En güzel özgürlük düşü, hapishanede görülür. -Schiller |
|
||||||||||
|
İşin garip tarafı o delileri yaratmak adına giriştiğimiz yarış!..Alenen yarış işte!..Oysa yarışabileceğimiz ne çok yarışlar var bu dünyada!..Örneğin uygarlık yarışı,uzay yarışı,aşk yarışı mesela!..J)İlahi yüreğim!..Dayansa bu yarışların heyecanına,çekinmeden katılacağım vallahi!..Hele aşk yarışına!..Ne bu sevgisizlik ya!?Yaprağı olmayan dallara döndük...Biliyor musunuz,acıyorum ben bu Güneş’e(!)Ne çok uğraşlar veriyor karanlığımızı aydınlatacağım diye..Ne çok yollar kat ediyor üşüyen bağrımızı ısıtacağım,çiçeklere can vereceğim,suları buharlaştıracağım diye..Her gün allayıp pullayıp yüzünü gülerek çıkıp geliyor dağların ardından...Ya biz ona ne veriyoruz?Ozonunu deliyoruz,yüzünü kapatıyoruz zehirli gazlarla...Bunu söyleyen çok olmuştur ama bir de ben tekrar edeyim bari:Üstümüze yoktur zaten,doğaya kötülük yapmada... Gene konudan uzaklaşıp gittim.Hep böyle olurum zaten;söz aşka dayandığında..Adımı bile unuturum yani...”Hey sen kimsin?” diyen biri ortaya çıksa,cevap veremeyeceğim kesin!..”Devenin nalıyım” demekten başka yanıt bulamam garanti..Oysa ne yapsın ki bana kim olduğumu soran o kişi, ‘devenin nalı’ olan beni!.Deve değil ki, ayaklarına çaksın!.. A!.aaa!..Hani yarattığımız delilere ne oldu bu arada?Unuttum onları..Özür dilerim çocuğum senden, bağışla beni emi!Sana deli deyişimdeki anlam yüklemesi benden kaynaklanıyor,söylemeden geçemeyeceğim.”Elma nereye düşer” desem,”dibine” diyecek kadar akıllı olduğunu da biliyorum ama,kızmıyorum sana gene de!..Oldum olası deli olduğumu biliyorum çünkü..Çünkü sana bakıyorum aynam gibisin, kendimi görüyorum..Esas beni üzen şey bambaşka:Seni nasıl delirttiğim! Her yıl üniversite seçme sınavları yapılır bu ülkede..Ne alaka ama!..Olmaz olur mu hiç!”Alakanın keli!..” hem de!..(Var mıydı böyle bir deyim?)Yoksa da ben uydurmuş olayım.Öyle bir alakanın keli ki bu;üstüne sinekler kondukça yarası derinleşiyor...Ne kadar kaşırsan kaşı, ne kadar merhem sürersen sür,hiç iyileşmiyor.Öyle bir kellik yani!..Bu toplumun en belirgin kelliği bana kalırsa!..Sayıları her yıl artan delilerimizden en uçuklarını,en kaçıklarını (akıllı demek istedim,yanlış anlamayın sakın),bir yerlere yerleştirmek saçmalığı nerden gelmişse aklımıza,şaşmamak elde değil!Bu batağın içine gençlerimizi çekmek için ne gerekiyorsa yapıyoruz doğrusu!..Ne çok körelmiş bıçaklarımız var bir bilseniz!..Onları delirtmek adına bileyip duruyoruz yıllardan beri.. İşte bazıları: Çocuğum bu yıl üniversite sınavına hazırlanıyor;bu yüzden dershaneye gidiyor.Yazık!..Çok da yoruluyor,strese giriyor. Ay!. Çocuğum bu yıl sınava girecek,(girdiği ya da gireceği öteki yıllara ne olmuşsa!)ders çalışması gerek; bu yüzden misafir kabul edemem.. Çocuğumu bu zor döneminde yalnız bırakmamak için birçok işlerimi erteledim.Sevişmeyi bile!..J)))Haddimize mi!..Zaten kızıp duruyorlar beni niye dünyaya getirdiniz erbabından.Ona soracaktık demek ki!..Allah allah!.. Çocuğum ders çalışsın diye evde televizyon bile açmıyoruz..Bilgisayar hepten onun nasılsa!..Bu kadar girilir mi bu merete oğlum,kızım desek;ders çalışıyorum diyor..İlahi!..Bizim bildiğimiz, ders kitap okuyarak,araştırarak,öğrendiklerini tekrarlayıp pekiştirerek çalışılır değil mi?Demek bilgisayarı olmayan çocuklar bu olanaktan mahrum,sınavı kazanamamış olacaklar..Hani yıllar önce Zeki Alasya ve Metin Akpınar’ın bir reklamları vardı,aşılar üzerine!..Aklıma geldikçe hala gülümserim..O zamanın çocukları anne ve babalarını mektupla aşı olduk diye kandırıyorlar,anne ve babalar da buna inanıyorduJ)))Şimdilerde biz de bu duruma düştük bilgisayarlar sayesinde..Nesini sorarsınız Çocuğumun morali bozulsun istemem;bu yüzden sigara içmesine bile göz yumuyorum...Hatta büyüklere karşı çıkışlarını bile hoşgörüyle karşılıyorum..Gibi,gibi,gibi..Bu teraneyi kim tutmaz ki değil mi?En başta sınava hazırlanan cendere çocukları..Sızım sızım...Eciş bücüş!..Hepsinin yağı dışarıda,teri dışarıda...Bakışları ise hüzün çıkmazı.”Hüzün Çıkmazı” bir şairin şiir kitabının adı..Kimindi acaba?Hatırlayamadım,yaşlılığıma verin lütfen! Bak hele kerataya!..Biz büyükler böyle davrandıkça çocuk delirmesin de ne yapsın ya!..Tafra mı tafra!..Naz mı naz!..Krallara,kraliçelere taş çıkartırcasına kurallar üretiyorlar hem de kendileri lehine...Bir giyotinleri yok sadece..O ne rol ya!..Hepsi birer aktör,artist!..Çevirttiğimiz bu filmden dolayı Oscar Ödülü’nü hak etmiyorlarsa eğer, pes!..Bize ise Nobel Edebiyat Ödülünü reva görecekler bu senaryoyu yazdığımız için...Garanti veririm!J)(!) Bu yaşananlar sınav öncesi onlara tanıdığımız yasal haklarımız desem,yanlış mı demiş olurum acaba?Ya sınav gecesi yaşananlar!.. Sen çocuğu uyutma ders çalışsın diye daha önceki geceler;sınav gecesi ise “aman yavrum,bu gece erken yat,iyi uyu ki başarılı ol! de!Nasıl uyusun çocuk?Cevaplanacak en az 100 soru sıralanıp sıralanıp “HİŞT!..”diyerek dürtükleyip dururken kafasını?!..Nasıl uyusun ki geleceğini 3 saatlik bir zamana sığdırma korkusunu içinde taşırken!..Nasıl uyusun ki ‘tam da önemli biri olma’ fırsatını yakalamışken... Lakin durum büyükler için çok farklı bir grafik izler bu arada.Bütün dikkatimizi çocuk üzerine toplayıp kendimize de rahat vermeyiz.Haksız da sayılmayız hani!.Nice zorluklara katlanarak kazandığımız,dişimizden tırnağımızdan artırarak dershanelere ödediğimiz paralar yüzünden kaosa düşeriz.O gece,o son gece var ya;çocuk üzerindeki egemenliğimizi unutmuş gibi görünüp iyice hakim olmaya çalışırız aslında.Çalışan saati gözetlemekten tutun,yan odada horuldayarak uyuyan babaya,dedeye bile rahat yoktur artık! ”Yan yat,horlama!Hiç mi acıman yok!” çıkışmalarıyla içine ederiz hayatın...Hele sabah olurken uykuya dalan çocuğumuza bakarken gönlümüz birazcık rahatlasa da birazdan olacaklar kaçırır bu mutluluğu... Nasıl mı?İşte böyle: Allahü Ekber!..diye bas bas bağıran ezan sesine, söyleyin lütfen kim kızmaz ki!?..Ben çok kızdım,inanın!İnadına uzata uzata..İnadına muhakkak “camiye gel” der gibi!Tam yarım saat!..Tam bitti,iyi ki çocuğum uyanmadı diye düşünürken,bir de ne duyuyorsun!..Ya elle,ya da bir cisimle ahizeye vuruluyor üç kere:DAN DAN DAN!..Kilise çanı mübarek!..Ne bu ya!..Eğer çocuğum uyanır korkusu taşımasaydım içimde,kalkıp gidecektim cami önüne!..Sayacaktım, bakalım kaç kişi gelmiş namaz kılmaya!..Yapardım vallahi!Delinin sağı solu belli mi olur? Bari dedim,böyle gelecekle ilgili bir karar aşamasını etkileyecek zamanlarda okunmasa bu ezan!Hani teknolojinin nimetlerine sırt çevirip “gavur icadı”diyenlere ne oldu?Evinde televizyona bakmayan,onu şeytan icadı olarak gören insancıklar;işlerine geldiğinde hoparlörleri istedikleri gibi kullanmaktan çekinmiyorlar..Oysa dinimizde ezan yüksekçe bir yere çıkılıp,gür sesli biri tarafından okunur benim bildiğim..Madem bu şekilde okunacaksa bu ezanlar bundan sonra,yıkın gitsin minareleri... Tabii bu öneriyi yapabilmek,cesaret ister.. Nasılsa deli oldum çocuklarımla beraber Hem unutmayın, en akıllı lafı deliler söyler... DEVAM EDEYİM Mİ?ET DESENİZ DE;ETME DESENİZ DE SÖZ TUTARIM BEN!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Tayyibe Atay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |