Sevginin ölçüsü ölçüsüz sevmektir. -Spinoza |
|
||||||||||
|
***ÝKÝ ÖÐRET__EN*** (Eðitim üzre) -I- Ýlk okul 4 veya 5. sýnýftý , ders Türkçe olmalýydý… ………. “… kurultayýn bu kararý üzerine, Ergenekon'dan çýkmak için yol aradýlar; bulamadýlar. O zaman bir demirci dedi ki: ''Bu daðda bir demir madeni var. Yalýn kat demire benzer. Demirini eritsek, belki dað bize geçit verir. Gidip demir madenini gördüler. Daðýn geniþ yerine bir kat odun, bir kat kömür dizdiler. Daðýn altýný, üstünü, yanýný, yönünü odun-kömürle doldurdular. Yetmiþ deriden yetmiþ büyük körük yapýp, yetmiþ yere koydular. Odun kömürü ateþleyip körüklediler. Demir dað kýzdý, eridi, akýverdi. Bir yüklü deve çýkacak denli yol oldu.” Böyle bir efsane anlatýldý…tüm erkek öðrencilerin duygularý kabarmýþtý.Duvarlarda o zamanlar ünlü türk büyüklerinin resimleri asýlýydý,tüm sýnýf geçip o resimlerin önünde en baþtaki resimlere bakýyordu.Ne kadarda heybetliydiler,ne kadarda yakýþýklý. Ve güçlü,kuvvetli gözüküyorlardý.Her çocuk o resimlere baktýktan sonra okul tuvaletlerine gidecek, oradaki aynalarýn sýrlarýnda atalarýnýn suretlerini arayacaktý,hani benzeyeceklerdi de onlara biraz… Ya o deha fikre ne demeliydi, o demirden daðý eritmek neredende gelmiþti akýllarýna? Yetmiþ büyük körük,yetmiþ büyük ciðer ha bire üfürüp duracaktý… Sýnýf arkadaþýmýn babasý kalaycýydý, ona bakýp güldüm …ufacýk körükleri geldi aklýma… (Kýzlar oralý deðildiler,nede olsa onlarý anlatan bir efsane yoktu ve amazonlar oldukça uzaktý bizim tarihimize, o yüzden olsa gerek ki onlar ayaktaþý karþýlaþmalarý yaparlardý sýnýflar arasý ve ataerkil toplum senaryolarýnda hiçbir zaman bir figürandan öteye geçemeyecek olmalarýný o zamandan kabullenmiþlerdi.Hem o zaman feminizm diye bir dünya görüþü geliþmemiþti,en azýndan o en uzak kente uðramamýþtý…) Posttan þapkalar altýnda uzayýp giden saçlarýmýz,sarkýk býyýklarýmýz,çatýk kaþlarýmýz ,ciddi bakýþlarýmýz olmalýydý.Galiba bunu gerektirirdi güçlü ve akýllý olmak ve siyah önlükler deðil de çýplak bedenler üzerine pösteki yelekler giymeliydik… bu hayallerle geçti 15 dakikalýk teneffüs… Ve fen dersi ; ………. “ Demir ; Atom numarasý 26, atom aðýrlýðý 55,847, yoðunluðu 7,8 olan, 1510 °C'de eriyen, mavimtýrak esmer renkte, özellikle çelik, döküm ve alaþýmlar durumunda sanayide kullanýlmaya en elveriþli element (simgesi Fe ) dir. Doðada cevher halinde bulunur. Cevher ; Ýçindeki maden oraný iþletilmeye elveriþli miktarda olan filiz dir. Bu cevherler fabrikalarda iþlemlerden geçtik ten,diðer bir takým elementlerden ayrýþtýktan sonra günlük hayatta kullandýðýmýz demir ve çelik ürünleri meydana gelir” Arkadaþlardan biri parmak kaldýrdý “öðretmenim bir þey sorabilirmiyim ? “, “tabi ki çocuðum, sor bakayým” dedi öðretmen… “Bir önceki derste demirden bir daðýn ateþle delindiðinden bahsettiniz, bu derste ise; demirin doðada saf olarak bulunmadýðýný,cevher olarak bulunduðunu ve bir takým iþlemlerden geçerek kullandýðýmýz demirin elde edildiðini anlatýyorsunuz hangisi doðru?“ Öðretmenimiz susmuþtu…o suskunluðu; çoðunluðumuzun pösteki þapkalarýmýzý,pösteki yeleklerimizi, çatýk kaþlarýmýzý,sert bakýþlarýmýzý alýp götürmüþtü… O gün ,büyük bir kýsmýmýz fen ve bilime inandýk, bir kýsmýmýz ise çok sevmiþ olmalý o pöstekiyi ki halen üzerlerinden çýkarmadýlar ve efsanelerin içine saplý býraktýlar kendilerini… ...... -II- (Þimdi Nerede Öyle bakan) Bir araba girer köye.Ýyi giyimli,temiz yüzlü, beyefendi bir adam ve yanýnda birkaç kiþi inerler.Köyü dolaþýrlar ve okulu sorarlar.Okul az ileride, köyün alt tarafýndadýr. Sessizdir okul,talebeler yok. “Öðretmen nerede ?” diye sorar adam.Evinde cevabýný almýþtýr ve “Çaðýrabilir misiniz?” der. Öðretmen gelmiþtir.”Okul neden kapalý öðretmenim?” Þaþýrmýþtýr öðretmen,kim bu adam?”Dam akýtýyor beyefendi” der “ Kiremitleri aktaramadýk, aktarabilecek adamda bulamadýk yaðmur olduðu gibi içeri yaðýyor,öðrenciler ýslanýyor.Yaðmur kesince devam edeceðiz.” “Bize bir merdiven bulun ve birkaç tanede kiremit” Merdiven kurulur, kiremitler çatýya çýkartýlýr.Adam,öðretmen ve yanýndakiler hep beraber çatýyý aktarýrlar. “Yemeðe gidelim bey” der köylüler.Nazikçe iþleri olduðu ve gitmeleri gerektiðini söylerler.Adam köylülerle vedalaþtýktan sonra,öðretmeni bir kenara çekip “Ben Ankara’dayým,ne zaman okulla ilgili problemin olursa beni arayabilirsin” der ve öðretmene bir kartvizit verir. Þöyle yazmaktadýr kartvizit in üzerine; Hasan Âli YÜCEL Maarif Vekili (Milli Eðitim Bakaný) Not : 2 öðretmenin anlatýlarýndan yola çýkarak yazýlmýþtýr . Asi & Mavi
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © asivemavi36, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |