"Anka kuşu gibi yalnızlığı adet edin! Öyle hareket et ki, adın daima dillerde dolaşsın ama seni görmek olanaksız olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
gün alazı artığı yarım yüz! mum alevi kırmızı dudaklarına gömülmüş soğuk bir namlunun intikam sonrasında.. izbe gölgelerde suya hasret güller gibiyim dokundum ! etimi kesen paslı hançere yaralarımdan derdimi sordum dağ başı omuzlarımdan düştü mavi yüzün bin kehaneti sırtladım yıldızlarla bin ihanetle volta attım sokağında eğik bir gök örtemez utancımı kırmızı gözlü şarap sabahıdır kaderim nice yağmurların filesinden düşmüş kısmetim köpekler kadar duymaz beni bu sokaklar infialim duvar üstü kedi kıvraklığı sadece henüz güvencinler uykuda! trenler ilk seferleri geçmiş zamanda.. bekçilerin düdük sesleriyle bir harita alnımda sütü bozuk yüreğim cami avlusu kundaklaması! ilişip haram parmakları emme telaşı baygın bir yüze köprü olsa da bedenim yeminimi ısırıp ! kan kokan dilime doladım adını ölmek ! bir kurşunun sıcak göğsünde.. daha değil ! daha gün tarla kuşu sesinde kara, yoldur durgun göl kenarı bekleyişlerim uzanıp beyaz mendille gözyaşını silmektir belki şiirlerin hamile bıraktığı peçetelere kıyamadan intihara yürümek ! kirpiklerinin taraçasında.. gökten ayet indirip seni sevdiğimi duyurmak bütün ilahların dünyasında! adını ilahlaştırmaktır belki ! daha bitmedi zamanla sakalı uzamış hesaplaşmam bundandır! bulutlara kaşlarını tel yapmam rüzgârla öpüşen parmaklarımla kirpiklerine dokunmam çırılçıplak yağmurlarla sevişmem güneşin ikiz yatağını tarumar etmem bıçak sırtı tehlikeye ay’ı kurban seçmem! iki yakalı bir nehir gibi yürüyorum sana koyaklardan duyduğun eşkıya çığlığımdır küf kokan sıralı peykelerde sabrımın kırık dişleri çatlak iki dudakta son öpüşün fidanı! zengin dal memesidir gamzeme çökmüş hüzün bir katilim ellerin / bir de üşüyen yüreğin sınadım üçgen gözlerini ayrılığın şakaklara mahkûm gül kederi beyazlığın! içemedim üzüm şırası gidişinin şarabını dağ başlarına kızıl kıyametler düşürdü şimşekler anlayamadım ! resmi buydu ayrılığın biçemedim ! çiftçi kederiyle emeğimi nasırlı bir elle tırpanladım kendimi geldim! acımı soğutacak zıpkın bir dildir derdim ya öldür beni ya da sevdana öldürtürüm kendimi
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Levent Saral, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |