Her þey ancak sevgiyle satýn alýnabilmelidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
M.NÝHAT MALKOÇ Eðitim, hayatý düzene koyan ve bakýþ açýmýzý þekillendiren olmazsa olmaz bir süreçtir. Hangi meþrepten ve inançtan olursa olsun bütün toplumlar eðitimin önemi konusunda hemfikirdirler. Zira teorikte ve pratikte iyi yetiþmiþ olmanýn neticelerini hepimiz müþahede etmekteyiz. Hayatý kuþatan zorluklar eðitimle bir bir aþýlabilmektedir. Eðitimden mahrum olanlar düz yolda bile tökezlerken, eðitimle mücehhez olanlar yalçýn kayalýklarý bile rahatlýkla aþabilmektedirler. Demek ki eðitim kiþiyi güçlü kýlan unsurlarýn þahikasýdýr. Eðitim ille de dört duvar arasýnda verilmez. Bu topraklarda yaþamýþ nice deðerler, muallim olmadýklarý halde muallimler kadar eðitici olmuþlardýr. Bunlarýn baþýnda da þairler gelir. Geçmiþten bugüne kadar gelmiþ geçmiþ nice þairlerimiz milli ve manevi deðerlerimizi geleceðe taþýmýþlardýr. Onlar adeta dünyayý uçsuz bucaksýz geniþ bir mektep, insanlarý gönüllü talebe, kendilerini de mürebbi olarak addetmiþlerdir. Her fýrsatta fertlere dinî ve milli deðerlerini anlatmýþlar, hatýrlatmýþlar, sevdirmiþler ve sonuçta benimsetmiþlerdir. Her insanýn sevdiði, kendine yakýn bulduðu ve benimsediði þair ve yazarlar vardýr. Onlarýn fikirleri, üslûplarý ve bakýþ açýlarý model olur sevenlerine… Daha sýcak buluruz bu kalemleri kendimize… Tercih sebebimiz olur ruh dünyalarýndaki çalkantýlar, gel-gitler… Yazarken tesirleri altýnda kalýrýz farkýnda olmadan… Kâðýda döktüklerimiz her ne kadar orijinal olsa da onlarýn üslûbundan izler taþýr. Tesirleri sarar bizi çepeçevre… Sanatta etkilenme kaçýnýlmazdýr. Hangimiz güzel bir þiir okuyup da ondan etkilenmeyiz ki?... Tesiri altýnda kaldýðýmýz eserler bilinçaltýna yerleþir. Duygularýmýz kabarýnca da ona benzer bir þeyler yazmaya kalkýþýrýz. Ama o sadece ilham kaynaðýmýz olur. Körü körüne taklit etmeyiz onlarý. Hareket noktasý olur eserleri bizim için… Taklitle hiçbir yere varýlamaz zaten. Taklit eser her ne kadar güzel görünse de orijinalinin yanýnda sönük kalýr. Onun için sanatta etkilenmeye hoþ bakabiliriz ama taklide asla!... Beni de etkileyen, sarsan, ruhumu harekete geçiren þair ve yazarlar da vardýr þüphesiz… Onlarý okuyunca bambaþka bir atmosfere girer ruhum… Heyecanlanýrým… Kalbimin atýþlarý hýzlanýr…”Hah iþte sanat bu, söz böyle söylenir. Sanki içimden geçenleri okuyup ebedîleþtirmiþ… vs.” derim. Bu kalemlerin sayýsý iki elin parmaklarý sayýsýncadýr ancak. Benim takdirimi kazananlar, bazýlarýnýn tepkisini çeker tabiî olarak… Gönlümün duygu mimarlarýnýn baþýnda Yunus Emre, Mevlana, Fuzuli, Þeyh Galip, Yahya Kemal Beyatlý, Necip Fazýl Kýsakürek, Mehmet Akif Ersoy, Arif Nihat Asya, Ahmet Hamdi Tanpýnar, Faruk Nafiz Çamlýbel, Niyazi Yýldýrým Gençosmanoðlu gelmektedir. Bu zirve þahsiyetlerin tesiri altýnda kalýþýmýn sebeplerini ve boyutlarýný zikredeyim dilerseniz… Türk ve Ýslam dünyasýnýn baþ tacý ettiði, kendine yakýn bulduðu ve fikirlerine güvendiði âlim þairlerin baþýnda gelmektedir Mevlana Celâleddin Rumî Hazretleri… 800. doðum yýldönümünü kutladýðýmýz bu kýymetli Hakk dostu, beni de derinden etkileyen þahsiyetlerin baþýnda gelmektedir. Onun þaheseri olan Mesnevi, en sýkýntýlý zamanlarýmda ruhumu serinleten ve rahatlatan bir yelpaze olmuþtur. Hayata onun penceresinden baktýkça olumsuzluklar azalmýþ, dünya yaþanýlacak bir mekâna dönüþmüþtür. Þairler nazik ve ince ruhlu insanlardýr, öyle de olmalýdýrlar. Derin ve manalý sözler ancak ince ve hassas ruhlardan neþet eder. Türk kültürünün iki büyük köþe taþý hükmünde olan Mevlana ve Yunus Emre’yi hakkýyla anlama ve tahlil etme gayreti içerisinde olunca görürüz ki bu büyük halk ve Hak dostlarý þiirlerinde sevgi ve hoþgörüyü bayraklaþtýrarak kin ve nefretin kökünü kazýma mücadelesi içerisine girmiþlerdir. Gönüllerdeki kin tortularýný sevgi ve muhabbet terbiyesiyle ortadan kaldýrmýþlardýr. Yaratýlaný Yaratan’dan ötürü hoþ görmüþlerdir. Dünyaya tek baþýna kýymet vermemiþlerdir. Onlarýn eðitim sisteminin birinci maddesi hayata müspet gözlerle bakmak, hoþ görmek, kusur ve kabahatleri örtmektir. Beni bir mýknatýs misali duygu atmosferine çeken þairlerden bir diðeri de Yunus Emre’dir. 13. yüzyýldan günümüze ses veren bu halk ve Hakk aþýðý, Türk tasavvuf þiirini zirveye taþýmýþtýr. Türkçenin esamisinin okunmadýðý bir dönemde ortaya çýkan Yunus Emre, Türkçenin o gür sedasýný dünyaya duyurmuþtur. Manevî dünyamýzý mamur etmiþtir. Gönül dünyamýzý sevgi mumuyla aydýnlatmýþtýr. Doðruluðu þiar edinmiþ, eðrilerin düþmaný olmuþtur. Öyle ki kýrk yýl boyunca hizmet ettiði Tapduk Emre’nin dergâhýna odunun bile eðrisini sokmamýþtýr. Onun iç dünyasýný bize en iyi anlatan beyit þu olsa gerek: “Beni bende demen bende deðilim, Bir ben vardýr bende benden içerü” Ruhumun ikliminde fýrtýnalar estiren eski þairlerden birisi de Fuzuli’dir.16.yüzyýlýn efsane þairi olan Fuzuli, Divan þiirine yepyeni bir soluk getirmiþtir. Dili ustalýkla kullanan ve kelimeleri muhayyilesinde yoðuran bu klasik þairimizin üzerimdeki tesiri büyüktür. Hele birbirinden doyumsuz gazelleri yüzyýllar geçse de eskimez. Þiirleri ilk yazýldýðý günkü güncelliðini ve sýcaklýðýný muhafaza eder. Þu dizeleri hâlâ hafýzalarýmýzdadýr: “Mende Mecnun’dan füzûn âþýklýk istidâdý var Âþýk-i sâdýk menem Mecnûn’un ancak adý var” Bilindiði gibi Þeyh Galip, Divan þiirimizin son büyük þairidir. 18. yüzyýlda yaþamýþtýr. Kendisi Mevlevî þeyhidir. Ýlâhî aþkýn zirvelerinden biridir. Ona göre aþk; “Mumdan yapýlmýþ gemiyle, ateþ denizlerinde yüzebilmektir.” Bunu ancak manevî aþka dört elle sarýlanlar gerçekleþtirebilir. Böyle bir gönül eridir O… Þu beyti çerçevelenip asýlmaya lâyýktýr: “Hoþça bak zatýna kim zübde-i âlemsin sen Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen.” (Kendine hoþça bak ki âlemin özü sensin, Kâinatýn gözbebeði olan insansýn sen.) Sevdiðim ve etkilendiðim isimlerden biri olan Yahya Kemal Beyatlý, Cumhuriyetten evvel doðmuþ, Cumhuriyet döneminde de yaþamýþ, saf Türkçe’yi kullanarak aruzla þiirler yazýlabileceðini ispatlamýþ bir üstat þairdir. “Bu dil aðzýmda annemin sütüdür” diyecek kadar da Türkçe sevdalýsýdýr. Türkçeyi onun kadar önemseyen baþka þair var mýdýr? Þiirlerindeki dil iþçiliði bir kuyumcu titizliðindedir. Onun hayata bakýþ açýsýný þu beyitte görebilirsiniz: “Ölmek deðildir ömrümüzün en fecî iþi, Müþkül budur ki ölmeden evvel ölür kiþi.” Beni çilenin girdabýna sürükleyen þairlerin baþýnda gelir Necip Fazýl… Bir parçam olur yakýcý dizelerin kavþaðýnda… Onunla ayný teraneden çalar ruhumun orkestrasý… Yok olurum onun beninde… Iþýk olur karanlýk dünyama… Hiç þüphesiz ki Cumhuriyet dönemi Türk þiirinin en büyüðüdür Necip Fazýl… O sadece þiir yazmamýþ, fikrin çilesini çekerek eserlerine yansýtmýþtýr. Bu uðurda hapishaneleri bile gül bahçesine çevirmiþtir. Onu anlatmaya sayfalar, satýrlar yetmez. Onun hayata ve sanata bakýþýný kanýmca þu beytiyle özetleyebiliriz: “Anladým iþi, sanat Allah’ý aramakmýþ; Marifet bu, gerisi yalnýz çelik-çomakmýþ...” Ýstiklâl Marþý’mýzýn þairi Mehmet Akif, adeta dürüstlük abidesidir. Þiirimdeki ve cemiyet meselelerine bakýþýmdaki kararlýlýðý ve gerçekçiliði ona borçluyum. Akif, þiirlerinde hep haktan ve hakikatten dem vurmuþtur. Safahat’ta dünyevî sevgililere yazýlmýþ bir þiir bulamazsýnýz. O milletinin gür sesidir. Akif’in sanat anlayýþý aslýnda þu dizelerde saklýdýr: “Hayýr, hayâl ile yoktur benim alýþ veriþim Ýnan ki: her ne demiþsem görüp de söylemiþim Þudur cihanda benim en beðendiðim meslek: Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek…” Bayrak þiirlerinin en güzelini yazarak kendini “Bayrak Þairi” olarak kabul ettiren Arif Nihat Asya da gerçekçi bir sanat anlayýþýndan yola çýkarak þiirlerini kaleme almýþtýr. Þiirlerini ölçülü ve serbest tarzlarda yazmýþtýr. Þiirimdeki millî unsurlar ondan mülhemdir. O, tarihini sevmiþ ve ceddiyle barýþýk yaþamýþtýr. Asya’nýn dünyaya bakýþýný þu dörtlükte görebiliriz: “Tarihlere, destanlara yol bulabilsem Hiç durmadan düþünmeden geri giderim... Buna þaþma ki geçmiþte yaþamayý ben, Gelecekte yaþamaya tercih ederim.” Ahmet Hamdi Tanpýnar, az ve öz þiir yazan þairlerimizin baþýnda gelmektedir. Þiirlerimdeki soyutlamalarda ondan çokça etkilenmiþimdir. Tanpýnar, þiirlerinde soyut kavramlara sýkça yer vermiþtir. “Bursa’da Zaman” þiiri hepimizin hafýzalarýnda yer etmiþtir. Tarihle zamaný ve mekâný ustaca terkip etmiþtir bu þiirde. Bursa’daki tarihî dokuyu geçmiþ zamanýn týlsýmýyla bütünleþtiren bu þiirde onun hayata ve þiire bakýþý da görülebilir: “Ýsterdim bu eski yerde seninle Baþbaþa uyumak son uykumuzu, Bu hayal içinde... Ve ufkumuzu Çepçevre kaplasýn bu ziya, bu renk, Havayý dolduran uhrevî âhenk… Bir ilâh uykusu olur elbette Ölüm bu týlsýmlý ebediyette, Belki de rüyasý bu cetlerin, Beyaz bahçesinde su seslerinin.” Hecenin beþ þairinden biridir Faruk Nafiz Çamlýbel… Millî veznimiz olan heceyi ustaca kullanmýþtýr. Heceye sadakatimin altyapýsýnda Çamlýbel’in izlerini görebilirsiniz. O heceden taviz vermemiþtir. Bu vezne esneklik getirmiþtir. Kuruluðu ve sýradanlýðý bertaraf etmiþtir. “Han Duvarlarý” adlý eseriyle Türk þiirini Ýstanbul sýnýrlarýna hapsolmaktan kurtarmýþtýr. Þiirin ufkunu geniþletmiþtir. Eserlerinde pastoral öðelere aðýrlýk vermiþtir. Hepimizin hayatýnda Çamlýbel’in “Han Duvarlarý” adlý þiirinden bir nebze de olsa izler vardýr: “Ne zaman yolda bir han rastlasam irkilirim, Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim. Ey köyleri hududa baðlayan yaslý yollar, Dönmeyen yolculara aðlayan yaslý yollar! Ey garip çizgilerle dolu han duvarlarý, Ey hanlarýn gönlümü sýzlatan duvarlarý!..” Son dönem Türk þiirinin göz ardý edilen baþarýlý þairlerinin baþýnda Niyazi Yýldýrým Gençosmanoðlu gelir. Tarihten ilhamýný almýþtýr bu kýymetli þair... Maziyle bugünü sentezleyerek bambaþka bir terkip oluþturmuþtur. Þiirde sessiz ve derinden yol alan Gençosmanoðlu, hep gündemin dýþýnda tutmuþtur kendisini. Onun içindir ki þiirdeki aðýrlýðý fark edilememiþtir. Dede Korkut’un günümüzdeki gür ve kararlý sesidir Gençosmanoðlu… Onun Müslüman-Türk’e sesleniþini ifade eden þu dizeler ne kadar yerinde söyleyiþlerdir: “Er meydanlarýndan çekilir oldun Çorak iklimlere ekilir oldun Eðilmek bilmezdin bükülür oldun... Sürer mi bu gaflet; daha kaç sene? Uyan ey Türk uyan! Uyumak nene?” Þiir uçsuz bucaksýz bir derya… Bu derya içinde nice inciler gizli… Türkler, hissiyatý fazlasýyla inkiþaf etmiþ bir millet… Onun içindir ki küçük büyük çoðumuz þair yürekliyiz. Þair doðarýz anamýzdan… Hayatýn çileleri ruhumuzu derinleþtirir. Dünyaya bakýþýmýz yüzeysel olmaktan kurtulur. Eþyanýn görünmeyen yüzüyle hemhâl oluruz. Bu kesafet sürer gider. Fikrimin ve þiirimin þekillenmesinde her ne kadar zikrettiðim bu isimler tesirli olmuþsa da bu isimleri çoðaltmak mümkündür. Çünkü bu milletin güzel ruhlu söz üstatlarýný sýnýrlandýrmak ötekilere haksýzlýk olur. Milletimi, dinimi, dilimi, edebiyatýmý, þiirimi, þairlerimi, tarihimi ve kültürümü çok seviyorum. Allah, bu Müslüman millete zeval vermesin.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © M.NÝHAT MALKOÇ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |