Þiir, duygularýn dilidir. -W. Winter |
|
||||||||||
|
BÖLÜM : 1 RÜYA Her zamanki gibi kolay oluyordu. Bilgisayarýn baþýna geçti ve kýzý düþünmeye baþladý. ” Kimsenin yerinde olmak isteyeceðini sanmam” dedi içinden, ‘’kendi de pek bir hevesli baþýna gelecekleri bilmeden. ’’ Kupasýný kahveyle doldurdu ve paketinden bir sigara çýkardý. Düzeltiyorum, bir sigara “daha” çýkardý çünkü bir öncekini daha söndürmemiþti bile ve yenisini onun ateþiyle yaktý. Ýlk dumaný sertçe çekti ve ellerini klavyenin üstüne koyar koymaz zihninde þimþekler çakmaya baþladý. Görüntülerle dolu bir tünelden geçiyordu sanki, ya da bilinç altýnýn derin sularýna olta atýyor ve her çekiþinde görüntüler çýkarýyordu. Hepsinde o vardý. Kanýn, keskin nesnelerin, korkunun haþerelerin ve soundtrack gibi susmayan çýðlýðýn haricinde deðiþmeyen tek þey oydu görüntülerde. Kýz… Angie… Baþlýðý attý… “GERÇEK” En büyük yalanýn bile baþýna yada sonuna ‘’ bu bir gerçektir ‘’ yazarsanýz, bunun gerçek olduðunu söylerseniz, inandýrýcý olmasa bile þüphe uyandýrýr. “Ulan ya harbiden gerçekse?” þüphesi… Bu bile yeterlidir bazen. Bir þeyler baþarmak için. “Yaþayan Ölülerin Dönüþü” filminin baþýnda tüm olaylarýn gerçek olduðu söylenir. Yine söylenene göre sadece özel isimler deðiþtirilmiþtir ve film sadece halký bilgilendirmek için yapýlmýþtýr. Ordu süper asker çalýþmalarý için ölüleri diriltecek bir gaz bulmuþtur. Kurþunlarla ölmeyen bir ordu yaratmak için çözüm arayan bilim adamlarýný ifþa ediyordu bu film. Tabi bu bilgilendirmeyi çýplaklýk, pornografi ve her tür vahþet sahnesini de kullanmaktan çekinmeyerek yapýyordu. Ama her ne kadar bunun gerçek olamayacaðýný düþünseniz de baþýndaki o ibare o filmi her birine anlatýrken mutlaka bahsedeceðiniz bir þey olur. Bir hikâyede yazdýklarýnýzý, hikâyeyi gerçek yapabilmek. Ýþte önemli olan bu. Bunlar yazan kiþinin sadece bir saniye içinde aklýndan gelen þeylerdir. Hikâyenin adýný “gerçek” koyduðu andan itibaren paragrafýn baþýna geçene kadar süren düþünceler öbeði. Gece insanlara ait bir zaman dilimi deðildir. Bu yüzden gece olduðu zaman insanlar uyurlar. Uyumadan önce de dua etmeyi çoðu zaman unutmazlar. Çaresiz kaldýklarý her zaman yaptýklarý gibi. Çünkü gece insanlara ait bir zaman dilimi deðildir. Gece olduðu zaman tüm dünyanýn dominant ýrký olan insan “diðerlerine” göre hiçte dominant deðildir. ”Diðerleri” gölgelerin içinde yaþayanlar, bu dünyadan baktýðýnýzda göremediðimiz, oysa onlarýn dünyalarýndan görünen dünyamýzda; gece olduðunda dominant olanlardýr. Gündüz ise onlar uyur ve dua ederler. Ettikleri dualar insanlarýn ölmemeleri içindir. Ayný þey gibi. Bir insanýn can düþmanýnýn trafik kazasýndan ölmesini asla istemeyecek olmasý gibi. Onu öldürme zevki kendine ait olmalýdýr. Silah, tercihe göre býçak veya tabanca olmalýdýr ve hasmýnýn gözünün içine baka baka öldüren kiþi olmak ister insan. Can düþmaný pisi pisine gitmemelidir. Ýþte diðerleri de bu yüzden dua ederler ve doðal sebeplerle ölen bir çoðumuz için, aralarýnda birçoðu üzülürler. ”keþke ben öldürseydim” Sam paragrafý okudu. Uzun zamandýr yazdýðým en dandik giriþ oldu diye düþündü Ýçinden ama bu konuda çok da seçim hakký yoktu. Ghost Writer. Hayalet yazar ya da perde arkasýndaki yazar. Kendisi kitap yazamayacak olanlar için kitap yazanlara böyle söylenir, sektör gibi bir þeydir aslýnda. Ama Sam’ in hikâyesini yazdýðý ‘’ þey ‘’ onu emri altýna alan ve onu mühürleyen ‘’ þey ‘’ hikâyesi pek bilinmeyen, ama artýk bilinsin isteyen bir karanlýk varlýða aitti. Paragrafý tekrar gözden geçirip tekrar beðenmedi ama yine de konuya girerken anlatmak istediði þeyi anlatmýþtý. Gece olduðu zamanbelki de en iyisi dua edip uyumaktýr. Ne olacaðýný asla bilemeyiz öyle deðil mi? Bu dünyanýn þekilsiz ve görünmez ruhlarý birden katliama susayýp kendilerine bir þekil vermeyi düþünebilirler. Belki gece ettiðimiz dualar onlarý uzak tutabilir. Böyle þeylere inanmaktan nezarar gelir? Aklýna gecenin bu saati Angie ’nin ne yaptýðý düþüncesi düþtü. Saat 01:19 Bu aralar iþleri yoðundu, gergindi ve bu saatlerde uyumak üzeredir yada uyumuþtur diye düþündü ama bir þekilde uyuduðuna emindi. Telefonunu doðru dürüst çeksin diye köþesine koyduðu pencerenin pervazýndan aldý ve bir mesaj yazdý. ” Bu aralar yoðun olduðun için erken uyuyorsun ve bu alýþýk olmasan da iyi, yoksa yorgun düþersin yapma öyle. Yemeðini düzgün yemeyi de ihmal etme, hem zayýfsýn hem kilo verme derdindesin. Olmuyor böyle. Sana bir iyi geceler öpücüðü ve dualarla 4’de melek yolluyorum. Ta ki sabah olana kadar baþýnda nöbet tutacaklar ve onlar seni adýnla koruyacaklar Angie. Ýyi geceler ve tatlý rüyalar. ” Mesaj yollandý ve bir müddet cevap gelmeyince Sam anladý. Hissettiði doðruydu, kýz uyuyordu. Umarým güzel rüyalar görüyordur”dedi. ”Birazdan hayatýný kabusa döndüreceðim çünkü” Sýrýttý kendi kendine… * * * Diðerleri özellikle bu dünya için bir anlam ifade eden kiþileri kendilerine hedef seçerler. Bunu biliyorum çünkü bende onlardan birinin hedefiyim. Bu hikâyenin anlatýcýsý olarak þunu söyleyebilirim ki onlar sizi hedeflerse, ya amaçlarý sizi öldürmek ve bunu mümkün olduðunca kanlý yaparak son nefesinizi huzursuzca veriþinizi seyretmek, yada size bir þey yaptýrmaktýr. Kendilerinin yapamadýðý yapmakta zorlandýðý ve sizin daha kolay yapabileceðinizi düþündükleri bir þey yaptýrmak. Ýþte beni hedeflerinden biri yapan özelliðimde bu. Anlatmak. Bazen onlarýn hikâyelerini anlatýyorum. Bunun için þanslýyým ya tersi olsaydý, beni öldürmek istiyor olsalardý þu an bu hikâyeyi anlatamýyor olabilirdim. Çünkü buna karar verdiklerinde artýk kaçýþýnýz yoktur… Karanlýk köþeler, kuytular gece olduðu zaman þiþmeye, geniþlemeye ve nefes alýp vermeye baþlar. Dikkatli kulak kesen herkes bunu duyabilir ama tavsiye etmem, duymaya çalýþmayýn. Bunu duyanlar erkenden uyuyanlar ve yatmadan önce dua edenlerdir. Yaþayýp nefes alýp veren karanlýk onlarýn,”diðerlerinin” kapýlarýdýr. Oradan buraya gelirler amaçlarý için… Ve bu gece bu amaç Angie… Bir sigara daha yaktý diðerinin sönmeye yüz tutan ateþiyle. Dumaný odasýnýn karanlýk köþesine doðru üfledi. ”Orda olduðunuzu biliyorum Allah’ýn cezalarý” dedi. ” Cesur Hareket… ‘’Onlarý anlattýðým yeter’’ diye düþündü. Zaten daha fazla anlatmasý, açýklamasý; oluþturmaya çalýþtýðý gizem olgusunu bozabilirdi. Artýk Angie ‘ ye geçmenin zamaný geldi. “Saçmalýktan korku yaratmak” diye içinde tekrarlayýp duruyordu. Gece aniden uyanýp yaný baþýnda bir yaratýk görmek saçmadýr. Elinde baltasý ile duran ve tam olarak alnýnýn çatýsýna vurmak üzere olan birisini uyanýp görmek. Bu diðerine göre biraz daha olasýdýr. Bu herkesin baþýna gelebilir… O ESNADA ANGÝE ‘ NÝN EVÝ Kýz uykusunda dönüp duruyordu. Rahatsýz bir rüya gördüðü çok belliydi. Gözleri sanki hafif aralanmýþ gibiydi. Sanki açýlmak istiyorlardý. Açýlmak ve gördüðü kabustan uyanmak. Ama bir baþka güçte gözleri kapalý tutmak istiyor gibiydi… Sam ise ayný esnada hikâyesini yazýyordu… Ofisteydi. Herkes gitmiþti. Sanki eli sopalý onlarca maganda ofise girmiþ ve her tarafý yakýp yýkmýþ daðýtmýþ gibiydi. Bilgisayar ekranlarý paramparçaydý ve her adýmda ayaklarýnýn altýnda ufalanan cam parçalarýnýn çýtýrtýlarýný duyuyordu. Ortalýkta boðuþma izleri, duvarlarda kanlý týrnak izleri, vücudunda aðýr kanama olan birinin yerde sürüklenmesiyle oluþmuþ olmasý muhtemel izler ve tekrar her tarafta cam kýrýklarý. Angie ne olduðunu anlamýyordu. Tek istediði eve gitmek oldu. Eve gitmek ve buraya bir daha gelmemek. Sanki daha önce orda hiç çalýþmamýþ gibi. Çýðlýk atmak istiyordu. Gördükleri ve hissettiklerinin içinde yarattýðý sýkýþmýþlýk hissinden kurtulmak için iþe yarayabilecek bir þey olabilirdi. Ama aðzý hareket ettiði halde, boðazýndaki yýrtýlma hissi bile canlandýðý halde sesi çýkmýyordu. Tek yapabildiði gözlerini kapamak oldu. Açtýðýnda evindeydi. Ofise olan her þey evine de olmuþ gibiydi. Tek eksik kan izleriydi. (Sam bu satýrlarý yazarken ona ailesi ile ilgili kötü hisler hissettirmenin gereksiz olduðunu düþündü) Odasýna gitti. Her taraf daðýlmýþ, gardýrobu parçalanmýþ, eþyalarý didik, didik edilmiþ ve kýyafetleri sanki pençelerle parçalanmýþtý. Yataðýnýn üstünde bir gazete kaðýdý vardý. Baþlýk ürküttü. “GELDÝLER,” Gazeteyi elinde tutarken, kaðýttan aldýðý his gerçekten rahatsýz ediciydi. Sanki elini yakýyormuþ gibi fýrlattý attý gazeteyi. O esnada aynada yüzünü gördü ve çýkmayan sesi, artýk gýrtlaðýný yýrtarak bir infilak gibi patladý. Yüzü kurtlanmýþtý. Burnunun deliðinden ýslak görünümlü þiþman bir kurt aþaðý sarkýyordu. Hatta alnýnda da bir sülük vardý. Aynada onu gördüðü anda acýsýný hissetti ilk defa. Kanýný emerken verdiði iðrenç hisside. Angie panikle yüzünü silkelemeye baþladý. Hatta tokatlar gibiydi. Burnundan sarkan sütümsü renkli þiþman kurtçuðu da çekip almak istedi ama yaratýk kaygandý ve parmaklar bedenine temas eder etmez burun deliðinden geri içeri kaçtý. ”Dýþarýda tehlike var” diye düþündü kurtçuk. ”Oysa burada ne güzel et ve kan var ve ne güzel kokuyor” diye geçirdi içinden Angie ‘nin genzine o boðum, boðum bedeni ile sürünürken. Angie içten gýdýklanýyor gibi oluyordu ama gülmek yerine týrnaklarý ile kendi gýrtlaðýný parçalayýp o kurtçuða ulaþmak ve onu yere atýp üstünde tepinmek istiyordu. Aynaya tekrar bakmaya korkuyordu. Yüzündeki küçük kurtçuklardan ve sülükten kurtulmuþtu ama yine de bir þeyler hareket ediyordu. Saçlarýnýn arasýnda, belki pireler… Birden telefonu aklýna geldi tüm o kabusun ve gerçek dýþýlýðýn içinde… Bunun bir rüya olduðunu fark etmiþti artýk. Ama yine de uyanamýyordu. Telefonunu çýkardý. Sam’ in numarasýný buldu rehberden ve ara tuþuna bastý. Neden bunu yaptýðýný bilmese de bir þekilde doðru olduðunu sanýyordu. Hatta emindi. Bu arada lanet kurtçuk genzini diþliyordu neþeyle. Hatta”ne tatlý, pek lezzetli et ve kan emmeli de emmeli” diye basit sözleri olan aptal bir þarký söylüyordu zihninden minik aðzý ile kemirirken onun boyutu karþýsýnda etten duvar olan genzi. Hat düþtü… Sam daha “efendim” diyemeden Angie baðýrdý. ”Bir son ver buna, yalvarýrým bir son ver, artýk dayanamýycam…” Hat anýnda koptu… Tatlý bir mýrýltý yükseldi o anda. Angie kabusun sona ermeye baþladýðýný anladý. Pusulanýn 4 yönünde ýþýklar yandý odasýnda. Tatlý mýrýltýnýn sesi biraz daha yükseldi. Sanki çok güzel sesli(sonsuza dek þarkýlarýný dinlemek isteyeceðin kadar) kýz çocuklarý güzel bir ninni söylüyordu. Bu kurtçuðun mýrýldandýðý “ne tatlý, pek lezzetli et ve kan, emmeli de emmeli” þarkýsýndan çok daha sevimliydi. Pusulanýn 4 yönünden yükselen ýþýk büyüdü ve büyüdü. Sanki dev bir güneþ gibi parladý son olarak ve o tatlý þarký hala kulaðýndayken Angie gözlerini açtý. Artýk uyanmýþtý. Son hatýrladýðý kabusla ilgili; isminin 4 yönden birden söylendiðiydi… Angie Angie Angie Angie 4 yönden adý ayný anda söylendi sanki ama 4 kere yanký yaptý. Onu adýyla uðurlamýþlardý sanki… * * * Sam kupasýný tekrar artýk zift gibi olmuþ kahvesi ile doldurdu ve kahvenin bardaða dolarken çýkardýðý sesi huþu ile dinledi. Yazdýðý ve kendisine fýsýldanan kabus sahnesini çok beðenmiþti çünkü. Þimdi zihninde zorlama bir þekilde hikâyeye dahil ettiði kendini, hikâye içinde nasýl bir mantýða oturtabileceðini düþünüyordu. Fazlada sürmedi. Angie bir keresinde ona “seninle konuþmak bana iyi gelmiyor deðil, moralim kötüydü ama þimdi iyiyim, bak hem de ne çok þey öðreniyorum” demiþ ve gülmüþtü. Hikâyede Angie kendisini þey olarak düþünüyor olabilirdi, þey… Buldu. Peter Pan ‘ da tipler uçmak için güzel bir yer ya da rahatlatýcý bir düþünce bulmak zorundaydýlar. Belki de bilinç altýnda bu vardýr Angie ’in benimle ilgili. Sýrýttý. ”Ben onun koruyucu meleðiyim” Bir þeyleri yazmayý bu yüzden seviyordu. Yaratmak… O ESNADA ANGÝE’NÝN EVÝ Geçen saliselerle birlikte rüyasýnda gördükleri ile ilgili tüm anýlarý yerini hiçliðe býraktý. Sadece gazeteyi hatýrlýyordu. “geldiler “ Telefonla ilgilide bir þeyler vardý. Tam olarak hatýrlamasa da. Saate bakmak için telefonuna uzandý. 03:19 Birde mesaj vardý… Gönderen : Sam “Bu aralar yoðun olduðun için erken uyuyorsun ve bu alýþýk olmasan da iyi, yoksa yorgun düþersin yapma böyle. Yemeðini düzgün yemeyi de ihmal etme, hem zayýfsýn hem kilo verme derdindesin. Olmuyor böyle. Sana bir iyi geceler öpücüðü ve dualarla 4’de melek yolluyorum. Ta ki sabah olana kadar baþýnda nöbet tutacaklar ve onlar seni adýnla koruyacaklar. Angie. Ýyi geceler ve tatlý rüyalar. ” “4 melek” Iþýklarý hatýrladý. Her þey parça parçaydý sanki. Rüyayý tam olarak hatýrlayamayacaðýný anladý. Sadece geriye býraktýðý kötü hissi ýþýklarý ve birde gazeteyi hatýrlýyordu. “geldiler” Mesaja cevap yazdý. “berbat bir kabus görüyordum uyanmýþým ama hala toplayamadým. evet bu aralar yorgun Oluyorum. Melekler için teþekkür ederim, gerçekten. Ýyi geceler” Mesaj gitti… Angie sabaha kadar uyumamaya karar verdi ve eline bir kitap aldý… Önsöze baþladý. Göz kapaklarý tekrar aðýrlaþmaya baþlamýþtý bile… BÖLÜM 2 : KABUS O gece gerçekten kendi kendine bir savaþ verdi. Sabah olup ta zaman geldiðinde erken sayýlabilecek bir zamanda kalkacak ve iþe gidecekti. Ama ya gözleri? Bir insanýn kendi kendiyle savaþýnda kazananda kaybedende kendisi olur. O zaman ne anlamý kaldý savaþmanýn? Angie sabaha kadar an be an daha da aðýrlaþan göz kapaklarý ve aklýndaki düþüncelerle savaþtý. Uyumak istemiyordu ve güneþ doðduktan çok sonra bile uyanýk olduðuna göre savaþý kazanmýþtý. Öyle mi? Ya tüm gün boyunca çektiði yorgunluk ve baþ aðrýsý? Bu mudur zaferin ödülü? Hayýr, o savaþý kazandý ve kaybetti. Berbat bir gün geçirdi. Bitmek bilmeyen problemler, laftan anlamayan umarsýz cins insanlar, aklýnda dönüp duran düþünceler… Bunlarý düþünürken boþ bir anýnda öðlen saatlerinde Sam’ i aramak istedi. Rehberden adýný bulup tam arayacakken deja vu hissiyle doldu. Bu aný daha önce yaþamýþtým. Tabii ki daha önce onu aramýþtý. Ama hiçbir zaman böyle hissetmemiþti ki? Aradý ve bir müddet hafif neþeli sayýlabilecek bir konuþma oldu. Þimdi gerçekten de biraz daha iyi hissediyordu kendini ama konuþma bittikten sonra bu his yerini git gide mide bulantýsýna býraktý. Bir þey yememiþ, aksine devamlý bir þeyler içmiþti. Sütsüz þekersiz bok gibi kahve, ama bolca… * * * Sam evde yazdýðý yazýyý iþ yerine de getirmiþ burada da yazmaya devam etmek istiyordu. Boþ zamanlarýnda. Kabuslarda ilerleyen, kabus gibi bir hikâye. Vakit buldukça parça parça cümleler ekliyordu ve son rötuþlardan sonra aþaðý yukarý þuna benzer bir þeyler yazdý… Ertesi gün daha da kötü olacaktý… Zaten iþler kötü giderken hep ertesi gün dünü aratýr. Geldiler… Kýz bunu zihninden tekrar edip duruyordu. ”Kim geldi? Neden geldi? Yoksa bana mý geldiler? Oynatýyor muyum?” “Bu gece uykuya yenilmemeliyim. ” Çay ve kahveye devam. Artýk hareket ettikçe midesinden gelen lokurtularý duyabiliyordu. Uyumamak için ne yapacaðýna tam karar verememiþti, belki de güzelce uzatsa bacaklarýný, güzel þeyler düþünerek yumsa gözlerini, belki her þey yolunda giderdi? Peki ya arkadan gelen sesler? Rüyada olmadýðýna emindi. Ardýna baktý. Arkasýndaki varlýðýn hissi o döner dönmez yok oldu. ”her zamanki gibi” dedi ve telefonu eline aldý, ekraný açmadan önce telefon camýndan kendi aksini gördü ve bir anda sýçradý. Yüzü… Bir an ekranýn karanlýk köþesinde gördüðü aksi; kötüydü. Yine kurtlar… Elini yüzüne götürdü korkuyla. Yüz hatlarý haricinde bir þeye dokunmaktan korkuyordu. Korktuðu baþýna gelmedi. Sadece o an için… Paranoya yaptýðýný da düþünüyordu hatta emindi ama bir yandan da odada kendisinden hariç biri yada bir þeylerin varlýðýný da hissediyordu. ”Belki de çýldýrmaya baþladým” demeye kalmadan omzunda göremediði bir el hissetti. Ayný hýzla tekrar arkasýna döndü. Yine kimse yoktu ama omzundaki aðýrlýk? Hala ordaydý ve onu yataða savurdu… Angie yataðýn yumuþak zeminine çarpmak yerine sanki orasý kara ve uðursuz bir delikmiþ gibi içine düþtü ama yatak o sanki hiç dokunmamýþ gibi duruyordu. Kýz ýslak bir zemine düþtü ve karanlýk… * * * Suyun içinde bir þeyler oynaþýyordu ama balýk olmadýðýna neredeyse emindi. Sýrtý normalde incinmiþ ve beli kýrýlmýþ olmalýydý ama bir þeyi yoktu. Sadece kafasý zonkluyordu. Korkuyla sýrtýný yaslayabileceði bir duvara doðru sürüklendi ve zorlukla nefes alýp vermeye baþladý. Artýk mantýk duygusunu yitirmiþti. Ýçinde bulabildiði tek cesaret bu yaþadýklarýnýn kabus olduðuna ve biteceðine dair bir düþünceydi. ”Bitene kadar korkucam evet, ama aydýnlýk bir güne uyanýcam” Buna inanmak istiyordu. “Neler oluyor?” Adýnýn çaðýrýldýðýný duydu yine. Ama bu sefer son rüyasýnda gördüðü gibi deðildi. Düþmancaydý bu. “benden ne istiyorlar, neden ben?” Yine göremediði iki kol onu koltuk altlarýndan yakaladý ve sürüklemeye baþladý. Korku ve çaresizlikle baðýrýyordu ama bu çaresiz bir çýrpýnýþtan ileri gidemedi. Sürükledikleri yer yavaþ, yavaþ gözü karanlýða alýþtýkça beliriyordu. Çok silik mum ýþýklarý ile aydýnlatýlmýþ çember bir oda. Tam karþýsýnda her tarafýna farklý iriliklerde kem gözler oyulmuþ, sanki tek bir parça devasa kemikten kakýlmýþ bir tahtta oturan bir karanlýk suret vardý. Mumlarýn ýþýðý, odanýn içini azda olsa aydýnlatabiliyor olsa bile “onu” aydýnlatamýyordu… Görülmeyen eller kýzý tahtýn dibine, oturan karanlýk suretin ayaklarýnýn dibine fýrlattý ve gittiler. En azýndan odadaki varlýklarýnýn hissi yok oldu. Angie’ nin tüm kýyafeti ile birlikte fýrlatýldýðý anda yüzü de kanlý bir çamura bulandý. Bu çamuru oluþturan sývý kandý evet ama ya diðer ele gelen þeyler, yok hayýr bunun ne olduðunu düþünmenin zamaný deðil. Tüm duyu organlarý alarm veriyordu ama en çok baðýraný koku alma duyusuydu. Mantýk sýnýrlarýnýn dýþýnda, gerçek olamayacak, gerçek olmamasý gereken berbat koku genzini yakýp kavuruyordu. Karanlýk suret ayaða kalktý… *** Sam saçmalýyorum diye düþündü. Beðenmiyordu yazdýklarýný Kendisine gösterileni tam olarak kelimelere dökemiyordu. Kýsa sürede bunu anlatmak zor. Bu hikâye baþlayýþ ve bitiþ olarak yüzlerce sayfa almalýydý ama ben doðrudan olaya girmek zorundayým çünkü bu bir hikâye olmalý diye düþünüyordu. Oysa birebir gerçek hayattan aldýðý Sam ve Angie karakterlerini anlatmak istiyordu aslýnda. Tanýþmalarýndaki sohbetler, samimiyet, sonralarýnda arkadaþ olmalarý, görüþmeleri, mesajlar telefonlar… “Ya hepsi büyük bir planýn parçasýysa?” Tüm o korkunç olaylarýn anlatýmýnda kullandýðý korkunç kelimelerin, kanlý vahþetli sahnelerin dýþýnda aslýnda bunlarý da yazmak istiyordu, bunun ardýndaki gizem hakkýnda komplo teorileri döndürmek istiyordu ama bir yandan da hikâyeyi kýsa tutmak istiyordu. Fazla uzatmadan anlatmak ve finalini yazmak. Nedenini bilemese de… “Belki de fazla zamaným kalmamýþtýr. Yazmam gerekeni yazmak zorundayýmdýr” Bu tür düþünceler nedeniyle acele ediyordu ve acele ettikçe de yazdýklarýndan tatmin olmuyordu. “Ýleride romanlarým yayýnlandýðýnda –hani olmaz ya - toplama hikâyelerimde kitap olarak yayýnlansa bu hikâye içine girilmesi en zor hikâye olacak” diye geçirdi içinden. “Eh, yazdýðým en iyi þey olmasa bile…” Son cümlelerini yazdýðý sýrada gece olmuþ ve Angie ne zaman daldýðýný hatýrlamasa bile uykuya dalmýþtý. BÖLÜM 3 : SEBEP Bir sigara daha yaktý. Artýk finali yazýp bitirmek istiyordu. Sanki Angie ‘ ye fazla acý çektirmek istemezcesine… “Burasý rüyalarýn dünyasý ve ben onun efendisiyim” Ses karþýsýndaki karaltýdan deðil de sanki odanýn tamamýndan geliyordu. Sanki odanýn, hatta rüyanýn kendisi konuþuyor gibi geldi Angie’ ye. Rüyada olduðunu bu söylemden çok önce anlamýþtý ve bu sayede bedensel acýlarýný hissetmiyordu. ”Bu bir Freddy Krueger kabusu olmadýðýna göre ölmeyeceðim” diye geçirdi içinden ve sinirle ayaða kalktý… “Sen rüyalarýn efendisi olabilirsin ama ben rüyalarýn kölesi deðilim” Biri sufle verse ancak bu kadar olabilirdi. Aðzýný açtýðýnda bu cümleyi kurmakla ilgili en ufak bir düþüncesi bile yoktu ama söylemiþti iþte… “Sen burada olduðun sürece benim kölemsin. Ben her istediðimde seni buraya alabilirim ve birazdan örneðini vereceðim iþkenceleri her gece yapabilirim sana. Burada zaman uyandýðýn dünyadaki gibi deðil kýzým. ” Gölge konuþurken bir yandan da görülmeyen ama hissedilen varlýklar bir insan getiriyorlardý. Periþan görünüyordu. Orta boylu üstü baþý yýrtýk pýrtýk kýyafetler içinde ve saçlarý hatta saç derisi kazýnmýþ biri. Öne eðik baþýný kaldýrdýðý zaman Angie gözlerine inanamadý. O getirdikleri kendisiydi. Bir gözü yuvasýndan kaymýþ, diðerinin kapaðý koparýlmýþ, burnu defalarca kýrýlmaktan þeklini yitirmiþ diþleri kýrýk, bir kaç el ve daha fazla ayak parmaðý eksik ve zayýf çok zayýf. Belki 3o küsur kiloda. Her tarafý yara içinde olsa da kýz tanýdý. Bu kendisiydi. Angie bu sahneyi gördükten sonra artýk ölümü ciddi, ciddi düþünmeye baþlamýþtý. Gölge konuþmaya devam ediyordu…. “Burada yýllarca iþkence görür, kan dökersin. Günlerce aðlarsýn ve kýrýlmýþ diþlerinle ve kesilmiþ dilinle yardým için baðýrýrsýn ama sesini kimse duymaz. Týrnaklarýn sökülüp bedenine tahmin edemeyeceðin ýstýraplar verilir burada ve hepsinin acýsýný uyandýðýn dünyadan çok daha fazla çekersin. Ýnan bana kýzým bunu saðlayabilirim. Her gece uyumamak için elinden geleni yapsan bile ben seni buraya getiririm çünkü sen hedeflendin artýk. Bu ölecek olsan bile mahþer gününe kadar buraya gelmeni saðlar bu ve inan bana kýzým o güne çok var. Bunlarý yaþamak ister misin benim için küçük bir iyilik yapmak yerine?” Gölge son cümlesini söylerken ona gösterilen sureti de gözünün önünden alýndý. Mesaj ulaþmýþtý. Yerin altýndan neþeli çýðlýklar geliyordu. Zemin aþaðýda”her kimlerse” sevinenlerin tepinmesiyle sallanýyordu. Çýkardýklarý sesler “benim” diyen akýl barik kiþiyi bile bozacak kadar kötüydü. Belli ki onlarda konuþan karanlýk suretin ve kabuslarýn köleleriydi. Kýzýn bir dakika önceki direnci kýrýldý. Duyduklarý hiç hoþ þeyler deðildi. Ölümün bile kurtuluþ olamayacaðý bir cehennem. Yaþarken ve ölünce bile kurtuluþun olmadýðý bir cehennem. Birden aklýnda bir ýþýk yandý. Son bir çare belki. ”4 dedi içinden” Onlarý düþünüyordu. Pusulanýn 4 ana yönünden, kuzey, güney, doðu ve batýdan gelen ýþýk. Sam’ in gönderdiði melekler. Nasýlý yapýyor ki bunu, romantik bir söylemden ibaretmiþ gibi duruyordu oysa. Ýlgilenen, önemseyen bir adamýn söyleyeceði bir þeydi. Þimdi rüyada daha iyi idrak edebiliyordu. Sam mesajla yazdýðýnda yada ona söylemese bile içinden geçirdiðinde onlar burada oluyordu. Ya þimdi? Ben çaðýrýrsam… Gözlerini kapadý rüyada. Gerçek dünyadaki bedeni çoktan yataðýna uzanmýþ uykuya yenik düþmüþtü. Yarýn kalktýðýnda tabii ki hatýrlayamayacaktý bunun nasýl olduðunu. Tabi kalkarsa… “Dört” diyordu zihninden. ”Benim adým Angie. Yardým edin” Rüyalarýn efendisinin yaþayan gölgelerden oluþan eli Angie’nin yüzünü tuttu ve kendine çekti. ”Ben buranýn efendisiyim” Nefesi ölüm kokuyordu, tabi o bir nefesse… Angie cevap vermedi ve zihninden “Dört” dedi. ”Pusulanýn dört yönü. Ben Angie. Beni götürün buradan” Gölgeler erimeye baþladý. Odayý bir sýcaklýk kapladý. Çember odanýn etrafýnda duvarlara serpiþtirilmiþ mumlar inanýlmaz bir hýzla eriyip söndüðü halde içerisi aydýnlandý. 4 yandan yanan neonlar gibi. 4 ýþýnýnda birleþimi Angie’ yi buluyordu ortada. Iþýk 4 yönden yüzünde parladý ve kýz gülümsedi. Bunun nedeni duyduðu müzikti. Iþýklar ayný zamanda tatlý bir esintide gönderiyor gibiydi ve zemindeki kanlý çamurla birbirine yapýþan kýzýl saçlarý açýldý ve dalgalanmaya baþladý. Iþýkla aydýnlanan duvarlarda orda yaþananlarýn izleri vardý. Duvarlara saplý kalmýþ týrnak parçalarý, kurumuþ kan izleri. Çember oda çok “çirkindi” Kýz uçuþan saçlarý ve 4 yönden yüzüne vuran ýþýkla birlikte o gülümsemesiyle ortaya çýkan güzelliði o odaya çok fazlaydý. Kurtuluþa doðru gittiðini hissetti. Ýçine dolan güven hissi muhteþemdi. Hele o kulaðýna çalýnan tatlý mýrýltý.. 4 yönden geliyordu ve mýrýltýnýn arasýnda yine adýný duyuyordu. ”Angie” Beklide o mýrýltý bir duaydý ve içinde ismi anýlaný kutsuyordu. Ne harika deðil mi? Ýyice aydýnlanan odanýn tek köþesi hatta tek noktasý karanlýk kaldý. Bir insan, ama çam yarmasý bir insanýn gölgesi gibi görünüyordu þimdi ama o gölgenin içinde bile bir þeyler hareket ediyordu. Sývý gölgeden yapýlmýþ dolaþým sistemi gibi. Ýki adýmla tahtýn yanýna yürüdü ve kollarýný koyduðu yerin hemen yanýndan bir þey aldý ve sanki bir düðmesi varmýþta ona basmýþ gibi bir hareket yaptý. O elindeki kabzaydý ve harýldayan ateþten bir kýlýç oluþturdu o düðmeye basýþ hareketi. “Yanýmda cehennemin ateþi var. Cennetin meleklerine layýk” Gülüyordu. Lanet olasýca gülüyordu bunlarý söylerken. Hýzlý adýmlarla Angie’ nin yanýndan geçti. Kýz paralize olmuþtu. Þarkýyý dinleyip oradan kurtulup uyanmayý bekliyordu. Gölge yanýndan geçti ve kuzeyin ýþýðý kesildi. Þarkýnýn sesi kýsýlmýþ gibiydi. Angie biraz önce kapattýðý gözlerini açtý. ”Kötü bir þeyler oluyor” Gölge saat yönünde kýzýn soluna doðru yürüdü. Bir hýþýrtýnýn ardýndan güneyin ýþýðý da söndü. Þarkýnýn sesi kýsýldý. Angie þarkýnýn haricinde odanýn içindeki sesleri de duymaya baþladý. Yerin altýndaki þeytanlar “biraz önce sevinç çýðlýklarý atanlar” þimdi iyice coþmuþlardý. Takýrtýlý bir alkýþ sesi bile geliyordu. Kim bilir ellerinde ne tarz týrnaklarý vardý. Ya da toynaklarýnda… Birkaç adým sonra doðunun ýþýðý da söndü ve þarký zar zor duyulur oldu. Birkaç adým daha. Iþýk odanýn içinde hareket etti. Angie artýk sadece odayý görüyor ve þarkýyý duyamýyordu. Gölge pençesinde bir þey sürükleyerek yanýndan geçti ve yüzünü elindekiyle birlikte kýza döndü. Kýzýn yüzü” hayallerin suya düþüþünün resmi” olmuþtu. Gölge yerden pençesindeki þeyi ayaða dikti. Bu meleklerden biriydi. Hüzünle özür diler gibi bakýyordu Angie’ ye. Bedeni 20 li yaþlarýnda bir kýz bedeni gibiydi ve çýplaktý ama yüzü 5-6 yaþlarýnda gibi duruyordu. Lüle lüle sarý saçlarý ve cennet nehirlerinin yeþilinden gözleri vardý. Dolu olan gözler… “Gözlerini aç ve sýðýndýðýn son umudun ellerimde yok oluþunu izle” dedi gölge… Kýlýç meleðin gýrtlaðýnýn üstünden geçti ve ani hareketiyle yarattýðý kýzýllýk Angie’ nin gözünde bir leke gibi kaldý birkaç uzun saniye boyunca. Meleðin gýrtlaðý 3 parmak kalýnlýðýnda yarýldý ve içinden ýslak beyaz bir þeyler ýþýdý… “affet…” meleðin sesinden son duyduðu bu oldu… Narin bedeni silikleþti, silikleþti ve yok oldu… 4’ün sonuncusu da göçtü… Angie aðlýyordu. Böyle bir masumiyetin ve güzelliðin cehennem ateþleriyle lekelenerek ölüþünü izlemek içinden bir þeyler eksiltti sanki. Eli ayaðý boþaldý ve dizleri üstüne düþtü. Gölge maðrurca gerindi cehennemin kor ateþinden yakýlmýþ kýlýcýný düþüncesiyle söndürürken. Kabzayý kemikten, kem gözlerden oluþan tahtýnýn yanýna býraktý ve aðlayan kýzýn yanýna geldi. Ýradesi ile onu ayaða dikti ve pençesi ile çenesinin altýndan tutup yüzünü kaldýrdý. Kýzýn gözleri yaþlanmýþtý ve ani hareketle dolan gözlerinden damlalar aþaðý döküldü. Gölge mutluydu. Hayvan gibi haykýrdý. ”Sana zaten ispatlamadým mý her þeyi yapabileceðimi?” “Ne istiyorsun?” Kuru gýrtlaðýndan ses gýcýrtý gibi çýktý. Teslimiyet anýna yakýndý artýk… “Biri var, biri…biri…. Olmayan savaþlarýn, var olmayan dünyalarýn hikâyesini anlatan. Tanýmadýðým yada kim olduðunu bulamadýðým bir sinsi bir varlýk onun kulaðýna fýsýldýyor ve oda yazýyor. Damgalanmýþ olan. Onu buraya seni aldýðým gibi alamýyorum. Yolunun kendiliðinden buraya düþmesi de engelleniyor sanki. Sen onun kaderini deðiþtirdin. Biz elimizden gelen her þeyi yaptýk. Yazmamasý için. Durmasý için ve durdurduk. Artýk yazmýyor ve damgasý siliniyor. O ölecek. Ama onu itiyorsun. O kulaðýna fýsýldayan varlýða doðru. Sana adýný söyledi onun. Ama kulaklarýma onu duymak yasak. Kim bilmiyorum. Onun hakkýnda tek bildiðim o kiþi bileðinde, can damarýnýn tam üstünde onun damgasýný taþýyor ve her seferinde ölümden dönüyor. Ýsmi bana yasak olan onu koruyor ve kulaðýna fýsýldýyor. Her þey deðiþmiþti. O ölecekti ama sen araya girdin. Bunu nasýl bildiðimi anlayamazsýn. Bu senin aciz zihninin çok ötesinde” “Sam…” Gölge kýzýn zihnini okudu. Kimden bahsettiðini anladýðýna sevinmiþti. Fazla konuþmak istemiyordu… Çünkü gölgeler konuþmazlar. En azýndan fazla konuþmazlar… “Onu hayatýndan çýkaracaksýn. Sesini duymayacaksýn ve yüzünü görmeyeceksin ve adýný anmayacaksýn. Onun için iyi þeyler dilemeyeceksin. Onun gülmesini istemeyeceksin. Yaþamasýný istemeyeceksin. Ölmesini isteyeceksin. Tüm kanýnýn vücudundan yerlere boþalmasýný isteyeceksin. Etlerinin çürümesini, gözlerinin üzüm taneleri gibi patlamasýný, kurtlarýn o suratýný yemesini, haþerelerin üstüne pislemesini isteyeceksin. ” Sesi gitgide heyecanlanýyordu. ” Damgalý olan” a gerçekten bunlarýn olduðunu hayal ediyordu gölge ve zevkleniyordu. “ve ruhunun bana gelmesini isteyeceksin. Þu an burada bulunduðun ve benim tutsaðým olduðun gibi onun burada olmasýný isteyeceksin. Avuçlarýmýn içinde. ” Gölge pençesini sýkýyordu þevkle. Konuþtukça büyüyordu sanki ve sesi de daha yüksek çýkýyordu. Çember odanýn etrafýnda tekrar mumlar belirmiþti ve cümlenin sonlarýna doðru meþale gibi yanmýþlardý… “sen bunlarý istediðin zaman bunlar olacak. Sen isteyeceksin ve olacak. Ondan sonra bir daha buraya gelmeyeceksin. Uyanýk olduðun dünyadan bir daha ne kendi kendine nede köpeklerim tarafýndan asla buraya gelmeyeceksin. Harika bir yaþam yaþayacaksýn. Her istediðin olacak. O kadar çok güleceksin ki” Angie gülüyordu. Birkaç saniyede aklýndan o kadar çok þey geçti ki… Gölge kýzýn zihnini ve kalbini okudu. Ne olduðunu tam anlamasa da neþe görüyordu. Ýstediðim çok da zor bir þey gibi gelmedi demek ki diye düþündü. Zaten “damgalý olan” kim ki? Neden onun için cehennemi görsün… Kýz baþýný salladý. Alevler söndü, gölgenin sinsi kahkahalarý Angie’ nin yolculuðuna yarenlik etti. Angie uyandý… * * * Parmaklarýný çýtlattý. Kahvenin artýk pelteleþmiþ son demlerini de bardaðýna boþalttý ve bir sigara yaktý. Yine diðerinin ateþiyle. Angie’ nin iþkence görmüþ halini betimlerken rahatsýz olmuþtu. Onu o þekilde hayal etmek görmek rahatsýz etmiþti. Ama bir yandan hikâye kurgusu içinde bu gerçek bir þey olmadýðý için ve bunun engellenmesi ihtimali olduðu için içi bir parça rahattý. Ama yine de gözünde o þekilde canlandýrmak hoþ olmamýþtý. Zihnini bu görüntüden temizlemek için instagramdan resimlerine baktý, sonra hatta onu ravioli yaparken hayal etti, elinde açtýðý hamuru parça parça kesmiþ içlerine ýspanaklý harcý koyup kapatýyordu, yüzü hafif unlu gülüþü hafif yorgun ama güzel. Biraz sonra hikâyenin son kýsmýný yazacaktý ve bu belki daha çok kalbini kýracaktý ama yine de olabilecek tek bir son vardý bu gidiþatta zihninde. Angie’ nin böyle bir durumda kalsaydý ne yapacaðýný düþündüðü zaman aklýna bir cevap gelmiyordu. Gölge’ nin söylediklerini birebir yapacaðýný sanmasa da, öyle bir duruma düþtüðünde kendini kurtarmak için bir þeyler yapacaðýna emindi. Aramak istedi. Sesini duymak. Rehberden kayýtlý numarayý buldu ve aradý. Saat: 00:19 Telefon 7. kez çaldýktan sonra yine açýlmayýnca kapattý. Uyuduðunu düþünmüþtü ama birkaç dakika sonra bir mesaj gelecekti… O SIRADA ANGÝE ‘ ÝN EVÝ Nasýl olduðunu anlamadýðý þekilde, e n son bilgisayarda bir þeylere bakarken þimdi yataðýndan uyanmýþtý ve her þeyi, kabusundaki her bir aný; tadý ve kokuyu anýmsýyordu ve bu hiç olmazdý. Tir tir titriyordu Angie. Elleri tir, tir titriyordu. Birbirine kenetledi ama yine de durmadý. Kollarýnýn titremesini daha hýzlandýrdý. Çok uzun süre ýþýða bakmýþta sonrasýnda gözünde leke kalmýþ gibi kabusunda gördüðü kendi hali, o iþkence ve ýstýrapla bitmiþ tükenmiþ hali gözünün önünden gitmiyordu ve aðlýyordu. Gözyaþlarý o yanaklarýnýn üzerinden usulca süzülüyordu. Telefonun sesiyle irkildi. Kimin aradýðýný biliyordu. Hem de çok iyi biliyordu ama ne yapacaðýný bilmiyordu. Emin deðildi. Telefon elinde çalýyordu. Sessize bastý Angie ve düþünmeye devam etti. Telefon çalýyordu ve gözünden bir damla yaþ arayanýn isminin yazdýðý kýsma düþtü. Telefon sustu. Geride býraktýðý sessizlik kýzýn içini gýcýklattý. “Ona bunu nasýl yaparým?” “Ya kendimi bile bile nasýl yakarým?” Duvarlar üstüne üstüne geliyordu sanki. Yapabileceði bir þey yoktu. Fazla bir þey… Telefonundan mesajlar kýsmýna girdi ve arayan kiþiye, Sam’ e bir mesaj yazmaya karar verdi. Böylesi daha kolay olacaktý… “Sam en azýndan bir müddet görüþmemeliyiz. Lütfen ben seni arayana kadar beni arama. Þimdi, þu anda bana nedenini sorma, cevaplar bekleme veremem. Sadece bu isteðime saygý duymaný istiyorum. Kendine çok ama çok dikkat et…!” Mesajý gönderdi. Kendini çok garip hissediyordu Angie. Tarifsiz bir his. Sanki küçük bir çocuðu yüksek bir yerden ölsün diye aþaðý fýrlatýp sonrasýnda düþerken o yüzündeki kýrýlmýþ ve þaþkýn ifadeyi izlemek gibi. * * * Sam elinde keçeli kalemle bileðinde silikleþmeye baþlayan iþareti yeniliyordu. Bir yandan da Angie’ i merak ediyordu. Nedense sanki uyumuyor olduðunu anlamýþ ve bilerek cevap vermediðini biliyordu. Ýçinde garip ve rahatsýz bir his vardý. Telefonun mesaj sesi bu sefer onu irkiltti. Ama sanki her zamankinden daha acý bir þekilde çýkmýþ, sessizliðin huzurunu hançerlemiþti ses. Sam mesajý okuduðunda telefon elinden yere düþtü. Sanki bir saniye içerisinde sarhoþ olmuþ gibi pencerenin önünde durduðu yerde yalpaladý ve yere oturdu. “gerçek olamaz” “baþka bir þey olmalý. Bir öküzlük yaptým. evet bir þey yaptým yada bir þey dedim, bu yüzden oldu. ” “evet evet kesinlikle bu yüzden oldu. ” Ýdrak aný çok tatsýzdýr. Hele de idrak ettiðiniz þey tatsýz bir gerçekse, farkýnda olmadan yaptýðýnýz bir salaklýk, baþkasýna zarar verebilecek bir hareketi fark etmek. Bu berbattýr. Sam bunu yaþýyordu iþte. Bir yandan inanmak istemese de yazdýðý rüya –kabus- sahnelerinin, o aptal hikâyenin bir þekilde gerçek olduðunu düþünüyordu. Angie’ ye nasýl olsa hikâye gerçek deðil diye bol keseden yaþattýðý ýstýraplarý. “ama nasýl olur?” “olamaz, kabul etmiyorum. ” Telefonu düþtüðü yerden aldý. Bataryasý yerinden oynamýþ ve telefon kapanmýþtý. Düzeltti ve tekrar açtý. Mesajý tekrar okudu… “Sam en azýndan bir müddet görüþmemeliyiz. Lütfen ben seni arayana kadar beni Arama. Þimdi, þu anda bana nedenini sorma, cevaplar bekleme veremem. Sadece bu isteðime saygý duymaný istiyorum. Kendine çok ama çok dikkat et…!” Reply dedi. Bi r süre düþündü ve… “bilmeden seni üzecek ve kýracak bir þey yaptým sanýrým. Af dilemiyorum, gözümde seni kýrmanýn affý yoktur çünkü. Kendim için bile. Sadece þunu bil ki caným bu görüþmeme süresi umarým kýsa sürer. O zaman kadar, her zaman tüm kötülükler senden uzak olsun, senin için kötü bensem bende dahil. Glasyalabolas’ ýn mührü üzerine olsun, hani anlatmýþtým ya o acayip karakter iþte bana hikâyelerimi anlatan kendine koruyucu diyen ses, kendine çok dikkat et sende. Eðer bu son durumdan sonra seni rahatsýz etmeyecekse öpüldün…” Mesaj gitti… Böyle olmasý için yalvarýyordu. Bir yanlýþ yapmýþ yada söylemiþ olmasýný istiyordu. Hafýzasýnýn en diplerine kadar kurcaladý fakat bulamadý. Hafýzasýna güveniyor olsa da “bir hata” yaptýðýný ve hatýrlamadýðýný kendine inandýrmaya çalýþýyordu. Ama bu çok zordu… Bilgisayarýn ekranýna baktý. Hikâye orda duruyordu. Ýçi kinle doldu. Saf, katýþýksýz kin. Hemen kalktý ve sildi hikâyeyi. Ona baþ rolünde kendisinin olduðu bir hikâye yazmaya söz vermiþti ama Allah biliyor ya böyle olsun istememiþti. Dosyayý sildikten sonra bilgisayarý direk düðmeden kapattý. Sigarasýný çakmaðýný alýp pencerenin yanýna gitti. Aklýndaki düþünce sabaha kadar orada düþünmek ve sigara içmekti. Sol eliyle çakmaðý çakarken bileðindeki iþareti gördü. Gülümsedi… Bir öncekine göre “rahatlatýcý” bir idrak anýydý yaþadýðý. O SIRADA ANGÝE’ NÝN EVÝ Angie mesajý okuyunca ezildi. Yaptýðýndan utanmak üzereydi ki sondan ikinci cümleyi tekrar okudu. Ve tekrar Ve tekrar… Mühür, internetten ne olduðuna baktý. Zihni açýk, bezgin olsa da bedeni gergindi. O an yapmak istediði þeyi doðal yollarla yapmasý imkansýzdý. Sakinleþtirici, uyumasýna yardýmcý olabileceðini düþündüðü tüm ilaçlardan birer tane toplamda 4 tane ilaç buldu. Cd’ lerin üzerine yazabilen keçeli kalemlerden birini buldu ve bileðine, tam nabzýnýn attýðý, can damarýnýn geçtiði yerin üstüne þekli çizdi. Bir þekilde fotoðraf gibi hatýrlýyordu, bir kez daha bakmasýna gerek kalmadý resme. Haplarýný içti ve yataðýna uzandý. Hem gülümsüyor hem de korkuyordu. Birkaç dakika sonra tavan üstüne doðru inmeye baþladý sanki. Uyanýk olduðu dünyanýn sessizliði yerini uyuduðu dünyanýn sessizliðine býraktý yavaþ yavaþ. Önce hiçbir þey yoktu. Fakat sonra bilinci açýldý. Çember odaya giden koridorda olduðunu fark etti. Nasýl olduðunu anlamadan ayaða kalktý. Sanki kendisi kalkmamýþtý. Bileðine baktý. Þekli çizdiði yer þiþmiþti. Sanki kan toplanýyordu oraya. Birkaç yere saðlam basan adýmla çember odaya girdi. Ama adýmlarý atan o deðildi. Gölge tahtýnda oturuyordu ve onu görünce sevgiyle selamlamak üzere ayaða Kalktý. Henüz gelenin kim, kimler olduðunun farkýnda deðildi… BÖLÜM 4 : SONUÇ “Köpeklerim haberi iletti. Ýstediðimin tam olarak aynýsý olmasa bile baþlangýç için Ýyi. Sadakatini bildirmek için mi geldin kýzým” Angie gölgenin tahtýna yaklaþtý. Ama onu bir önceki geldiðindeki gibi gölge olarak görmüyordu. Olduðu gibi görüyordu. Saklamaya çalýþtýðý gerçek þekli. Gözlerinin olmasý gereken çukur yerlerinde iki parlak yeþil kýçlý bok böceði duruyordu. Yüzü kurtçuklar tarafýndan kemiriliyordu ve kafasýndaki saça benzer kýllarýn arasýnda ve alnýnda pireler yüzüyordu. Teni kahverengiye çalan morumsu çürük bir renkteydi. Birkaç açýk yaradan da kan sýzýyordu. Neden gölge olduðuna þaþmamak lazým diye düþündü Angie… Hiç duraksamadan tahta doðru yürümeye devam etti. Gölge bir þeylerin ters gittiðini anlamýþ gibi Angie’ yi incelemeye baþladý. Kýzýn gözlerinin içine baktý ve iþareti gördü. O zaman anladý ve var oluþundan beri ilk defa irkildi. “sen…” “demek sendin o “ Angie kendi bedeninin içinde bir seyirci gibiydi. Ama mutlu. Çünkü yapmak istediði þeyi baþarmýþtý. Onu yanýnda getirmiþti, mühür sayesinde. Yerin altýndan iniltiler ve korku yüklü sesler yükselmeye baþladý. Þeytanlar anlamýþtý sanki. Angie ayaðýný birkaç santim havaya kaldýrýp müthiþ bir hýz ve güçle yere vurdu. Koyu bir yankýlanma duyuldu aþaðýda ve sesler kesildi. Aþaðýlarda bir yerde yer yerinden oynamýþtý galiba ve aþaðýdaki þeytanlarýn tavanlarý tepelerine çökmüþtü. “Ben Klan ’ýn en karanlýk kanýyým. ” Dedi Angie. Sesi biraz kendi sesi gibiydi. Ama biraz. Daha çok korkunç yaratýða aitti çýkan ses. Gölge tahtýnýn yanýndaki sunaðýndan kabzayý aldý. “Buraya gelemeyeceðini sanýyordum” Angie gülümsedi. Ýçten içe güldüðü gibi þimdi yüzü de gülmüþtü. “Ben Glasyalabolas’ ým” Gölge kulaklarýný týkadý. Ýsim içini kemirmiþti sanki… “Ben Cennet bahçelerinde yürüdüm ve cehennem çukurlarýnda insan eti yedim. Dünyada ve cinler aleminde savaþlar yürüttüm. Aþaðýlýklarý kral yapýp kullandým. Krallarý aþaðýladým. Tanrý’ya beni yarattýðý için teþekkür, yok etmediði içinse küfrettim. Ben tüm alemlerin tek yolcusuyum. Þeytanýn soyunu önce yok ettim sonra tekrar yarattým ve legion’ u daðýtýp klan’ ý kurdum. Buraya gelemeyeceðimi sandýn. Ben buraya gelmedim. Bu aþaðýlýk odaya hapis kalmýþ rüyalardan kabuslardan beslenen, klana giremeyen aþaðýlýk bir iblisi, bir sülüðü kaale almadýðým için gelmedim. Benim adýmý ananlara musallat olmak da ne demek…” Gölgenin kýlýcý parladý. Sýfatý ve bedeni iðrenç periþan görünüyor olsa da çok büyük bir kudrete sahip olduðu belliydi. ”Benim türümden hiç kimse ile karþýlaþtýðýný sanmýyorum” dedi tehditkar bir sesle. Angie/ Labolas köpek diþlerini göstererek gülümsedi. Þimdi Gölge’ ye gerçek sýfatý ile gözüküyordu ve gölgenin cesareti kýrýldýðý gibi kýlýcýnýn yaydýðý ýþýkta azaldý. Labolas uzun siyahýmsý kestane saçlarý inanýlmaz bakýþlarý, sýrtýndan çýkan þekilsiz ince kol ve pençelere örtülü kan rengi kanatlarý, savaþ kýyafeti ve keskin kuyruðu ile; tam bir savaþçý iblis olarak gözüktü. Sýrtýndaki kýnýndan kýlýcýný çekti. Kýlýç süssüz, sade bir kýlýçtý. “kýlýcýn süsü hikâyesidir” Kýlýcý tutan eli koldan itibaren insana benzese de bileðe doðru deðiþim geçiriyor ve keskinleþip daha kýrmýzý bir renk alýyordu. Kan kýrmýzýsý… Kýlýcý Gölge’ ye yöneltti. Ýçinden “eðleniyor musun” diye sordu Angie’ ye. Kýz gerçekten de eðleniyordu. Gölge kýlýcýný savurdu tüm gücü ile. Labolas sadece kýlýcýyla savunma duruþu yaptý ve gölgenin kýlýcý paramparça korlar halinde parçalanýp büyük bir patýrtý ile odanýn etrafýna daðýldý. Gölge afalladý ama tüm kini ile bu sefer pençelerini savurarak saldýrdý. Labolas iki pençesini de yakaladý ve sadece pençeleri deðil iki kolu birden bedenden söktü. Kollarýn yanýndan çürümüþ bir sývý yayýldý ve gölge yere düþtü. Angie ellerini ve aðzýný yönetebilseydi kesinlikle alkýþ yapýp ýslýklar hurralar yapacaktý ama yönetemiyordu. Kontrol ondaydý. Labolas yere kapaklanan yaratýðýn üstüne çöktü ve bir zamanlar gýrtlaðýnýn olduðu çürümüþ et parçasýna diþlerini sapladý. Bir lokma et kopardý ve açtýðý delikten gölgenin ruhunu içmeye baþladý. Açýk gözlerinden bedenin bir gölge haline bir normal haline dönüþüp durduðunu görebiliyordu Angie. Gölge Labolas tarafýndan yok edilirken ezilen böceklerin çýkardýðý sesler gibi çýtýrtýlar ve výzýldanmalar çýkarýyordu ve bu bir dakika bile sürmedi. Geriye ölü derilerden baþka hiçbir þey kalmadý yerde. Labolas her zamanki gibi kurbanýný yok ettikten sonra baþýný gökyüzüne yada yerine göre gökyüzünün ve Tanrý’nýn olmasý gerektiði yere doðru kaldýrýp inanýlmaz bir uluma sesi çýkardý. Yer yerinden oynadý ve duvarlardan sývalar döküldü. Sustu… Angie titredi ve yere kapaklandý. Caný acýmamýþtý yine. Korunuyordu… Artýk bir beden deðillerdi. Kendisine uzatýlan eli tutup ayaða tekrar kalktýðýnda gerçek kötüyü, þeytanýn deðil þeytanlýðýn özünü karþýsýnda gördü. Gözleri… Çok farklý bakýyordu… Labolas “onun söylediklerini unut. Anlamsýz þeylerdir onlar. ” dedi. Baþýný geriye çevirip kendisi boþ tahta bakýp bir yandan da Angie ’ye tahtý gösterir gibi bir hareket yaptý. “Burada kalýp kabuslarýn kraliçesi olmak ister misin? Birileri burada olmak zorunda” dedi. Kýz saygýyla baþýný öne eðdi. ”Eðer siz istiyorsanýz evet Lordum. Ama ben en azýndan þimdilik istemiyorum. Yaþamam gereken bir hayat var” Ýblis kýzýn boynuna doðru eðilen çenesini uzun týrnaklý baþ parmaðý ile yukarý kaldýrdý ve yüzüne baktý. Gözleri… Gözleri çok farklý bakýyordu… Glasyalabolas elini havaya kaldýrdý ve tersi ile bir tokat savurdu. Eli havada karanlýðý yarýp kýzýl bir ýþýk yarattý resmen ve kýzýn suratýna patladý… * * * Aniden bilgisayar baþýnda irkildi. Nihayet uzun zamandýr beklediði hikâyenin sonunu okuyordu iþte ama bir kabustan uyanmýþ gibiydi. Hemen bileðine baktý. Bir an için orda iþareti gördü sanki ama sonra yok oldu iþaret. Görüntüler, tokadýn acýsý, gölge, Glasya’nýn gözleri, daha dün Sam ’e telefonuna cevap vermeyip ardýndan gönderdiði o mesaj, yüzündeki kurtlar, ofiste olanlar, evde olanlar, çember oda. Sanki bütün bir resmin yap boz parçalarý gibi daðýlýyordu. Evet yaþamýþtý bunlarý ama saniyeler içinde silindi gitti sanki o görüntüler hatýralarýndan. Ýrkildi. Artýk tüm yaþadýklarý anýlarýndan deðil okuduklarýndan ibaret gibiydi. Sanki… Sanki sadece okurken hayal etmiþti. Sanki hiçbiri olmamýþtý. Sanki hiçbiri gerçekte olmamýþtý. * * * Sam Labolas’ýn her zamanki gibi yapmasý, yazmasý gerekenleri rüyasýnda gördü. Sildiði hikâyeyi sildiði yere kadar belki biraz daha farklý bir yorumla tekrar yazdý ve kaldýðý yerden sonrasýný da yazmasý söylendiði þekilde yazdý. Rüyasýnda –kabusunda- Angie ‘ye olanlarý unutacaðýný ve sadece okuduðu bir hikâyeden parçalar olarak hatýrlayacaðýný duyduðu zaman çok sevinmiþti. Farkýnda olmadan Angie’ yi gerçekten inanýlmaz acýlara sürüklemek üzere olduðunu düþündükçe… Kendinden nefret ediyordu… “Ben lanetliyim” dedi içinden. “ve bu lanet etrafýmdakilere de sýçrýyor” * * * Birkaç saniye daha sonrasýnda Angie’ nin tüm anýlarý kayboldu. Hikâye onu çok etkilemiþti ve geçen gece bir kabus gördüðünü hatýrlatmýþtý. Kabus görmüþtü, kötüydü buna emindi ama ne olduðunu hatýrlamýyordu. Yüzünde bir gülümseme ile hikâyeden bahsetmek üzere telefonunu aldý ve whatsapp ý açtý. Ona okuduðunu ve ne düþündüðünü anlatacaktý. Sam yazanýn Angie olduðunu görünce ve konuþmalarýnda irkilmiþ bir ton yerine güzel bir ton fark edince o da gülümsedi. - Hikâyeyi beðenmene sevindim, ben de yazarken içselleþtirdim bu yüzden iyi oldu, saðlam da kahve içirdi ama meret…’’ Her þey yoluna girmiþti. En azýndan þimdilik…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Erdem Ýlker, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |