Sanatçının işlevsel tanımı bilinci neşelendirmektir. -Max Eastman |
|
||||||||||
|
Yıl 2003,aylardan Temmuz.Mevsimi söylemeye gerek yok sanırım.Hava öylesine sıcak ki...buram buramım!..Ter bezlerimin böylesine hamarat olduğunu bilmezdim doğrusu bugüne kadar..Bunu da öğrendim ,çok şükür!..İnsan yaşadıkça nelere tanık oluyormuş meğer(!)Öğrenecek başka bir şey yokmuş gibi,böyle basit bir şeyi;Allah Allah!..Git be kadın,fizik kanunlarını,kimyasal analizleri,yüz bilinmeyenli denklemleri öğren sen!..Nene gerek ter bezlerindeki hamaratlık,tembellik!..Nene gerek kendinle hesaplaşma fikri!..Duramam ki,alışmışım bir kere..İşte bu yüzden üzüm,sırtım ter içinde...İkide bir ellerimin tersiyle bıyıklarımda biriken damlacıkları siliyorum ama ne mümkün önünü kesmek!..Sildiklerimin yerini yenileri alıyor hemen..Hani bir dağ eteğinde sızım sızım kaynaklar vardır ya,işte öyle!..Dağ olsam bari!..Alt tarafı iki bacaklı,bodur mu bodur bir insanım ya!J)Dağa benzeyen hiçbir yanım yok üstelik..İki tel saçımla ancak fundalıklara benziyorum ben...Mevsimlik yeşeren(aşk zamanıJ)..)sıcaklarda kuruyan biriyim yani..Oysa dağların yeşil vadileri,kuş sesleriyle cıvıldaşan ormanları,rüzgar doğuran karlı tepeleri var. Neyse!.. Beni bu kadar terleten güneşe kızıp söyleniyorum:”Kışın onca soğuklar üfürüp titretirken bizi,şimdi bu sıcaklar niye?Düpedüz çifte standart bu yaptığın!” diyorum.İnsanın insana,toplumların toplumlara uyguladığı bu modadan Güneş’in de haberi vardı demek!..Hemen protesto etmeliyim bu durumu;’nota’ göndermeliyim ilgili yerlere..Güneşten Sorumlu Devlet Bakanımı uyarmalıyım..Birleşmiş Milletler nezdinde harekete geçmeli,dilimin dönmediği İngilizce’ mle dile getirmeliyim derdimi.(!)Hatta veto hakkını ben kullanmalıyım sadece..O beş büyükler de kimmiş bakalım,göstermeliyim..Görsünler ki dünya nasıl sütliman olurmuş sayemde.Savaş yok,yokluk yok,açlık yok!..Ne var peki!:Bahar var her yerde;soğuk yok,sıcak yok!..Çifte standartlar tarihe karışmış;pasaport yok,vize yok,sınırlar yok!..Bütün insanlar aynı renge boyanmış,aynı renk giyecekleri giyinmiş(Allahın giydirdiği tercihimdir bu aradaJ)))..)aynı işe sahip,aynı parayı kazanmış,aynı sofralarda aynı aşı yemiş.Erkekler aynı kadına,kadınlar aynı erkeğe aşık olmuşJ)))Vay be!!!Bu yüzden bebekler aynı güzellikte,aynı ağırlıkta doğmuş,aynı beşikte yatmış,aynı ninniyi dinlemiş,aynı dili öğrenmiş,aynı oyuncaklarla oynamış,aynı gülüşü solumuş,aynı parkta dönme dolaba binmiş,aynı okulda okumuş vs..vs...Böyle bir dünyayı hayal etmek bile hoş geliyor bana ve gülüyorum kendi kendime!...Yanımda biri olsa garanti “keçileri kaçırmış” der bana..İyi ki yok!..Televizyonda Vimbıldın (doğrusunu bir yazan olursa sevinirim) tenis maçını izlerken düşünüyorum bütün bunları.İki siyah renkli kız kardeşin maçı bu!SERA ve VENUS kardeşler..Ellerindeki raketlerle aralarında gelip giden sarı bir topa vuruyorlar..Bir o yana,bir bu yana..”Saçına güller takayım:bir o yana,bir bu yana...”İlahi Ahmet Arif!Neden rengini söylemedin takacağın güllerin?Zencilere beyaz yakışırdı değil mi? Bir türlü tutamıyorum düşüncelerimi aynı noktada...Sürmenaj mıyım neyim bilmem!Şimdi ne ilgisi var Ahmet Arif’in şiiriyle tenis maçının...Bana kaçık diyenler haklı vallahi!..Neyse! Sarı top hep gelip gitmiyor..Bazen ağa takılıyor,bazen de çizgilerin dışına uçuyor..Kuş mübarek!..(Kanadında telek olsam!..tanır mısın?) Kimeydi bu gönderme acaba? Off!..Of! Esas soruyu Sera’ya yöneltiyorum:”Ayıp değil mi ablanı yenmek?” Bana verdiği yanıt çok anlamlı geliyor. “Ben ablamı değil beyaz ırkı yendim aslında.Şayet ablam beni yenseydi,aynı şeyi söyleyecekti” diyor. Tom Amcanın Kulübesi Kitabında yazılanları hatırlıyorum birden ve Sera’ya hak veriyorum.Biraz da utanıyorum inanın!.. Maç bitiyor ve iki kardeş iki trilyon civarında para ödülü alıyorlar bu turnuvadan.Cebimdeki yirmi milyona gidiyor ellerim..İşte benim şimdi dünyanın en fakiri!..Daha koskoca bir ay var emekli maaşımı almaya.Bu süre içinde her yere borçlanacağım...Alacağım say say bitmeyen paramın (!) büyük bir kısmını borçlara dağıtacak,yine borçlanacağım...Devlete çalıştığım yirmi sekiz yılın karşılığı böyle bir hayat işte!..Köleliğimin bedeli!..İyice terliyorum,bunalıyorum..Uzak bir denizi düşünüyorum sonra; serin,dalgalı,masmavi!..Bir sahil kasabasının incecik kumsalında yatıp güneşlenmeyi,parmağımla yazdığım adımın karşısına sevgilimin adını yazmayı,kalp çizmeyi,El Cordebes’i söylemeyi(deniz ve martı,sordular seni neredesin?...)düşlüyorum...Tam bunları düşünürken bir KARABATAK gelip konuyor yanıma.İçinde bulunduğum ruh haline amma da uyuyor ha!..İyi ki ağzını açıp “GAK!” demedi..Yoksa ağlardım!..Oysa ben martılara takmıştım aklımı:NEDEN ÇIĞLIK ATIYORLARDI ACABA? Hayallerimi orada bırakıp,yerimden kalktım.Maç da bitmişti zaten!..Elimin tersiyle bıyıklarımda biriken terleri bir kez daha sildikten sonra ölüme uyarladım kendimi..Balkona doğru yürüdüm.Nasılsa bir yerlerde rahme düşmekte olan bir cenin olur,yeniden gelirdim dünyaya...Belki de Sera ve Venus’la renk değiştirir;şampiyon ben olurdum kim bilir!J)) Boyum bir doksan, Kilom yetmiş beş, Sırtımda beyaz mini,kolsuz elbise, Elimde raket, Ayaklarım altında kortlar.. Cebimde iki trilyon... Dalgalı denizler benim olmuş Kumsallar da.. Çifte standart uygulama gibi bir lüksüm bile varmış yani.. Önce Amerikaya uygulamışım, Sonra Avrupa ülkelerine.. Veto hakkımı ise Kullanmışım işini bilmeyen hükümetlere... Desem Hiç tanık olmadık ki işini bilen hükümete!.. Bir de geçit vermemişim İRTİCA denen illete.. Sabreyle gönül sabreyle!.. Düştükçe dara Karaborsa fatura naylon, Hortum kullan!.. Nasılsa Ne arayan var Ne soran!.. Dön git köşeyi Köşenin ötesi Yan yat bostan!...J)))))))
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Tayyibe Atay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |