..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Bana ev hikayesinden söz açmayın. Artık benim oraya gideceğim yok!" Fuzuli, Leyla ile Mecnun
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > M.NİHAT MALKOÇ




27 Ekim 2007
Atatürk ve Cumhuriyet  
M.NİHAT MALKOÇ
Özgürlüğüne düşkün milletlerin idare şeklidir cumhuriyet… Türk milleti çöken bir imparatorluğun enkazı üzerinde kurduğu Türkiye devletinin yönetim şeklini iç dünyasında tayin etmişti. Zira bu millet, başına buyruk ve hesap vermeyen bir idare anlayışını kabul edemezdi. Eline gelen fırsatı tepemezdi. Çağdaş devletlerin gittiği yoldan gitmeliydiler. Atatürk Türk milletini ancak cumhuriyete layık görüyor ve bunu şöyle ifade ediyordu: “Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir.”


:FBDF:
ATATÜRK VE CUMHURİYET

M.NİHAT MALKOÇ


     Özgürlüğüne düşkün milletlerin idare şeklidir cumhuriyet… Türk milleti çöken bir imparatorluğun enkazı üzerinde kurduğu Türkiye devletinin yönetim şeklini iç dünyasında tayin etmişti. Zira bu millet, başına buyruk ve hesap vermeyen bir idare anlayışını kabul edemezdi. Eline gelen fırsatı tepemezdi. Çağdaş devletlerin gittiği yoldan gitmeliydiler. Atatürk Türk milletini ancak cumhuriyete layık görüyor ve bunu şöyle ifade ediyordu: “Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir.”

Eski yönetim şekilleri fertlerin düşüncelerini hesaba katmıyordu. Oysa ortak akılla hareket edilmeliydi. Yeni yüzyılın en ideal idare şekliydi cumhuriyet... Devletimizin kurucusu Atatürk, kuracağı devletin yönetim şeklini zihninde şekillendirmesine rağmen şartlar hazır olmadan düşüncesini kamuoyuyla paylaşmamıştı. Dengeleri gözetiyordu, biraz da kemikleşen anlayışların tepkisinden çekiniyordu, bir anlamda fırsat kolluyordu.

     Cumhuriyet kelimesinin kökü “cumhur”dur. Bu, Arapça kökenli bir kelimedir. “Halk” anlamına gelir. Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde cumhuriyet, ‘ulusun egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığı ile kullandığı devlet şeklidir.’ Nerden bakarsanız bakın cumhuriyet idaresi halka dayanıyor. Fakat halktan uzak cumhuriyetler de vardır. Eskiden onlarca devleti esir görüp ilkel bir anlayışla yöneten SSCB de bir cumhuriyetti. Önemli olan şekil değil, uygulamalarıyla hissedilen cumhuriyettir.

Cumhuriyet rejiminin bu ülkeye neler kazandırdığını ancak geçmişi bilenler anlayabilir. Bugünkü modern hayatımızı cumhuriyete borçluyuz. Son yıllarda adından sıkça söz ettiren ve satış rekorları kıran Turgut Özakman’ın “Şu Çılgın Türkler” adlı eserinde Cumhuriyet kurulduğu yıllarda, ülkenin genel manzarasını şöyle tasvir ediyor:

“13 milyon nüfus, ilkel bir tarım, sıfıra yakın sanayi, madenlerin büyük çoğunluğu, limanlar ve var olan demiryolları yabancı şirketlerin yönetiminde, 153 ortaokul ve lise, sadece bir üniversite var. Halkın sadece yüzde 7’si okur - yazar, bu oran kadınlarda yüzde 1 bile değil. Ortaokullarda 543, liselerde 270 kız öğrenci okuyor. Ekonomik bakımdan yarı sömürge… Kişi başına gelir 4 lira, kişi başına ortalama kamu harcaması 50 kuruş… Alt yapı her alanda yetersiz… Bilim hayatı ve düşüncesi yok denilecek düzeyde. Anadolu; araştırmayan, nakilci medreselerin elinde… Yasalar çağın gereklerinin gerisinde. Kadınların ilke olarak toplumsal hayatları ve hiçbir hakları yok. Kadınların da bir gün erkekler gibi, doktor, mühendis, avukat, belediye başkanı, milletvekili, bakan olabileceklerini hayal etmek bile zor. Ne seçme hakkı bulunuyor, ne seçilme. Kısacası, vatandaş sayılmıyorlar. Ülke neredeyse bütünüyle ve pek çok alanda ortaçağı yaşıyor (Turgut Özakman, 2005, s.682).”

İnsanların yönetime katılması, düşüncelerini açıklaması, seçtiği idarecilerce yönetilmesi bu asrın en büyük yeniliği ve nimetiydi. Bu nimetten bizler de faydalanmalıydık. Milletin kaderini şahısların insafına bırakmamalıydık. Sadece seçmekle kalmamalı, aynı zamanda seçilenleri denetlemeliydik. Cumhuriyet idare şekli eski yönetimlerle kıyaslanamazdı. Eski yönetimlerde şeffaflık yoktu. Atatürk, getirdiği Cumhuriyet yönetim şeklini açık seçik ifadelerle tanımlıyor, halkı cumhuriyete alıştırıyordu. Ona göre: “Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet biçimi demektir. Demokrasi ilkesinin en modern, en mantıklı uygulamasını sağlayan hükümet biçimi cumhuriyettir!.. Cumhuriyet, yüksek ahlak değerlerine ve niteliklerine dayanan bir yönetimdir. Cumhuriyet erdemdir. Cumhuriyet yönetimi erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir.”

Bu ülkeye ve Cumhuriyet yönetim biçimine milletçe sahip çıkmalıyız. Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni daha da yükseltmek için fert olarak üzerimize ne düşüyorsa yerine getirmeliyiz. Cumhuriyet millet olarak ortak paydamız olmalıdır. Geçmişten hız alıp geleceğe emin adımlarla yürümeliyiz. Tarihimize sahip çıkmalıyız. Türkiye Cumhuriyeti’ni övmek, şanlı Osmanlı’yı yermeyi gerektirmez. Cumhuriyetle nice aydınlık yıllara…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
beklenen Nesil
Hayatı Anlamlı Kılmak
Şehidimin Son Örtüsü Bayrağım!..
Tek Millet Tek Yürek
Yurdumun Bayramı Nevrûz
Okumama Hastalığımızın Şifası: Bir Bilenle Bilge Nesil Projesi
İrfan Ordusu Yahut Öğretmenler
Her Eve Bir Kitaplık
Kusur Aramak
Özgür Yaşamak... Ama Nereye Kadar?

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölümünün 16. Yılında Türkülerin Efendisi Erkan Ocaklı
Şehadetinin 29. Yılında Batı Trakya Türklerinin Yolbaşçısı: Dr. Sadık Ahmet ve Davası
Vahşet Çağının Vicdanı: Aliya İzzetbegoviç
Şair Nurettin Özdemir'le Trabzon Lisesinde Bir Gün...
Anadolu Âşığı Bir Gönül Adamı: Sabahattin Eyüboğlu
15 Temmuz Gecesi Tankların Önünde Yatan Yiğitler Vardı
102. Sene - İ Devriyesinde 30 Ağustos Zafer Bayramı
Türkçenin Berrak Sularında…
dünden Bugüne Malazgirt Zaferi ve Edebiyatımızdaki Yeri
Vali Recep Yazıcıoğlu ve "Köprü"nün Hikâyesi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Senin Olan Sana Gelir (Manzum Reçeteler - 1) [Şiir]
Sen Kurtuldun, Bizler Öldük [Şiir]
Ümmetin Yetimleri [Şiir]
Kıyameti Bekle Bir Gün! [Şiir]
…... Gecenin Kanat Sesleri…... [Şiir]
Derbeder [Şiir]
Sen Hep On Beş Yaşındasın! [Şiir]
Berceste Mısralar - 310 [Şiir]
Zihnimiz İşgal Altında [Şiir]
Sizin Kafanız İyi Mi? [Şiir]


M.NİHAT MALKOÇ kimdir?

NİHAT MALKOÇ’UN BİYOGRAFİSİ Beş çocuklu bir ailenin en küçük ferdi olarak 1970 senesinin 1 Haziran’ında Trabzon’un Köprübaşı ilçesine bağlı Gündoğan Köyü’nde hayata “Merhaba” dedi. İlkokulu komşu köy olan Güneşli Köyü’nde okudu. Orta ve lise öğrenimini Köprübaşı Lisesi’nde tamamladı. En büyük emeli iyi bir hukukçu olmaktı. Lise son sınıfta girdiği üniversite imtihanında KTÜ/Fatih Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nü kazandı. Dersaneye gitme imkânı ve zaman kaybına tahammülü olmadığı için kazandığı fakülteyle yetindi. 1992 yılında okulu bitirdi. İlk göz ağrısı olarak nitelediği Gümüşhane’de beş yıla yakın öğretmenlik yaptı. Her geçen gün öğretmenliği daha çok sevdi. Artık öğretmenliği bir tutku olarak görüyor. Vatan borcunu İstanbul’da Kara Kuvvetleri Lisan Okulu’nda Yedek Subay Öğretmen olarak onurla yerine getirdi. Bu peygamber ocağında yüzlerce yabancı subaya güzel Türkçe’mizi öğretti. Ankara’da girdiği sınavı kazanarak Akçaabat Anadolu İmam-Hatip Lisesi’ne Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak atandı. Burada iki yıl görev yaptı. Daha sonra girdiği yazılı ve sözlü imtihanı kazanarak Türkî Cumhuriyetlerden Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’a,üç yıl görev yapmak üzere, öğretmen olarak gönderildi. Burada Mahdumkulu Türkmen Devlet Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde ve İlâhiyat Lisesi’nde Türk Dili öğretmeni olarak çalıştı. Yine Aşkabat’ta Türkçe Öğretim Merkezi’nde(TÖMER) bir yıl boyunca değişik milletlerden kişilere Türkçe’yi sevdirerek öğretti. Şu anda Akçaabat’a bağlı Derecik İlköğretim Okulu’nda görev yapmaktadır. Bugüne kadar,en büyüğünden en küçüğüne kadar onlarca dergi ve gazetede fikrî,edebî,felsefî ve kültürel konularda yüzlerce yazı ve şiir yazdı. Bu yayın organlarından Türk Edebiyatı,Türk Dili,Bizim Çocuk,Çınar,Bizim Azerbaycan,Anadolunun Sesi,Üniversitelinin Sesi,Türkiye,Bizim Okul,Şenliğin Sesi,İnsanlığa Çağrı,Yeni Sesleniş,Gençliğin Sesi gibi dergilerde;Türksesi,Demokrat Gümüşhane,Kuşakkaya,Ortadoğu,Yeni Mesaj,Hergün,Candaş,Edebiyat,Bolu Üçtepe,Akçaabat Yeni Haber,Karadeniz Olay,Hizmet gibi gazetelerde yıllardan beri deneme,makale,fıkra ve şiirler yazmaktadır. “Bizim Okul” isimli kültür,sanat ve edebiyat dergisinin Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yaptı. Kültürel organizasyonların çoğunda aktif olarak görev aldı. Sevgi,Dostluk ve Kardeşlik konulu şiir yarışmasında birincilik,Trabzon Belediyesi’nin düzenlediği Çevre ile ilgili yarışmada birincilik,yine aynı belediyenin düzenlediği “İki binli Yıllara Doğru Trabzon” konulu makale yarışmasında mansiyon,Akçaabat Belediyesi’nin değişik zamanlarda organize ettiği şiir yarışmalarında birincilik,ikincilik,üçüncülük ödülleri kazandı. Karadeniz Yazarlar Birliği kurucularındandır. Halen bu birliğin üyesidir. Bunların yanında elinin altındaki öğrencilere rehberlik ederek ve bizzat örnek olarak,onların da pek çok kültürel yarışmada ödüller almasına zemin hazırlamıştır. İkisi kız,biri erkek olmak üzere üç çocuk babasıdır.

Etkilendiği Yazarlar:
Necip Fazıl Kısakürek,Mehmet Akif Ersoy,Yahya Kemal Beyatlı


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.