İstanbul'um

Ah, / Takılıp rüzgârın peşine dans etmek İstanbul’la / Takılıp martıların peşine uçmak, uçmak, uçmak / Karışmak İstanbul’un karanlık ışıklarına... /

yazı resim

Gözlerim kollarına bırakıp ışığını
Uzandı boylu boyunca Boğaz’ın sahiline
Aradığım ışığım değil, yakamozlarmış meğer…

İstanbul bir başka be dostum
İnsanın oturup kalası geliyor sonsuz saatlerce
Mesken tutası geliyor şu taşı toprağı şehri durmadan

Benim için en zor bırakıp gitmek olacak buraları;
Yıldızların kuyruğuna takılmış martıları;
Bir yıldız gibi kayışlarını gök bahçesinden;
Rüzgâra karşı gelişlerini özgürce, ve
Eteklerine dolaşıp savruluşunu bir yandan bir yana.
Belki gittiğim yerde bir yıldızın kuyruğuna takılıp
Kayarım gök yüzümden yer yüzüne…

Rüzgârın elleri arasında uçuşurken martılarla
Bir dilek tutmak ve bir yıldızın kayarken
Kuyruğuna takılıp kaybolmak bir süre sonra
Ya da oturup ay dedenin dizlerine
Yıldızlara olta atmak çocuk sevinciyle
Belki bir tanesi kanar da bana tutulur diye

Ah,
Takılıp rüzgârın peşine dans etmek İstanbul’la
Takılıp martıların peşine uçmak, uçmak, uçmak
Karışmak İstanbul’un karanlık ışıklarına

Ah İstanbul,
Ellerime avuçlarıma bırakır mı dersiniz yakamozları?
Gözlerime geri verir mi acaba
Bir zamanlar kollarına bıraktığım o çocuk ışıkları?

Bırakıp gitmek zor olacak
Yeksen olacak umutlarım ondan uzakta
Rüzgârımın etekleri boş
Yıldızlarımın kayışları sönük olacak
Olacak da ben olmayacağım gözüm İstanbul
Teninde silikleşen adımlarımla
Kaybolacağım.

Kaybolurken İstanbul’umu arayacağım…

Başa Dön