..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Avukatlar da bir zamanlar çocuktular herhalde. -Charles Lamb
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > Tayyibe Atay




30 Haziran 2004
Makara  
Tayyibe Atay
doğal olarak korkuyor kadınlarımız...diğer tarafta hayat var: güzel, kutsal, dokunulmaz saydığı...özlem içinde ama özleminden uzak!..


:BDDA:
sevgilisini seviyor musunuz?

böyle bir soruya açıklık getirecek bir yazıyı yazmak için insanın, deli olması gerekir; bunu bilmez değilim!..yani ben deliliği bile bile yapan, akıllının tekiyim...”sevgilisini seviyor musunuz” sorusu aslında havada kalan,temelsiz,yarım yamalak,tümcesi eksik bir yöneltmedir...öznesi yok yani..”kim, kimin, kimi” gibi irdeleyici soruların bulduğu yanıtlarla tamamlanacak bir tümce işte...uzuvları noksan...isterseniz biraz açalım bu kavramı:

“kim” sorusunun karşılığı “ben” olacaktır her zaman...değişmez bir kuraldır “ben” ile iş yapma!..eylemleri yüklenmek ve taşımak “ben”in görevidir...ben severim,ben yaşarım,ben gezerim,ben üzülürüm,ben yerim içerim...ben,ben,ben..vs...işin garibi,kendimizi ilgilendiren, çıkarımıza hizmet eden her konuda “ben” demeyi severiz...ya tersi olursa bir de,görün bakalım nasıl kopacaktır kıyamet!..”küfür” denen sözcüklerin anası gibidir çıkarsızlıklarımız...yoksa,kim kime durup dururken küfreder allahaşkına!..”dokun yılana,tıslasın” misali!..

işte böyle bir merakla “kimin” sorusunu yöneltiriz kendimize. o, bu, şu, onlar, bunlar, şunlar, ötekiler vs...saysam sayamam yanıtlarını...bizi ilgilendiren tek yanıt bu kişinin “eşimiz” olduğudur.ister ihanet,ister beğenilmeme duygusu alt etsin bizi; en büyük merakımızdır eşimizin bir sevgilisi olup olmadığını öğrenmek!..önüne geçilmez sonsuz bir istek duyarız, uykularımızdan oluruz, hayatı zehir ederiz kendimize...sanki öğrendiğimizde rahatlayacağız!..hayır canım, rahatlamak ne kelime!.. göbek atacağız sanki meydan meydan...

çoğu eş,eşinin bir sevgilisi olduğunu öğrendiği zaman sızlanmaya başlar...eşine olan tavrını değiştirir. öyle ki, hangi taşı kaldırsa eşi çıkar altından!..artık eşi gözünde insan olmaktan çıkıp başka canlılara dönüşür. o artık gözünde kertenkele, yılan, çıyan, sümüklü böcek, kırkayak, yengeç, akreptir...karşısında susuz dereden su getiren saka bile olsa eşi, önemi yoktur artık...tek önemi ve anlamı olan şey kendi hissettikleridir. ihanete uğramış eş olarak haklıdır da!..hele bu kişi kadınsa!..evet ama haklı gibi görünse de haksızdır bence. çünkü erkek, eşinde bulamadıklarını bulabilmek için bir başka kadına yönelmiştir!bu yönelişte söz konusu olan şey,sadece eşinde bulamadıklarının bahanesi dahilinde “aşk kaçağı sokağı” nda başıboş yürümektir.elinden tuttuğu biri varsa bile erkeğin; aklı bir şeyler arayıp bulamadığı eşinde,evinde,çocuklarındadır gene de...kadıncağız bunu hiç anlamaz, anlamak istemez çünkü!..peki anlasa ne olacak, eşinin ihaneti karşısında sessiz mi kalacak? tabii ki hayır!..

kadının yapacağı iki şey var bence: biri boşanacak ya da eşini terk ederek ayrı bir hayat sürecek!..bu yol pek geçerli değil ülkemizde. Törelere aykırı,baba evine dönemezsin, duvağınla girdiğin evden kefeninle çıkacaksın...toplumun kadına yüklediği bindirmeler var,aşamazsın...adın kötüye çıkar!..ekonomik yaptırımdan yoksunsan bir de, aç susuz korumasız kalırsın!..devlet dersen uyuyor, haberi yok bu toplumsal yaradan!..dövülen dövülene,öldürülen öldürülene, ırzına geçilen geçilene!..kadın ortada kalan mal!..herkes sahip çıkabilir, herkes istediği şekilde kullanabilir!gazetelerde okuyup,TV kanallarında izlemiyor muyuz kadınlarımızın maruz kaldığı çağ dışı davranışlara...doğal olarak korkuyor kadınlarımız...diğer tarafta hayat var: güzel, kutsal, dokunulmaz saydığı...özlem içinde ama özleminden uzak!..erkek eksenli bir toplumun çarkında un ufak oluyor kadınlar!..bunca başkaldırılarıma, bunca isyanlarıma rağmen ben bile kurtaramıyorum kendimi bu çarkın kanatlarından...en çok insan yanım zarar görüyor: sevgisiz kalıyorum!..

ikinci yol ise, hayatı hafife alıp, dalga geçmek onunla!kendini hayatın ortasında görebilmek, aklını kullanabilmek bir bakıma. madem sende bulamadıklarını bulduğu kişiyle seni aldatıp, ”yasak aşk sokağı”na düştü eşin, bırak rahat yürüsün o sokakta...görsün bakalım ne varmış yol boylarında, parklarda, bahçelerde, duvar diplerinde, ağaçlar altında, kapalı gişe oynayan sinemalarda...duvarlara asılan afişler neyin reklamıymış, okusun!..sen sessiz kal ve kendini düşün!..yararlan bu durumdan ve yaşamana bak!..hatta doldur boşalan makaraları...

“sevgilini gördün mü, konuştun mu bugün kocacığım” de!..”onunla mutlu olduğunu görüp, seviniyorum”de!”ne yaparsan yap ben seni terk etmem “de!”sen her şeye rağmen çocuklarımın babası, bu evin direğisin” de!” istersen bir değil,bin sevgilin olsun ben gene seni severim” de! “yaptığın şey hiç ayıp günah değil, aksine elinin kınası, yiğitliğin nişanı” de! De..de..de.!..

gör bak, nasıl dolacak o zaman makaraların! değerin artacak unutma! lakin sana tavsiyem bir makarayı boş bırak! onu kendin için sakla! farzet eşin geri geldi, boş mu dursun yani! nasılsa senden özür mözür dilemeyecek...hiç değilse onun da saracak bir makarası olsun değil mi?



.Eleştiriler & Yorumlar

:: Dokundun, kanattın..........
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
4 Temmuz 2004
Sevgili Tayyibe.....Şurada güzel güzel şiirler okurken, nerelere götürdün beni.Şimdi ben de soruyorum kendime; "Eşimin bir sevgilisi var mı," diye.......Şaka bir yana - ama, her şakanın altında bir gerçek yatar-; birçok kişinin görmezden ve bilmezden geldiği toplumsal bir yaraya değinmişsin.Dalga geçer gibi dokunsan da konuya, aslında kanatmışsın yarayı.Zaten yaraya neşteri vurmak gerek.Hasta ya, ölür ya kurtulur.Her iki ihtimal de bir kurtuluştur aslında. Biz kadınlar suçluyuz bu konuda, hem de erkekten daha fazla.Çünkü biz kadınlar; herşeyi kabullenme, - güya- kaderimize boyun eğme, "elalem ne der" kaygısıyla susma, erkeğin sonsuz özgürlüğü olduğunu peşinen kabul etme gibi düştüğümüz hatalar yüzünden; biz salıyoruz erkekleri meydanlara.”O erkektir yapar, erkek için el kınası olan, bizim için yüz karasıdır,” deyip boyun eğiyoruz.Erkeğin ihanetinin nedenini, kendimizde arıyoruz.Onun bizde bulamadıklarını, başkalarında aradığını sanıyoruz.Oysa tam tersidir durum.Erkek, kendi eksiklerinden kaçmak için, kendi yarımlarını tamamlamak için, çareyi dışarıda arıyor.Kadından üstün olduğunu ıspatlamak için, karısını hırpalayarak ispat etmeye kalkışıyor.Onun yaptığı, yenilgiyi baştan kabul etmektir aslında.Yani "ihanet" dediğimiz şey, erkeğin zayıflığıdır, eşinde bulamadığını, bakmasını bilmediği için göremediğini, başkasında aramasıdır.Ne demiş atalarımız:”Bir dirhem gümüşün üstünde oturmak için, kantar gibi g.t gerek.”....Gümüşün kıymetini bilelyorsa erkek, gümüşü suçlayamayız, değil mi? İşte bu kadar basit. Bu güzel yazın için teşekkürler arkadaşım.Şimdi yine soruyorum kendime: "Eşimin bir sevgilisi var mı?"......Sevgiyle kal.........Kâmuran ESEN

:: merhaba
Gönderen: levent saral / İstanbul/Türkiye
2 Temmuz 2004
Güzeldi..güldüm de giyabinda okurken..kalemine saglik..sevgiyle kal




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
İmam Olacağım
Çocuk ve Et
Emekli Meselesi
Patetissstt!.
Portakal
Zumlamak
Karanlığın Gözleri

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Beslenmenin Demokrasisi
Amma Uçmuşuz
Ey Hayat
Zırlamayı Bırak
Sinekler
Zamana Kırıntı
Selam Efendim
Ah Canım
Hımbıl Gençlik
Dedüdü Dedüdü

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yumurta [Şiir]
Merak [Şiir]
Araba [Şiir]
Köprü [Şiir]
Bizim Otobüs [Şiir]
Masa 2 [Şiir]
Bostan [Şiir]
Pezoooo [Şiir]
Oyun Arkadaşı [Şiir]
Damlacıklar 4 [Şiir]


Tayyibe Atay kimdir?

Yeni şiirin,uzun yıllar yazmama rağmen yeni şairiyim. İnternet ortamı sayesinde okuyucu önüne çıktım henüz. Ne kadar şair olduğumun yanıtını ise okuyucuya bırakıyorum. Bayan yazarların çok az olduğu bir ülkede,duygu ve düşüncelerimi,şiirin ruhu okşayan ,elleyen tarafıyla anlatmaya çalışıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Ahmet Arif,Behçet Necatigil,Nihat Behram...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Tayyibe Atay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.