Kötü bir barış, iyi bir savaştan daha iyidir. -Puşkin |
|
||||||||||
|
Beni uyandıran sessizlik oldu. Uzun zamandır oturduğum şehrin kendine has sesleriyle yatağıma girer sabahları yine o seslerle uyanırdım. Arabalar, ambulans veya polis sirenleri, kepenk gıcırtıları, asansörün, çarpılan kapıların, caddeden geçen kalabalığın gürültüsü. Burada hiç biri yoktu. Hayat durmuştu sanki ve ben düştüğüm sessizliğin dibinde uyandım. Önce dağılan düşüncelerimi toplamak istedim. Sorularımı sordum tek tek. Neredeydim? Neden?.. Örtüyü gözlerimin üstüne kadar çektim; olup biten her şeyden kaçmak istiyordum. Hafif tıkırtılar duyuldu dışarıdan. Gittikçe uzaklaşan ayak sesleri. Yavaşça doğruldum yatağın içinde. Yere sarkıttığım ayaklarımla ayakkabılarımı arayıp buldum. Kalkmaya çalıştım, olduğum yerde sendeledim; başım dönmüştü. Gün boyunca taziyeye gelenler oldu. Tanımadığım insanlar elimi sıkıyor, böyle durumlarda söylenecekleri söylüyor, kısa bir süre oturup tekrar elimi sıkıp gittiler. Nesrin'nin uzaktan akrabamız olan bazılarını bana hatırlatma çabaları boşunaydı. Sessizce başımı sallıyordum söylediklerine ama hiç birini tanımamıştım. Akşam üzeri, teyzem onlarla birlikte evlerine gelmemi teklif etti. Düşünmeden cevap verdim: "Burada kalmak istiyorum, yalnız." Sessiz ve kırılmış görünüyordu. Belki ben yanılmıştım, yorgundu. Yanına yaklaşıp boynuna sarıldım. "Ne olur düşünme, sadece yalnız kalmak istedim" diye devam ettim. Geriye çekilip gözlerinin içine bakarak: "Bir süreliğine burada kalmaya karar verdim." dedim. "Merak etme, iyiyim ve ihtiyacım olduğunda seni mutlaka arayacağıma söz veriyorum." Nesrin'in bakışlarında endişe okunuyordu. Mümtaz'a baktım, yardımcı olmasını dilemiştim. Sanki küçük, kendine bakamayacak bir kız çocuğuymuşum gibi davranmıştım. Teyzem ise beni himaye etme çabasında, endişelenmişti. Kendimi toplayıp, sakin ve kararlı bir sesle devam ettim: "Nesrin, endişelenecek bir şey yok, burada, bu evde kalmaya karar verdim ve kendime gayet iyi bakabilirim, uzun süredir yaptığım gibi. Tamam?.." Mümtaz karısına yaklaşıp sarıldı omuzlarına, "Ayça haklı canım, hem düşünecek ne var ki, istediğin zaman onu arayabilirsin" dedi. "Peki... nasıl istersen..." Teyzem her ne kadar huzursuz olsa da bunun sebebini sorup bulmaktan vazgeçmiş görünüyordu. Aslında boş yere endişelendiğini anlayacaktı, şüphem yoktu. Şu an, daha doğrusu olanları bana haber verdiği andan itibaren beni sadece küçük yeğeni olarak görüyordu. Bu yüzden annelik içgüdüsü davranışlarını yönlendirmekteydi. Bitkin ve üzgündü ve bunların farkında bile değildi. Üzüntüsü beynine kilitlenmiş, düşünceleri arasına düşmüş onları kontrol altına almıştı. Bitkin olan bedeniydi ve hala direniyordu. Mümkün olan en kendinden emin ve sakin yüz ifadesini takınarak gülümsedim. Ona tekrar sarıldım ve "Merak etme, her şey yolunda" diye fısıldadım kulağına. Ardlarından kapıyı kapatıp anahtarı kilitte iki kere çevirdim. Saat dokuza geliyordu. Yukarıya çıkmadan mutfağa uğrayıp meyve sepetinden bir elma aldım. Odama girmek üzereyken annem ve babamın odası önünde birkaç saniye durakladım. Nesrin her ikisinin elbiselerini dolaptan çıkarıp paketlemişti; birkaç gün içinde bir hayır kurumundan gelip onları alacaklardı. Birkaç kutu içine de ayakkabı ve çeşitli eşyalarını doldurmuştu. Kapının kenarına dayandım. Pirinç başlıklı karyola, ayakları oymalı makyaj masası, eski antika şifoniyer, pencerenin önündeki puf yastıklı kanepe, sanki hala parmak izlerini üzerilerinde bırakan, kokuları sinen o iki insanı bekliyordu. Boğazımı yırtarcasına ağrıtan bir yutkunma ile kapıyı çekip kapattım. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum. Odama girip yatağın başucundaki lambayı açtım. Kitaplığın yanında durakladım. Parmaklarımı kitapların üzerinde gezdirdim. Kendilerine has kokuları genzimi gıdıkladı. Aralarından birini seçip okumak niyetindeydim, olmadı, canım istemedi. Masanın kenarında duran lambayı da açtım ve önündeki sandalyenin kenarına iliştim. Bir ucunda porselen kalemlik ve çocukluğumda babamın masasında görüp sonra sahiplendiğim şeffaf cam küre. Kağıt ağırlığı olarak kullanılıyordu, bir yanı sabit durabilmesi için düz kesilmişti. Yüzeyine dokundum, soğuk ve pürüzsüz. Çöl gülü hala bıraktığım yerdeydi; babamın Ortadoğu seyahatlerinden birinden kalan bir hatıraydı. Nasıl bir harç ile kum taneleri bir araya getirildikleri konusunda fikrim yoktu, sadece babamın anlattıklarından kumdan yapıldığını biliyordum. Masamda bulunan küçük bir gül, aşağıda, babamın çalışma odasındaki ise daha büyüktü. Bunlara benzer pek çok hatıra vardı evde. Değerleri yüksek olmayan, bulundukları gittikleri memleketleri hatırlatan küçük ama özenle seçilmiş zarif objelerdi. Çocukluğumda rengarenk, çeşit çeşit kalemler, silgiler, kalem kutuları ve bunlara benzer okul araç gereçlerine sahip olmuştum. Okula gitme zamanım geldiğinde saklandıkları yerlerinden çıkarılmışlardı. Nefesim dışarıya çıkacak yolu bulamamış gibi ciğerlerimde tutsak kaldı. Yoksa bir iç çekişi miydi... Farklı bir hüznün dallarıyla sarmalanmıştı her yanım. Üzgün olup olmadığımı sordum kendime. Kayıplarımı düşündüm. "Böyle olmamalıydı..." diye geçti aklımdan. Peki nasıl olmalıydı? Olmalı mıydı? Olmamalı mıydı?.. Bunları yaşamadan bazı şeyleri hatırlamayacak mıydım... Durup bakmayacak mıydım etrafıma... Şimdi olduğu gibi dayanılmaz özlemi duymayacak mıydım... Derin bir kabın içinden sıçrayıp düşen bir su damlası gibiyim, geriye dönemem, akar giderim sadece... eylül "Mucize" adlı hikayemden bir bölüm...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © eylül, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |