..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçeğin dili çok yalın. -Euripides
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > İstanbul > Mehmet Sinan Gür




17 Ağustos 2003
Kadıköy’ün Haliç’i: Kurbağalı Dere  
Mehmet Sinan Gür
Yolunuz Yoğurtçu Park taraflarına düştü mü? Ya da oralarda mı oturuyorsunuz? Fenerbahçe stadına Kadıköy'den yürüyerek mi geliyorsunuz? Kadıköy'ün 'inci'lerini merak mı ettiniz? Bu yazı sizin için.


:CDBJ:
Haliç için eski Turgut Özal’ın Belediye Başkanlarından Bedrettin Dalan zamanından beri çalışmalar yapılır. Sonunda bir başarı elde edilmiş olacak ki şimdiki Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna Haliç sularında yüzmüş. Koli basili ölçümleri kabul edilebilecek düzeyin çok altında çıkmış. Ne kadar sevindirici.

Kadıköy’ün de eski Haliç’e benzeyen bir deresi var. Kurbağalı dere. Şimdi diyorum ki Sayın Ali Müfit Gürtuna’nın cesareti varsa –yüzsün demiyorum- ayaklarını Yoğurtçu Park taraflarında 10 saniye için suya soksun.

Bu dere çok ünlüdür. Bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama son zamanlarda buradan yayılan koku dayanılmaz bir hal aldı. İğrenç. Fenerbahçe stadının karşısındaki köprüden yürüyerek geçerken nefesimi tutmaya çalışıyorum, tutamıyorum, o yüzden geçtikten sonra baygınlık geçiriyorum. Pis koku çevredeki evlerin yatak odalarına kadar giriyor. Köprünün yanındaki Yoğurtçu parkta kimse oturup dinlenemiyor. Sağlık için de son derece sakıncalı. Adı dere olan su yolu açık bir lağıma dönüşmüş durumda.

Bildiğim kadarıyla bu dere Kadıköy’e gelip Marmara Denizine kavuşana kadar başka iki belediye sınırlarından daha geçiyormuş. Diğer iki belediyede yaşayanların pis suları denizin ağzında birikiyor. Dereye kimse sahip çıkmıyor. Önceki belediyeler, dere son olarak Kadıköy’de, yani solcuların, gomonistlerin, dinsizlerin, gavurların, satanistlerin yaşadığı yerde bittiği için ne olduğuna hiç aldırmıyorlar. Kadıköy Belediyesi başlangıçtan önlem alınmadığı için bir başına bir şey yapamıyor. Burada iş Büyükşehir Belediyesine düşüyor. Aynı zamanda devlet yöneticilerine. Eğer İzmir’in girişinde duyulan koku da giderildiyse, Türkiye’de böyle rezalet durumda olan bir burası kaldı.

Hem yakışmıyor, hem rahatsız edici, hem sağlığa son derece zararlı. Yapılacak iş aslında son derece basit: Derenin başından itibaren boylu boyunda kanalizasyon hattı döşenecek. Böyle bir işlem lüks olmaktan çıkmış durumda. Yapılmasını beklemek yurttaşlık hakkımızdır.

“Yapacak gücümüz yok” demeyin, inanmam.

17.Ağustos.2003

.Eleştiriler & Yorumlar

:: sağduyunuza...
Gönderen: Denizcan / istanbul kadıköy
22 Ağustos 2003
Kadıköy anadolu lisesinde okuyorum ve maalesef her gün o kokuya katlanmak zoruda kalıyorum. Böylesine aslınd etik bir utanç olan konuya değindiğiniz için teşekkür ederim. Uamrım en kısa zamanda çare bulunur. Saygılar...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yemen Türküsü
Kitap - Sevdalinka - Ayşe Kulin
Erbil (Kuzey Irak) 1
Kitap - Karl Marx 32inci Dereceden Masonmuş
Rüya Gibi - Kafkas Halk Dansları Gösterisi
Empati Kelimesinin Anlamını Hrant Dink'ten Öğrendim
Sezen Aksu Konserinin Düşündürdükleri
Film Kitap - Turyetski Gambit ve Plevne Savaşı
Boykot Bütün Dünyada Yayılıyor
İngilizce Eğitim I, ODTÜ ve Oktay Sinanoğlu

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Nazım Hikmet'ten Çanakkale Şiiri [Şiir]
Ateş ve Ölüm (Bütün Şiirler 16. 07. 2009) [Şiir]
Seni Seviyorum Bunalımı [Şiir]
İncir Ağacı [Şiir]
Bir Dosta E - Mektup [Şiir]
10 Ağustos 1915 Anafarta Ovası [Şiir]
Sevgisizlik [Şiir]
Mor Çiçekler [Şiir]
Eskiden [Şiir]
Bir Ruh Çağırma Operasyonu [Öykü]


Mehmet Sinan Gür kimdir?

Yazmayı seviyorum. Bir tümce, bir satır, bir sözcük yazıp altına tarihi atınca onu zaman içine hapsetmiş gibi oluyorum. Ya da akıp giden zamanı durdurmuş gibi. . . Bir fotoğraf, dondurulmuş bir film karesi gibi. Her okuduğunuzda orada oluyorlar ve neredeyse her zaman aynı tadı veriyorlar. Siz de yazın, zamanı durdurun, göreceksiniz, başaracaksınız. . . . Savaş cinayettir. Savaş olursa pozitif edebiyat olmaz. Yurdumuz insanları ölenlerin ardından ağıt yakmayı edebiyat olarak kabullenmiş. Yazgımız bu olmasın. Biz demiştik demeyelim. Yaşam, her geçen gün, bir daha elde edemeyeceğimiz, dolarla, altınla ölçülemeyecek bir değer. (Ancak başkaları için değeri olmayabilir. ) Nazım Hikmet’in 25 Cent şiiri gerçek olmasın. Yaşamı ıskalamayın ve onun hakkını verin. Başkalarının da sizin yaşamınızı harcamasına izin vermeyin. Çünkü o bir tanedir. Sevgisizlik öldürür. Karşımıza bazen bir kedi yavrusunun ölümüne aldırmamak, bazen savaşa –yani ölüme- asker göndermek biçiminde çıkar. Nasıl oluyor da çoğunlukla siyasi yazılar yazarken bakıyorsunuz bir kedi yavrusu için şiir yazabiliyorum. Kimileri bu davranışımı yadırgıyor. Leonardo da Vinci’nin ‘Connessione’ prensibine göre her şey birbiriyle ilintilidir. Buna göre Çin’de kanatlarını çırpan bir kelebek İtalya’da bir fırtınaya neden olur. Ya da tam tersi. İtalya’daki bir fırtınanın nedeni Çin’de kantlarını çırpan bir kelebek olabilir. Bu düşünceden hareketle biliyorum ki sevgisizlik bir gün döner, dolaşır, kaynağına geri gelir. "Düşünüyorum, peki neden yazmıyorum?" dedim, işte böyle oldu. .

Etkilendiği Yazarlar:
Herşeyden ve herkesten etkilenirim. Ama isim gerekliyse, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanık, Tolstoy ilk aklıma gelenler.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.