..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Ýnsanlarýn bazen neye güldüklerini anlamak güçtür." -Dostoyevski
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Tarihe Yön Verenler > nazlý usta




29 Nisan 2007
12 Eylül  
Türkiye'nin Milâdý

nazlý usta


Tarihin akýþýný deðiþtiren zamanlardan biri... Belki de en önemlisi...


:CDGB:
Hiçbir milletin tanýk olamayacaðý kadar darbe gördü bu milletin çocuklarý... Buna þans mý desek þanssýzlýk mý orasý muamma (!) Ama zengin olan tarihimizi daha da renklendiren bu darbelerden en çok iz býrakaný da, kuþkusuz 12 Eylül oldu.
Darbelerin hiçbirini haklý göstermek ya da haksýzlýklarýný ortaya çýkarmak gibi bir amacým yok. Geçen geçti, yapýlanlar yapýldý, her þeyde olduðu gibi beyinlerde çakýlý kalan resimler, sadece ateþin düþtüðü yeri yaktýðý ocaklardaydý. Daha sonralarda, evinde oturup nû tablolar yapan tonton dede(!) bile çok sevildi, ayaðýna gidilip siyaset hakkýnda yorumlar bile istendi. Her zaman olduðu gibi yaþananlarýn çoðu unutuldu,gitti...
Yazýda anlatýlanlar çeþitli kaynaklardaki bilgilerden derlenmiþtir. Fakat temel alýnan kaynak; Mehmet Ali Birand’ýn, Hikmet Bilâ, Rýdvan Akar ortaklýðýnda hazýrladýðý, Doðan Yayýnlarý’ndan çýkan, 12 Eylül - Türkiye’nin Milâdý kitabýdýr. Metin içindeki alýntýlar da ayný kitabýn, belirtilen sayfalarýndan yapýlmýþtýr.
Bu yazý sadece bir 12 Eylül anlatýsýdýr... Hiçbir amacý olmayan...



1970ler koalisyon hükümetlerinin yýllarý... Ülkedeki siyasi gerilimi daha da arttýran bu olay ekonomik açýdan da tatminkâr olamýyor. Ýthal ikâmeciliðin beklenen baþarýlarý getirmesini býrakýn, hayalkýrýklýðý gittikçe büyüyor. Ör; sanayi hammaddesi ithalatý artýyor. En önemli sorunlardan biri de sanayide enerji kaynaðý olarak seçilen petrole baðýmlýlýðýn artmasý oluyor. 70lerin sonuna doðru ithal ikâmeci modelden uzaklaþýlmaya baþlanýyor, ihracatý artýrýcý önlemler alýnýyor, reel ücretler düþürülüyor. Üretim maliyetleri düþürülüp üretilen mal dýþarýya satýlýrken rekabet þansý artýrýlmaya çalýþýlýyor. Fakat bu pek de baþarý getirmiyor; çünkü maliyetlerden kýsýlan paralar aslýnda sabit gelirliden, çalýþandan kýsýlýyor. Toplumun belirli bir kesiminin fedakârlýk yapmasý bekleniyor.
1980e yaklaþýrken þiddet de dalga dalga geniþliyor. Bir sürü katliam ve bir sürü çatýþmaya raðmen; sonun baþlangýcý Maraþ’ta yaþanýyor.
Ülkücülerin kalesi olarak görülen Maraþ dalga dalga sola kayýyor. Alevi kökenli CHPliler ülkücülerin ve Adalet Partililer’in koltuklarýný kapmaya baþlýyorlar. DÝSK fabrikalarda, TÖB-DER okullarda örgütlenmeye baþlýyor.
Maraþ’ta çýkan birçok olaydan en sonuncusu ve bardaðý taþýraný, sol görüþlü iki öðretmenin okullarýndan çýktýklarýnda yolda vurulmalarý oluyor. Haber dalga dalga tüm þehre yayýlýyor.
Cenazeleri sahiplenen Alevi vatandaþlar hastane önünde saatlerce bekliyorlar. Sonunda cenazeler alýnýyor; fakat sað görüþlü Sünniler cenazeleri camiye sokmak istemiyorlar. Günlerden Cuma... Ve iki tarafýn da dininin kutsal günü kana bulanýyor. Çýkan çatýþmada taraflar kayýp veriyorlar. Cam çerçeve indiriliyor, zarar verilmedik yer býrakýlmýyor. Ülkücü bir grup CHP il binasýný basýyor. Yöneticiler canlarýný zor kurtarýyorlar. Hava kararýrken olaylarýn bittiði sanýlsa da evlerde yeni yeni planlar yapýlýyor, intikam yeminleri ediliyor.
Yeni günle birlikte olaylar doruk noktasýna ulaþýyor. Ülükücüler, Alevilerin ve solcularýn çoðunlukta olduðu bölgelere en acý savaþý açýyorlar. Karýnlarý deþilen hamile kadýnlar, bacaklarý ayrýlan bebekler, bir balta darbesiyle baþý gövdesinden ayrýlan erkekler; acýmasýzlýðýn, insafsýzlýðýn, dinî sömürünün izleri olarak belgeleniyor. Katliamlar üç gün sürüyor. Müdahalelerde çok geç kalýnýyor. Olaylar 120 ölü bine yakýn yaralýyla sonuçlanýyor. Askerin müdahale etmemesini ise bugün Kenan Evren “ Ama sýkýyönetim yok ki. Daha sýkýyönetim ilan edilmiþ deðil Türkiye’de. Onun için oradaki emniyet güçleri ancak bunlarla ilgiliydi. Vali, emniyet kuvvetleri falan, bunlar ilgileniyor.” diye açýklýyor.(s. 86)
Kahramanmaraþ Olaylarý ile sona yaklaþýlýyor. Ecevit’in direnci kýrýlýyor. O güne kadar sýkýyönetime karþý çýkan baþbakan, sýkýyönetim ilân etmek zorunda kalýyor. On üç ilde sýkýyönetim ilân ediliyor. Ülkücülerin kaleleri olan Orta Anadolu, refah içinde yaþamaya devam ederken; 1978 yýlý, ardýnda 680 ölü ve binlerce yaralý býrakýyor.
1 Þubat 1979’da, hoþgörünün, uzlaþmanýn sembolü Abdi Ýpekçi öldürülüyor. Katili, cinayetten 5 ay sonra yakalanýyor. Maltepe Askerî Cezaevi’ne konulan katil, Mehmet Ali Aðca, 5 ay yattýktan sonra, cezaevinden askeri kýyafet giydirilerek kaçýrýlýyor. Ükücülerin bu yardýmýnýn ardýndan Aðca, sadece Türkiye’yi deðil, dünayayý þok edecek bir suikaste giriþiyor: Papa’yý vuruyor. Yakalanýp ömürboyu hapse çarptýrýlýyor.
Yaþanan iç savaþ, ardýndan ekonomik krizi getiriyor. Enflasyon yüzde yetmiþlere dayanýyor, elektrik kesintileri sýklaþýyor, akaryakýt kýtlýðý olduðu için þehirhatlarý vapurlarý bile seferlerini kaldýrýyor, insanlar bir paket margarin için sýraya giriyor, fabrikalar üretimi, çiftçi ekimi durdurmak zorunda kalýyor. Yurtdýþýnda prim kaybeden Türkiye’nin yeni sýkýntýsý ise dýþ borçlarýna karþý Ýsviçre bankalarýndaki altýnlarýna el koyulma riski oluyor. Bu altýnlar özel bir operasyonla Türkiye’ye getiriliyor. Çaresi kalmayan Türkiye, dýþ borçlara daha çok sarýlýyor.
Yeni dýþ borçlar almak kolay olmuyor. Uluslararasý Para Fonu (IMF) borç vermek için kendi kriterlerini dayatýyor. Hükümet hangi kapayý çalsa olumsuz yanýt alýyor. Son çae olarak uluslararasý tefeci piyasadan silolarda bulunan tarým ürünleri ipotek edilerek borç alýnýyor. Bu haber ülkeye bomba gibi düþüyor. Zaten sallanan Ecevit Hükümeti bu hareketle kendi tabanýna dinamit koymuþ oluyor. Bu sýrada “Kürt” olduðunu söyleyen Bayýndýrlýk ve Ýskân Bakaný Þerafettin Elçi, meslektaþlarý tarafýndan bölücülükle suçlanýyor. Kürt sorunu patlak veriyor.
Apocular eylemlerie devam ederken, bu açýklamalarýn üzerine iyice dikkat çekiyorlar. Doðu Anadolu ve Güneydoðu Anadaolu’da altý il daha sýkýyönetim kapsamýna alýnýyor. Ordunun hazýrladýðý raporda, örgütün güçlenmekte olduðu, belli illeri Türkiye’den koparmaya çalýþtýðý ve baðýmsýz bir Kürdistan kurmak için çabaladýðý vurgulanýyor. Yoðun olaraksilahlanmaya baþlýyorlar ve iki yýlda, arkalarýnda aldýklarý 243 can kalýyor.
Ayný günlerde CHP, DÝSK ile ters düþmeye baþlýyor. Sol bölünüyor. Ecevit kan kaybediyor. Ekim ayýndaki ara seçimlerde halk CHP’yi boykot ediyor. Seçimlerde iki gün sonra Ecevit istifa ediyor. Cumhurbaþkaný Korutürk, hükümet kurma görevini Adalet Partisi baþkaný Süleyman Demirel’e veriyor.
Demirel, daha güvenoyu almadan bir MGK toplantýsý düzenliyor. Askere, gerekli her þeyi yapacaðýný, istediði tek þeyin ise bu iç savaþýn durdurulmasý olduðunu söylüyor. Kenan Evren ise o günlerde, teröre karþý tek çarenin, artýk Silahlý Kuvvetler olduðunu düþünüyor.
Evren Paþa gizli bir grup kurduruyor ve bu ekipten ülkenin gidiþatýyla ilgili raporlar istiyor. Bu hareket dabenin temelini oluþturuyor. Ardýndan Selimiye Kýþlasý’nda düzenlenen bir toplantýda, hükümetin anarþiyle yeterince savaþamadýðýna karar veriliyor ve bir uyar mektubu yazýlýyor. Ordu aðýrlýðýný koyuyor. (!)
Ordu, tavrýný açýkça belli ediyor. Cumhurbaþkaný Korutürk’e giden mektup öyle sert kaleme alýnýyor ki daha çok muhtýrayý andýrýyor. Asker, hükümetin anarþiye çare olamamasý durumunda darbe yapacaðýný belirtiyor. Fakat ilginçtir, hiçbir siyasî, hiçbir parti, bu mektubu üstüne almýyor; mektup ortada kalýyor.
24 Ocak geldiðinde ekonominin yönü deðiþiyor.Zamlar, yüzde yüzlerin de üzerinde rakamlarla ifade ediliyor. Türkiye ekonomisi dünya sularýna açýlmaya çalýþýyor. Fakat bu kararlar toplumun üst kesimine yarýyor. Çalýþan haklarýnýn korunmasý yönünde bir adým atýlmýyor ve kararlarýn uygulanmasýnýn önünde büyük bir engel dikkati çekiyor: 61 Anayasasý ile verilen grev hakký. Ýþte bu noktada Demirel, kararlarýyla ilk baþta orduyu ikna etmeye çalýþýyor ve Türkiye siyaseti, bu kararlarýn hazýrlanmasýnda büyük emeði olan yeni bir yüzle tanýþýyor: Turgut Özal...
1980 yýlý, 1979’dan daha kanlý baþlýyor. Deðiþen ekonomi politikasý ve bir anda içine düþülen sýkýntý, iç savaþý daha da gergin bir hale sürüklüyor. Ýzmir’e Tariþ fabrikasýnda iþten çýkarýmlar baþlýyor. Eylem yapan iþçileri öðrenciler de destekliyor. Ýzmir dalga dalga karýþýyor. Olaya, ordu müdahale etmek zorunda kalýyor.
6 Nisan 1980 günü, Fahri Korutürk’ün görev süresi doluyor. Fakat koltuðuna oturtulacak bir aday bulunamýyor. Ýhsan Sabri Çaðlayangil Cumhurbaþkanlýðý’ný vekaleten yürütüyor.
Cumhurbaþkaný seçilmesi için altmýþtan fazla oylama yapýlýyor. Artýk olay öyle sýradanlaþýyor ki adaylar arasýna Bülent Ersoy, Mickey Mouse bile yazýlýyor. Basýn da halk da meclisin içindekiler de bu olaya artýk önem vermemeye baþlýyorlar. Bu boþluk insanlarý sýkýyor. Artýk iyiden iyiye sinirlenen Kenan Evren, ikinci baþkan Haydar Saltýk’a hazýrlýk emrini veriyor.
Ordu sertleþiyor, planlar yapýlýyor, kararlar veriliyor. Evren Paþa bu büyük sýrrý tüm ordu ve kolordu komutanlarýna açýyor. Müdahaleye gerekçe olarak ise ülkede akan kan gösteriliyor.
27 Mayýs günü Çorum’da Maraþ katliamýna benzer bir katliam yapýlýyor. Solcu Alevilerle saðcý Sünniler çatýþmaya baþlýyor. Çorumda alevlenen bu iç savaþ, bu sýnýrlarda ardýnda 33 ölü býrakýyor. Ankara’daki ABD Büyükelçiliði Ýkinci Kâtibi Alexander Pack’in olaylardan kýsa bir süre önce neden Çorum’u ziyaret edip ilin siyasilerine Çorum’daki tablo hakkýnda sorular sorduðu ise; bugün bile çözülememiþ bir olay olarak baþucumuzda duruyor...
O kadar çokçatýþma oluyor ki kamuoyu her gün baþka birine odaklanýyor. Ordu’nun Fatsa ilçesinde, Belediye Baþkaný seçilen Fikri Sönmez, sosyalist bir ilçe devleti kuruyor. Fatsa, devrimcilerin laboratuarý oluyor. Fakat Evren buna izin vermiyor ve bir gece yapýlan operasyonla, bu küçük devlet yýkýlýyor, yakalananlar tutuklanýyor. 14.000 nüfuslu Fatsa’da 2000 sanýklý Dev-Yol davasý açýlýyor. (s. 120)
1980 yazýnda ideoloji kavgalarý yerini kan davalarýna býrakmaya baþlýyor. Karþýlýklý canlar alýnýyor. Evren Paþa’nýn verdiði ihtilâl hazýrlýðý emri ise ordudaki her operasyon gibi, bir isim alýyor: Bayrak
Evren Paþa harekât günü olarak 11 Temmuz 1980’i belirliyor. Bunun iki sebebi var: Birincisi 3 Temmuz’da Demirel Hükümeti’nin düþürülmesi için gensoru veriliyor, ikincisi ise 10 Temmuz’da Paris’te Türkiye’nin borçlarý erteleniyor. Karar verilince darbe dosyalarý tüm komutanlýklara gönderiliyor. Ama günler geçtiðinde ne Demirel Hükümeti düþüyor ne de borçlar erteleniyor. Ýhtilâlden vazgeçen Evren, dosyalarý geri istiyor.
Aðustostaki Askeri Þûrâ’da Evren, Demirel’e darbede yanýnda olacak tüm komutanlarýn terfîlerini imzalatýyor. Bu iþlemin ardýndan, Genelkurmay toplanýp, yasama yürütme ve yargýnýn nasýl iþleyeceðine, hangi kademede kimin olacaðýna karar veriyor. Milli Güvenlik Konseyi yasamayý üstleniyor. Kenan Evren’in devlet baþkaný olmasýna karar veriliyor ve yargý iþlemi de Sýkýyönetim Mahkemeleri’ne býrakýlýyor. Baþbakana ve bakanlara harekâta 24 saat kala karar verilmesinde anlaþýlýyor. Evren için bardaðý taþýran son damla, 6 Eylül’de Konya’da yapýlan þeriat içerikli MSP mitingi oluyor.
Halk da artýk ordunun yönetimi ele geçirmesi fikrini bir kurtuluþ olarak görmeye baþlýyor, askerden medet umuyor. Kenan Evren, bütün olaylarýn arasýnda, artýk deðiþtirmeyeceði bir tarih ve saat belirliyor. Harekât emrini imzalýyor: 12 Eylül 1980; saat 04.00...
5 Eylül gününde kuryeler harekât emrinin bulunduðu zarflarý daðýtýyor. 9 Eylül sabahýnda komutanlar sonkez toplanýyor. Donanma gemileri denizlere açýlýyor. 10 Eylül günü, Ege Ordu Komutaný Haydar Saltýk askerî bir uçakla Ankara’ya geliyor. 11 Eylül sabahýnda Ankara olaðan bir gün yaþýyor. Öðle saatlerinde, harekâta erken aþlayan Bafra birlikleri PTT binasýna el koyuyor. Bu bilginin alýnmasý üzerine Demirel, arkadaþlarýna toplanmalarýný, kendilerini savunabilecekleri evraklarýn kopyalarýný evlerine götürmelerini söylüyor. Genelkurmay’a açýlan hiçbir telefonda darbeyle ilgili bilgi alýnamýyor. Akþam saatlerinde TRT Genel Müdürü ve yardýmcýlarý Genelkurmay’a çaðrýlýyor. Darbeyi öðrenen ilk siviller onlar oluyorlar. Harekât saati yaklaþtýkça hareketlilik de artýyor. Komutanlar yeraltý karargâhlarýna çekiliyorlar. Böylece o meþhur “Genelkurmay’ýn ýþýklarý sabaha kadar yandý” tehdidi de göze sokulmuyor. Iþýklar yanmýyor.
Haberi MHP binasýna getirenler Alparslar Türkeþ’i saklýyorlar. Geceyarýsý yaklaþýrken askerler, gazetelerin matbaalarýný kuþatýyorlar. Amerkan Baþkaný Kennedy darbenin haberini alýyor. Sabaha doðru liderler tutuklanmaya baþlanýyor. TRT’de sabah saatlerinde MGK bildirisi okunuyor. Ardýndan radyoda kahramanlýk türküleri çalýnmaya baþlýyor. Darbe sabahý evinde bulunamayan Alparslan Türkeþ, üç gün sonra teslim oluyor. Tutuklanan liderler sürgüne gönderiliyor.
Birkaç gün içinde görev yapacak isimler belli oluyor. Baþbakanlýk koltuðuna oturan Bülend Ulusu’nun yardýmcýlýðýna da Ekonomiden Sorumlu Turgut Özal getiriliyor.
Amerika 12 Eylül darbesiyle rahatlýyor. Türkiye’nin NATO ve diðer ittifaklara riayet edeceðini bildirmesi bütün dünyaya rahat bir nefes aldýrýyor.
Sýra, askerin örgütlerle yüzleþmesine geliyor. Darbe öncesinin en güçlü örgütleri daha ilk günlerde daðýtýlýyor. Ünlü cinayetlerin yýllardýr çözülememiþ þifreleri bir ayda çözülüyor. En büyük direniþin beklendiði DÝSK ise kendiliðinden teslim oluyor.
Parlementer rejime geçildiðinde, tutuklanan liderlerin siyasi yasaklý olacaklarý söylentisi Ecevit’in istifa etmesine neden oluyor. Demirel ise görevleirne devam ediyor.
16 Ekim 1981 günü, tüm siyasi partiler kapatýlýyor. Ýlginçtir ki; tarihimize ýþýk tutmasý beklenecek yazýþmalar, dosyalar, tüm evraklar askeri kamyonlara yüklenip kaðýt hamuru olmak için SEKA fabrikasýna gidiyor. Darbenin otoriter yüzü, iþte o gün kendini gösteriyor.
150 gün yönetimde bulunan komutanlar, ülkeyi yeniden inþa ediyorlar. Devletin tepeden týrnaða tüm kademelerine üniformalý ya da üniformasýz komutanlar getiriliyor. Askeri disiplin tüm ülkede kendini hissettiriyor.
Eski siyasiler, vatandaþlar, basýn mensuplarý izleniyor. Çok sert iþlemler görmek, yasaklarý delememek, gerçeðin haberini yapamamak basýný zora sokuyor.
Gazetecilerin yanýnda yazarlar,þairler, televizyoncular, kitabevi sahipleri, yapýmcýlar da zor durumda kalýyorlar. Birçok kitap, dergi ve film sakýncalý olduðu gerekçesiyle toplatýlýp yakýlýyor.
Üniversitelere de müdahale edebilmek, onlarý da kurallara baðlamak amacýyla YÖK kuruluyor. Kýlýk kýyafet çok daha önem kazanýyor.
Evren Paþa Hükümeti, “din”i birleþtirici bir unsur olarak görüyor. Bu da tepki çekmelerine neden oluyor.
Türk Sanayici ve Ýþadamlarý Derneði açýlýyor. Bu, ihtilâlden sonra açýlan ilk dernek oluyor. Türk Tarih ve Dil Kurumlarý ise kapatýlýyor. Buna gerekçe olarak ise; bu kurumlarýn görevlerini devletin, bir dernekten daha iyi yürüteceði düþüncesi gösteriliyor.
Müdahaleden sonra Avrupa’ya kaçýþ hýz kazanýyor. Yönetimin baþýný en çok aðrýtan mesele ise Ermeni terör örgütü ASALA oluyor. Bu örgütle mücadele için devlet, ülkücülerle birlikte çalýþýyor.
Gözaltý süreleri uzatýlýyor. Gözaltýnda görülen iþkencelerde, yaþananlarý býrakýn duyanlarý bile dehþete düþürecek yöntemler kullanýlýyor.
Açýlan davalarýn sonuçlanmasý yýllar alýyor. “Mahkemelerde emir demiri kesiyor” (s. 177)
Ýhtilâl dönemine damgasýný vuran uygulamalarýn baþýnda idam geliyor. Milli Güvenlik Konseyi’ne sunulan isimlerden neredeyse hiçbirine yaþamýna dönme, ýslah edilme hakký tanýnmýyor.
Saðcýlarla solcularý kararak oluþturulan hücrelerle, zýt görüþlü insanlarý barýþtýrmak hedefleniyor. Fakat bu çabalar karþýlýksýz kalýyor.
Evren Paþa, Milli Güvenlik Konseyi’nden ve Danýþma Meclisi’nden bir yýl içerisinde yeni bir anayasa hazýrlamalarýný istiyor. 838 yeni yasa hazýrlanýyor. 82 Anayasasý haklarý biraz daha kýsýtlýyor.
Evren’in cumhurbaþkanlýðý halka sunulacak olan anayasayla, tek oyla onaylanýyor. Bu kabulden sonra Evren Paþa ordudan emekli oluyor.
1983 Nisaný’nda parti kurmak serbest býrakýlýyor. Yapýlacak seçim için açýk ya da gizli görüþmelerle fikir alýþveriþine giriliyor. Turgut Sunalp’in baþkanlýðýndaki Milliyetçi Demokrasi Partisi, Ali Fetki Esener’in baþkanlýðýndaki Büyük Türkiye Partisi, Necdet Calp baþkanlýðýndaki Halkçý Parti, Erdal Ýnönü baþkanlýðýndaki Sosyal Demokrat Halkçý Parti, Mehmet Pamak baþkanlýðýndaki Muhafazakâr Parti, Ali Türkmen baþkanlýðýndaki Refah Partisi ve Turgut Özal baþkanlýðýndaki Anavatan Partisi demokrasiyi yeþertecek ilk tohumlar oluyor.
Kenan Evren, Büyük Türkiye Partisi’ni seçimlere giremeden kapattýrýyor. Yýlmayan Demirel ve adamlarý, yýllardýr yaþayan yeni partilerini kuruyorlar: Doðru Yol...
Milli Güvenlik Konseyi’ne sunulan parti listeleri ve kurucularý oylanýyor. Birçok parti veto ediliyor. Böylece seçimlere girmeye sadece MDP, ANAP ve HP hak kazanýyor.
Halk, Özal’a inanýyor. Sakinliði, kendinden emin tavýrlarý, devletin içini iyi bilmesi ve temelli ekonomi politikalarý puan toplamasýna yardýmcý oluyor.
6 Kasým 1983’te yapýlan seçimlerde, darbecilerin çok da desteklemediði ANAP, %45’lik bir oyla tek baþýna iktidar oluyor. 20 Kasým günü parti baþkaný Turgut Özal, Çankaya’ya çaðrýlýyor ve baþbakanlýk mührünü almak için girdiði köþkte, tokalaþmak için kendisine el uzatan Evren’i, kendine çekip öpüyor.


Öpüþme sahnesi, 12 Eylül döneminin simgesi oldu. Bu fotoðraf, kolay kolay çýkmayacak þekilde zihinlere kazýndý.
Zihinlere kazýnan, üç yýl boyunca Türkiye’ye hükmeden haki rengin yeniden laciverte dönüþüydü.
Zihinlere kazýnan, askeri yönetimin hazfýzalardan hiç silinmeyecek uygulamalarý ve kararlarýydý.
Zihinlere kazýnan, devletin ve hukukun yeniden þekillenmesi ve anayasayla kalýcýlaþmasýydý.
Zihinlere kazýnan, halkýn yaþama tarzý, inançlarý ve eðilimlerindeki köklü deðiþimdi.
Zihinlere kazýnan, “coþkuyla karþýlanan ancak korkuyla yaþanan” bir dönemin bitiþiydi.
O fotoðraftan zihinlere kazýnan çok partili rejime dönüþtü.
Artýk “Özallý yýllar” baþlýyordu... (s. 232)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn tarihe yön verenler kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Klasik Türk Müziði'nin Osmanlý'dan Cumhuriyete Geçiþteki Deðiþimi ve Milliyetçiliðe Etkisi
Demokrat Parti
Türkiye - Ortadoðu Ýliþkileri
Körfez Savaþý ve Türkiye
Osmanlý - Türk Belgelerine Göre Ýttihat ve Terakki'nin 1915'te Ermenilere Yönelik Politikalarý*
Türkiye Cumhuriyeti'nde Resmî Yurttaþ Profilinin Evrimi*

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
"Benden Selam Söyle Anadolu'ya"
Cumhurbaþkanýný Neden Halk Seçmemeli?
Türk Siyasal Hayatýnda Bir Lider: Bülent Ecevit
Erken Cumhuriyet Dönemi"nde Emek Tarihçiliði ve Türkiye"de Sendikacýlýk
Disk, Tip ve Sosyal Politika Ýliþkisi
Ermeni Tehciri Meselesi
Türk - Kürt Sorunu
Türkiye"de Demokrasi
22 Temmuz

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Doðru Nerede [Þiir]
Sorgu [Þiir]
Tek Sen [Þiir]
Zordu [Þiir]
Ýstanbul'da [Þiir]
Bilirim [Þiir]
Ne Deseydim? [Þiir]
Dilsiz Uþak ve Yaratýlan Simetriler [Öykü]
Akýllýlýk ve Delilik Üzerine... [Öykü]
Ýki Bardak Çay [Öykü]


nazlý usta kimdir?

Deðiþken ruh hali deðiþik yazýlar. Bazen iç yakan bir acý, bazen siyasi bir eleþtiri. Günlük hayat gibi. Dünya gibi. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Görünür görünmez her þey... Yaþadýðýmýz, yaþamayý istediðimiz, bir gün yaþamayý hayal ettiðimiz her þey... Bütün ihtimallerden ve çevremde olan, gözüme batan, ayrýntýda kalan herkesten...Her þeyden...


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © nazlý usta, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.