý…
Zaten iþler kötü giderken hep ertesi gün dünü aratýr.
Geldiler…
Kýz bunu zihninden tekrar edip duruyordu. ”Kim geldi? Neden geldi? Yoksa bana mý
geldiler? Oynatýyor muyum?”

“Bu gece uykuya yenilmemeliyim. ”

Çay ve kahveye devam. Artýk hareket ettikçe midesinden gelen lokurtularý
duyabiliyordu. Uyumamak için ne yapacaðýna tam karar verememiþti, belki de güzelce uzatsa
bacaklarýný, güzel þeyler düþünerek yumsa gözlerini, belki her þey yolunda giderdi?
Peki ya arkadan gelen sesler?

Rüyada olmadýðýna emindi. Ardýna baktý. Arkasýndaki varlýðýn hissi o döner dönmez yok
oldu. ”her zamanki gibi” dedi ve telefonu eline aldý, ekraný açmadan önce telefon camýndan
kendi aksini gördü ve bir anda sýçradý.
Yüzü…
Bir an ekranýn karanlýk köþesinde gördüðü aksi; kötüydü.
Yine kurtlar…
Elini yüzüne götürdü korkuyla. Yüz hatlarý haricinde bir þeye dokunmaktan
korkuyordu. Korktuðu baþýna gelmedi. Sadece o an için…

Paranoya yaptýðýný da düþünüyordu hatta emindi ama bir yandan da odada kendisinden hariç
biri yada bir þeylerin varlýðýný da hissediyordu. ”Belki de çýldýrmaya baþladým” demeye
kalmadan omzunda göremediði bir el hissetti. Ayný hýzla tekrar arkasýna döndü. Yine kimse
yoktu ama omzundaki aðýrlýk? Hala ordaydý ve onu yataða savurdu…
Angie yataðýn yumuþak zeminine çarpmak yerine sanki orasý kara ve uðursuz bir delikmiþ gibi
içine düþtü ama yatak o sanki hiç dokunmamýþ gibi duruyordu.
Kýz ýslak bir zemine düþtü ve karanlýk…

* * *
Suyun içinde bir þeyler oynaþýyordu ama balýk olmadýðýna neredeyse emindi. Sýrtý normalde
incinmiþ ve beli kýrýlmýþ olmalýydý ama bir þeyi yoktu. Sadece kafasý zonkluyordu. Korkuyla
sýrtýný yaslayabileceði bir duvara doðru sürüklendi ve zorlukla nefes alýp vermeye
baþladý. Artýk mantýk duygusunu yitirmiþti. Ýçinde bulabildiði tek cesaret bu yaþadýklarýnýn
kabus olduðuna ve biteceðine dair bir düþünceydi. ”Bitene kadar korkucam evet, ama aydýnlýk
bir güne uyanýcam”
Buna inanmak istiyordu.

“Neler oluyor?”

Adýnýn çaðýrýldýðýný duydu yine. Ama bu sefer son rüyasýnda gördüðü gibi
deðildi. Düþmancaydý bu.

“benden ne istiyorlar, neden ben?”

Yine göremediði iki kol onu koltuk altlarýndan yakaladý ve sürüklemeye baþladý. Korku ve
çaresizlikle baðýrýyordu ama bu çaresiz bir çýrpýnýþtan ileri gidemedi.
Sürükledikleri yer yavaþ, yavaþ gözü karanlýða alýþtýkça beliriyordu. Çok silik mum ýþýklarý ile
aydýnlatýlmýþ çember bir oda. Tam karþýsýnda her tarafýna farklý iriliklerde kem gözler
oyulmuþ, sanki tek bir parça devasa kemikten kakýlmýþ bir tahtta oturan bir karanlýk suret
vardý. Mumlarýn ýþýðý, odanýn içini azda olsa aydýnlatabiliyor olsa bile “onu”
aydýnlatamýyordu…

Görülmeyen eller kýzý tahtýn dibine, oturan karanlýk suretin ayaklarýnýn dibine fýrlattý ve
gittiler. En azýndan odadaki varlýklarýnýn hissi yok oldu.
Angie’ nin tüm kýyafeti ile birlikte fýrlatýldýðý anda yüzü de kanlý bir çamura bulandý. Bu çamuru
oluþturan sývý kandý evet ama ya diðer ele gelen þeyler, yok hayýr bunun ne olduðunu
düþünmenin zamaný deðil.
Tüm duyu organlarý alarm veriyordu ama en çok baðýraný koku alma duyusuydu. Mantýk
sýnýrlarýnýn dýþýnda, gerçek olamayacak, gerçek olmamasý gereken berbat koku genzini yakýp
kavuruyordu.
Karanlýk suret ayaða kalktý…

***


Sam saçmalýyorum diye düþündü. Beðenmiyordu yazdýklarýný Kendisine gösterileni tam olarak
kelimelere dökemiyordu. Kýsa sürede bunu anlatmak zor. Bu hikâye baþlayýþ ve bitiþ olarak yüzlerce
sayfa almalýydý ama ben doðrudan olaya girmek zorundayým çünkü bu bir hikâye olmalý diye düþünüyordu.
Oysa birebir gerçek hayattan aldýðý Sam ve Angie karakterlerini anlatmak istiyordu aslýnda. Tanýþmalarýndaki
sohbetler, samimiyet, sonralarýnda arkadaþ olmalarý, görüþmeleri, mesajlar telefonlar…

“Ya hepsi büyük bir planýn parçasýysa?”

Tüm o korkunç olaylarýn anlatýmýnda kullandýðý korkunç kelimelerin, kanlý vahþetli sahnelerin dýþýnda
aslýnda bunlarý da yazmak istiyordu, bunun ardýndaki gizem hakkýnda komplo teorileri döndürmek istiyordu
ama bir yandan da hikâyeyi kýsa tutmak istiyordu. Fazla uzatmadan anlatmak ve finalini yazmak. Nedenini bilemese de…

“Belki de fazla zamaným kalmamýþtýr. Yazmam gerekeni yazmak zorundayýmdýr”

Bu tür düþünceler nedeniyle acele ediyordu ve acele ettikçe de yazdýklarýndan tatmin
olmuyordu.

“Ýleride romanlarým yayýnlandýðýnda –hani olmaz ya - toplama hikâyelerimde kitap
olarak yayýnlansa bu hikâye içine girilmesi en zor hikâye olacak” diye geçirdi içinden.

“Eh, yazdýðým en iyi þey olmasa bile…”

Son cümlelerini yazdýðý sýrada gece olmuþ ve Angie ne zaman daldýðýný hatýrlamasa bile uykuya
dalmýþtý.

BÖLÜM 3 : SEBEP

Bir sigara daha yaktý. Artýk finali yazýp bitirmek istiyordu. Sanki Angie ‘ ye fazla acý çektirmek
istemezcesine…

“Burasý rüyalarýn dünyasý ve ben onun efendisiyim”

Ses karþýsýndaki karaltýdan deðil de sanki odanýn tamamýndan geliyordu. Sanki odanýn, hatta
rüyanýn kendisi konuþuyor gibi geldi Angie’ ye. Rüyada olduðunu bu söylemden çok önce
anlamýþtý ve bu sayede bedensel acýlarýný hissetmiyordu. ”Bu bir Freddy Krueger kabusu
olmadýðýna göre ölmeyeceðim” diye geçirdi içinden ve sinirle ayaða kalktý…

“Sen rüyalarýn efendisi olabilirsin ama ben rüyalarýn kölesi deðilim”

Biri sufle verse ancak bu kadar olabilirdi. Aðzýný açtýðýnda bu cümleyi kurmakla ilgili en ufak
bir düþüncesi bile yoktu ama söylemiþti iþte…

“Sen burada olduðun sürece benim kölemsin. Ben her istediðimde seni buraya alabilirim ve
birazdan örneðini vereceðim iþkenceleri her gece yapabilirim sana. Burada zaman uyandýðýn
dünyadaki gibi deðil kýzým. ”

Gölge konuþurken bir yandan da görülmeyen ama hissedilen varlýklar bir insan
getiriyorlardý. Periþan görünüyordu. Orta boylu üstü baþý yýrtýk pýrtýk kýyafetler içinde ve
saçlarý hatta saç derisi kazýnmýþ biri. Öne eðik baþýný kaldýrdýðý zaman Angie gözlerine
inanamadý. O getirdikleri kendisiydi. Bir gözü yuvasýndan kaymýþ, diðerinin kapaðý
koparýlmýþ, burnu defalarca kýrýlmaktan þeklini yitirmiþ diþleri kýrýk, bir kaç el ve daha fazla
ayak parmaðý eksik ve zayýf çok zayýf. Belki 3o küsur kiloda. Her tarafý yara içinde olsa da kýz
tanýdý. Bu kendisiydi.

Angie bu sahneyi gördükten sonra artýk ölümü ciddi, ciddi düþünmeye baþlamýþtý. Gölge
konuþmaya devam ediyordu….

“Burada yýllarca iþkence görür, kan dökersin. Günlerce aðlarsýn ve kýrýlmýþ diþlerinle ve
kesilmiþ dilinle yardým için baðýrýrsýn ama sesini kimse duymaz. Týrnaklarýn sökülüp bedenine
tahmin edemeyeceðin ýstýraplar verilir burada ve hepsinin acýsýný uyandýðýn dünyadan çok
daha fazla çekersin. Ýnan bana kýzým bunu saðlayabilirim. Her gece uyumamak için elinden
geleni yapsan bile ben seni buraya getiririm çünkü sen hedeflendin artýk. Bu ölecek olsan bile
mahþer gününe kadar buraya gelmeni saðlar bu ve inan bana kýzým o güne çok var. Bunlarý
yaþamak ister misin benim için küçük bir iyilik yapmak yerine?”

Gölge son cümlesini söylerken ona gösterilen sureti de gözünün önünden alýndý. Mesaj
ulaþmýþtý.

Yerin altýndan neþeli çýðlýklar geliyordu. Zemin aþaðýda”her kimlerse” sevinenlerin
tepinmesiyle sallanýyordu. Çýkardýklarý sesler “benim” diyen akýl barik kiþiyi bile bozacak
kadar kötüydü. Belli ki onlarda konuþan karanlýk suretin ve kabuslarýn köleleriydi.
Kýzýn bir dakika önceki direnci kýrýldý. Duyduklarý hiç hoþ þeyler deðildi. Ölümün bile kurtuluþ
olamayacaðý bir cehennem. Yaþarken ve ölünce bile kurtuluþun olmadýðý bir cehennem.
Birden aklýnda bir ýþýk yandý. Son bir çare belki. ”4 dedi içinden”
Onlarý düþünüyordu. Pusulanýn 4 ana yönünden, kuzey, güney, doðu ve batýdan gelen
ýþýk. Sam’ in gönderdiði melekler. Nasýlý yapýyor ki bunu, romantik bir söylemden ibaretmiþ gibi duruyordu oysa. Ýlgilenen, önemseyen bir adamýn söyleyeceði bir þeydi. Þimdi rüyada daha iyi idrak edebiliyordu. Sam mesajla yazdýðýnda yada ona söylemese bile içinden geçirdiðinde onlar burada oluyordu. Ya þimdi? Ben çaðýrýrsam…

Gözlerini kapadý rüyada. Gerçek dünyadaki bedeni çoktan yataðýna uzanmýþ uykuya yenik
düþmüþtü. Yarýn kalktýðýnda tabii ki hatýrlayamayacaktý bunun nasýl olduðunu.

Tabi kalkarsa…

“Dört” diyordu zihninden. ”Benim adým Angie. Yardým edin”

Rüyalarýn efendisinin yaþayan gölgelerden oluþan eli Angie’nin yüzünü tuttu ve kendine
çekti. ”Ben buranýn efendisiyim”

Nefesi ölüm kokuyordu, tabi o bir nefesse…

Angie cevap vermedi ve zihninden “Dört” dedi. ”Pusulanýn dört yönü. Ben Angie.
Beni götürün buradan”

Gölgeler erimeye baþladý. Odayý bir sýcaklýk kapladý. Çember odanýn etrafýnda duvarlara
serpiþtirilmiþ mumlar inanýlmaz bir hýzla eriyip söndüðü halde içerisi aydýnlandý. 4 yandan
yanan neonlar gibi. 4 ýþýnýnda birleþimi Angie’ yi buluyordu ortada. Iþýk 4 yönden yüzünde parladý
ve kýz gülümsedi. Bunun nedeni duyduðu müzikti. Iþýklar ayný zamanda tatlý bir esintide
gönderiyor gibiydi ve zemindeki kanlý çamurla birbirine yapýþan kýzýl saçlarý açýldý ve
dalgalanmaya baþladý. Iþýkla aydýnlanan duvarlarda orda yaþananlarýn izleri vardý. Duvarlara
saplý kalmýþ týrnak parçalarý, kurumuþ kan izleri. Çember oda çok “çirkindi” Kýz uçuþan
saçlarý ve 4 yönden yüzüne vuran ýþýkla birlikte o gülümsemesiyle ortaya çýkan güzelliði o
odaya çok fazlaydý.

Kurtuluþa doðru gittiðini hissetti. Ýçine dolan güven hissi muhteþemdi. Hele o kulaðýna çalýnan
tatlý mýrýltý.. 4 yönden geliyordu ve mýrýltýnýn arasýnda yine adýný duyuyordu. ”Angie”
Beklide o mýrýltý bir duaydý ve içinde ismi anýlaný kutsuyordu. Ne harika deðil mi?
Ýyice aydýnlanan odanýn tek köþesi hatta tek noktasý karanlýk kaldý. Bir insan, ama çam
yarmasý bir insanýn gölgesi gibi görünüyordu þimdi ama o gölgenin içinde bile bir þeyler
hareket ediyordu. Sývý gölgeden yapýlmýþ dolaþým sistemi gibi. Ýki adýmla tahtýn yanýna yürüdü
ve kollarýný koyduðu yerin hemen yanýndan bir þey aldý ve sanki bir düðmesi varmýþta ona
basmýþ gibi bir hareket yaptý.

O elindeki kabzaydý ve harýldayan ateþten bir kýlýç oluþturdu o düðmeye basýþ hareketi.
“Yanýmda cehennemin ateþi var. Cennetin meleklerine layýk”

Gülüyordu. Lanet olasýca gülüyordu bunlarý söylerken. Hýzlý adýmlarla Angie’ nin yanýndan
geçti. Kýz paralize olmuþtu. Þarkýyý dinleyip oradan kurtulup uyanmayý bekliyordu.
Gölge yanýndan geçti ve kuzeyin ýþýðý kesildi.

Þarkýnýn sesi kýsýlmýþ gibiydi. Angie biraz önce kapattýðý gözlerini açtý. ”Kötü bir þeyler oluyor”
Gölge saat yönünde kýzýn soluna doðru yürüdü. Bir hýþýrtýnýn ardýndan güneyin ýþýðý da
söndü. Þarkýnýn sesi kýsýldý. Angie þarkýnýn haricinde odanýn içindeki sesleri de duymaya
baþladý. Yerin altýndaki þeytanlar “biraz önce sevinç çýðlýklarý atanlar” þimdi iyice
coþmuþlardý. Takýrtýlý bir alkýþ sesi bile geliyordu. Kim bilir ellerinde ne tarz týrnaklarý
vardý. Ya da toynaklarýnda…

Birkaç adým sonra doðunun ýþýðý da söndü ve þarký zar zor duyulur oldu. Birkaç adým
daha. Iþýk odanýn içinde hareket etti. Angie artýk sadece odayý görüyor ve þarkýyý duyamýyordu.
Gölge pençesinde bir þey sürükleyerek yanýndan geçti ve yüzünü elindekiyle birlikte kýza döndü.
Kýzýn yüzü” hayallerin suya düþüþünün resmi” olmuþtu.

Gölge yerden pençesindeki þeyi ayaða dikti. Bu meleklerden biriydi. Hüzünle özür diler gibi
bakýyordu Angie’ ye. Bedeni 20 li yaþlarýnda bir kýz bedeni gibiydi ve çýplaktý ama yüzü 5-6
yaþlarýnda gibi duruyordu. Lüle lüle sarý saçlarý ve cennet nehirlerinin yeþilinden gözleri
vardý. Dolu olan gözler…

“Gözlerini aç ve sýðýndýðýn son umudun ellerimde yok oluþunu izle” dedi gölge…
Kýlýç meleðin gýrtlaðýnýn üstünden geçti ve ani hareketiyle yarattýðý kýzýllýk Angie’ nin gözünde bir
leke gibi kaldý birkaç uzun saniye boyunca. Meleðin gýrtlaðý 3 parmak kalýnlýðýnda yarýldý ve
içinden ýslak beyaz bir þeyler ýþýdý…

“affet…”

meleðin sesinden son duyduðu bu oldu…

Narin bedeni silikleþti, silikleþti ve yok oldu…

4’ün sonuncusu da göçtü…

Angie aðlýyordu. Böyle bir masumiyetin ve güzelliðin cehennem ateþleriyle lekelenerek ölüþünü
izlemek içinden bir þeyler eksiltti sanki. Eli ayaðý boþaldý ve dizleri üstüne düþtü. Gölge
maðrurca gerindi cehennemin kor ateþinden yakýlmýþ kýlýcýný düþüncesiyle
söndürürken. Kabzayý kemikten, kem gözlerden oluþan tahtýnýn yanýna býraktý ve aðlayan kýzýn
yanýna geldi. Ýradesi ile onu ayaða dikti ve pençesi ile çenesinin altýndan tutup yüzünü
kaldýrdý. Kýzýn gözleri yaþlanmýþtý ve ani hareketle dolan gözlerinden damlalar aþaðý
döküldü. Gölge mutluydu. Hayvan gibi haykýrdý. ”Sana zaten ispatlamadým mý her þeyi
yapabileceðimi?”

“Ne istiyorsun?”

Kuru gýrtlaðýndan ses gýcýrtý gibi çýktý. Teslimiyet anýna yakýndý artýk…

“Biri var, biri…biri…. Olmayan savaþlarýn, var olmayan dünyalarýn hikâyesini
anlatan. Tanýmadýðým yada kim olduðunu bulamadýðým bir sinsi bir varlýk onun kulaðýna fýsýldýyor
ve oda yazýyor. Damgalanmýþ olan. Onu buraya seni aldýðým gibi alamýyorum. Yolunun kendiliðinden
buraya düþmesi de engelleniyor sanki. Sen onun kaderini deðiþtirdin. Biz elimizden gelen her þeyi yaptýk.
Yazmamasý için. Durmasý için ve durdurduk. Artýk yazmýyor ve damgasý siliniyor. O ölecek. Ama onu
itiyorsun. O kulaðýna fýsýldayan varlýða doðru. Sana adýný söyledi onun. Ama kulaklarýma onu duymak yasak.
Kim bilmiyorum. Onun hakkýnda tek bildiðim o kiþi bileðinde, can damarýnýn tam üstünde onun damgasýný taþýyor
ve her seferinde ölümden dönüyor. Ýsmi bana yasak olan onu koruyor ve kulaðýna fýsýldýyor. Her þey deðiþmiþti.
O ölecekti ama sen araya girdin. Bunu nasýl bildiðimi anlayamazsýn. Bu senin aciz zihninin çok
ötesinde”

“Sam…”

Gölge kýzýn zihnini okudu. Kimden bahsettiðini anladýðýna sevinmiþti. Fazla konuþmak
istemiyordu…

Çünkü gölgeler konuþmazlar. En azýndan fazla konuþmazlar…

“Onu hayatýndan çýkaracaksýn. Sesini duymayacaksýn ve yüzünü görmeyeceksin ve adýný
anmayacaksýn. Onun için iyi þeyler dilemeyeceksin. Onun gülmesini istemeyeceksin. Yaþamasýný
istemeyeceksin. Ölmesini isteyeceksin. Tüm kanýnýn vücudundan yerlere boþalmasýný
isteyeceksin. Etlerinin çürümesini, gözlerinin üzüm taneleri gibi patlamasýný, kurtlarýn o
suratýný yemesini, haþerelerin üstüne pislemesini isteyeceksin. ”

Sesi gitgide heyecanlanýyordu. ” Damgalý olan” a gerçekten bunlarýn olduðunu hayal
ediyordu gölge ve zevkleniyordu.

“ve ruhunun bana gelmesini isteyeceksin. Þu an burada bulunduðun ve benim tutsaðým
olduðun gibi onun burada olmasýný isteyeceksin. Avuçlarýmýn içinde. ”

Gölge pençesini sýkýyordu þevkle. Konuþtukça büyüyordu sanki ve sesi de daha yüksek
çýkýyordu. Çember odanýn etrafýnda tekrar mumlar belirmiþti ve cümlenin sonlarýna doðru
meþale gibi yanmýþlardý…

“sen bunlarý istediðin zaman bunlar olacak. Sen isteyeceksin ve olacak. Ondan sonra bir daha
buraya gelmeyeceksin. Uyanýk olduðun dünyadan bir daha ne kendi kendine nede köpeklerim
tarafýndan asla buraya gelmeyeceksin. Harika bir yaþam yaþayacaksýn. Her istediðin olacak. O
kadar çok güleceksin ki”

Angie gülüyordu.

Birkaç saniyede aklýndan o kadar çok þey geçti ki…

Gölge kýzýn zihnini ve kalbini okudu. Ne olduðunu tam anlamasa da neþe görüyordu. Ýstediðim
çok da zor bir þey gibi gelmedi demek ki diye düþündü. Zaten “damgalý olan” kim ki? Neden
onun için cehennemi görsün…

Kýz baþýný salladý.

Alevler söndü, gölgenin sinsi kahkahalarý Angie’ nin yolculuðuna yarenlik etti. Angie uyandý…


* * *

Parmaklarýný çýtlattý. Kahvenin artýk pelteleþmiþ son demlerini de bardaðýna boþalttý ve bir sigara
yaktý. Yine diðerinin ateþiyle. Angie’ nin iþkence görmüþ halini betimlerken rahatsýz olmuþtu. Onu
o þekilde hayal etmek görmek rahatsýz etmiþti. Ama bir yandan hikâye kurgusu içinde bu gerçek
bir þey olmadýðý için ve bunun engellenmesi ihtimali olduðu için içi bir parça rahattý. Ama yine de
gözünde o þekilde canlandýrmak hoþ olmamýþtý. Zihnini bu görüntüden temizlemek için instagramdan
resimlerine baktý, sonra hatta onu ravioli yaparken hayal etti, elinde açtýðý hamuru
parça parça kesmiþ içlerine ýspanaklý harcý koyup kapatýyordu, yüzü hafif unlu gülüþü hafif yorgun
ama güzel.

Biraz sonra hikâyenin son kýsmýný yazacaktý ve bu belki daha çok kalbini kýracaktý ama yine
de olabilecek tek bir son vardý bu gidiþatta zihninde. Angie’ nin böyle bir durumda kalsaydý ne
yapacaðýný düþündüðü zaman aklýna bir cevap gelmiyordu. Gölge’ nin söylediklerini birebir
yapacaðýný sanmasa da, öyle bir duruma düþtüðünde kendini kurtarmak için bir þeyler
yapacaðýna emindi.

Aramak istedi. Sesini duymak. Rehberden kayýtlý numarayý buldu ve aradý.

Saat: 00:19

Telefon 7. kez çaldýktan sonra yine açýlmayýnca kapattý. Uyuduðunu düþünmüþtü ama birkaç
dakika sonra bir mesaj gelecekti…

O SIRADA ANGÝE ‘ ÝN EVÝ

Nasýl olduðunu anlamadýðý þekilde, e n son bilgisayarda bir þeylere bakarken þimdi
yataðýndan uyanmýþtý ve her þeyi, kabusundaki her bir aný; tadý ve kokuyu anýmsýyordu
ve bu hiç olmazdý. Tir tir titriyordu Angie. Elleri tir, tir titriyordu. Birbirine kenetledi ama
yine de durmadý. Kollarýnýn titremesini daha hýzlandýrdý.
Çok uzun süre ýþýða bakmýþta sonrasýnda gözünde leke kalmýþ gibi kabusunda gördüðü
kendi hali, o iþkence ve ýstýrapla bitmiþ tükenmiþ hali gözünün önünden gitmiyordu ve
aðlýyordu. Gözyaþlarý o yanaklarýnýn üzerinden usulca süzülüyordu.
Telefonun sesiyle irkildi. Kimin aradýðýný biliyordu. Hem de çok iyi biliyordu ama ne
yapacaðýný bilmiyordu. Emin deðildi. Telefon elinde çalýyordu. Sessize bastý Angie ve
düþünmeye devam etti. Telefon çalýyordu ve gözünden bir damla yaþ arayanýn isminin
yazdýðý kýsma düþtü.

Telefon sustu. Geride býraktýðý sessizlik kýzýn içini gýcýklattý.
“Ona bunu nasýl yaparým?”
“Ya kendimi bile bile nasýl yakarým?”

Duvarlar üstüne üstüne geliyordu sanki. Yapabileceði bir þey yoktu. Fazla bir þey…
Telefonundan mesajlar kýsmýna girdi ve arayan kiþiye, Sam’ e bir mesaj yazmaya karar
verdi. Böylesi daha kolay olacaktý…

“Sam en azýndan bir müddet görüþmemeliyiz. Lütfen ben seni arayana kadar beni
arama. Þimdi, þu anda bana nedenini sorma, cevaplar bekleme veremem. Sadece bu
isteðime saygý duymaný istiyorum. Kendine çok ama çok dikkat et…!”

Mesajý gönderdi.
Kendini çok garip hissediyordu Angie. Tarifsiz bir his. Sanki küçük bir çocuðu yüksek bir
yerden ölsün diye aþaðý fýrlatýp sonrasýnda düþerken o yüzündeki kýrýlmýþ ve þaþkýn
ifadeyi izlemek gibi.


* * *

Sam elinde keçeli kalemle bileðinde silikleþmeye baþlayan iþareti yeniliyordu. Bir
yandan da Angie’ i merak ediyordu. Nedense sanki uyumuyor olduðunu anlamýþ ve bilerek
cevap vermediðini biliyordu. Ýçinde garip ve rahatsýz bir his vardý.
Telefonun mesaj sesi bu sefer onu irkiltti. Ama sanki her zamankinden daha acý bir
þekilde çýkmýþ, sessizliðin huzurunu hançerlemiþti ses.

Sam mesajý okuduðunda telefon elinden yere düþtü. Sanki bir saniye içerisinde sarhoþ
olmuþ gibi pencerenin önünde durduðu yerde yalpaladý ve yere oturdu.

“gerçek olamaz”

“baþka bir þey olmalý. Bir öküzlük yaptým. evet bir þey yaptým yada bir þey dedim, bu
yüzden oldu. ”

“evet evet kesinlikle bu yüzden oldu. ”

Ýdrak aný çok tatsýzdýr. Hele de idrak ettiðiniz þey tatsýz bir gerçekse, farkýnda olmadan
yaptýðýnýz bir salaklýk, baþkasýna zarar verebilecek bir hareketi fark etmek. Bu
berbattýr. Sam bunu yaþýyordu iþte. Bir yandan inanmak istemese de yazdýðý rüya
–kabus- sahnelerinin, o aptal hikâyenin bir þekilde gerçek olduðunu düþünüyordu. Angie’ ye
nasýl olsa hikâye gerçek deðil diye bol keseden yaþattýðý ýstýraplarý.

“ama nasýl olur?”

“olamaz, kabul etmiyorum. ”

Telefonu düþtüðü yerden aldý. Bataryasý yerinden oynamýþ ve telefon kapanmýþtý. Düzeltti
ve tekrar açtý. Mesajý tekrar okudu…

“Sam en azýndan bir müddet görüþmemeliyiz. Lütfen ben seni arayana kadar beni
Arama. Þimdi, þu anda bana nedenini sorma, cevaplar bekleme veremem. Sadece bu
isteðime saygý duymaný istiyorum. Kendine çok ama çok dikkat et…!”
Reply dedi. Bi r süre düþündü ve…

“bilmeden seni üzecek ve kýracak bir þey yaptým sanýrým. Af dilemiyorum, gözümde seni
kýrmanýn affý yoktur çünkü. Kendim için bile. Sadece þunu bil ki caným bu görüþmeme
süresi umarým kýsa sürer. O zaman kadar, her zaman tüm kötülükler senden uzak
olsun, senin için kötü bensem bende dahil. Glasyalabolas’ ýn mührü üzerine olsun, hani
anlatmýþtým ya o acayip karakter iþte bana hikâyelerimi anlatan kendine koruyucu diyen ses,
kendine çok dikkat et sende. Eðer bu son durumdan sonra seni rahatsýz etmeyecekse öpüldün…”

Mesaj gitti…

Böyle olmasý için yalvarýyordu. Bir yanlýþ yapmýþ yada söylemiþ olmasýný
istiyordu. Hafýzasýnýn en diplerine kadar kurcaladý fakat bulamadý. Hafýzasýna güveniyor
olsa da “bir hata” yaptýðýný ve hatýrlamadýðýný kendine inandýrmaya çalýþýyordu.
Ama bu çok zordu…

Bilgisayarýn ekranýna baktý. Hikâye orda duruyordu. Ýçi kinle doldu. Saf, katýþýksýz
kin. Hemen kalktý ve sildi hikâyeyi. Ona baþ rolünde kendisinin olduðu bir hikâye
yazmaya söz vermiþti ama Allah biliyor ya böyle olsun istememiþti.
Dosyayý sildikten sonra bilgisayarý direk düðmeden kapattý. Sigarasýný çakmaðýný alýp
pencerenin yanýna gitti. Aklýndaki düþünce sabaha kadar orada düþünmek ve sigara
içmekti.

Sol eliyle çakmaðý çakarken bileðindeki iþareti gördü.

Gülümsedi…
Bir öncekine göre “rahatlatýcý” bir idrak anýydý yaþadýðý.

O SIRADA ANGÝE’ NÝN EVÝ

Angie mesajý okuyunca ezildi.
Yaptýðýndan utanmak üzereydi ki sondan ikinci cümleyi tekrar okudu.

Ve tekrar

Ve tekrar…

Mühür, internetten ne olduðuna baktý. Zihni açýk, bezgin olsa da bedeni gergindi. O an
yapmak istediði þeyi doðal yollarla yapmasý imkansýzdý. Sakinleþtirici, uyumasýna
yardýmcý olabileceðini düþündüðü tüm ilaçlardan birer tane toplamda 4 tane ilaç
buldu. Cd’ lerin üzerine yazabilen keçeli kalemlerden birini buldu ve bileðine, tam
nabzýnýn attýðý, can damarýnýn geçtiði yerin üstüne þekli çizdi. Bir þekilde fotoðraf gibi
hatýrlýyordu, bir kez daha bakmasýna gerek kalmadý resme. Haplarýný içti ve yataðýna
uzandý. Hem gülümsüyor hem de korkuyordu.

Birkaç dakika sonra tavan üstüne doðru inmeye baþladý sanki. Uyanýk olduðu dünyanýn
sessizliði yerini uyuduðu dünyanýn sessizliðine býraktý yavaþ yavaþ. Önce hiçbir þey
yoktu. Fakat sonra bilinci açýldý. Çember odaya giden koridorda olduðunu fark etti. Nasýl
olduðunu anlamadan ayaða kalktý. Sanki kendisi kalkmamýþtý.
Bileðine baktý. Þekli çizdiði yer þiþmiþti. Sanki kan toplanýyordu oraya. Birkaç yere
saðlam basan adýmla çember odaya girdi. Ama adýmlarý atan o deðildi.
Gölge tahtýnda oturuyordu ve onu görünce sevgiyle selamlamak üzere ayaða
Kalktý. Henüz gelenin kim, kimler olduðunun farkýnda deðildi…

BÖLÜM 4 : SONUÇ

“Köpeklerim haberi iletti. Ýstediðimin tam olarak aynýsý olmasa bile baþlangýç için
Ýyi. Sadakatini bildirmek için mi geldin kýzým”

Angie gölgenin tahtýna yaklaþtý. Ama onu bir önceki geldiðindeki gibi gölge olarak
görmüyordu. Olduðu gibi görüyordu. Saklamaya çalýþtýðý gerçek þekli. Gözlerinin olmasý
gereken çukur yerlerinde iki parlak yeþil kýçlý bok böceði duruyordu. Yüzü kurtçuklar
tarafýndan kemiriliyordu ve kafasýndaki saça benzer kýllarýn arasýnda ve alnýnda pireler
yüzüyordu. Teni kahverengiye çalan morumsu çürük bir renkteydi. Birkaç açýk yaradan
da kan sýzýyordu. Neden gölge olduðuna þaþmamak lazým diye düþündü Angie…
Hiç duraksamadan tahta doðru yürümeye devam etti. Gölge bir þeylerin ters gittiðini
anlamýþ gibi Angie’ yi incelemeye baþladý. Kýzýn gözlerinin içine baktý ve iþareti gördü. O
zaman anladý ve var oluþundan beri ilk defa irkildi.

“sen…”

“demek sendin o “

Angie kendi bedeninin içinde bir seyirci gibiydi. Ama mutlu. Çünkü yapmak istediði þeyi
baþarmýþtý. Onu yanýnda getirmiþti, mühür sayesinde.
Yerin altýndan iniltiler ve korku yüklü sesler yükselmeye baþladý. Þeytanlar anlamýþtý
sanki. Angie ayaðýný birkaç santim havaya kaldýrýp müthiþ bir hýz ve güçle yere
vurdu. Koyu bir yankýlanma duyuldu aþaðýda ve sesler kesildi. Aþaðýlarda bir yerde yer
yerinden oynamýþtý galiba ve aþaðýdaki þeytanlarýn tavanlarý tepelerine çökmüþtü.

“Ben Klan ’ýn en karanlýk kanýyým. ” Dedi Angie. Sesi biraz kendi sesi gibiydi. Ama
biraz. Daha çok korkunç yaratýða aitti çýkan ses.
Gölge tahtýnýn yanýndaki sunaðýndan kabzayý aldý. “Buraya gelemeyeceðini sanýyordum”
Angie gülümsedi. Ýçten içe güldüðü gibi þimdi yüzü de gülmüþtü.
“Ben Glasyalabolas’ ým”
Gölge kulaklarýný týkadý. Ýsim içini kemirmiþti sanki…

“Ben Cennet bahçelerinde yürüdüm ve cehennem çukurlarýnda insan eti
yedim. Dünyada ve cinler aleminde savaþlar yürüttüm. Aþaðýlýklarý kral yapýp
kullandým. Krallarý aþaðýladým. Tanrý’ya beni yarattýðý için teþekkür, yok etmediði içinse
küfrettim. Ben tüm alemlerin tek yolcusuyum. Þeytanýn soyunu önce yok ettim sonra
tekrar yarattým ve legion’ u daðýtýp klan’ ý kurdum. Buraya gelemeyeceðimi sandýn. Ben
buraya gelmedim. Bu aþaðýlýk odaya hapis kalmýþ rüyalardan kabuslardan
beslenen, klana giremeyen aþaðýlýk bir iblisi, bir sülüðü kaale almadýðým için
gelmedim. Benim adýmý ananlara musallat olmak da ne demek…”

Gölgenin kýlýcý parladý. Sýfatý ve bedeni iðrenç periþan görünüyor olsa da çok büyük bir
kudrete sahip olduðu belliydi. ”Benim türümden hiç kimse ile karþýlaþtýðýný
sanmýyorum” dedi tehditkar bir sesle.

Angie/ Labolas köpek diþlerini göstererek gülümsedi. Þimdi Gölge’ ye gerçek sýfatý ile
gözüküyordu ve gölgenin cesareti kýrýldýðý gibi kýlýcýnýn yaydýðý ýþýkta azaldý. Labolas
uzun siyahýmsý kestane saçlarý inanýlmaz bakýþlarý, sýrtýndan çýkan þekilsiz ince kol ve
pençelere örtülü kan rengi kanatlarý, savaþ kýyafeti ve keskin kuyruðu ile; tam bir savaþçý
iblis olarak gözüktü. Sýrtýndaki kýnýndan kýlýcýný çekti. Kýlýç süssüz, sade bir kýlýçtý.
“kýlýcýn süsü hikâyesidir”
Kýlýcý tutan eli koldan itibaren insana benzese de bileðe doðru deðiþim geçiriyor ve
keskinleþip daha kýrmýzý bir renk alýyordu. Kan kýrmýzýsý…

Kýlýcý Gölge’ ye yöneltti. Ýçinden “eðleniyor musun” diye sordu Angie’ ye.
Kýz gerçekten de eðleniyordu.

Gölge kýlýcýný savurdu tüm gücü ile. Labolas sadece kýlýcýyla savunma duruþu yaptý ve
gölgenin kýlýcý paramparça korlar halinde parçalanýp büyük bir patýrtý ile odanýn
etrafýna daðýldý. Gölge afalladý ama tüm kini ile bu sefer pençelerini savurarak
saldýrdý. Labolas iki pençesini de yakaladý ve sadece pençeleri deðil iki kolu birden
bedenden söktü. Kollarýn yanýndan çürümüþ bir sývý yayýldý ve gölge yere düþtü.
Angie ellerini ve aðzýný yönetebilseydi kesinlikle alkýþ yapýp ýslýklar hurralar yapacaktý
ama yönetemiyordu. Kontrol ondaydý.

Labolas yere kapaklanan yaratýðýn üstüne çöktü ve bir zamanlar gýrtlaðýnýn olduðu
çürümüþ et parçasýna diþlerini sapladý. Bir lokma et kopardý ve açtýðý delikten gölgenin
ruhunu içmeye baþladý. Açýk gözlerinden bedenin bir gölge haline bir normal haline
dönüþüp durduðunu görebiliyordu Angie. Gölge Labolas tarafýndan yok edilirken ezilen
böceklerin çýkardýðý sesler gibi çýtýrtýlar ve výzýldanmalar çýkarýyordu ve bu bir dakika
bile sürmedi. Geriye ölü derilerden baþka hiçbir þey kalmadý yerde.

Labolas her zamanki gibi kurbanýný yok ettikten sonra baþýný gökyüzüne yada yerine
göre gökyüzünün ve Tanrý’nýn olmasý gerektiði yere doðru kaldýrýp inanýlmaz bir uluma
sesi çýkardý. Yer yerinden oynadý ve duvarlardan sývalar döküldü.

Sustu…

Angie titredi ve yere kapaklandý. Caný acýmamýþtý yine. Korunuyordu…
Artýk bir beden deðillerdi.

Kendisine uzatýlan eli tutup ayaða tekrar kalktýðýnda gerçek kötüyü, þeytanýn deðil
þeytanlýðýn özünü karþýsýnda gördü. Gözleri…

Çok farklý bakýyordu…

Labolas “onun söylediklerini unut. Anlamsýz þeylerdir onlar. ” dedi.
Baþýný geriye çevirip kendisi boþ tahta bakýp bir yandan da Angie ’ye tahtý gösterir gibi bir
hareket yaptý.

“Burada kalýp kabuslarýn kraliçesi olmak ister misin? Birileri burada olmak zorunda”
dedi.

Kýz saygýyla baþýný öne eðdi. ”Eðer siz istiyorsanýz evet Lordum. Ama ben en azýndan
þimdilik istemiyorum. Yaþamam gereken bir hayat var”
Ýblis kýzýn boynuna doðru eðilen çenesini uzun týrnaklý baþ parmaðý ile yukarý kaldýrdý
ve yüzüne baktý. Gözleri…

Gözleri çok farklý bakýyordu…

Glasyalabolas elini havaya kaldýrdý ve tersi ile bir tokat savurdu. Eli havada karanlýðý
yarýp kýzýl bir ýþýk yarattý resmen ve kýzýn suratýna patladý…



* * *
Aniden bilgisayar baþýnda irkildi. Nihayet uzun zamandýr beklediði hikâyenin sonunu
okuyordu iþte ama bir kabustan uyanmýþ gibiydi. Hemen bileðine baktý. Bir an için orda iþareti
gördü sanki ama sonra yok oldu iþaret. Görüntüler, tokadýn acýsý, gölge, Glasya’nýn gözleri, daha
dün Sam ’e telefonuna cevap vermeyip ardýndan gönderdiði o mesaj, yüzündeki kurtlar, ofiste
olanlar, evde olanlar, çember oda. Sanki bütün bir resmin yap boz parçalarý gibi
daðýlýyordu. Evet yaþamýþtý bunlarý ama saniyeler içinde silindi gitti sanki o görüntüler hatýralarýndan.

Ýrkildi. Artýk tüm yaþadýklarý anýlarýndan deðil okuduklarýndan ibaret gibiydi.

Sanki…
Sanki sadece okurken hayal etmiþti. Sanki hiçbiri olmamýþtý.
Sanki hiçbiri gerçekte olmamýþtý.


* * *
Sam Labolas’ýn her zamanki gibi yapmasý, yazmasý gerekenleri rüyasýnda gördü.
Sildiði hikâyeyi sildiði yere kadar belki biraz daha farklý bir yorumla tekrar yazdý ve
kaldýðý yerden sonrasýný da yazmasý söylendiði þekilde yazdý. Rüyasýnda –kabusunda-
Angie ‘ye olanlarý unutacaðýný ve sadece okuduðu bir hikâyeden parçalar olarak
hatýrlayacaðýný duyduðu zaman çok sevinmiþti. Farkýnda olmadan Angie’ yi gerçekten
inanýlmaz acýlara sürüklemek üzere olduðunu düþündükçe…

Kendinden nefret ediyordu…

“Ben lanetliyim” dedi içinden.

“ve bu lanet etrafýmdakilere de sýçrýyor”


* * *
Birkaç saniye daha sonrasýnda Angie’ nin tüm anýlarý kayboldu. Hikâye onu çok etkilemiþti ve
geçen gece bir kabus gördüðünü hatýrlatmýþtý. Kabus görmüþtü, kötüydü buna emindi ama ne
olduðunu hatýrlamýyordu.

Yüzünde bir gülümseme ile hikâyeden bahsetmek üzere telefonunu aldý ve whatsapp ý
açtý. Ona okuduðunu ve ne düþündüðünü anlatacaktý. Sam yazanýn Angie olduðunu görünce ve
konuþmalarýnda irkilmiþ bir ton yerine güzel bir ton fark edince o da gülümsedi.

- Hikâyeyi beðenmene sevindim, ben de yazarken içselleþtirdim bu yüzden iyi oldu, saðlam da kahve içirdi ama meret…’’

Her þey yoluna girmiþti.

En azýndan þimdilik…







Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn gerilim kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yoksun
Selen
Zaman Yolcusu
Ýbret

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Kimsesizler Mezarlýðý Bölüm 1 [Roman]
Kimsesizler Mezarlýðý 3. Sezon Bölüm 22 [Roman]
Kimsesizler Mezarlýðý 2. Sezon Bölüm 18 [Roman]
Kimsesizler Mezarlýðý 3. Sezon Bölüm 25 [Roman]
Kimsesizler Mezarlýðý 2. Sezon Finali [Roman]
Kimsesizler Mezarlýðý Bölüm 7 [Roman]
Kimsesizler Mezarlýðý Bölüm 10 [Roman]
Kimsesizler Mezarlýðý 2. Sezon Bölüm 21 [Roman]
Kimsesizler Mezarlýðý Bölüm 2 [Roman]
Kimsesizler Mezarlýðý 2. Sezon Bölüm 19 [Roman]


Erdem Ýlker kimdir?

Hakkýmda bilmek istediðiniz her þey, duymak dahi istemediðiniz her þeyle birlikte bu hikayelerin, kitaplarýn içine daðýlmýþ durumda. Buraya onlarla alakalý damýtýlmýþ bir özet çýkartýp yazmak sizi kolaycýlýða yönlendirmek olur. Buraya gelenlerin tek bilmesini istediðim sizler için aldýðým riskler. Karanlýk hikâyeler anlatmak, garip öyküler yazmak, fantastik, gerilim ve korku dünyasýnda olmak zihni türlü düþünce yapýlarýna girmeye, olgularý sorgulamaya, dünyayý ve hayatý baþka bir gözle bakmaya itiyor insaný. Hem de metrobüse canhýraþ bir þekilde binmeye çalýþan magandanýn arkadan çýlgýnca içeriye doðru itmesi gibi. Bunun sonucu olarak da ortaya hikâyelerle birlikte bazen monolog beyin fýrtýnalarý da çýkýyor. Ýþte bu noktada ben, bizzat kendim, þahsým ve ötekilerim ile fikir birliðine vardýðýmýz þu oldu. Bazý karalamalarý, bazý hikâye ve kitaplarý paylaþalým ve ben olmayanlar da okusun. Okusun ve her kitap ya da hikâye ya da makale ile bir yolculuða çýksýn. Karanlýk, kasvetli, içinde yabancý hissedip keþfetmeye bazen korkacaðýnýz, bazen sabýrsýzlanacaðýnýz dünyalara yolculuðunuzda kolay gelsin. Merakýna engel olamayanlarý ve belasýný arayanlarý tüm yollarýn kesiþtiði o soðuk yerde bekliyor olacaðým.

Etkilendiði Yazarlar:
stephen king, j.r.r tolkien, isaac asimov


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Erdem Ýlker, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.