..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir dost nedir? Öteki ben. -Zenon
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar > Özcan Nevres




1 Mayıs 2003
Zafer Yine Laikliğin  
Özcan Nevres
Günlerdir otuz Nisan günü yapılacak Milli Güvenlik Kurulu sürekli gündemdeydi. Toplantının sonunda nasıl bir sonuç çıkacaktı? Daha doğrusu aklıselim mi gündeme damgasını vuracaktı.


:AGDI:
Zafer Yine Laikliğin
Yoksa sürtüşme sürdürülecek ve sonu belli olmayan bir kaosa mı sürüklenilecekti? Şimdilik sular durulmasa da laiklik ilkesinden hiçbir şekilde vazgeçilmeyeceği hükümete çok açık bir dille anlatıldı ve imzalarıyla da onaylatıldı. Bu önemli madde aynen şöyle; Devletin temel niteliğinde, laiklik ilkesinin önemi ve titizlikle uygulanması vurgulanmıştır. Bu cümle askerlerin laiklik konusundaki titizliğini en açık ve herkesin anlayabileceği şekilde tam olarak açıklamaktadır. Dileğimiz hükümetin laikliği yıpratma girişimlerinin bir daha tekrarlamamasıdır.
İktidar, tehlikeli gündemi AB ye tam üyelik beklentisinin sonuçlanması aşamasında yapılacak bir hata yüzünden bu olguyu elden kaçırma riskini öne sürerek yönlendirmeye çabaladıysa da laiklikten her ne pahasına olursa olsun ödün verilmeyeceği bir kez daha gündeme damgasını vurdu.
Hükümet AB ye girişi garantiledik havasında ama, gelişmeler hiç de öyle göstermiyor. AB ülkeleri öyle istemler ve söylemlerle karşımıza çıkıyor ki, pes dememek elde değil. Kemalizmi kötüleme, ülkemizin parçalanması için gönüllerindekini açıklamaları, ülkemizi ve insanlarımızı olabildiğince küçümsemeleri. Açıkça söylüyorum. Ben bu şartlara ve söylemlere bakarak halen AB ye girme sevdalılarına şaşıyorum. Devletimizin ve insanlarımızın onuru AB ye girmekten kat kat önemlidir. Ülkemiz büyük bir ülkedir. Yetmiş milyon insanın oluşturduğu büyük bir pazardır. Üstelik kendi kendimize yetecek kadar bilgi birikimimiz var. Sıkışırsak AB ülkelerinin bize pazarladıkları tüm ürünleri ülkemizde üretebiliriz. Bunu başardığımızda ne AB ye ne İMF ye ne de Amerika’ya gereksinimiz kalmaz. Kendi yağımızla kavrularak bu günkünden çok daha hızlı bir kalkınma modeli yaratabiliriz.
                              ***
Geçtiğimiz pazartesi günü devlet hastanesi karşısında bir jandarma as subayın silahından çıkan mermiler korku yarattı. Jandarma as subayı Çorlu’da gasp edilen bir Hunday inin peşindeydi. Gaspçılar hastanenin karşısındaki tenha sokağa girince silahındaki tüm mermileri peşlerinden boşaltmasına rağmen gaspçıları durduramadı. Gaspçılar jandarma birliklerinin yolları kesmesine rağmen kaçabildiler mi bilmiyorum.
Jandarma, polis görevlerini gerektiği şekilde yapsa da, cezaların azlığı, meşruten tahliye gibi nedenlerle suçların önü alınamıyor. Jandarma as subayının yerleşim alanında silahını ateşlemesi oldukça riskli. Görevini gerektiği şekilde yapma tutkusu gözünü karartmış. Oysa kurşunların sekmesi ile bir veya birkaç insanın yaralanmasına, hatta ölümüne bile neden olabilirdi. Böyle bir durumda as subayın başı çok ağrırdı. Görev aşkı olmaması gereken bir durum yarattı. Yarattığı riske rağmen görevine olan bağlılığı nedeniyle onu yürekten kutlarım. Zira bu gaspçılar ve kap kaççılar öylesine işi azıttılar ki, kadınlarımız yolda korkuyla yürür oldular. Araba sahipleri yardım amaçlı hiçbir insanı arabalarına alamaz oldular. Umarım bu durum gaspçılara ve kap kaççılara ders olur.
Yaklaşık üç yıl önce bir derici, arabasıyla Maltepe beldesindeki Organize Sanayi Sitesine giderken, Maltepe sapağına dönüşünde çok güzel bir kızın el ettiğini görür. Durup kızı arabasına alır. Kız az ileride bekleyen birini gösterir ve “bu benim ağabeyim. O da dericilere gidiyor. Onu da alabilir miyiz? “ diyor. Derici neden olmasın diyerek durup o genç adamı da arabasına alıyor. Üçtepeler’de yol ikiye ayrılmaktadır. Kavşağa yaklaşıldığında genç adam silahını dericinin ensesine dayar ve henüz trafiğe açılmamış Seyrek beldesine giden yola sapmasını emreder. Namlunun ucu soğuktur. Derici başına neler geleceğini değil, de canını nasıl kurtaracağını düşünmektedir. Biraz ilerledikten sonra genç dur komutu verir. Dericiyi arabadan indirirler. Kız önceden hazırladığı iplerle adamı el ve ayak bileklerinden sıkıca bağlar. Dericinin üzerinde ne varsa alırlar. Kredi kartlarının şifrelerini söyletmek için parmaklarını tabancanın kabzasıyla tek tek kırarlar. Zavallı adamı bağlı olarak orada bırakırlar ve arabasıyla kaçarlar.
Adamın şansı varmış. Gece karanlığı basmadan bir çiftçi tarafından bulunur. Eğer gece orada kalsaydı sivri sinekler canına okurdu. Çiftçi el ve ayaklarını çözdükten sonra Maltepe yoluna çıkarır ve Minibüse bindirerek Menemen’e gönderir. Adam çektiği korkuya mı, arabasının çalınmasına mı, parmaklarının kırıldığına mı, tüm parasının gasp edildiğine mi yansın. O günden bu yana ne araba, ne de failler bulunamadı.
Sürücülerin her zaman bu tür olaylarla karşılaşma olasılığı vardır. Dikkatli olmalıdırlar ve tanımadıkları insanları arabalarına almamalıdırlar. Araba hırsızlarına karşı da alarmlarından ziyade baston kilitlerini, yakıt ve elektrik kesicilerini yeğlemelidirler.
Hırsızların , gaspçıların, kapkaççıların sanatlarını icra edemeyecekleri güvenli bir ortam dileğiyle.
                              Özcan Nevres



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Baykuş ve Serçeler
ADD nin Uyarıları
Bozuk Orman Arazisi Arıyorum
Bir İstek Üzerine
Uyan Ey Türkiye Uyan
Televizyonda İçine Eder Hanım
Küçükçekmece Gölü
Yeni Yıla Bakarken
Dürüst Olabilmek
İşkence Suç Mu

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bilim Nereye Gidiyor?
Siyasetin İçinden
Pazar Günkü Gezimiz
Çok Sevmiştim Bu Kenti

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Acılarla Yaşamak [Şiir]
Özleyiş [Şiir]
[Şiir]
Bir Dosta Mektuplar 1 - 12 [Şiir]
Sevgiliye [Şiir]
Seni Düşündüm Yine [Şiir]
Alın Götürün Beni Dalgalar [Şiir]
Ah Bu Sensizlik Yok Mu [Şiir]
Bir Rüzgardır Yaşamak [Şiir]
Uyan Be Memet [Şiir]


Özcan Nevres kimdir?

1958 de gazetecilige basladim. O zamandan beri yazmaktayim.

Etkilendiği Yazarlar:
Yaşar Kemal, Ümit Yaşar Oğuzcan Fazıl hüsnü Dağlarca


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.