..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Çocukların eğitimi, zaman kazanmak için nasıl zaman yitireceğimizi bilmemiz gereken bir meslektir. -Rousseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Toplumsal Olaylar > Vahan İSAOĞLU




27 Ocak 2007
Türkiye'de Ermeni Olmak...  
Vahan İSAOĞLU
Değişik bir duygudur Türkiye’de ermeni olmak… Her ne kadar da Hrant Dink sözde suikastinin ardından binlerce kişi. “Hepimiz Hrantız, hepimiz ermeniyiz” diye bağırsa da… Bir çok kesim, aslında “hepimiz insanız” manasına gelen bu sloganı anlamayıp, işi başka boyutlara vursa da…


:GHCF:
Değişik bir duygudur Türkiye’de Ermeni olmak…
Her ne kadar da Hrant Dink sözde suikastinin ardından binlerce kişi. “Hepimiz Hrantız, hepimiz ermeniyiz” diye bağırsa da…
Bir çok kesim, aslında “hepimiz insanız” manasına gelen bu sloganı anlamayıp, işi başka boyutlara vursa da…
Değişik bir duygudur Türkiye’de ermeni olmak…
Bağırmakla da olacak bir şey değildir aslında…
Türkiye’de ermeni olmak, bilen dostlarının sana “ne olur bir topik yap da yiyelim” diyebilmesidir.
Ermeni olmak, bir işlem için devlet dairesine gidip de adını söylediğinde memurun yüzüne tuhaf tuhaf bakmasıdır, hatta “sen ermeni misin?” diye sorarken yüzüne alaycı alaycı bakmasıdır…
İsminin her yerde yanlış yazılmasıdır…
Türkiye’de ermeni olmak, askerdeyken arkadaşlarının sana, ne olur bir kere kelimei şadet getir demesidir…
Yine de Kız Kulesi'ne aşık olmaktır ermeni olmak, Galata Kulesi'nden İstanbul’u seyrederken derin duygulara dalmaktır…
Türkiye’de ermeni olmak, okullarının tarih kitaplarındaki ermeni karşıtı yazıları okuyup gelip bunlar ne diye size sorduğunuzda çocuğunuz, verecek yanıt bulamamaktır…
Türkiye’de ermeni olmak, seni tanıyan birinin üçüncü bir şahısa senden bahsederken. “ermeni bir arkadaş” dedikten sonra “ama iyi çocuktur gerçekten” diye bahsetmesidir…
Yine de balığın olduğu, rakının olduğu, midya dolmasının olduğu bir sofrada Türk Sanat Musikisi eşliğinde sevgiyle şarkılar söylemektir…
Yine de bazı durumlarda bazı arkadaşlarının seni arayarak “üzülme, onlar cahil biz seni tanıyoruz seviyoruz” cümleleri karşısında duygulanmaktır Türkiye’de ermeni olmak…
Birisi ile tanışırken ismini çekinerek söylemektir ermeni olmak, söylediğinde ise karşındakinin yüz ifadesinden, neler düşündüğünü anlamaya çalışma alışkanlığıdır…
Bakanların televizyonda terörist başları için “ermeni dölü” lafını kullanırken çocuklarınızın bunları duyması halinde bunu nasıl açıklayacağını kara kara düşünmektir…
Türkiye’de ermeni olmak, Fransa’da çıkmış yasalar hakkında birilerinin özelikle gelip sana “ne düşünüyorsun?” diye sormasıdır…
Ve vereceğiniz cevabın başına “sözde” kelimesini koymak zorunda oluşunuzdur…
Çöpçü olamamaktır Türkiye’de ermeni olmak, devlet memuru olamamaktır…
Yine de vapura bindiğinizde martılara simit atarken Türkiye’yi ne çok sevdiğinizi hatırlayışınızdır…
Türkiye’de ermeni olmak, okullarınıza yerleştirilen ve ermeni asıllı olmayan öğretmenlerinize, büyük birilerinin “aman ha siz bizim gözümüz kulağımızsınız ona göre…” demesidir…
Türkiye’de, ilerde vali, bakan olmayı hayal eden çocuklarınıza, onları kırmadan ve durumu tam açıklamadan başka bir meslek seçmesi konusunda tavsiyelerde bulunarak caydırmaya çalışmaktır…
Çünkü Türkiye’de ermeni olmak Türk olduğunuz halde, tıpkı Almanya’daki Türklerin, polis, memur, vekil olabildiği gibi olamamaktır…
Subay olamamaktır…
Yine de, arabaşı çorbasını içmek, Hababam Sınıfı’nı izlemek, çiğ köfteyi sevmektir ermeni olmak…
Düşünebilmektir, üretebilmektir, sanatkar olmaktır…
Her başka bir ülkeye göç fikri geldiğinde, burayı çok sevdiğini hatırlamaktır…
Güvercin gibi ürkek olmaktır…
Malkoçoğlu, Tarkan gibi filmlerindeki tecavüzcü Rumlar, adi papazlar diretmesi ile büyümüş kişiler karşısında isminizi gizlemek zorunda kalmaktır…
Yine de, her sabah okulda gururla İstiklal Marşını okumak, Ne Mutlu Türküm diye bağırmaktır.
Söz sahibi olamayacağı bir Türkiye’nin Mutlu Türkü olduğunu haykırmaktır…
Ne zaman bu ülkede bir Ermeni asıllı Türk, Devlet memuru, subay olur işte o zaman anlarım ki beni Türk yerine koyuyorlar demektir…
Bu besleme durumunu, Edip Akbayram’ın aldırma gönül türküsü ile unutmaktır…
Bir yerde oturduğunda “Sarı Gelin” türküsünün ermenicesini söylediğinde birilerinin üstüne saldırmasıdır…
Olsun ne yapalım deyip, türkçesini söylemektir…
Bazen de, delik bir ayakkabı ile yere uzanmaktır, fikirlerini sonsuzluğa kavuşturarak, binlerce kişiye “Sarı Gelin” türküsünün ermenicesini öğreterek…
Sözün özü…
Öyle kolay değildir Türkiye’de ermeni olmak…
Yine de güzeldir, güzel olduğu kadar da değişik…
Bir aşktır Türkiye’de ermeni olmak…
“İşine gelmiyorsa çek git kardeşim…” diyenlere…
Burası yine de, benim de ülkem diyebilmektir…

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Sn . Vahan İsaoğlu
Gönderen: Hulki Can Duru / , Türkiye
16 Şubat 2011
Lisede iken bir çok Ermeni, Yahudi arkadaşım oldu. Beraber güldük, eğlendik. Türkiye’de Ermeni, Rum, Yahudi, Süryani olmanın zorluğunu çok iyi bilirim. Bu zorluğu yaratan en büyük etkenin Müslümanlık dini olduğunu söylememe gerek yok. Bu din kendisini dünyanın en berbat dini konumuna getirmiş ve getirmeye de devam etmektedir. Toplumdaki hoşgörü noksanlığının temelinde, ve herkesi kendi gibi yapma çabası altında yatan budur. Rakel Dink’in söz ettiği “karanlık” budur. Bilmem farkında mısınız ama Türkiye’de “Türk” olmak da artık çok zor oldu ! Son bir not: Türkçe’de “Ermeni” sözcüğü büyük harfle yazılır. Esenlikler

:: Gönülden selam:)
Gönderen: Nilay Aksu / ,
21 Haziran 2009
Nerden ne sekilde yaziniza yönledim bilmiyorum ama ,yürekte duyumsananlar, gözlerden tasti:) Cok sevdim yazinizi ve cok irkildim ayni zamanda. Benim kardesim , dostum dedigim insanlarin nasil bir ic sizisina sahip olabilecegini bilmemis duyumsamamis oldugum icin sucluluk duydum. Bir topragin sahibi görülmeden , o topragi sevebilmek nasil bir büyüklükmüs hic bilemedim. Sinirlar, milliyetler ve dinler ile bölünmüslügümüz, bireyselligimiz kadar illüzyondur aslinda. Bireysellik yolu gecilmeden, bütünlüge varilmiyorsa, bütünlüge varilmadan da bir'e ulasilmiyor sonucta. Biriz, sizilarimiz kadar sevilerimizde de:)) Saglicakla kalin:)

:: Sn. Yavuz Tuğyan
Gönderen: Vahan İSAOĞLU / , Türkiye
16 Eylül 2008
Öncelikle bir konuya açık getirmek isterim... Diyaspora ermenilerine diş geçirmek nasıl bir zihniyettir? Bana göre diş geçirmek kavramı medenice topkumsal soruları çözme yönteminde yeri olmayan bir kavramdır Ne demektir diç geçirmek... Zaten sıkıntı hep bu zihniyetten çıkmıyor mu? Medeni çerçevede tartışmayı başaramayınca hemen diş geçirelim Kusura bakmayın ama ben ve benim gibi düşünen her insan, fikirlerini yazıyla veya konuşarak veya herhangi bir medeni yolla çözmek taraftarıyız diş geçirerek değil... Bu ülkedeki, bir çok değerli düşünür, yazar ve gazeteci düşüncelerinden dolayı malesef artık yaşamıyor. Örneğin Diyorsunuz ki Burada yaşadığınıza göre soykırıma inanmıyorsunuz... Bir kere unutmayalım ki bir çok insan inanıyorum dediği için 301 yasasından dolayı yargılandı... Bu ülkede ermeni asıllı olmayan bir çok önemli yazar ve gazeteci (ki isimlerini burada zikretmek istememekle beraber arzu edenler internetten araştırabilirler) dahi soykırımın gerçek olduğuna dair yazılar yazıp araştırmalarını belgelerken siz bana diyorsunuz ki BURADA YAŞIYORSAN BUNA İNANMIYORSUN... Şimdi önce o yazarlara DİŞ GEÇİRMEMİZ LAZIM O HALDE... Kaldı ki bizlerin burada yaşamasının soykırıma inanıp inanmakla alakası yok... Biz bu ülkenin toprağını, "madem ki ermenisin bir kere vermelisin" diye düşünmeyen insan kesimini, bu kültürü seviyoruz Biliyormusunuz ki ermeniler 3000 yıldır bu topraklarda yaşıyor? Siz biliyormusunuz ki TÜRK Sanat Müziğinin neredeyse tüm temelleri ermeni asıllı sanatkarlar tarafından yazılmıştır... Siz bilmezmisiniz ki İstiklal Marşı'nın bestekarlarından biri Ermenidir... Ha soykırım ayrı bir konu... inanıyorum desem suç olacak mı? inanmıyorum desem beni sevecek misiniz? Bu yazımda soykırımın varlığında veya yokluğundan bahsetmedim dikkatinizi çektiyse... Sadece soykırım kelimesinin başına sözde kelimesini koymassam bunun suç olduğunu söyledim... (tıpkı fransada aynı şeyin olduğunu ve bunu da doğru bulmadığımı) Ama kusura bakmayın... Burda diş geçirmeyi seven zihniyetlere rağmen biz burayı seviyoruz... Ki bundan şikayetci olan sadece biz değiliz... Lait Türk Cumhuriyeti'nin, her düşünen Türk evladı gibi fikir ve düşünce özgürlüğünü seçiyoruz... Bu doğrultuda birileri diç geçirecekse varsın geçirsin efendim... nasıl olsa alıştık artık...

:: Peki...
Gönderen: Yavuz TUĞYAN / , Türkiye
13 Eylül 2008
Güzel kardeşim helal olsun konuya güzel değinmişsin. Peki Benim anlamadığım şu: Neden siz Türk-Ermenileri, Diaspora-Ermenilerine diş geçiremiyorsunuz? Hala bu topraklarda yaşadığınıza göre sözde bir SOYKIRIMa inanmıyorsunuz.Fakat bu konuyu sündürüp kendi çıkarına alet etmek isteyenlere tokat gibi bir cevap yapıştır mıyorsunuz?Bizim beklentimiz budur.Türk milleti sadıka-i milletinden bunu arzulamaktadır.

:: Türkiye’de bir ermeniyi sevmek
Gönderen: ............... / İstanbul/Türkiye
11 Mayıs 2007
Türkiye’de bir ermeni olmak nasıl bilmiyorum ama her gün, her an görmek istediğim;her şeyden çok sevipte, sevdiğimi bir türlü söyleyemediğim onu görünce ellerimin titrediği kızın ermeni olması onun yanında,onu kırmamak,onu üzmümemek için her cümleyi, her kelimeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüp konuşmaktır.

:: ..........
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
21 Mart 2007
Merhaba Sevgili Vahan İsaoğlu; Evet, ben de inanıyorum o sloganla "hepimiz insanız" veya " O kadar üzgünüz ki, en az bir Ermeni kadar üzgünüz." demek istendiğine.Öküz altında buzağı aramakta çok usta olduğumuz için, bu slogandan yola çıkarak ortalığı karıştırmak istedi birileri.....İnsanların dillleri, dinleri, cinsiyetleri, renklerii beni hiç ilgilendirmiyor.İlgilendiğim yanları, SADECE insan olmaları.....Başarılı yazın çalışmalarınıızn devamını dilerim.Sevgiyle kalın.Kâmuran ESEN

:: Denize akmak nehir işi.
Gönderen: nida / İstanbul/Türkiye
21 Mart 2007
Ermeni soy kırımı yine gündemde. Kıyılmadık, diye toplansa yine bu çoğunluk... Lugat okumakla ezberlenmez.

:: sizi anlıyorum...
Gönderen: asivemavi / ege/Türkiye
21 Mart 2007
görüyorumki halen o slogana takılıp kalan şahıslar var!!! iki kız çocuğum olmasa, korkmasam, ermeniliği seçtiğimi resmen ilan edeceğim bu yobazlara karşı... kardeşliği nasıl anlatabiliriz kendileri ile dahi barışık olmayan insanlara...

:: Türkiye'de Ermeni Olmak...
Gönderen: İlda Tanoğlu / İstanbul/Türkiye
21 Mart 2007
Türkiye'de Ermeni olmak... ...bazen kendiniz çemberin içindeyken kafanız çemberin dışında kalınca çaresiz kalıp meyhane masalarında kahrolmak... ...bazen de sizin gibi değerli üstadlar yetiştirmiş bir toplumun bireyi olmakla gururlanmaktır... Kaleminize sağlık...

:: Üstüme Alınmadım...
Gönderen: Ali BİLGİLİ / ISPARTA/KARS/Türkiye
29 Ocak 2007
Aslında bende bahsettiğiniz slogana tepki gösterenlerdenim halende aynı dşüşüncedeyim. Benim asıl tepki gösterdiğim dış mihrakların işlerimize burunlarını sokmaları, benim tepkim Ermeni asıllı ya da başka ırklara mensup vatandaşlarımıza, kardeşlerimize değil benim tepkim ülkemizi bölmek için fırsat kollayanlara...İnanın yazınızı okurken insan gözyaşlarına hakim olmakta zorlanıyor. Çünkü ben artık insanlarımızın Ermeni, Kürt, Laz, Çerkez gibi çoğaltabileceğimiz sıfatlarla anılmasını istemeyenlerdenim. Mustafa Kemal ATATÜRK'ün söylediği gibi " Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran ve bu ülkede yaşayan herkes Türk milletine mensuptur." tezini savunanlardanım.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Galiba Aşk... [Şiir]
Sevmeye Başlamıştım... [Şiir]
Gözlerine Bakınca [Şiir]
Yeni Bir Şiire Başlamak... [Şiir]
Gözlerine Bakınca [Şiir]
Bir Umut [Şiir]
İstanbulu Sevdiğim Gibi... [Şiir]
Nabzı Durmuş Sessizlik [Şiir]
Neredesin Hüzün [Şiir]
Uykum Var [Şiir]


Vahan İSAOĞLU kimdir?

Bitik bir kalemin silik gölgesindeki kayıplar. . .


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Vahan İSAOĞLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.