Konuş ki seni göreyim. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
* Düğün sırasında, gelinin eve ilk gelişinde kapıda tavuk kesilir.Gelinle damat kesilen tavuğun kanına basar, eve öyle girerler. Horoz kesilmez. Horoz kesilirse, gelinin evdekilere horoz gibi dikleneceğine, başka bir ifadeyle karşı geleceğine inanılır. * Gelin eve girerken eline bir parça hamur mayası verilir. Gelin bunu kapının üst kısmına sürer, içeri öyle girer. Ki gelin eve mayalansın, evi terketmesin. * Yine gelin eve girerken ayağının altına kuzu postu serilir. Gelin bu posta basar, içeri öyle girer. Kuzu gibi uysal, anlayışlı, evdeki büyüklere saygılı, yumuşak başlı olsun diye. * Gelin babasının evinden çıkarken, başının üzerine bir avuç bozuk para konulur. Mutlu, düzenli evliliği olan birisi geline belinden sarılıp silkeler, hatta üç kez hoplatır. Silkelerken de üç kez şöyle der: ” Kötü huyların babanın evinde kalsın, iyi huyların sende kalsın.” * Gelinin yatağının üzerinde erkek çocuk yuvarlanır. Gelinin ilk çocuğu erkek olsun diye. * Gelin alma merasiminde gelin babasının evinden çıkarken, annesi gelinin ayakkabısının içine para koyar, kızının ayakkabısını kendi elleriyle giydirir. Gelinin ayağı gittiği eve uğur getirsin, bereket getirsin diye. * Kına gecesi geline yakılan kınadan herkes parmağının ucuyla azıcık alır ve başına sürer. Bunun, baş ağrısına iyi geleceğine inanılır. * Annenin doğum sancıları başlar başlamaz evdeki musluklar,sokaktaki çeşmeler ve hatta mahallenin çamaşırhanesinin ( ırmak ) su dolu oluklarının tıkaçları açılır. Doğum kolay olsun diye. * Annenin doğum sancıları başlayınca annenin yarım kalmış elişi varsa, tamamen sökülür, yumak yapılır. Ki, doğum kolay ve çubuk olsun. * Anne adayına, kolay doğum yapan birinin avucundan su içirilir. Avcundan su içirilen kadın gibi kolay doğum yapsın diye. * Doğum sancısının başladığı herkesten gizlenir. Çünkü doğacak bebek, doğumu duyan her kişinin günahlarının bağışlanması için Allah'a yalvarır. Böylece doğum gecikir, güçleşir. * Kadının doğum sancıları başlayınca, doğum kolay olsun diye şerbet içirilir. * Annenin ilk sütü sağılır, dereye dökülür. Sütü bol olsun diye. * Bebeğin ilk kirlettiği bez, kapının hemen girişindeki paspas veya halının altına konur. Bu beze basıp geçenlerin, çocuğa nazarının değmeyeceğine inanılır. * Bebeğe verilmek istenen isimlerin her biri için, uygun yere birer bardak su dökülür. Hangi isim için dökülen su daha çok akıp giderse, bebeğe o isim verilir. Suyun akıp gitmesi, uzun ömrün işaretidir. * Çocuğa ilk suyu veya ilk mamayı iştahlı biri verirse, bebek de iştahlı olur. * Kırk günlük süre içinde doğan bebekler, 40. günleri doluncaya kadar aynı mekânda, aynı odada bulundurul mazlar. Bebeklerden birinin diğerini bastıracağına inanılır. Buna " yaşıt olmak " denir. Bebeğin bulunduğu odaya kırkı çıkmayan başka bebek gelirse, diğeri yaşıt olur. Yaşıt olan çocuk büyüyemez, sağlıksız olur. * Bebeğin kesilen ilk tırnaklan, bereket getirsin diye babasının cebine konur. * Bebeğin avcunda toplanan pudra artıkları, pamukçuklar vs. temizlenmez. Bunlar berekettir. * Kız çocukları cumartesi günü (Mudurnu’ nun pazarı olduğu gün) yıkanırsa, giydiği giysiler çok yakışır. * Bebeğin yıkanan bezleri, giysileri gece balkonda, bahçede bırakılmaz. Bezlerin yıldız görmemesi gerekir. Aksi halde çocuk sancılanır. * Bebek 40 günlük oluncaya kadar odada yalnız bırakılmaz. Herhangi bir zorunluluktan dolayı yalnız bırakılırsa yanına mutlaka bıçak, soğan veya sarmısak konulur. * Uyumak üzere olan bebeğin yanında bulunanlardan hiçbiri bebek uyumadan odayı terketmez. Yoksa bebeğin uykusu da gider. * Bebeğin salıncağı boşken sallanmaz.Yoksa bebeğin karnı ağrır. * Yeni doğan bebek bacak bacak üstüne atarsa, yakında kendisine bir kardeş gelecek demektir. * Yeni doğmuş kız çocuğunun iki kaşı arasında mor bir leke olursa, annenin bundan sonraki bebeği erkek olacak demektir. * Bebeğe yeni olmayan giysi ( daha önce başka bir bebek tarafından giyilmiş ) giydirilirse, o bebek her giydiğini çabuk eskitir. * Kız çocuğunun kesilen göbeği süpürgenin arasına sıkıştırılır. Büyüyünce temiz, titiz olsun diye. * Çocuk çok ağlarsa kara gözlü olur. * Çocuk eğer çok ağlıyorsa, Allah'a ; anne babasının suçlarını affettirmek için ağlıyordur. * Çocuğa nazar değmesin diye, kulağının arkasına kömür veya tava karası sürülür. * Çocuk diş çıkarmaya başlayınca komşulara dikiş iğnesi dağıtılır. Çocuğun dişleri iğne gibi çabuk delip, çıksın diye. * Makas açık kalırsa o evde kavga olur. * Kızlar gece aynaya bakmazlar.Gece aynaya bakan kızlar, uzak bir yere gelin giderler. * Akşam evden soğan, sarmısak gibi acı, yoğurt gibi eksi şeyler çıkarılmaz. Yoksa o evde acı bir olay olur. Eğer acı şeyler çıkarmak zorunda kalınırsa, yanına kömür konur. * Birinin elinden makas, bıçak alınırsa; o kişiyle kavga edilir. * Kız çocukları düdük çalarsa, kayın validelerinin çenesi düşük olur. * Dini bayramlarda gündüz uyuyan kişinin; tarhana, makarna yaptığı – yani güneşe çok ihtiyacının olduğu – gün mutlaka yağmur yağacağına inanılır. * Kapı eşiğinde oturan, iftiraya uğrar. * Yastığa oturanın kalçasında çıban çıkar. * Ekmeğin kenarını yiyen kızlar kenara yani uzağa - gelin giderler. * Ava gidenin sırtına süpürge ile vurulur ya da arkasından süpürge atılır. Avı bol olsun , iyi av yapsın diye. * Salıncağı kuran kişi, kurduğu salıncağa önce kendi biner.Yoksa başı kel olur. * Çocukların kesilen tırnakları ahıra atılırsa hayvanlar çoğalır. * O yıl yetiştirilen kabak çok olursa, kabak tarlasının sahibine uğursuzluk gelir. O evden bir kişinin ölebileceğinden korkulur. *At ve öküz arabası çok gıcırdayan arabacı, eşini çok seviyor demektir. * Ramazanda doğanlar sabırlı olurlar. * Ekmeğin yanına bıçak konmaz. Ekmek bıçaktan korkar . * Yanan ekmek, çobanlardan yardım ister. *Tohum ekme işi çocuklara da yaptırılırsa, ürünün bol olacağına inanılır. * Ekmek mayasından simit yapılıp erkek çocuklarına yedirilir. Ki, eve mayalansın, evden ayrılmasın diye. Kızlar yerse, evde kalırlar. O nedenle kızlara yedirilmez. * Eve konuk gelen bebekle annenin başına un serpilir. Uzun ömürlü olsunlar, saçları un gibi ağarıncaya kadar yaşasınlar diye. * Ertesi gün havanın açık olması, yağmur yağmaması isteniyorsa; akşamdan cama ayna konur. * Dolu yağarken, ailenin en büyük çocuğu bir dolu tanesini yerse veya koynuna atarsa, dolu kesilir. * Ayna kıran kız evde kalır. * Hayvanlara nazar değmesin diye, alnında yumurta kırılır. * Kulağı ağrıyan çocuğun kulağına tavşan yağı konur. * Kulağı ağrıyan çocuğun kulağına anne sütü sağılır. * Geç yürüyen veya çok düşen çocukların kösteği kesilir. Köstek kesme işi şu şekilde yapılır: Cuma namazından çıkan biri, bacağı iple bağlanan çocuğun ipini okuyup üfleyerek keser. * Boyu çok fazla uzayan, artık daha fazla uzaması istenmeyen çocuğun başına; bayram ekmeği yapımında kullanılan fırın küreği ile hafifçe vurulur. * Burnu kanayan çocuğa, kanamayı durdurmak için serçe parmağı ısırtılır. * Birinin düğmesi, söküğü giysi üstündeyken dikilecekse, o kişi giysinin yakasını ısırır. Yoksa giysisi dikilen kişinin aklı da dikilir. K.Esen'in Kaleminden Mudurnu / Mudurnu Kaymakamlığı Kültür Hizmetleri Dizisi
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |