En bilge insanlar bile arasýra bir iki zýrvadan hoþlanýrlar. -Roald Dahl |
|
||||||||||
|
Neydi suçu onun? Tanrý onu cezalandýrmýþ mýydý?...Kýþýn soðuðuyla donar,yazýn sýcaðýyla kavrulurdu. Onu soðuktan koruyacak, sýcakta serinletecek bir dikili aðacý yoktu üzerinde. Utanýyordu kendinden. Karþýdaki yeþil ormaný gördükçe iç geçiriyordu. Laf aramýzda kýskanýyordu onu. Zümrüt yeþiliyle kendisine caka satýyordu. Sýkýlýyordu yalnýzlýktan. Üzerinde bir örümcek bir böcek bile solumuyordu. Yalnýz,arada bir uçak geçiyordu üzerinden. Bazen onda bile teselli arýyor, ”Þu uçak üzerimde biraz oyalansa da gölgesinde serinlesem.” diyordu....Ýþte böyleydi Keltepe’ nin hali. “Kader dedikleri bu olsa gerek, kötü kader!” diyordu. Kader buysa, ona katlanmak þart mýydý? Onu deðiþtiremez miydi? ”Sen bir garip Keltepe’sin. Ýþe yaramayan Keltepe” diyordu. Aylar, yýllar geçiyor, deðiþen bir þey olmuyordu. ”Olmuyordu” derken, iyi þeyler olmuyordu. Yaðmur sularý, rüzgarlar topraðýný aþýndýrýyor, yavaþ yavaþ alçalýyordu. Üzerinde derin yarýklar oluþmuþtu. Topraðý yavaþ yavaþ çakýla dönüþüyordu. O beðenmediði sýska otlar bile yok olmuþtu. Gecenin karanlýðý basýnca, yalnýzlýk daha da bir koyuyordu ona. Fýrtýnalý havalarda ya da yaðmur yaðdýðýnda; üzerindeki topraðýn sürüklenip gitmesine engel olamýyordu. Oysa o bir aðaç istiyordu üzerinde. Bir taneye bile razýydý. Onun köklerini sýkýca tutacak, içinde ne taþýyorsa, hepsini ona verecekti. Böylece yalnýzlýðýný unutacak, üzerinde bir caný taþýyor olmanýn zevkini tadacaktý. Aylar , yýllar böyle birbirini izledi. Derken bir gün,araba sesiyle irkildi Keltepe. Araba geldi, Keltepe’nin eteðinde durdu. Ýçinden birileri indi. Ellerinde,daha önce hiç görmediði aletler vardý. Ancak insanlar güler yüzlülerdi , umutlulardý sanki. Ya da Keltepe’ye öyle geliyordu...Gelenler Keltepe’yi iyice dolaþtýlar. Ölçtüler, biçtiler. Ýþaretler koydular. Heyecanlandý Keltepe. N’oluyordu acaba?...Bir müddet sonra çekip gittiler gelenler. Ýþte yine yalnýzlýðýyla baþbaþa kalmýþtý. Boþuna heyecanlanmýþtý. Acý acý güldü haline. “Sen bir garip Keltepe’sin. Heyecanlanmak ,umutlanmak neyine senin?” diye kendine söylendi. Oyuncaðý elinden alýnmýþ çocuklar gibi oldu. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyordu. Ben diyeyim günler, siz deyin haftalar. Yine bir gürültüyle silkindi. Bir araba konvoyuydu gelen. Sýra sýra dizilmiþler ,kývrýla kývrýla kendisine doðru yaklaþýyorlardý. Heyecanlanýr ,umutlanýr gibi oldu. Sonra vazgeçti....”Neme gerek? Dedi. “Benim varlýðýmdan kimin haberi var ki?” Böyle söyleniyor ama, yine de açýða vurmak istemediði bir umutla gelenleri izliyordu...Konvoy geldi, Keltepe’nin eteðinde durdu. Aman Tanrým, bu ne kalabalýktý! Arabalardan onlarca kiþi iniyordu. Arabalarýn arkasý çeþit çeþit aletlerle, minik fidanlarla doluydu. Herkes coþkuyla arabalardan atlýyor, kendisine doðru týrmanýyorlardý...Ýþte ne olduysa o andan sonra oldu. Keltepe’yi iþlediler oya gibi. Günlerce çalýþtýlar. Keltepe’yi çizdiler, kazdýlar. Üzerine taze toprak örttüler. Yeni bir elbise giymiþ gibi oldu. Çukurlar açtýlar. Yüzlerce, binlerce fidan diktiler. Gýdýklanýr gibi oldu Keltepe. Þimdiye kadar kimse ona dokunmamýþtý. Olanlarý merakla izledi. Ýnsan eli deðmedik bir yeri kalmamýþtý. Sonunda çalýþmalar bitti. O güzelim,körpe fidanlar özenle dikildi. Öyle narinlerdi ki,onlarý incitmemek için solumaya bile korkuyordu. Fidanlar sulandýkça, Keltepe de hayat buluyor, serinliyordu. Fidanlar dikilip, korumaya alýndýktan sonra iþleri bitti gelenlerin. Hepsinin yüzü gülüyordu. Yorgun ama umut dolu bakýþlarla, günler sonra ayrýldýlar oradan. Binlerce fidaný Keltepe’ye emanet ettiler. Yeni doðan her günle Keltepe yeniden doðuyor, fidanlar yavaþ yavaþ büyüyordu. Kýraçlýðý günden güne kayboluyordu...Bir gün baktý ki,çehresi tamamen deðiþmiþti. Karþýda gururla dikilen ormana benzemiþti .Yalnýz deðildi artýk. Üzerinde küçük canlýlar dolaþýyor, aðaçlarýn dallarýnda kuþlar ötüþüyordu. Hele bir gün, derinliklerinden çýkýp gelen bir suyun þýkýrtýsýyla kendine geldiðinde, heyecandan kalbi duracak gibi oldu. Bir pýnardý bu. ”Aman Tanrým” diyordu. ”Bu bir rüya olmasýn!” Yine bir sabah uyandýðýnda,eteðine dikilmiþ bir levha gördü. Levhanýn üzerinde yeþil ve büyük harflerle “Umut Ormaný” yazýyordu. Kaderiyle birlikte adý da deðiþmiþti. Artýk sýcaklar onu kavurmuyor, rüzgarlar ve yaðmur sularý topraðýný aþýndýrmýyordu. Üzerinde bir hayat taþýyordu. Artýk, o bir Keltepe deðildi . Bir ormandý. Umut Ormaný’ydý. Kendinden, adýndan utanmýyordu. Üzerindekilerle gurur duyuyordu. ”Ne mutlu bana” diyordu.”Ýstediðim her þeye kavuþtum. Aðaçlarým var, çiçeklerim var, hayvanlarým var, suyum var. Darýsý, yurdumuzdaki diðer keltepelerin baþýna.”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |