En tatlı sevinçler, en hiddetli kederler sevgidedir. -Pearl Bailey |
|
||||||||||
|
Duvara dayalı merdiven gördüğüm zamanda kötü olurum. Altından geçmek istemem. Evet kötü bir gün olacak diye içimde hisler vardı var olmasına da, iyi de olabilir diye de düşünürüm. Evden çıkarken, o Bakara’nın 255. ve 256.sı dökülür dudaklarımdan, aynı şekilde eve girerken de... Bu kadar tesadüf olabilir mi bir günde? Muz kabuğu yerde ve de merdivenin altında. Merdivenin üstünde de bir adam, elinde fırça ve takılı küçük boya kutusu... Şimdi ben oradan muz kabuğunu almaya kalksam, merdivendeki adamda heyecanlansa, sonra boya kutusu sallansa merdivenle birlikte, hem adam düşse, hem de merdiven, ortalık bir keşmekeşe dönse, adamda beni düşürdün ulan hıyar oğlu hıyar diye üstüme yürüse... Bende o anda kaçmaya başlasam, kaçarken yayalara kırmızı, arabalara yeşil yanan yola atlasam ve de bana araba çarpsa... Cık cık cık! Biraz Türk Filmi gibi oldu, ama bunlar olmadı gerçekten, olsaydı diye düşündüm. O sebeple muz kabuğu ve merdiven gördüğüm zaman oradan şiddetle uzaklaşır başka başka yollara sapmaya yönümü değiştirmeye çalışırım... Muz kabuklarının yere atılmaması için hükumete rica ediyorum bir kanun hükmünde kararname ile bu işi halledebilirsiniz sanırım sayın pek bir muhterem ve de muhteşem hükumet yetkilileri... ’’Büyüklerimizin çok meşhur bir lafıydı ’Karpuz kabuğu denize düştü’ demek, denize girilebilir anlamında mecazi olarak söylenirdi. Bu başlığı kullanmaktaki maksat, deniz temizliğine ve çevreye dikkat çekmekti.’’ Buradan şöyle bir çıkarım yapabilir miyiz ’’Karpuz kabuğu denize düşüyor da muz kabuğu neden karaya düşüyor, o da denize düşse ya, bizimde ayaklarımızı kaydırmaya çalışmasa ne güzel olur... Ha bu arada, siz bilirisiniz karpuz kabuğu denize düştü mü? Düştüyse eğer biraz bıcı bıcı yapmak lazım. Hoş bizim Ankara’da deniz yok ama, bizde gider nehirlerde ya da göllerde bıcı bıcı yaparız. Olmadı havuza gideriz be! Siz siz olun yerde sarı bir muz kabuğu gördünüz mü hemen önce sarı, sonra lacivert, en sonunda da en büyük Fenerbahçe, deyin, yerden de kaldırın bir zahmet muz kabuklarını...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |