Dervişe Güneyyeli Kutlu

Aşikar Bir Sırdır Öz

Yüzünün her telinde bir korku titremesi Tel tel dökülüyor ve damla damla kayboluyordu Gözünü açtı, gökyüzüne baktı. Gökyüzü, simsiyah saçlarını gümüş bir ay tarağıyla tarayan gizemli bir kadın gibiydi; sırtı dönüktü; saçları toprakla bir olmuştu. Bu görüntüye kapılmamak, gecelik kadının peşinden gitmemek için kendini zor tuttu. Ellerini yumruk

Ruhumdan Uzak

Sana gelişim, aşkın yüreğimde şahlanışı gibi... Kapıyı çalıyorum. Giriniz, diyorsun. Usulca adım atıyorum. İşte, masanın başındasın. / Gülümsüyorsun; gülümsüyorum. Havadan sudan konuşuyoruz. Sen, “Kahve içer misin?” diye soruyorsun. “Olur” diyorum. Bir telefon ve birkaç dakika içinde gelen iki orta kahve. / Bana kahvemi uzatırken ellerimiz çarpışıyor. Bir anda

Bir Uçurum Vakti

Yüreğimi öğütürken yeniden yapmayı başarmak çok zor geliyor. Sırtımdaki pamuğun tonluk ağırlığı belleğimi ezip geçiyor. Kendime ağırım, canıma, özüme. Özümden ölesiye uzağım. “Uzaklaş ki geri dönebilesin!”

Başa Dön