"Leyla'nın işi naz ve işve; Mecnun'un gözü yaşı çeşme çeşme..." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
Bir Pazar günüydü...Bütün gün konuşmamıştık. Ben zaten o gün unutmuştum onun sesinin rengini...Kül rengi bir rüzgar alıp götürmüştü onu.....Geriye de sessizlikten başka bir şey kalmamıştı.... Bir Pazar günü, akşam üzeriydi... Mutfağa girdim... Çekmeceden annemin bana vasiyetnamesinde bıraktığı tek mirası çıkardım... Ayrılık Usulü Elmalı Pastanın tarifi... “Elmalar soyulup, ince dilimler halinde doğranır. Pasta kalıbı yağlanır ve içine galeta unu serpilir. Ayrı bir yerde yumurtalar iki yüz gram şekerle çırpılır. Kakao, eritilmiş tereyağı, kabartma tozu ve un eklenip karıştırılır. Hamur tepsiye yayılır, üzerine elmalar dizilir. Kalan şeker elmaların üzerine serpilir. Yüz seksen derece ısıtılan fırında yarım saat kadar pişirilir. Ve pasta fırından alınıp soğumaya bırakılır...Pasta soğumaya bırakılırken bembeyaz bir örtü serilir masaya... İki çatal, iki bıçak, iki tabak, iki kadeh, buz kovasının içinde bir şampanya ve çiçekli peçeteler ve kırmızı mumlar muntazam bir şekilde yerleştirilir... Küçük bir hediye paketi bırakılır masanın üstüne....Pikaba, Brahms’ın piyano konçertosu konur... Pastanın soğuması için beklenir... Birkaç sigara içilir,beklenir... Plak biter, beklenir....Küllükler dolup taşar,beklenir....Mumlar söner, buzlar erir, beklenir....Şampanya açılır, beklenir.....Şampanya biter, beklenir... Gözleriniz kan çanağına döner, beklenir....Tan ağarır....Tanlar ağarır, beklenir...., artık pastanız servise hazırdır..............Afiyetle yenilir................” Önlüğü taktım. Malzemeleri çıkardım....Elmaları kestim biçtim, pasta kalıbını yağlayıp içine galeta unu serpiştirdim, ayrı bir yerde ama yine mutfağın içinde yumurtalarla iki yüz gram şekere kakaoyu, yağı, kabartma tozunu ve unu da ekleyip çırptım, çırptım, çırptım...... “Annecim, çırpınıyorum bir türlü tarif ettiğin gibi olmuyor.....onun gittiğini biliyorum annecim...ayak seslerini duydum....daha ne kadar çırpmam gerekiyor.... çırpınıyorum annecim, çırpınıyorum ama bir türlü olmuyor.....kül rengi bir rüzgar alıp götürdü onu....sen istediğin kadar rüzgarın rengi ‘yoktur’ de, ama var annecim ve bu rüzgar her geçen gün biraz daha karaya çalıyor...” Hamuru tepsiye yayıp, üzerine elmaları dizdim. Kalan şekeri elmaların üzerine serpiştirip yüz seksen derecede ısıtılan fırında yarım saat pişirdim... Ve pastayı fırından alıp soğuması için bekledim... Bir Pazar günü, akşam üzeriydi... o gün mutfaktan hiç çıkmadım..... Şimdi o pastanın tadını hatırlamıyorum bile, zaten o pastadan da bir daha yapmadım... Yeni pasta tarifleri buldum, soğuması için beklenilmeyen hiç bekletilmeden yenip tüketilen..... Kapkara bir rüzgar alıp savurdu beni. Sen istediğin kadar rüzgarın rengi “yoktur” de annecim...Bütün renklerimi, bütün seslerimi rüzgara kaptırmıştım. O geldi... Çok uzun zaman olmuştu görüşmeyeli. Çekip gittiği gibi, tıpkı o gün gibi çıkageldi. “Kilo almışsın” dedi........ “Annecim, pastanın soğumasını bekleyen o eski benden eser kalmadı, senin kadar bile olamadım, ne vasiyet bırakacağım biri var ne de vasiyetime yazabileceğim bir pasta...” Zehra Erkuş 3Ekim 2001
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © zehra erkuş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |