..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Umutsuzluða düþmeyin. -Charlie Chaplin
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Polisiye > Yavuz Selim




5 Ocak 2004
En Ýyi  
bölüm 1

Yavuz Selim


En iyi olmak bazen baþarý, bazen de ölümü getirir.


:BEDC:
 
                                                    EN ÝYÝ
 
    Þehrin ýþýltýlý ve gürültülü ortamý bir sis bulutu gibi daðýlýp gideli çok olmuþtu. Gecenin karanlýðý ara sokaklarda devriye geziyor ve aydýnlýk en büyük düþmanýymýþ gibi onu ezmekten büyük zevk alýyordu.Bu güce sokak lambalarý cýlýz ýþýðýyla meydan okumasýna karþýn, sadece kendi çizdikleri küçük bölgeyi aydýnlatmaktan öteye geçmiyordu. Buz gibi hava ,onu ,eski Yunan heykellerine  benzetmeye çalýþan Sanatçýlar gibi uðraþýp didiniyor, ellerini, ayaklarýný kendi uzuvlarý olmaktan çýkartýp, burnunu ve kulaklarýný ise ondan saklýyordu. Ýçine giydiði yünlü iç çamaþýrý, annesinin ördüðü kalýn, boðazlý kazak, içinde hiç üþemeyeceðini düþündüðü siyah montu ve giymekten hiç vazgeçmediði ‘Mavi’ markalý bir kot pantolon, ona bu soðuk havada zaman kazandýrmaktan baþka bir iþe yaramýyorlardý. Siyah beresi onun her bir saatte taradýðý siyah gür saçlarýný koruyor, yeþil-siyah atkýsý ise keskin hatlara sahip çenesini ve uzun boynunu sahipleniyordu.
   
   “ Ne kadar çok hareket edersem,
    O kadar az üþürüm. Hadii biraz daha hýzlý….”
  
    Dar sokaklardaki yürüyüþü daha da hýzlandý. Çöp tenekesini karýþtýran bir kedi onun varlýðýný hisseder hissetmez bir köþeye pusarak parlak gözleriyle onu takip etmeye baþladý. Bu bakýþ rahatsýz ediciydi. Durarak kedinin gözünün içine baktý. Bu düello birisinin sahneyi terk etmesi ile son bulacaðý kesindi. Kedinin en küçük bir harekette kaçmaya hazýr duruþu içini biraz rahatlattý.
 
    “Ne diye bana bakýyorsun. Sana zarar vereceðimi mi sanýyorsun?”
    “ Evet böyle düþünüyorsun.”
     “Belki de ben de aynýsýný düþünüyorum”
   
     Tekrar yürümeye baþladý. Kedi ise bu düellonun galibi olmasýna karþýn tam ters yöne kaçmaya yeðledi.
     Sokak da ki düzgün sýralanmýþ aðaçlar, kalýn gövdeli, ani bir hastalýktan dolayý kel kalmýþ insanlar gibi yapraksýz ve çýplakdý. Sanki özenle ölçülüp dikilmiþ ve yerlerinde zorunlu askerlik yapýyorlardý. Aðaçlarý sevmesine karþýn bu mevsimde ve bu saatte gözüne pek sevimli gözükmedi. Sokak lambasýnýn loþ ýþýðý onlara deðiþik þekillerde hayat veriyordu. Þimdi ise yolun her iki tarafýna dikilmiþ ve onu dikkatli bakýþlarla onu süzen devlere benziyorlardý. Evler ise daha çok 80’lerin mimarisi hakim olan bahçeli, dörder katlý binalardý. Sanki bir þeylerden saklanýyormuþ gibi aðaçlarýn arkasýna gizlenmiþ birer hüzün tapýnaklarýydý.
    Az sayýdaki ýþýk süzmesinin yayýldýðý pençerelerin arkasýna sýðýnan, dünyaya bakýþ açýlarý, mutluluklarý, dertleri, hayalleri ve anýlarý zengin bir kaynak gibi zihinlerin derin köþelerinde saklayan insanlarý aklýna getirdi. Belki de bu duygularýn bazýlarýný paylaþtýlar ve farkýnda deðillerdi. Þimdi þu an ayný sokakta bulunmalarý gibi…
    Gözünde kendi anýlarý canlandý. Çocukluðunun geçtiði o eski mahalle, arkadaþlarýyla her gün oyun oynadýðý   o bildik sokaklar yüzünde küçük bir gülümsemeye yol açtý. Acaba bilyesini aldým diye bana üç gün küsen Bekir, sokakta futbol maçý yapmak için takým kurulurken hep beni seçen Mehmet’e ne oldu? Hiç bitmeyecekmiþ gibi düþünülen arkadaþlýklara ne olmuþtu? Þimdi ne yapýyorlardý ?
    Bu düþünceler sadece yalnýzlýðýný artýrdý. Burasý onun ne o eski mahallesi, ne de o eski bildik sokaklardý. Burasý sadece onun ruhunu karartan, hiç hoþlanmadýðý, Ýç Anadolu’nun çorak ve sert yapýsýyla harmanlanmýþ, demir ve betondan yapýlmýþ dev bir ormandý. Büyük caddeleri çevrelemiþ, gök kubbeye deðmeye çalýþan o yüksek binalar birer hükümranlýk, birer otoriter gibi dursa bile bu modern çaðda. O gökyüzünde martýlarý, daðlardaki yeþil örtüyü, deniz kokusunu özlemiþti. Ýnsanlarýn birbirini tanýdýðý, güvendiði, her þeyin küçük ve doðal olan yerleri özlemiþti.
      Bur da ise bir kargaþa düzeni hakimdi. Hiç durmayan , bir yerlere yetiþmeye çalýþan, tek düze olmuþ insanlarla kaplý bir karýnca yuvasýydý. Küçük bir beldeden gelmiþ bir genç için bu çok fazlaydý. Üniversite hayallerini gerçekleþtirmiþ ve her þeyin  süslü bir rüyadan ibaret olan ülkenin sayýlý okullarýndan birini kazandý. Büyükþehir’in o havalý ortamýndan okuyacaktý. Babasý onunla nasýl övünüyordu. Oysa ki bu þehre ilk ayak bastýðýnda her þeyin farklý olacaðýný, pembe gözlükleri çýkartma vakti geldiðini anlýyordu. Bur da her þey aslanýn aðzýndaydý. Þehrin bu kalabalýk yalnýzlýðýnda tüm gücüyle derslerine sarýldý. Ama hayat þartlarý onu çok zorluyordu. Yetenekleri ve keskin zekasý onu bu zor günlerde yalnýz býrakmadý. O zamanlar parlak bir kazanç gibi gözüken bu iþe bir balýk edasýyla atladý. Hatta bu iþ ona okulun son senesinde maddi bir refaha kavuþturdu. Okulu bittirdikten sonra memlekette iyi bir iþ kurma planýný çok önceleri yaptýydý. Fakat yaptýðý bu son iþ onun yakasýný býrakmadý. Ama bugün tüm baðlantýlarýný koparacak, bir daha bu iþin ismini bile aðzýna almayacaktý. Bu yaptýðý son çalýþma ve son buluþma olacaktý.
     Sokakta ilerlerken  birden arkasýnda uzun bir gölge belirdi. Bu yakýnýndaki gölge onu korkuttu. Arkasýna baktý. Kalbi sanki yerinden fýrlayacakmýþ gibi atýyordu. Kimsecikler yoktu. Sessizlik ve yalnýzlýk her yere sözünü geçirmiþti. Korkusu geçmemiþti. Kimsecikleri görmemesi onun yok olduðu anlamýna gelmezdi. Ama dibine gelene kadar hiç mi bir þey duymadý ve bu kadar hýzla nasýl ortadan kaybolabilirdi. Belki de insan deðildi. Hep anlatmazlarmýydý. Sonra hafif bir gülümseme belirdi yere bakarken.
      Kendi kendine – Paranoyaklaþtýn ve saçmalýyorsun – dedi.
      O gizemli gölge kendisine ayitti. Sýradaki sokak lambasýnýn ýþýðý gölgesinin yerini deðiþtirmiþti. Buluþma noktasýna ulaþmýþtý sonunda.telefon kulübesinin yaný diye tarif edildiydi eðer kolay kolay yanýlmayan hafýzasý ona oyuna getirmediyse.
      Beklemekten baþka yapacak bir þey yoktu. Soðuk iliklerine kadar iþlemiþ, ayak parmaklarýný hissetmiyordu. Montunun fermuarýný açtý ve iç cebinden küçük bir paket çýkartý.
-Bu benim en iyi çalýþmam oldu. Nasýl böyle girdiysem iþe iþte bununla çýkacaðým.- diyerek kendinle biraz övünür gibi bir konuþma yaptý.
       Birden kulübedeki telefon çaldý. Bu beklenmedik ses onun gerilmesine neden oldu.neler oluyordu? Böyle bir plan yapýlmadý. Kimse onu aramamasý gerekiyordu. Belki de ona deðildi. Ama bu saate kim bir telefon kulübesini arardý. Hem de buluþma noktasýnda. Kesinlikle kendisineydi. Paketi acele bir þekilde iç cebine kattý. Açmakta tereddüt etti. Eli titriyordu. Kalbini yine duymaya baþladý. Nefesini tutarak alizeyi kaldýrdý.
 
-         alo
-         Getirdin mi?- Kalýn ve otoriter bir ses di. Bu sesi tanýyordu.
-         Evet – diye karþýlýk verdi.
 
         Karþý taraf telefonu kapattý. Bu olanlara bir anlam veremiyordu. Önceki buluþmalara gibi deðildi.
         Aniden ýslýk çalar gibi bir ses tüm sessizliði yýrtarcasýna çýnladý. Artýk farklýlýðýn nedenini anlamýþtý. Son anda düþmemek için elleriyle tutunduðu telefon kulübesi ondan uzaklaþýyordu. Elleri onu tutamýyor, güçsüzleþiyordu. Sýrt üstü yere yýðýldý. Göðsünden vücuduna doðru yayýlan sýcaklýk ona hem acý hem de uyuþukluk katýyordu. Gözlerini gökyüzüne dikti. Yýldýzlar parlak ve hepside martýya benziyordu. Burnuna deniz kokusu gelmiþti. Uzaktan bir ses on top oynamaya çaðýrýyordu. Bu Mehmet’in sesiydi. Babasý ise – hadi gelmeyecekmisin artýk. Annen seni çok özledi.- diyen sessini iþitti.onu özlediðinde hep annesini bahane ederdi.
          Artýk acý hissetmiyordu. Gökyüzüne bakan gözleri donuklaþmýþtý.son bir þey söyledi
    - Affet baba, affet -
 



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
En Ýyi

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Evvel Zamanın Kavgaları [Þiir]
Yedi [Þiir]
Secere [Þiir]
Yalnızlık [Þiir]


Yavuz Selim kimdir?

Öðrenilmeden anlatýlmaz, anlatýlmadan öðrenilmez.

Etkilendiði Yazarlar:
Goethe, Schiller, Thomas MANN, Balzac......


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Yavuz Selim, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.