Hiçbir þey insan kadar yükselemez ve alçalamaz. -Hölderlin |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() Laiklik karþýtlarý bahsettiðimiz üzere kendilerini "mazlum" olarak gösterip sempati kazanmaya çalýþýrlarken bir taraftan da çok güçlü bir anti-laik propaganda yürütmektedirler. Bu propagandanýn birçok ayaðý vardýr. Kimi zaman halkýn duygularýna hitap ederken en kutsal deðerleri bile bu yolda "kullanmaktan" çekinmezler. Mertçe ve bilimsel olmasa da laikliðe birçok eleþtiri yöneltirler. Ve muhakkak bizim de bunlara verecek ciddî ve bilimsel cevaplarýmýz vardýr. Þimdi laiklik karþýtlarýnýn öne sürdükleri bazý saçmalýklarý inceleyelim. Laikliðe karþý olanlar, bu sistemin bize yabancý olduðunu iddia ederler. Laik olmayý Batý'yý taklit etmekmiþ gibi gösterirler. Dolayýsýyla "laiklik bize uygun deðildir" demek isterler. Bu iddialarýn saçmalýðýný anlayabilmek için üstün bir hünere ihtiyaç yoktur. Tarih sayfalarýný biraz karýþtýran herkes Türklerde eskiden beri döneme göre var olan laiklik anlayýþýný farkedebilir. Gerçekten bu sistem Türklerde çok eskilerden beri var olmuþ ve kabûl görmüþtür. Bu konuda devletlerarasý hak yazarlarýndan Nys, "Droit International" adlý eserinde doðru bir tespitte bulunmuþ ve laisizmin Turanlý bir kurum olduðunu belirtmiþtir. Bu durumdan Mahmut Esat Bozkurt da bahsetmiþ ve Çingiz Kaan zamanýndaki hoþgörüyü örnek göstermiþtir. Hazarlar dönemi de Türklerin insanlarý dinlerine göre ayýrmadýklarýnýn kanýtýdýr. Göktürkler çaðýný dahi düþündüðümüzde , o dönemde var olabilecek, döneme özgü geliþmiþ bir laiklik anlayýþýnýn mevcudiyetini görürüz. Hatta, þeriat kurallarýnýn bir hayli etkili olduðu Osmanlý Devleti'nde bile devlet ve din iþlerinin ayrý olmasý gerektiði düþüncesinin -kýsmen- yaþadýðý görülmektedir. Bu konuda Mahmut Esat Bozkurt'un "Atatürk Ýhtilali" kitabýndan bir alýntý yapalým: I. Selim bir gün iç oðlanlarýna fena halde kýzmýþ, kýrk kadarýnýn öldürülmesini emretmiþ. Erkân telâþa düþmüþ, fakat kimse aksini söylemeye cesaret edememiþ. Nihayet Zenbilli Ali Efendiye haber vermiþler. Müftü gece I. Selim'in yanýna gelmiþ. Aralarýnda þöyle bir konuþma geçmiþ. "I. Selim - Hayýr ola hoca, bu vakitte ziyaretten maksadýn ne ola ki? Zenbilli Ali Efendi - Öldürülmelerine ferman buyurulan kýrk kadar adamýmýzýn affýný delâlete geldim. I. Selim - Hoca sen artýk dünya iþlerine de karýþýr oldun. Ýstersen sana bir vezerat vereyim. Zenbilli Ali Efendi - Hayýr efendimiz. Dünya iþlerine karýþmaya deðil, ahiretinizi kurtarmaya geldim." (Mustafa Paþa, Netaciyülvukuat) Görüldüðü gibi Osmanlý döneminde dahi bazý zamanlarda din ve devlet iþleri ayrý görülmüþtür. Buna raðmen, zamanla güç kazanan "þeriatçýlýk" baskýn hâle gelmiþ, birkaç yüzyýl Türkleri laik bir sistemden ayýrmýþsa, bu, önceki binyýllarý görmemize de engel midir? Deðildir elbette! Þu hâlde laisizmin Türk milletine yabancý bir sistem olduðu iddialarýnýn kocaman bir yalandan ibaret olduðu ortaya çýkmaktadýr. Hatta denilebilir ki tarihte hiçbir millet laikliði Türkler kadar içine sindirememiþtir. Bu da þüphesiz Türklüðün üstün vasýflarýndandýr. Laikliðin "günümüz þartlarýnda geçersiz yahut gereksiz" olduðunu düþünenler, hatta söyleyenler de yok deðildir. Onlarýn karanlýk düþüncelerini düzeltmek ihtimalimiz olmasa da biz, düþünen insanlar olarak bu iddiaya da tepki vermekten uzak kalamayýz. Ýnsanlarý dinlerine göre ayýrmamak, devlet ve din iþlerini ayrý tutmak gibi aklýn ve doðanýn ürünü olan ilkelerden oluþan laiklik fikri, her zaman geçerli ve gerekli olduðu gibi, bilhassa günümüzde gereklidir. Günlük bir gazetede yazýlana göre, bir Türk kýzý, türban takmak istemediði için, gelin gittiði ailede iþkenceye maruz kalmýþ. Türk milletini bu hâle getirenler utanmalýdýrlar! Ama nasýl utanacaklar ki! Onlar utanabilmek yetisini kaybetmiþ zavallýlardýr! Türk düþüncesi, Türk töresi, bir insana sýrf türban takmak istemediði için iþkence etmeyi nasýl kabûl edebilir! Bu akla da, mantýða da, doðaya da, Türklüðe de, hatta Ýslâm'a da aykýrýdýr. Türk töresi insanlarý dinlerine göre ayýrmayý reddeder. Fakat gerçekleþen olaylar gözümüzün önündedir. Böyle çirkin olaylar yaþanýrken laiklik nasýl gereksiz ya da yanlýþ görülebilir? Ýþte büyük tehlike kapýmýzýn önünde duruyor! Bunu görmemek, görememek ne büyük bir gaflettir! Laiklik ilkesi "geliþmeciliðin" yardýmcýsý olduðundan devletimizin ve milletimizin her yönden geliþebilmesi, kalkýnabilmesi için de son derece gereklidir.Yüzyýllardan beri süregelen geri kalmýþlýðýmýzý üstümüzden atýp büyük kalkýnma hamleleri yapabilmek için bu ilkeye, laikliðe, Türkçülüðe, Atatürkçülüðe sarýlmamýz gerekmektedir. Türklüðün kurtuluþu bu yoldadýr. Türk dünyasý, hem nüfus olarak hem de coðrafya olarak dev bir dünyadýr. Karadeniz'in batýsýndaki Gagauz Yeri'nden Sibirya'nýn doðusundaki Yakutistan'a uzanan bu büyük coðrafyada yaþayan Türkler arasýnda farklý dinlere mensup insanlar bulunduðu da bir gerçektir. Örnek olarak; Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Doðu Türkistan Türkleri vb. büyük çoðunlukla müslümandýrlar. Gagauz, Yakut, Hakas Türkleri arasýnda ortodoksluk yaygýndýr. Yakutistan'da, Hakasya'da, Altay'da Tengricilik devam etmektedir. Sarý Uygurlar budisttir. Sayýlarý oldukça az olsa da, Karay Türkleri musevîdirler. Þu hâlde laisizmi reddetmek, Türk birliðinin önüne set çekmekten baþka bir þey deðildir. Oysa; "Oðuz, Kýrgýz, Tatar, Özbek, Kazak ve Yakut yok, yalnýz TÜRK vardýr!.." diyen Son Baþbuðumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk deðil midir? Ve biz onun yolundan ayrýldýkça zarar gördüðümüzü ne zaman farkedeceðiz? Atatürk de çok iyi biliyordu ki Türklerin refaha ulaþmasýnýn ve dünyada hak ettiði yeri almasýnýn yolu nihayet birleþmelerinden geçmektedir. Bu yolda da laiklik vazgeçilmez bir ilkedir. Fakat laiklik, baþkalarýnýn demokrasiyi araç görmeleri gibi araç görülebilecek bir ilke deðildir. Laiklik, dünya var oldukça yaþayacak olan bir temel ilkedir. Yaptýðýmýz açýklamalar ve hergün yaþanan olaylar ortaya koymaktadýr ki, laiklik aklýn gereði olan bir Atatürk ilkesidir. Ve bugün laikliðe duyduðumuz ihtiyaç her zamankinden daha fazladýr. Bu yüzden, Ey Türkler, býrakýn kuduz köpekler uyuz inlemelerine devam etsinler; siz onlara kulak asmayýn! Biz ne zor þartlarda bu devleti birlik olarak kurduk. Baþýmýzda Baþbuð Atatürk vardý. Þimdi de onun aziz ruhu bizimledir. Yine birlik olalým. Atatürk'e, onun fikirlerine uyalým. Biz Atatürk'ümüze sarýldýkça bu millete ölüm yoktur! Tanrý Türk'ü Korusun ve Yüceltsin!
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
![]() | Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2023 | © Türk Þad Köktürk, 2023
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |