Her şey ancak sevgiyle satın alınabilmelidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
İçimdeki cam kırığı suskunluğunu bırakıp avucuna…” Ne kadar avunulur ki hayallerle? Hayalinle… Yoksun işte,gitmişsin,tüketmiş, tükenmişsin… Ne demem gerek bilmiyorum.Ne dememi bekliyorsan onu say, onu söyle, onu dinle kendinden… Artık kandıramıyorum kendimi, kendime yalan söylemek olmuyor artık,inanmıyor çocuk yanım,”üşüdüm” diyor ha bire (Bilirsin kolay değil alışmak ve bilirsin farklıydı senin iklimin, sıcacıktı…) Biliyor musun kirlenmeye başladı içimdeki çocuk, artık saf değil, artık inatçı, artık hoyrat, hırpalamaya başladı beni ve sorgulamaya…Büyüyor o çocuk ve dinlemiyor artık beni.Önceden yaralarından tutardım,acırdı yaraları ve susardı …Şimdi nasır bağlamış yaraları, acımıyor. O yüzden galiba beni dinlememesi… Ne yapacağım? Bilmiyorum doğrusu, ne yapılır ki?Kanarım bir süre , sen benim her dem kanamaya müsait olduğumu da bilirsin, hani sızar ya inceden ince… Hani bir bahçem vardı benim kocaman duvarlı, kapısız.Kapı yaparım belki o bahçeye,yada yıkarım duvarlarını gelsin girsin diye herkes,gelsin tarumar etsin güllerimi, çimenlerimi ezsin,hanımellerimi ve portakal çiçeklerimi, artık neme gerek ki? Derler ya ; “İçinde salınan yar olmayınca” o misâl… bırakacağım yıkılsın.Sen ıhlamur çiçeği kokan sesini de alıp gittin ya kulaklarımdan, neme gerek ıhlamur çiçeği?.. Bir evimiz vardı bilmem hangi sahilde, mavi badanalı, girişini sardunyalarla süslediğimiz rengarenk,bahçesinde ,iğde ağacının altına kurduğumuz ve sen,ben kavgası yaptığımız o tek hamak,kitaplarımız ve radyomuz, su içsin diye içinden kırlangıçlar bir tapınaktan çalıp getirdiğimiz yanı nergislerle süslü mermer vaftiz teknesi, sabah uykularımızı çalan hırsız ve arsız kumrular … İşte o ev, onu da terk edeceğim… O mor kuşaklı sandal vardı ya? İşte o sandalda kocaman bir yara açtı senin çekip gittiğin…kapatamadım, su aldı ve yaktı yaralarını tuzlu su…battı (zaten tek kürekle yüzdüremezdim de…)… Şimdi gidiyorum… Nereye mi? Prag’a… evet evet Prag’a , o köprüsünü yıkacağım benden başka hiçbir aşık sarılmasın sevdiğinin boynuna, elini öpmesin… ve çiçekler bırakmasın suya (Kıskançlıkta var kanımda bilirsin) Yoksa her bahar o köprüdeki aşıkların biri sen olacaksın,biri ben…dayanamam… Bir taş bağlayacağım yüreğine içimdeki çocuğun (öyle karar verdim) ve atacağım yokluğundan aşağı,öldüreceğim…artık ateş böcekleri ile kandıramıyorum yıldız diye (keşke yıldızlarını bıraksaydın gecelerimde İkimiz, buluşmuştuk bir yerinde zamanın.Sen çekip gittin,ben kaldım yangınlar ortasında…Şimdi yığıyorum ne hayâlim varsa ateşe atıyorum…Ve bende gidiyorum sahipsiz kalsın… zaman Evet Gidiyorum İçimdeki cam kırığı suskunluğunu bırakıp avucuna… Hoş kal, Hoşça kal… Asi & Mavi
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © asivemavi36, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |