Tarih, hiçbir zaman orada bulunmamış kişiler tarafından anlatılan hiçbir zaman olmamış olaylarla dolu bir yalan. -Santayana |
|
||||||||||
|
Tek bir yıldız dahi şavkımıyor karanlığında gecelerimin.Hafızaların duldasız zulasında, ılgın kokuşlu günler biriktiriyorum bir gün dönersin umuduyla.Samimiyetsiz tebessümler dudaklarımda intihar ederken, derin bir acı, içten bir özleyiş ve sığ düşüncelerimin ziyan edilmiş tüm renkleri kanat çırpıyor kirpiklerinde.Emri hakk fermanı buyrulmadıkça semadan, fersude sevdamın, esrik naraları, buhuru meryemlerin dallarını çınlatacak.Bukağılı sevdam hezaran sularında yıkanarak kapadı gözlerini sonsuz uykuya. Papatyaların narin elleri ile kefenleyip, anamın gözünden sakındığı gülhatmilerin dibine yatırdım, örttüm üzerini saçlarımın bahar kokusu ile.Felek, ateş böceklerinin ağıtlarından yırtıldı atlas bir kumaş gibi boydan boya.Her tan sökende, yavrusunu okşar gibi ışkınları uyandıran güneş, bir daha dönmemeye and içerek karanlıkların ziyasını aldı üzerine. Sevdamı modası geçmiş, eprimiş bir gömlek gibi yüreğinden çıkarıp attığın günden bu yana amansız bir şirpence büyüyor içimde.Kanatları marazlı umutlar, marazlarından utanarak gamzelerime sığındılar.Yüzümü döndüğüm tüm gözler "O gelmez" dedikçe, güzelavrat otları, ısırganlar, çakır dikenleri sarıyor her yanımı.Bir anda ateşleniyor dünyanın bütün silahları, ses kulaklarımı sağır ediyor anlık.Cansız cerenlerin muhlis gözlerinde ölümü görüyorum, kan boşalıyor bedenimden onlar vuruluyor yaraları bende kanıyor...Son soluğuma tutunup kaldırıyorum başımı, boş bir beşik gibi hasretle bekliyorum seni...Bir mısranın ucunu yakıp uçuruyorum sonra, perdeleri açılmayı bilmeyen pencerene konacaklar bir seher vakti.Apartman boşluğunu yuva belleyen kumrular her sabah tekrarlıyorlar emanetim mısrayı "Kara gözlerine benide götür" .Erzurum garını, ağır yaralı sevdaları soluklandıran banklarını bu mısra hatrına daha bir seviyorum. Üzerimdeki herşey iğreti duruyor, yakışıksız bir cümle, zamansız ölüm gibiyim.Tüm giysilerimden kurtulup anadan üryan atsam kendimi sokaklara, koşsam, ciğerlerim çatlayana kadar koşsam.Yitik bir kente varsam, haritalarda bile yer edinememiş kendine, yaşayanlarınında varlığından haberdar olmadığı, hiçbir otobüsün yolunu bilmediği, dağlarında direncin bedeni kardelenlerin zemherilere direndiği bir kente...Unutulsam unutulmuşluğum gibi ve öğrensem orada unutulmayı... Ey mülkün tek sahibi, uzaklardan medet uman kalbimi sustur artık, dindir oluk oluk gözlerimden boşalan kanı, yaşamak için kendimi heder ettiğim ama yaşayamadığıım bu müsadesiz sevdayı sök al yüreğimden, unuttur beni kendime, yoksa isyan edeceğim... Gözlerim bir tek senin türkünü söyledi oysa senin dudakların bir başka türküde esirdi.Esareti en iyi sen bilirdin, hangi Sen'in esir olduğunu bilmesende.Sen, Senlere esirdin...Sen, sana karşı yalanladıkça varlığını, utanır diğer Sen gerçeklerinden, haya edip cevapsızlığından sorularının, düşerken bir yaprak daha baharın takviminden, yenildin Sen'lerinin savaşında, tüm Sen'lerini çalıp benden çekip gittin.... Oysa ben, tüm Sen'leri, Sen gibi acıya bileylediğim yüreğimde bir başka sevmiştim...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © BURCU İNCESU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |