Uygarlık, gereksiz gereksinimlerin, sonsuz sayıda artmasıdır -Mark Twain |
|
||||||||||
|
En çok aşklarımla kavga ettim. Önce engellemeye çalıştım onları, olmadı. Bir dahaki aşka kadar durmadan kavga ettim ve hep yeni aşkım barıştırdı beni eskisiyle. En uzun kavgam Tanrı ile oldu. Tanrıyı anlamaya çalışmaktan vazgeçtim ya da hayat beni buna mecbur kıldı, bilmiyorum ama sonunda Tanrıyla da barıştım. Düşünüyorum da; annem, ailem, aşklarım, dostlarım, ekmek kavgam ve Tanrı, bunlarla barışamasaydım ne olurdu? Hitler bunların hangisiyle barışabildi? Bilmiyorum. Ama sanırım şöyle bir bağıntıyla barışmayı ve hayatı kolaylaştırabiliriz: .................sev, yargılama ..................sev, anlamaya çalışma-elbet anlayacaksın- (Nokta noktalı yerlere neyle barışmak istiyorsak onu koymamız yeterli) Şu ana kadarki hayatımda barışmam gereken herkesle barışabildiğim için mutluyum; Biliyorum. Mutluluğun her gün arttırılarak yaşanması gerektiğini de biliyorum. Reçeteyi ise yukarıdaki bağıntının ışığında şöyle yazıyorum... 1-Yaşamayı bileceksin Saat çalmadan kalkıp aynaya koşacaksın. Değişimi gördün mü? Ardından dünü düşünmeden mutfağa gideceksin, önce çayın altını yakacaksın. Bu gün değişiklik yapıp başka bir gazete okuyacaksın. Bak çayın suyu kaynadı bile, ama daha omlet hazır değil ki. Bu arada hafiften - ya da son ses- Vivaldi veya Münir Nurettin çalacak. Bir tatlı huzur almaya geldim Kalamış’tan, hayattan. Peynir, zeytin ve incir reçeli hazır mı? Unutmadan; bardağını sıcak suyla çalkalamalısın, çay soğuk içilmez ki. Birinin sevgilisi olmayı hayal edeceksin ayakkabılarını boyarken. Ne çok sevilmiştir Nazım, ne çok sevmiştir ; değil mi 2-Şimdi güneş hafif hafif yükseliyor veya yağmur yağıyor; sana bağlı. Bak hava herkes için ortak Bu yüzden : Nedir ki zaman, nedir ki insan demelisin. Her nefesin seni hayata bağlamalı ve hayatın hayallerinin önündeki engel olmamalı. İster bütün gün Nietzche okursun, ister çalışırsın, ister iş ararsın. Bunların hepsini istediğin için yaparsın, mutlusun. 3-Akşama doğru bir banka otur, insanları izle. Nasıl da gelip geçiyorlar. Hepsi bir yerlere gidiyor, arkalarında bıraktıkları her şey değişiyor. Çoğu farkında değil bunun ama sen farkındasın. Bak yine mutlusun, banktan kalkabilirsin. 4-Evin kapısını açtığında sabah mutfakta bıraktığın mutluluk karşılayacak seni. Halini hatırını soracak, artacak. Radyoyu açtıktan sonra en sevdiğin pijamalarını giymelisin. Okumasan da elinde bir kitap olmalı. Televizyonda Adile Naşit, kucaklıyor herkesi Gülümsemelisin. 5-Gece bir vakit aşkların geldiğinde aklına Şerefe demelisin yaşadıklarına...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Necat Dilaver, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |