..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yanlış sayısız şekillere girebilir, doğru ise yalnız bir türlü olabilir. -Rouesseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > Şahingöz




25 Ağustos 2004
Neden Bu Kadar Çok Kötülük Var!  
Şikayetim var!

Şahingöz


Daha iyi bir toplumda yaşamayı arzuluyorsak, kötülüğü yermek gerek!


:BGAA:

Neden kötülük bu kadar yaygın?

Acaba ben mi çok kötümserim?
Neden bugünlerde çevremde hep kötülükle dolu davranışlarla karşılaşmaya başladım?
Ben ki, yazılarımı okuyanlarınız bilir; çevrem beni oldukça iyimser, kolay kolay umutsuzluğa kapılmayan bir yapıya sahip olarak tanır...
Bu karşılaştığım kötü ortam, kesinlikle benim kendi algılamamdan kaynaklanmıyor.
Ben olumsuz bir insan değilim ki, hep paratoner gibi çevreme olumsuzluklar çekeyim!
Dostlarım beni hep iyimserliğim yüzünden sevmişlerdir.
Korkarım ki, çevre kötü.
Sadece belli sınıf veya kesim değil, geçimsizlik ve kötülük her kesimde var.
Geçen sene, uzun yıllardır görmediğim bir arkadaşımla karşılaştığımda, merak etmiş;’ evliliklerinde bir çocuk olup olmadığını’ sormuştum. Bana cevap olarak, ‘çevremizde bu kadar kötülük oldukça, bu dünyaya acı çekmesi için yeni bir can getirmek istemediklerini’ söylemişti.
Çok kırılgandı, karı koca yurt dışına göç etmeyi düşünür hale gelmişlerdi.
İçinde bulundukları iş çevresinin acımasızlığını, ikiyüzlülüğünü, siyasi bağlantıları olmayanların şansının olmaması durumunu anlamakla birlikte; yine de, bu derece karamsarlıklarını anlamakta güçlük çekmiştim...
Onlara olumlu ruh halini koruyabilirlerse, kötülüklerin de onlardan uzaklaşacağı öğütünü vermiştim...
Yakın süre önce bende peşpeşe basit ve küçük ama, toplumun genel kötülüğünü gösteren davranışlar gördüm ki; toplumun kötülüğünden şikayet ederken, işi çocuk doğurmamaya kadar götüren arkadaşımın düşüncesine neredeyse hak verecek duruma geldim!
Bir süre öncesinde, anne ve babam taşrada bir şeylerini sattılar. Onların bize yakın gelmelerini istediğimizden, buradan gelen parayla, İstanbul Büyükada’da mütevazi bir daire satın aldık.
Büyükada, gözümüzde bir cennetti.
Önceleri adalara günü birlik gittiğimiz dönemlerde, buralardaki yaşamı hoş olarak düşünürdük. Adaların iklimi güzeldi, manzarası güzeldi.
Ama ev sahibi olduktan sonra anladık ki, yaşadığımız çevreyi güzelleştiren de, çirkinleştiren de; aslında insanlardır.
Adadaki evi aldığımızdan kısa süre sonra, üst kattaki daireden, kışın soğuğu etkisiyle olacak, su borusunun patladığını, yeni badana yaptığımız evimizin tavanlarının her yerinden, şarıl şarıl suların aşağı bizim daireye aktığını gördük.
Üst dairenin su vanasını sıktığım halde, ertesi gün geldiğimizde, suların akmaya devam ettiğini gördük. Vana suyu kesmiyordu.Üst katın yazlıkçı olan ev sahibini haberdar etmek istedik. Çevrede kimse bilmiyordu. Evi satınaldığımız kişiyi aradım, onda numarası varmış.
Telefon açtım. 50 li yaşların üzerinde bir kadın sesi, aranmaktan hoşnut olmadı. Ben her zaman ki gibi kibarca olayı anlatırken, karşıdaki ses gittikçe ceberrutlaştı;
‘ben gelemem, çok işim var!, Belki hafta sonu gelir bakarım!’ gibilerinden sözler etmeye başladı.
Hafta sonuna daha 5 gün vardı, bu süre içinde evimizde kabarmadık duvar ve parke kalmazdı.
Bir şeyler yapması gerektiğini anlatmaya çalışıyordum.
İnsanın işi olsa bile, anahtarını teslim edebileceği bir yakını dostu olması gerekti!.
İnsan nasıl komşusunun zarar görmesine bu kadar kayıtsız olabilirdi ki?
Baktım hiç yanaşmıyor, ‘Suların verdiği zarar büyürse sonuçta mahkemelik olacağımızı’ söyledim.
Bunun üzerine daha da küstahlaştı: ‘Olur dedi, mahkemelik olalım, ben hazırım, ben avukatım!’
Demek avukat olunca komşuya zarar vermeyi kendine hak görebiliyordu.!
Bundan sonrasında, içindeki bütün çirkinliği ortaya döktü:
‘Ertesi günü bir davası varmış!
İşi onun için herşeyden önemliymiş!
Davası olduğu için, annesinin cenazesine bile gitmemişmiş!’
Hezeyanlar içinde telefonu yüzüme kapattı.
Ertesi gün öğleden sonra, bana cep telefonumdan geri döndü. Azarlayıcı, çirkef, çirkin bir ses tonu; ‘suyu yaptırdığını, kendisini bir daha arayarak rahatsız etmemem gerektiğini’ söylüyordu.
Kendisine benim güngörmüş, saygıdeğer bir kişi olduğumu, komşuluk hali, günün birinde kendisinin de bana bir işi düşerse bu tavrını hatırlamasını söylerken, yine telefonu yüzüme kapadı!!. Ne kadar da kötü bir insandı!
Bu konuşmanın travmasını daha unutamadan, havalar ılınınca, anne ev babam eve gelip yerleştiler. Evin hemen önündeki boş bir toprak parçası kıştan daimi oturan yan komşunun kömür çuvalları ve çirkin molozları ile işgal edilmişti.
Annem, kırsal kökenli bir adam olan komşudan bu malzemelerini kaldırmalarını, evinin önüne çiçek ekerek orasını güzelleştirmek istediğini söylemiş. Kaba olduğu kadar kötü ruhlu olan adam, evimizin önünü sahiplenmesi yetmemiş gibi, birde
yetmiş küsür yaşındaki anneme dik konuşmuş; ‘burası benim, çiçek ekersen söküp atarım, şunu yaparım, bunu yaparım!’demiş!.
Daha önce her evinin önünden geçişimizde bağırış ve kavga sesinin dışarlara geldiği bu yan evin sahibi, asgari bir saygı görgü ahlak utanmadan yoksundu anlaşılan!
Anne ve babam belediyede ve kaymakamlıkta imar haritalarını çıkarttırdılar. Evimizin önündeki avuç içi kadar küçük alanın belediyeye devredilmiş olmayıp, bizim tasarrufumuzda olduğunu öğrendikten sonra, bu bir iki metrekarelik alana çiçek diktiler. Ama adam gelip sökmüş. Tekrar çiçek dikiyorlar, zorba bozuntusu söküyor.!
Böyle ilkel davranışlı insanlarla karşılaşmış olmaktan üzülüyoruz. Ne yapabiliriz bilmiyoruz.. Adam yaşça veya görgü açısından dengimiz değil ki, gidip konuşalım.
Akıl noksanı insanın bizi çekeceği edepsizlik ve mahalle kavgası bizim harcımız değil ki!
Mahkemeye vermeye değer mi bilmiyoruz.! Can sıkıntısı!
Bu kötülük, neden böyle!
Sonunda yaz geldi, yazlıkçılar birer birer evlerine dönmeye başladılar.
Anne ve babam, nihayet orta sınıftan ve daha görgülü komşularla tanışmayı umarlarken, bir kez daha şaşırdılar! Çünkü yazlıkçı kesim, kendileri dışından insanlarla komşuluk istemiyorlardı.
Tamamı gayri müslim bir azınlık mensubu olan bu komşular; anlaşılan, asgari seviyede bir sosyal ilişki, hatta bir selam alışverişine bile yanaşmıyorlardı..
Orta büyüklükte bir Anadolu şehrinin sıcak komşuluk ilişkilerinden gelmiş olan bizimkiler, bu yeni komşularının selam vermemelerini, hatta; ‘merhaba, biz yeni komşuyuz, nasılsınız?’ gibi seslenmelerine karşın, sırt dönülmesini yadırgıyorlardı.
Babam gençliğini geçirdiği Samatya’da diğer bir başka azınlıkla kurduğu sıcak sosyal ilişkileri, burada kuramamış olmaktan çok şaşırmıştı.!!
Bu insanlara ne olmuştu böyle?
Değişik sınıflardan insanların hepsinden kötü davranışlar gelmesi, benim ve ailemi üzdü.
İyilik nereye gitmişti?
İşte bu yaşadıklarımız karşısında, toplumun özünde daha çok iyilik olmasını arzulamaktan başka elimizden başka bir şey gelmiyordu ne yazık ki!
Ömür boyu başka sınıftan, başka dinden, türlü insan hakkında; önyargı, ayrımcılık, kötü his vb.hiç bir olumsuz duygu taşımamış biri olarak, bu kadar şikayete de hakkım olsundu artık.!
İçinizden bazılarının: ‘Bunlar da önemli şeyler mi? Yalan, iftira, nefret, kavga, kıskançlık her yerde diz boyu; her tarafta psikopat yapıda insanlar var, gazetelerin 3. sayfaları şiddet haberlerinden geçilmiyor!’ diyeceklerini biliyorum. Haklısınız.
Ama bunlar benim yaşadıklarım.
Anafikir: Kötü davranışlara kötülükle karşılık vermektense, kötülükten şikayet etmek daha doğru bir davranıştır!







Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Lider Aranıyor!
Trafik ve İnsan
Yurdumun İnsanının Bir Bölümünün Uygar Olmak Gibi
Tepkisiz Toplum
Feodalite özentilerinden nefret geldi!
Bizlere Ne Oluyor Böyle?
Bıyık,karizmayı bozuyor!
Tepkisiz Toplum 2
Sıradanlaştırma
Nüfus Planlaması olmayınca..

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Muz Cumhuriyeti
Aslında O İyi De...
Yeni insan türü, Homo Ekonomicus
Eleştiriye Katlanabilmek Güçlü Olmak Demektir!
Bıyık Handikaptır
Şiddet Kültüründen Manzaralar
Demokrasi İşte Bu Nedenle En İyi Rejimdir!
Yolsuzluk Algılama Seviyemiz!
SSK Sağlık Hizmeti İşkencesi
Direksiyon Başındaki Tehlike!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kişinin Kendine Ettiğini, Düşmanı Etmezmiş! [Öykü]
Suya Sabuna Dokunmadan [Deneme]
Mahalle Baskısı [Deneme]
Türk İmajı [Deneme]
Hakan Kocayınca... [Deneme]
Türkiye Karşıtlarına Gereken Cevabı Verm [Deneme]
N.A.R.O. 'cu Gençler, Helal Olsun Size! [Deneme]
Doğruyu Bulabilmek İçin Onun Gibilerine İhtiyacım& [Deneme]
Bir Afetten Daha Kötü Bir Şey Varsa, O da Afete Hazırlıksız [Deneme]
Eğitim Şart! [Deneme]


Şahingöz kimdir?

ŞAHİNGÖZ. Yaşı artık kemale erdiğinden,biraz huysuzca biridir!Biraz kızgın gözükse de,bu müzmin bir muhalif olduğundan değildir. Gerçekte apolitiktir!Onun isteği zeki,aydın insanlarla söyleşmektir!

Etkilendiği Yazarlar:
M.A.S.H. (Kult filmi izleyeniniz var mı?)


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Şahingöz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.