Seyyah Olup Su Alemi Gezerim...

Şimdi hayat sağır, sesini yitirecek diye korkuyorum sokakların, bağır bağır bağır! Uykusuzluk, kaybolmuşluk, huzursuzluk….

yazı resim

Ay dolanır dolanır yosun yeşilinde gözlerimin ne geceler vurulur. Bir ceylan belki suya inmez ama suda kederli gözleri şavkır, ruhu iner, iki kere ıssızlık olur birincisinde bir çocuk büyümeden ölür, ikincisinde beşiği sallanır hayatın. El ayak düşer, gözleri kalır yalnızca. Okunan da esarettir direnen de. Dudaklarda mor üzüm tadı, gözlerde bir ceylan lekesi, sırtında abası…kol gezer ihanet, yürek yanar, hercai bir menekşe olur, dudaklarda sebebsiz bir ıslık, sahibini arayan yürek…

Zamanın kıyısında durmuşum önümde, yorgun ve aç bir akbabanın gözleri gibi koskoca şehir, arsız ve umarsız bir yosmanın adımları gibi zaman. Hiçbir vasfı, rengi, sesi ve gayesi kalmamış insanlar, yorulmusum.

” Gecem saçları ağarmış bir mavi kuş”

Geliyor mu gece ne? o yavru tavşan ürkekliğinde, şu pencereme değip geçen rüzgar bilmem hangi kederleri maviledi, bilmem hangi yolcuğu getirdi topukları çatlamış ayaklarımıza, bilmem hangi meydanlardan hangi hain ve hakir ezgileri getirdi daralan yüreğime? Bir göz değidi bin göz değmiş gibi düşlerime. Bilmem hangi sokaklarda, hangi tenhalarda hangi gözler sicim sicim yaşlar akıttı? Ağladı ağladı, ağlattı.

“Gündüzüm anıları yitik bir yeşil rüzgâr ”

El verir mi rüzgâr, gözlerimde bir yabancı, ellerimde gurbet. mevsim bahar oysa bu yaprakların düşmesi neye alamet?. Ellerimin üşümesi, insanların sürü sürü üzerime yürümesi, yüzlerine kondurduğu tebessümlerin bir kabus gibi gözlerime düşmesi neye alamet? Tüm bedenimi istila eden bu iğreti sevinç neye alamet, gözlerime çökmüş bu hüzün neye? Bir tebessümü bile esirgeyip nasırlı ve nasipsiz yüreklere yelken açıp mesud ve bahtiyar yürümek neye alamet?

Şimdi hayat sağır, sesini yitirecek diye korkuyorum sokakların, bağır bağır bağır! Uykusuzluk, kaybolmuşluk, huzursuzluk….

Başa Dön