"Küle değil, ateşe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar |
|
||||||||||
|
Asalet; insanoğlunun bulunduğu konumu ve yaşamında boşluklara sebep olduğu düşünülen yersizliklere son veren, duruşu ile kendini göstermeyi seçtiği yaşayış biçimidir. İnsanoğluna üzerinde yer bulduğu kainatta, her şeyin kendi düşüncelerinden ibaret olmadığı anlatılmadığı müddetçe, sürüklendiği yanlışlıklar silsilesinin içerisinde boğulmaktan kurtuluşunun imkanının olmadığı bilincine kavuşması mümkün görülmemektedir. Siz değerli okurlarımı fayda sağlayacağına inandığım bir bilgiden daha mahrum bırakmanın doğru olmadığını düşünüyorum. İnsanlar, üzerinde yer bulduğu dünyada belli bilgilerden mahrum bırakılmaktan vazgeçilmediği süreç içerisinde dipsiz kuyular içerisinde yok olmaya mahkumdur. Her önüne gelen, kendisini asaletli davranışlar sergilediği fikri ile hareket etmeye devam ederse asalet sıradanlaşarak rutin bir duruş halini alacaktır. Bahsettiğim olayların olmaması için insanların zihinlerindeki bulanıklığa son verilmeli, hayata mana kattığına inandığım bu güzel konuda bilinçlendirilmelidir. Bilinmelidir ki asalet; yaşamanın kendisinden ibaret olduğunu iddia eden. ben buyum diyen her insana has bir yaşayış biçimi olarak gösterilemez. Bunu neden söylediğime gelince birçok kendini bilmez, gösteriş meraklısı kimse, asaletten bihaber davranışlarının yükte hafif pahada ağır kayıplara mal olacağını düşünmemektedir. Yine yapmış olduğum gözlemlerime dayanarak sizleri insanların ukalalıkla hayata mana kazandıran asaleti birbirinden ayırt edemediğini söyleyebilirim. Yukarıda sözünü ettiğim iki durum hiçbir zaman aynı kefeye koyulmamalı, ikisinin aynı şey olmadığı anlatılarak kafa karışıklığına yol açmasının önüne geçilmelidir. Eğer bizler bahsetmekte olduğum anlatımı yapmaz, karşımızdakilerin farklı tavırlar alma eğiliminde bulunmasında rol oynarsak kendimize yakın olduğunu düşündüğümüz her kim olursa olsun en büyük kötülüğü yapmış oluruz. Yani demem o ki; hayatımızda yer verdiğimiz kimselerin sapla samanı birbirine karıştırmasının bizzat önüne geçerek cehalet rüzgarında savrulup kaybolmasına engel olmamız icap etmektedir. Üzerimize düşen vazifeyi eksiksiz bir şekilde yerine getiremediğimiz takdirde bir arpa boyu yol alamayacağımızın bilinmesi gerekmektedir. İnsanların hayatında düştüğü en büyük hatalardan bir tanesi kuşkusuz etrafındakilere aşağılayıcı bakışlarla kendisini ıspatlama fikrine sahip olmasıdır. Ben yazmakta olduğum bütün yazılarımı büyük düşünürlerimizin sözlerinden, yazarlarımızın denemelerinden romanları vb. yazılarından esinlenerek kaleme almışımdır. Bu yazımı da siz değerli okurlarımla buluşturabilmek için Mevlana Celaleddin Rumi hazretlerinin “Asalet boyda değil, soydadır.” sözünden yola çıkarak satırlar haline getirdim. İnsanoğlunun burun kıvırmakla bir yere varamayacağını tam manası ile bu güzel sözü ile gerçekleri görebilmemiz için taşı gediğine koyuyor. Bu güzel söz insanoğlunun bir başkasına kendisini beğendirmek için gereksiz gayretlere girdiğini de anlatmaktadır. Günümüzü anlatan bir cümle ile içerisine düşmüş olduğumuz durumu ayrıntılı bir şekilde özetlemek istiyorum. Siz değerli okurlarıma yine bir örneklendirmede bulunmadan geçmek istemiyorum, adamın yiyecek ekmeği yok; fakat en pahalı cep telefonuna para vermekten beri durmuyor. Yaptığı lüzumsuzluğun kaybettireceklerini hesap etmekten aciz kendisini asil bir kimse olarak göstermeyi marifet sayıyor. Yazık ki kalıplaşmış, yersiz fikirlerin zihinlerimizi esareti altına alarak işgal etmesine bir türlü engel olamıyoruz. Biz üzerinde nefes aldığımız bu dünyada yukarıda sözünü ettiğim önümüze pusula olabileceğini düşündüğüm sözün manasını tam kavrayabilmiş olsak beynimizi cehalet tarafından kemirilmesini en aza indirgemekten geri kalmayız. Unutulmaması lazım gelen bir şey daha var: Mevlana yukarıda üzerine basa basa asaletin manevi önemini ders niteliği ile söylediği sözü ile vurgulamıştır. Göz önünde bir gerçek var ki kaleme aldığım asalet konulu yazımın her satırında bütün cümlelerinde maddiyat ve maneviyatın karşılaştırılmasına yer verilmiştir. Hayatımızda en önemli yere sahip olduğu bilinen gerçeğin zihinlerdeki yerini kaybetmemesi için gayret göstermekten vazgeçilmememelidir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © HUSEYİNABAD, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |