..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yalnýzca sevgiyi öðret, çünkü sen osun. -Anonim
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Modernizm ve Post-Modernizm > Anýl Gökpek




15 Þubat 2004
Tersane'de Yangýn  
Bir Kayýp Kuþak Ýncelemesi

Anýl Gökpek


Eski soyutlanma öykülerinizi getirin, yerine yenisini götürün.


:CDDH:
Bunu yapmak için sanýrým en uygun yaþtayým þu aralar: 27. Her þeyi erteleyerek bir sene daha geçirirsem ipin ucu iyice kaçacak; ona ne þüphe!
     Zaten hep ertelediðim için bu duruma gelmedim mi? Hep þikayet, hep sýkýntý, bulantý, tutsaklýk duygusu, ve sonuç ortada: Karþýnýzda büyük idealleri olan, baþarýsýz genç, Kaan Ilgaz! Evet, ya bugün ya da asla! Gemileri yakmalý; baþarmaksa tek dileðim.
     Her bunaldýðýmýzda kendimizi bizden de bungun, (kendi söküðünü dikemeyen terzilerin hünerli ellerinden çýkma) soyutlanma öyküleriyle avuttuk durduk. Burasý önemli: Durduk. Bu soyutlanma öykülerini okuyan bir gencin kendisini kurtardýðýný, manevi bir baþarýya imza attýðýný, bir adým olsun ilerlediðini ise göremedik; ne acý ki sadece avunduk ve durduk. Þimdi gün karar verme günü. Þimdi gün iç-hesaplaþma günü.
     Her þeyi sistemli bir biçimde ele almakta fayda var. Nedir amacýmýz? Saðlýklý bir biçimde soyutlanmak ve kurtulmak. O halde þu sorularý kendimize sormamýz iyi bir baþlangýç için gereklidir:
     
-Soyutlanma nedir?
     -Soyutlanma yoluyla kurtulmayý düþündüðümüz nesne-ler-, kiþi-ler- ve durum-lar- ne-ler-dir?
     -Nasýl yapmalý?

En basit tanýmýyla soyutlanmayý ‘kendimizi, bize sýkýntý veren her þeyden sýyýrmamýz, baðýmsýz olmamýz’ diye açýklamamýz sanýrým mümkün olacaktýr. Bu, yaratýcýlýðýnýzý öldüren bir iþ ile karþý karþýya kaldýðýnýz durumlarda icra edebileceðiniz ‘istifa’ eylemiyle eþdeðerdir. Bir baþka örnek olarak baþarýsýz geçen okul yaþamýnýzdan soyutlanmak için kullandýðýnýz ‘devamsýzlýk’ yöntemini anmak da mümkündür. Genel olarak bungun ve duraðan geçen bir yaþamdan intihar ederek soyutlanmak ise en bilinen soyutlanma yollarýndan biri olarak görülse de þöyle bir sakýnca taþýmaktadýr: Tepki gösterilen yaþamýn dahilinde kalanlar, yani geridekiler, soyutlananýn tepkisini asla gerektiði gibi algýlayamayacaktýrlar. Böylelikle eylem tüm anlamýný yitirecek, soyutlaþacaktýr.
     Oysa saðlýklý bir soyutlanma somuta doðru olmalý; týpký tüm savaþlarýn barýþ günlerinde ortaya çýkmalarý, tüm hastalýklarýn kiþileri saðlýklý dönemlerinde yakalamalarý, ya da yalnýz yaþamakta olanlarýn ölebilmeleri gibi. Her þey kendisi ve karþýtý (olmazý) arasýnda bir geçiþlilik yaratabildiði sürece varolma þansýný elde eder.
     Ýki baþarýlý roman arasýnda kurulacak karþýtlýk sayesinde iþaret ettiðim nokta daha da belirgin olacaktýr sanýrým. Chuck Palahniuk’un tüketim fikri üzerine kurduðu ünlü romaný ‘Dövüþ Kulübü’nde tüketim toplumu maðduru olan bir grup alt-orta sýnýf üyesi adam kendi kendilerini hýrpalamak (ve tüketmek) yoluyla (tabiri caizse) dibe vurduktan sonra ihtiyaç duyduklarý soyutlanmaya kavuþurlar; bu ‘Phoenix Kuþu’ söylencesinin bir tür eðretilemesi gibidir. Adamlar önce tükenir, sonra da kendilerini kendi küllerinden yeniden oluþtururlar. Roman, baþarý ya da baþarýsýzlýk diye nitelendirilemeyecek, muallakta kalan bir havayla sonuca (ya da sonuçsuzluða) ulaþýr.
     Öte yandan, yine tüketim fikri üzerine kurulmuþ bir baþka baþarýlý roman olan, Bret Easton Ellis imzalý ‘Amerikan Sapýðý’nda bir baþka soyutlanma öyküsüdür karþýmýza çýkan: Ýyi bir okuldan mezun olmuþ, oldukça yüksek bir aylýkla, borsa simsarý olarak çalýþan, statü yükseltme düþleriyle kendi kimyasýný bozan, tüketmenin sonuna varmýþ, genç, yakýþýklý, kültürlü, bakýmlý, sportif bir gençtir bu kez karþýmýzdaki karakter. Ruh saðlýðýný bozacak kadar tüketim toplumuna tutsak olmuþ, ancak bu tutsaklýktan, (bile bile de olsa) asla vazgeçmeyecek, yüzü hep yukarýya dönük bu genç adamýn yapabileceði tek þey kalmýþtýr artýk: Tanrý’yý oynamak. Asla yaratamayacaðýný bilen karakter bunun yerine Tanrý gibi tüketmeyi, yok etmeyi, öldürmeyi seçer. Hep yukarýya yönelen bir eðilimden sýyrýlmak, soyutlanmak için daha yukarýya gitmeyi uygun görmüþtür. Ne ki bu roman da, týpký ‘Dövüþ Kulübü’ gibi, muallakta kalan bir biçimde sona erer.
     Biz soyutlanma heveslilerinin gözünde bu iki romanýn eksik kalmasýnýn sebebi ise soyutlanma eylemlerinin yönelmiþ olduklarý doðrultuyla baðlantýlýdýr. Dövüþ Kulübü’nde toplumdan sýyrýlma (diðer bir deyiþle soyutlanma) aþaðýya doðru iken Amerikan Sapýðý’nda bu hareket yukarýya, Tanrý’ya doðrudur. Böylelikle iki çalýþmada da oklar hedefin dýþýna, karakterlerin baðlý olduklarý topluluklarýn onlarý zorladýklarý yöne doðru yollanmýþlardýr. Oysa bilinir ki bir atýþýn ‘karavana’ sayýlmamasý için hedefin tam ortasýna yönelmesi gerekmektedir.

***

     Bu düþüncelerin kafamda dönüp dolaþtýklarý günlerden birinde, (ki o günlerde bunlar kafamda gayet keþmekeþ bir biçimde dönüp durmakta, birbirlerine karýþmaktaydýlar, sistematik olmaktan çok uzakta, biçimlenmemiþ, henüz doðmamýþ kýpýrtýlardý bunlar) çevremden silinip gitmeyi, mutlu bir sona yönelmeyi baþarmýþ ya da baþaramamýþ kiþileri anýmsadým. Otobüste, karþýmdaki koltuklara yerleþmiþ genç çifte ve bu çiftin, sürekli onlarla uðraþan, elindeki minik þemsiyeyi kafalarýna indirip duran küçük çocuklarýna bakarken geldi bunlar aklýma. Soyutlanmanýn örneði sayýlabilecek kim vardý çevremde? Ýlk aklýma gelen Mithat Bey’di; muhitimizin eski solcularýndan olan, çocukluðumuzun idolü ‘Mithat Abi’. Ne ki Mithat Bey’in hapishane yýllarýndan sonra gelen sýyrýlýþý, köy yaþamýna dönüþü, bir soyutlanmadan çok sindirilmeydi. Ne yazýk ki ibre yine aþaðýyý göstermiþ, ok hedeften uzaða doðru uçup gitmiþti. Sonra baþarýsýz soyutlanma öyküleri yazan dostum Cezmi’yi düþündüm. Þehirleþme ve Yalnýzlýk öykülerini yazarken masasýnda duran pahalý Amerikan sigaralarý... Vitrinini dolduran ve bir þiþesi bir asgari ücretlinin aylýðýna denk düþen ithal içkiler... Ve tüm bunlardan bihaber, onun yazdýklarýna yönelik sempatileri olan bungun okurlar. Cezmi’de de ters giden bir þey ya da bir þeyler vardý. Kaðýt üzerinde, öykülerinde ibre hep aþaðýya bakarken, yaþadýðý yaþamda, kendi öyküsünde Cezmi’nin gözleri hep yukarýya bakýyordu.
     Onun ardýndan, (ki bu arada karþý tarafýmda oturan çift çoktan otobüsten inmiþti) yaþadýðým sokaðýn yakýn geçmiþini düþünmeye koyuldum: Her zaman aktörün biz olduðumuz iki kiþilik ergenlik düþlerimizin aktrisi, muhitin fettan güzeli Berrin’i anýmsadým nedense. Ýnsanýn düþünceleri asla kaðýda döküldükleri zaman göründükleri gibi sistemli, derli toplu deðiller ne yazýk ki! Berrin’e nasýl vardýðýmý, onu düþünürken nasýl daldan dala konduðumu, neleri unutup neleri anýmsadýðýmý tarif etmem, tüm bunlarý olduklarý gibi kaðýda dökmem çok zor. Ama þimdi düþünüyorum da Berrin kiþisel tarihimde nadir rastlanan görece baþarýlý soyutlanma örneklerinden birisiydi. Berrin, Ortaköy’ün en güzel bacaklarý; Berrin ve karþýnýzda onun ibret dolu öyküsü:

     Endiþelenmeyin; þimdi size çocukluðumun kahramanlarýndan birisinin gereðinden fazla uzun bir dökümünü çýkaracak deðilim. Sadece bize gereken noktalara deðinecek ve konuyu toparlayacaðým. Ve evet, her ne kadar daðýlmýþ gibi görünse de, biraz sabretmeniz durumunda konunun nasýl toparlanacaðýný göreceksiniz. Metin olunuz.

     Görüp görebileceðimiz en güzel insan olduðunu düþündüðümüz, ne yazýk ki -bizlerden yaklaþýk on yaþ kadar büyük olduðu için- asla eriþemediðimiz, yanýnda gördüðümüz ‘abi’leri ister istemez ilahlaþtýrdýðýmýz, çýtý pýtý Berrin Abla’mýz bundan yaklaþýk yedi yýl önce, beklenmedik bir kararla evlendi. Hala ayný sokakta yaþasak da onun sýyrýlýp gittiði açýktý. Orta gelirli ve becerikli bir esnaf olan eþiyle birlikte gezerlerken hala gördüðümüz Berrin Haným ne evliliðinden sonra sýnýf atlamýþ ne de huyunu suyunu deðiþtirmiþtir. Deðiþen bir þeyler olduðu kesindi; hayýr, güzel olmasýna hala güzel, hatta üzerine daha güzel bir havanýn geldiðini, çekiciliðini artýrdýðýný bile söyleyebilirim. Sadece hissedilebilen ama kolaylýkla tarif edilemeyen bir deðiþiklik var ortada. Peki deðiþen ne?
     Ýþte bu karmakarýþýk düþünceler eþliðinde otobüsten inmiþ, aklýmdakileri düzene sokmaya çabalamaktaydým. Birinci adým tamamdý: Soyutlanmayý kabaca da olsa tanýmlamýþtým. Sýrada ‘Neyden Soyutlanacaðýz?’ sorusu vardý. Bu elbette oldukça kiþisel bir cevap olacaktýr ama olabildiðince genel bir ortalama alabilseydik eðer muhtemel cevap aþaðý yukarý þöyle bir þey olurdu: Bu hepimizi köþeye sýkýþtýran, ne yazýk ki ölmeye yüz tutan, ve ne yazýk ki öleceðini hissettikçe bizi daha da çok sýkan, elle tutulamayan, gözle görülemeyen, varlýk sebebimiz olan ‘hasta adam’dan baþkasý deðildir. Hasta yataðýnda ölümü bekleyen bizim toplamýmýzdýr ne yazýk ki: Orta sýnýfýn ta kendisi.
     
     Peki ‘Nasýl Yapýlmalý?’ sorusu ne olacak? Berrin dolu otobüs yolculuðumdan sonra bir parkta oturup, alýþveriþten dönen yorgun yüzlü babalarýn, çocuðu için endiþelenen annelerin ortasýnda bu son sorunun cevabýný da biçimlendirdim.
     Cevap þuydu: Saðlýklý bir soyutlanma somuta doðru yönelecek, tam da düþmaný hedefleyecek, ve ibre ne aþaðýyý ne de yukarýyý gösterecekti. Cesareti olan hedefi tam ‘oniki’den vurmaya giriþecekti. Kredi kartlarýmýzý, telefon defterlerimizi, kartvizitlerimizi, nüfus cüzdanlarýmýzý, diplomalarýmýzý, banka cüzdanlarýmýzý, bizi biz yapan tüm belgelerimizi çöpe atmakla, bu ve benzeri ucuz kahramanlýklarla gelecek geçici doyumlara pabuç býrakýlmayacak, kule içeriden yýkýlacaktý.
Ok hedefin ta kendisine yöneldi.
Hedef orta sýnýfýn kalbiydi.

***

Kararýný vermiþ ve kendisine saygýsýný yitirmemiþ bir adamýn iç huzuruyla indim araçtan. Siyah ile beyazýn kusursuz uyumunu düþündüm. Koridoru geçip masada bana ayrýlan yere oturdum. Karþýmdaki beyefendinin bana sorduðu soruya cevaben ‘Evet,’ dedim ve büyük, ciltli defterde gösterilen yere beni niteleyen özel iþaretimi çiziktiriverdim. Ardýndan sivri bir þey, muhtemelen bir topuktu bu, ayakkabýmýn burnunun üzerinden ayak parmaklarýmý ezdi.
Ýþte planým buydu. Gemileri yaktým bir kere; artýk geri dönüþ diye bir þey yok. Ok hedefe doðru yola koyuldu bile.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Trainspotting Çevirisi Üzerine
Bul Karayý Al Parayý
Kötü Gazeteci Olmanýn 9 Yolu

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Nasýl Zengin Oldum [Öykü]
Metin Þentürk'e Açýk Mektup [Öykü]
Et Suyuna Bulgur Pilavý - II [Öykü]
Belli Olmaz [Öykü]
Et Suyuna Bulgur Pilavý [Öykü]
Her Þey Güllük Gülistanlýk [Öykü]
Müptela [Öykü]
Kapý - 2 - [Öykü]
Kapý - 1 - [Öykü]
Þehrin Ýstenmeyen Tüyleri [Öykü]


Anýl Gökpek kimdir?

Kayýp kuþak gerçek mi? Yoksa sadece bir efsaneden mi ibaret?

Etkilendiði Yazarlar:
Oðuz Atay, James Joyce, Sabahattin Ali


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Anýl Gökpek, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.