Fakültemizde de Sudanlýlar vardý. Onlarýn sadece ciltlerinin rengi deðil farklý olan. Bacak boylarýn gövdelerine göre daha uzun. Þiþman bile olsalar vücutlarýnýn bu özelliði deðiþmiyor. Saçlarý kývýr kývýr ve her zaman uzun bacaklarýyla kendinden emin, geniþ adýmlar atarak yürüyorlar.

Onlardan biriyle arkadaþ olma þansým olmadý ama ilk Sudanlý hastamý bugün edindim. Ne tip olursa olsun azýnlýklar her zaman dikkat çekicidir. Bu yüzen onu arkadaþýmýn baksýnda gördüðümde ilgimi çekmiþti ve daha sonra tedavi etmem için bana getirildiðinde ne yalan söyleyeyim çok memnun oldum. Ýlk aklýma gelen Türkçeyi yeterince konuþup konuþamadýðý oldu. Daha sonra öðrendim ki birbuçuk yýldýr Türkiye'deydi ve dilimizi çok güzel konuþuyordu.

Yer yer kýrlaþmýþ kývýrcýk saçlarý, tiril tiril mavi yazlýk pantolon gömlek takýmý içinde þiþman bir adamdý ve ilk bakýþta bile özenli biri olduðunu anlamak mümkündü. Bembeyaz inci gibi diþleri ve son derece saðlýklý diþetleriyle harika bir aðza sahipti. Diþ hekimi olarak o güne kadar hiç, bir aðýz karþýsýnda bu derece vecde kapýlacaðým aklýma gelmezdi. Diþ taþlarýný temizletip, diþeti tedavisi görmek için bana gelmiþti ama rutin olarak her hastada doldurulan formu doldurduktan sonra aðzýna baktýðýmda böyle bir tedaviye hiç de ihtiyacý olmadýðýný görecektim. O güne kadar çok az insanda görüðüm kadar pýrýl pýrýl tertemiz bir aðýza sahipti. Yine her hastada yaptýðýmýz motivasyon iþlemine giriþip neden diþerini fýrçalamasý gerektiðini ve ideal bir fýrçanýn nasýl olmasý gerektiðini anlatmaya çalýþtým. Fakat, buna da gerek yoktu aslýnda. Bond çantasýna uzanýp fýrçasýyla macununu çýkardý. Günde üç kere fýrçaladýðýný, her öðün ayrý bir fýrça kullandýðýný, çocuklarýna alt çenede ilk dört diþleri çýkmaya baþlar baþlamaz fýrça ve macun hediye ettiðini söyledi. Sonra da "Müslüman dediðinin aðzý temiz olur." diye de ekledi. O an içimi bir ferahlýk kapladýðýný hissettim. Evet aðzýnda yapabileceðim bir þey yoktu ama ben gene de gözümden kaçan bir taþ parçasý olmasýn diye orayý burayý kurcaladým. Hayýr gerçekten de yoktu. En sonunda büyük bir mutluluk içinde gayet saðlýklý bir aðza sahip olduðunu söyledim ona. Benim mutluluðumdan o da gülmeye baþladý.

Bir dahaki sefere diþ ipi kullanmayý öðretmek üzere randevulaþýrken bu derece itinalý birisinin mutlaka randevusuna da çok sadýk olacaðýný düþünüp onu asla bekletmemeye hemencecik karar verdim ve o anda bir hayat dersi alýyordum aslýnda. 'Kiþi kendisi nasýlsa o tip hareketlerle karþýlaþýyordu.' Kiþisel merakýmý tatmin etmek için nerede çalýþtýðýný sordum. Týp Fakültesi Parazitoloji bölümünde doktora öðrencisiydi. Bir buçuk yýl olmuþtu geleli ve daha üç yýlý vardý. Eliyle baþýnda bir çember çizerek örtü iþareti yaptý ve "Benim haným da böyle." dedi. Bu sözlerine aðýz dolusu tebessümle karþýlýk verdim ve onu uðurlarken hanýmýna selam söylemesini istedim.

O, günüme renk kattý ve mesleki açýdan bana mutluluk yaþattý. Teþekkürler Talat Bey.